Neşe Düzel
“Nisan 2012’de Oslo süreci tekrar başlayacaktı. Kürt sorununu yeni anayasayla çözmek yerine, sorunu hemen çözmek için çözüm paketi hazırlanacaktı. Dağdan iniş çağrısını, ‘kardeşiz’ konuşmasıyla başbakan yapacaktı.”
“MİT ve Emniyet çatışıyor. Türkiye’nin yönetiminde ve politikalarında hükümeti kim yönlendirecek, ipler kimin elinde olacak kavgası bu! Özellikle kavga, Kürt meselesinde siyaseti kim yönlendirecekte çıkıyor.”
“Dört yıl önce Emre Taner MİT’in devlet analizini yayımladı. Bu analizde dendi ki: Eğer Türkiye demokratikleşmezse ve Kürt sorununu çözmezse, 21. yüzyılın ikinci çeyreğinde (2025-2050) parçalanır.”
***
NEDEN AVNİ ÖZGÜREL
Türkiye’de devlet, demokratikleşmedikçe ve içi hukukla dolmadıkça hep böyle sarsılacak. Çünkü biraz güçlenen bir kesim ya da kurum, devleti ele geçirmeyi gözüne kestirecek ve harekete geçecek. Oysa bu ülkede gerçek bir demokrasi, gerçek bir demokratik hukuk devleti isteyenler, bunu ısrarla niye istediler bugüne dek? “Türkiye’de öyle bir sistem kurulsun ki, devleti kimse ele geçiremesin. Devlet şu veya bu kurum, şu veya bu zümre tarafından ele geçirilebilir bir aygıt olmaktan çıksın. Devlet, MİT Müsteşarı ve savcı da dâhil, bütün vatandaşlar için güvenli bir yer olsun” diye istediler demokratik hukuk devletini. Ama bu yapılmadı. Bugün devletin içinde gene büyük bir çatışma yaşanıyor. Kim kiminle çatışıyor? Taraflar ne istiyor? Bu kavgada asıl amaç ne? Bu kavga niye bugün çıktı? Hükümetle cemaatin çatıştığı doğru mu? Savcının MİT Müsteşarı’nı şüpheli sıfatıyla çağırması bir tür meydan okuma mı? MİT Müsteşarı Oslo görüşmeleri nedeniyle mi şüpheli durumda? Savcı, MİT’in KCK’yı ve PKK’yı savaşa kışkırttığını mı düşünüyor? Bu kavganın sonunda yenilen neler kaybedecek? Muhafazakârlar bölünecek mi? Hükümetle cemaat arasında Kürt sorununun çözümü konusunda bir fikir aykırılığı var mı? Tarafların Kürt sorununun çözümü konusundaki önerileri neler? MİT Müsteşarı’nın savcılığa çağrılması, Başbakan’ın da çağrılabileceğini mi gösteriyor? Suriye sorununun bu yaşananlarla bir ilgisi var mı? Bu yaşananlar PKK’yı nasıl etkiler? Bütün bu soruları, yazdığı köşe yazıları ve araştırma kitaplarıyla Türkiye’de devleti ve siyaseti yakından izleyen gazeteci yazar Avni Özgürel’e sorduk ve çok çarpıcı cevaplar aldık.
***
NEŞE DÜZEL: Daha önce bugün yaşadıklarımıza benzer bir olay yaşandı mı Türkiye’de?
AVNİ ÖZGÜREL: Sadece Türkiye’de değil herhalde dünyada böyle bir olay hiç yaşanmadı. Menderes’in döneminde MİT Başkanı olan Ahmet Salih Korur dışında bugüne dek hiçbir MİT başkanı da bu ülkede sorgulanmadı. Şimdi ilk defa yargı, bir MİT müsteşarına elini uzatıyor. Oysa MİT, büyük bir değişim göstermişti. Emre Taner’in müsteşarlığından önce MİT tam bir hafiye teşkilatıydı.
Hafiye teşkilatı ne demek?
