Namık ÇINAR

Namık ÇINAR
Namık ÇINAR
Haberdar Tüm Yazıları
Sebep yoksa, Amerika’yı keşif de yoktur
24.11.2014
1584

 Erdoğan’ın “Amerika’yı Müslümanlar keşfetti” savının esas amacı, başarmış bir uygarlık alanı olan Batı’ya karşı yaya kalmış Müslüman Doğu’nun, öfke yüklü ve aynı zamanda çaresiz potansiyelini yeniden aktive etmektir.

Dikkat ederseniz dayandığı argümanıne yani, biz yapamaz mıyız?” olmuştur.

Bu tür çıkışlar, örneğin, ne müphem kalmış bir keşfin sürpriz şekilde aydınlatılmasına dönüktür; ne de meselâ, artık vakti geçmiş bir sanayi ürünü olan otomobilin yerlisini yaparak para kazanılması içindir.

Bunlar, Batı’nın karşısına dikilecek kırattaki İslâmcı önderi hazırlayacağına inanılan imgelerdir.

Çünkü, kendisine İslâm âleminin liderliğini bahşedecek yeni bir kültürler arası kırılmanın, bu minvaldeki fay hattında gerçekleşeceğinin hesabıyla hareket ediyor.

Türkiye’deki kutuplaştırmalardan nasıl verimli sonuçlar aldı ise, şimdi de Batı ile Müslüman Doğu arasındaki düşmanlıkların tazelenmesinden benzer neticeler devşireceğini umuyor.

Yaptığı saray Batı’nın değerlerine ters gelebilir, ama bu onu hiç ilgilendirmiyor ve Doğu’nun güç anlayışına uygun düştüğünü düşünüyor.

Peki, bu tasarı mümkün mü?

Eğer tarih felsefesi, neden-sonuç ilişkisinin peşine düşecek tarzda analitik değil de, aşağılık komplekslerini tedavi etmekle görevli bir ilk yardım çantasıysa, ruhlardaki enfeksiyon bir cahil cüretine dönüşür ve tüm hikaye hüsranla biter.

Kaldı ki, bugün için elde avuçta bir materyali bulunmayanlar, dünün yalan yanlış hamasetlerine sığınanlardır.

Zaten onun da yaptığı bu!

Lâkin, 16. ile 18. yy. arasının teknolojik bir devrim olduğunu görmezseniz; İspanya’nın Akdenizile Okyanus arasında esen kapitalizm rüzgârlarının hegemoniği olmak için çırpındığını anlamazsanız, Amerika’nın keşfi bir saçmalıktır.

Tıpkı İslâm dünyasının bugün, uzayda veya kutuplarda istasyon kurmasının, yahut Cern’deki “Büyük Hadron Çarpıştırıcısı”na alternatif üretmesinin hayaline kapılmak gibi bir saçmalık.

Nitekim, nasıl ki mahdumlarınızın “gemicik”ler edinmesini şimdilerde akıllıca buluyorsanız, Müslümanlar için o tarihlerde derin deniz seyahatleri düşlemek de, ancak Denizci Sinbad’ın masalsı dünyasına münhasır bir fantezisi gibi sayılabilirdi.

Yahut da bugünlerde Mars’tan arazi almak, veya uzay dolmuşuna milyon dolarlarla yazılmak yerineydi.

Amerikalara gitmeye kalkmak, sadece tehlikeli bir yolculuk ve hatırı sayılır bir servet harcamak değildi; Müslüman coğrafyasında ne bu masrafları göze alacak bir sermaye, ne de dış dünyalardan getirilip götürülecek farklı mal ve hizmetlerin beklentisine girmiş bir pazarın baskısı vardı.

Kastilyatacı aptal mıydı ki, saray saray dolaşarak projesine kaynak arayan Cenovalı bir denizciyi himayesine alarak, masrafları servete varan paralar harcayacaktı?

Avrupa Dünya Ekonomisi”ni Habsburg tacı altında toplamak suretiyle Kutsal Roma’yı yeniden inşaya çalışan İspanya Tahtı’nın önünde en büyük rakip, başlangıçta Fransa idi.

Aralarındaki rekabet, gelişmiş İtalyan Şehir Devletleri üzerinden yapılıyor; Hispanik Amerika’dan getirilen altın ve gümüşün yarattığı sinerji ve ticari atılıma rağmen avantaj, boşa tüketilen enerjiye dönüşüyordu.

Sonunda taraflar, Akdeniz’de başlatıp Baltık’a devrettikleri süreçlerle, önce Hollanda’nın, ardından da İngiltere’nin yüzyıllık aralıklarla hegemonik güçler hâline gelmelerinin yolunu açacaklar; buna mukabil kendileri de başta 1789 Devrimi olmak üzere uzun süren çalkantılar geçireceklerdir.

Akdeniz’in doğusundaki İslamiyet ve giderek Osmanlı da, kapitalizme değil vergiye ve talana dayalı bir “fiskalistik ekonomi dünya”olarak, sosyolojisi çok daha farklı toplumları biraraya getirecek; ama sonunda o da, bütün coğrafyasıyla iflas edecektir.

Şimdi bu dramda Amerika’nın olması için ne gibi bir sebep var da, aklınıza havsalanıza sığıyor?

[email protected]

twitter@cinarnamik

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar