Namık ÇINAR
Askerî vesayetle hesaplaşmanın üstünkörü açılmış tutarsız ceza davalarıyla değil de, bilinçle atılacak reformist adımlarla ve idari tasfiyelerle siyaseten hâllinin daha doğru ve verimli olacağını söyleyip durmuştum.
Ama yazık ki öyle olmadı.
Bugün size, seçilen o yolun yanlışlığı yüzünden içine düşülmüş bir komedinin gözden kaçan bir başka boyutunu daha göstermek istiyorum.
Biliyorsunuz, “aslî ceza” olarak verilen mahkûmiyetlerin kendiliğinden bir neticesi olarak “fer’î ceza”ları da içereceği; bu mahiyette olmak üzere, emekli ve muvazzaf oluşları ayırt dahi edilmeksizin hüküm giyen tüm subay ve astsubayların “rütbelerinin söküleceği; diplomalarının, kılıç ve beylik tabancalarının geri alınacağı” her tarafta yazılıp çizildi.
Ne ki, koskoca Türkiye’nin hukuk mahfillerinde olsun, meseleye kuşkuyla bakan küçücük bir yaklaşıma bile rastlanmadı.
Oysa Askerî Ceza Kanunu’nun 3. maddesinde askerî şahıslar “mareşalden asteğmene kadar subaylar, astsubaylar, MSB ve TSK’nın kadro ve kuruluşunda çalışan sivil personel, uzman jandarma, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er ve (silâhaltına alınan diğer) erler ile askerî öğrenciler” olarak sayılmış, ama bunların içine emekli subay ve astsubaylarkatılmamıştır.
Aynı şey, İç Hizmet Kanunu bakımından da geçerlidir.
Çünkü askerler, emekli oldukları andan itibaren muvazzaflıkları biten sivil kimselerdir ve artık askerlikle hiçbir ilişikleri kalmamıştır.
Sohbetleriniz esnasında onlara “paşam, albayım, yüzbaşım” diye hitap etmeniz, rütbelerini geri getirmez.
Emekli bir savcıya gene aynısıyla seslenmeniz, yahut eski bir öğretmene “hocam” demeniz ne ise, bu da o kadarlık bir şeydir işte.
Dolayısıyla, ortada geri alınacak bir rütbe de yoktur.
Zira onların kamuda tasarrufta bulunma ehliyetleri emeklilikleriyle beraber sona ermiş; “titr”leri de, artık gerilerde kalan bir hatıra olarak anılar diyarına intikal etmiştir.
Eski kurumlarıyla ilişkileri ise, orduevi, dinlenme kampı ve sağlık teşekküllerinden yararlanma gibi hususlarla sınırlı kalmıştır, o kadar.
Şimdi söyleyin bakalım; ağır cezalık bir suç işlediğini iddia ettiğiniz eğer bir profesörse, üniversitenin müstahdemine; bir yargıçsa, mübaşire; bir doktorsa da hastabakıcıya mı döndürüyorsunuz da, bunlara gelince “er” yapıyorsunuz onları?
Hani bir hakkın özüne dokunulamaz ve bir suça birden fazla ceza verilemezdi?
Onlar zaten görevde değillerdi ve bir daha da asla olmayacaklardı. Öyleyse bunun bir kamu koruma önlemi olarak mahkûmiyetin tabii neticesi olduğunu nasıl söylersiniz?
Üstelik askerî mahkemede yargılanmayı istediklerinde, darbe fiilinin görevleriyle ilgisi olmadığını ileri sürerek onları reddeden siz değil miydiniz ki, rütbe meselesine geldi mi, şimdi o suçlarla doğrudan bir illiyet bağı kurabiliyorsunuz?
Kaldı ki Askerî Ceza Kanunumuz “rütbenin geri alınması” cezasını açık olarak sadece erbaşlar için düzenlemiş, muvazzaf subay ve astsubaylarda ise, kanımca sadece “memuriyetten mahrumiyeti” anlamaya teşne bir müphemliği öngörmüştür.
Her ne surette olursa olsun, askerlere müstahak görülen bu tertip cezalar, 19. yüzyıl Prusya militarizminden ve 20. yüzyılın demokrasi öncesi faşizmlerinden süzülüp gelen; bugün için artık insan onuruna aykırı sayılabilecek utanılası miraslardır.
Yani siz böyle saçmalayıp, meselâ cumhurbaşkanlığı titri en tepede öylece dururken Kenan Evren’in daha alttaki orgeneralliğini “er”e indirmenize mi gülsem, yoksa onu bu yolla askerlikten soyarak darbe yapan ilk sivil cumhurbaşkanına ulaşacak olmanıza mı gülsem, doğrusu tercihte zorlanıyorum.
Siz bu işleri çelik-çomak mı sandınız, kuzum?
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları








































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016