MİT, hep skandal olaylarla ve raporlarla anılan bir kurumdu. İçeride insanları takip ediyordu, entrikalar kurguluyordu, tuzaklar kuruyordu ve kurgulanmış operasyonlar yapıyordu. Bazı siyasi cinayetlerin arkasında da MİT’in izi bulunuyordu. Mesela MİT Müsteşarı Hiram Abbas elinde silah operasyona katılıyordu. Ama bu işler, Emre Taner’in müsteşar olmasıyla bıçakla kesilir gibi bitti. Emre Taner hiç bir operasyona katılmadığı gibi, MİT de operasyon yapmadı.
Nasıl bu kadar kesin konuşabiliyorsunuz?
Bütün operatif elemanlar MİT’ten koptular. Emniyet ve Jandarma bünyesine kaçtılar. MİT’in şu anda kadrosu yedi bin kişi ve MİT’te sadece istihbarat-haber elemanları kaldı. Emre Taner döneminde bütün teşkilat yenilenmeye başladı. İstihbaratın entelektüel bir faaliyet olduğuna inanan gençler kadroya alınmaya başlandı. Yabancı ülke uzmanlıkları oluştu. Daha da önemlisi, dört yıl önce Emre Taner, örgütün kuruluş yıldönümünde kamuoyuna bir devlet analizi yayımladı.
MİT’in devlet analizi nedir?
Bu analizde dendi ki, eğer Türkiye demokratikleşmezse, bu yolda değişimini tamamlamazsa ve Kürt sorununu çözmezse, 21. yüzyılın ikinci çeyreğini bütünlük halinde göremez. Parçalanır. Milletler topluluğunda da ikinci kümede kalır. Kürt sorununun çözümünü demokratikleşmede gören bir analiz bu. “Bu sorunu ya çözersin ya da bölünürsün” diyor MİT. Dolayısıyla siyaseti ve askeri, bu istikamette zihnen hazırlamaya başladı MİT. Öyle ki pek çok muhafazakâr ve aydın, geçmişte zihinlerinin reddettiği ya da ağızlarına almayı cesaret edemedikleri şeyleri savunmaya başladılar.
Devletin PKK’yla masaya oturmasını, Öcalan’ın durumunun iyileştirilmesini, ev hapsine çıkarılmasını mı savunmaya başladılar?
Evet.
MİT her zaman askerin hâkim olduğu bir teşkilattı. Artık askerin gücü, ağırlığı bitti mi?
Askerin hem sayısı hem de MİT analizlerindeki payı çok azaldı. Bu arada tabii Türkiye’de bir başka gelişme daha oldu. Bekçiden başlayıp komiser abiye kadar uzanan Emniyet kadrosu çok ciddi bir değişimin içine girdi. Ortaya çok kaliteli, iyi eğitilmiş bir polis teşkilatı çıkmaya başladı. Bazı Emniyet elemanları, artık bugün diplomat seviyesinde insanlar.
“MİT artık hiç operasyon yapmıyor, sadece istihbarat işi yapıyor” dediniz ama özel yetkili savcı, MİT’i operasyon yapmakla suçluyor. KCK içindeki ajanları vasıtasıyla KCK’yı yönettiğini, KCK’nın eylemlerini yönlendirdiğini ileri sürüyor savcı.
Tam öyle değil. Evet, savcının suçlaması bunu çağrıştırıyor, “KCK-PKK’nın içinde bin kadar MİT elemanı var” deniyor ama... Gerçek şu ki bu elemanlar, istihbarat alabilmek için KCK ve PKK kadrolarıyla birlikte hareket etmek zorundalar. Ben katılmam diyen olursa zaten dışlanır, hatta öldürülür. Ama bunlar şurayı bombalayalım gibisinden karar veren ve eylemi gerçekleştiren değildir.
Nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsunuz?
Ben, MİT elemanları suç işlemez, hepsi sütten çıkmış ak kaşıktır demiyorum. Mesela Türkiye’ye sığınan bir Suriyeli subayı MİT’çiler Suriye’ye satmışlar. MİT’çiler arasında elbette suça karışan, suç işleyen olabilir.
Sahte isimler düzenleyerek Taraf yazarlarını dinlemiş daha yeni MİT.
Ben MİT ak-pak oldu demiyorum. Ben burada bir büyük fotoğraftan söz ediyorum. Bugün önemli olan şudur. Milli İstihbarat Teşkilatı bugün vatana ihanetle suçlanıyor. Ülkeyi parçalamayı amaçlayan bir terör örgütü olan KCK’yı yönetmekle suçlanıyor. Eski müsteşar Emre Taner, yardımcısı Afet Güneş, yeni müsteşar Hakan Fidan ve Oslo görüşmelerinin zeminini hazırlayan, sekretaryalığını yapan şube müdürü seviyesindeki iki MİT görevlisi bununla suçlanıyorlar.
Devletin içinde büyük bir çatışma yaşandığı görülüyor bugün. Kiminle, kim çatışıyor?
Bunu sadece devlet içinde bir çatışma olarak görmeyin. Resme, bölge olarak bakmak lazım. Hakan Fidan, MİT’in başına geldiği günden beri sürekli saldırıya uğradı. İsrail’in istihbaratı MOSSAD, “Biz Türkiye ve MİT’le artık istihbarat paylaşmıyoruz” dedi. Neden? “Çünkü Hakan Fidan İslamcı. Verilen bilgilerin İran’a aktarılacağı sezgimiz var. Bu insan bizim için tehlikeli” dedi İsrail. İlk kez MOSSAD bir başka devletin istihbaratıyla ilgili bir açıklama yapıyor. O noktadan sonra Türkiye’de basında da Hakan Fidan’la ilgili tedirginlik başladı.
“Devletin içinde kiminle kim çatışıyor” diye sormuştum...
MİT’le Emniyet çatışıyor. Türkiye’de hükümeti, yani siyasi karar mekanizmasını kim bilgilendirecek ve yönlendirecek konusunda çatışıyorlar. Özellikle de çatışma, Kürt meselesinde hükümeti kim yönlendirecek meselesinde çıkıyor. Emniyet, Kürt meselesine kolaycı ve pazarlıkçı bakan MİT’in dikkate alındığını, kendi başarılarının ve yeteneklerinin ise Hükümet tarafından gözardı edildiğini düşünüyor. Biraz önce size, Emniyet teşkilatının çok güçlendiğini ve birikim kazandığını söyledim. Bir ay önce, Silahlı Kuvvetler’in dinleme faaliyeti son buldu.
Asker artık vatandaşları dinlemiyor mu?
Genelkurmay artık dinleme takibi yapmıyor. Askerin talep ettiği istihbaratı artık MİT yapıyor. Silahlı Kuvvetler’in elindeki dinleme üniteleri, ki bunlar dünyanın en gelişmiş dinleme üniteleridir, Emniyet’e mi, MİT’e mi verilecek diye bir tartışma yaşandı. Başbakan’ın işaretiyle Özel Kuvvetler’in elindeki bu üniteler MİT’e teslim edildi. Bu çok önemli!
Niye?
Çünkü Echelon denen çok gelişmiş bir dinleme sisteminden söz ediyoruz burada. Ses tonunu kodlayıp dünyanın neresinde ve hangi telefondan olursa olsun o sesin konuşmasını yakalıyor. Emniyet bu sistemin kendisine verilmemesinden rahatsız oldu. Ayrıca, KCK operasyonlarından duyulan rahatsızlık da hükümet katına taşındı. MİT, “Kürt meselesinin çözümü için biz müzakereler yapıyoruz. Ama Emniyet habire bunu sabote ediyor. Benim görüşme yaptığım adamı tutukluyor” diyor. Emniyet ise “Kürt meselesinin çözümünü ben götürürüm” diyor.
Emniyet’le MİT’in çatıştığını söylediniz. Hükümetle cemaatin çatıştığı doğru mu peki?
Dipten dibe bir çatışma var tabii. Olmaz olur mu? Ama ne hükümetten ne de cemaatten biri bu çatışmayı dile getirir. Fethullah Gülen ya da cemaat çevresinin Emniyet’i arkaladığını, Emniyet’i hırpalatmak istemediğini hepimiz biliyoruz. Bu bir sır değil.
Taraflar ne istiyor?
Türkiye’nin yönetilmesinde, kararların oluşturulmasında pay sahibi olmak istiyorlar. Zaten çatışma da sadece Kürt meselesinde değil, İsrail’le ilişkilerde, İran ve Suriye meselesi gibi önemli konularda, Türkiye’de siyasetin-hükümetin, kimin istihbaratıyla, bilgilendirmesiyle ve analiziyle hareket edeceği konusunda çıkıyor. Her iki taraf da karar mekanizmasında pay sahibi olmak istiyor. Şu âna kadar Başbakan’ın tercihinin MİT’ten yana olduğu çok açık. Hükümete bilgi hep MİT’ten gitti. MİT, Kürt meselesinin ve PKK sorununun çözümünde müzakereden yana. KCK operasyonunun içinden çıkılmaz bir hâl aldığını düşünüyor.
MİT, Polis’in ve Yargı’nın birlikte yürüttüğü KCK operasyonuna karşı mı?
KCK operasyonunun kendisine değil, vardığı noktaya karşı. “Bunu böyle herkese yaymayın, bu operasyonu dizginleyin” diyor. Yoksa Abdullah Öcalan’ın bile “çeteleşti” dediği bir KCK yapılanması var. MİT, “Bu operasyonu o çeteleşmenin dışına çıkarmayın” diyor. Ama çıkardılar. KCK davası niye tıkandı? Sanıkların Kürtçe ifade vermelerine izin verilmediği için tıkandı. İzin verilseydi, mahkeme süreci hızlanırdı. Ama buna Türkiye’de bir doku itiraz ediyor. “Bu konuda geri adım atarsam, işin tamamında geri adım atmış olurum” diyor.
KCK operasyonunu yürüten Emniyet ve Yargı, Kürt sorununun müzakere yoluyla çözülmesini istemiyor mu?
Öyle çözülsün istemiyor. “İlla müzakere edilecekse de bunu biz yaparız, başka insanlarla müzakere ederiz” diye düşünüyor. Başbakan’ın tavrı ise MİT’in eğilimidir. Bir de şu var. Yaşar Büyükanıt Genelkurmay Başkanı ve Deniz Baykal da CHP Başkanı’yken, Emniyet Genel Müdürlüğü Dışilişkiler Daire Başkanı, Amerikan Büyükelçiliği’ne Ergenekon operasyonunu niye yaptıklarına dair bir brifing veriyor.WikiLeaks belgeleriyle ortaya çıktı bu!
Niye brifing veriyor?
Bunun izahı yapılmalı! Biliyorum. Dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın bundan haberi yok. Bu brifingde, ülkenin Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın kızının bazı ilişkileri ve Deniz Baykal’ın bazı akçalı işleri anlatılıyor. Baykal, o sırada Türkiye’nin ana muhalefet lideri. Yarın seçim kazansa başbakan olacak. ABD’ye bir mesajdır bu. “MİT’in Amerika için bir partner olma özelliği yok. Bunlar, hükümeti senin istediğin istikamette yönlendirmiyor. Bak, İsrail’le ilişkileri de soruna sürükledi MİT. Oysa ben, sana çıplak, kritik bilgiler veriyorum. Oyunu benimle oynarsan daha kârlı çıkarsın” mesajıdır bu.
Bu kavgada asıl amaç ne?
İktidar! Türkiye’nin yönetiminde ve politikalarında siyasi iktidarı kim yönlendirecek, ipler kimin elinde olacak kavgası bu.
Bu kavga niye bugün çıktı?
Kürt meselesinde ve bölgede yaşananlar bunda etkili oldu. Türkiye’de siyaset, PKK ve Kürt meselesi konusunda bir karar noktasına geldi. “Bu işi 2012’de bitirelim” dedi Başbakan. “Türkiye bu işi çözdü, çözdü. Eğer çözemezse, bu iş beş-altı sene sonraya sarkar” dendi. Bu karar yılbaşından önce alındı. Ve PKK, geçen senenin ortasından itibaren sürekli mevzi kaybetti. Geçen yıl ağustostan itibaren çok sayıda bölge sorumlusu öldürüldü, teslim oluşlar çok arttı. Bu yenilgiler, örgütün karar adamlarındaki direnişi kaldırdı. Böylece 2012 sürecinin zemini hazırlandı. Nisan 2012’de Oslo süreci-müzakereler tekrar başlayacaktı. Kürt sorununu yeni bir anayasayla çözmek yerine, bu sorunu hemen çözmek için bir çözüm paketi hazırlanacaktı.
Bu paketin içinde Öcalan’ın durumunun iyileştirilmesi de var mıydı?
O, bu sene için düşünülmedi. Ama Kürtçenin okullarda seçmeli ders olması ve dağdan iniş sürecini başlatmak vardı bu yıl yapılacakların içinde. Mesela dağdan iniş çağrısı hiç suçlayıcı olmadan, “kardeşiz” konuşmasıyla bizzat Başbakan tarafından yapılacaktı. Yani Başbakan’ın Kandil’i hedef alan bir balkon konuşması yapması söz konusuydu. Başbakan buna hazırlanıyordu. Yani sürecin böyle olması gerektiği yönünde bir mutabakat vardı. MİT’in hazırladığı doküman ve siyasetin içine sinen çözüm buydu. MİT’in bu projesi geçen yıl kasım ayında netleşti. 2012’de bu istikamette eşgüdümlü adımlar atılacak ve PKK, 2012’nin sonuna kadar silah bırakacaktı.
Emniyet bunu biliyor muydu?
Bu proje Milli Güvenlik Kurulu’nda seslendirildi. Genelkurmay da biliyor, Emniyet de biliyor bunu. Bildiği için bu tablo yaşandı. Kürt sorununun böyle çözümünü istemiyor o. Yoksa KCK operasyonu bu kadar genişlemezdi. KCK operasyonu bu şekilde devam ettiği takdirde, Kürt kanadına çözümü kabul ettiremezsin. “Herkes içeride tutuklu, sen kiminle oturdun da konuştun bu işi” derler.
Şimdi savcıdan dosya alındı. Savcının MİT Müsteşarı’nı şüpheli sıfatıyla çağırması bir tür meydan okuma mıydı?
Alenen bir meydan okumadır bu! Bu olayda savcıyı Emniyet’le yan yana görmek lazım. Çünkü Türkiye’de yargılama süreci, savcıyla değil, Emniyet’le başlıyor. Emniyet, biraz renklendirilmiş bir dosyayla gittiği zaman savcı soruşturmayı başlatıyor. Ama savcı şunu yapabilirdi. MİT Müsteşarı’na telefon edip, “önüme dosya geldi, şunu sizinle konuşalım” diyebilirdi. Demedi, “Buraya gel, ifadeni alacağım” dedi. Emniyet’e de bu dosyayı basına ver talimatını verdi. Savcı, dosyasındaki en çarpıcı unsurları basına dağıttı. “KCK’nın içinde MİT elemanları var. Bunlar KCK’yı yönlendiriyor” dedi. Bunu da Oslo görüşmelerinde şunlar, şunlar isteniyor diye tutulmuş olan bir zabıta yani protokole bağlıyor.
MİT’in KCK’daki ajanları meselesi önceden Başbakan’a bildirilmiyor mu?
Kesinlikle bildirilmiyor. Bu noktadan sonra artık hem savcı, hem MİT Müsteşarı hem de Emniyetçiler hep birlikte koltuklarında oturamazlar. Mutlaka bu kavgayı biri kazanacak. Cumhurbaşkanı ve Başbakan MİT Müsteşarı’ndan yana tavır koydular.
Savcılık, eski MİT müsteşarı ve yardımcısı hakkında yakalama kararı çıkardı. Niye yaptı bunu?
Ok yaydan çıktı. Bunu yapmasa, özel yetkili savcılığın kendisi tartışılacak. Zaten gündemde 80 maddelik bir yargı tasarısı var. Özel yetkili mahkemelerin yetkilerini daraltan, Terörle Mücadele ve usul kanunlarında değişiklik yapan bir yargı paketinin yasalaşması gündemde.
Peki, savcının bu meydan okuması, aynı zamanda cemaatin meydan okuması mı?
Cemaat üzerinden birtakım polislerin meydan okuması diye söylemek daha doğru bunu. Bir topluluğa mensup olanlar, eğer yaptıkları her şey o topluluğa fatura ediliyorsa, onlar, bundan güç alıp başka şeyler de tezgâhlayabilirler. Olan biten her şeyden Fethullah Gülen’in haberdar olduğu ve her şeyi onun örgütlediği düşüncesinde değilim ben.
Cemaatle hükümet arasındaki ilişki ne olacak bundan sonra?
Başbakan, Gülen’in şahsıyla bir kavgaya girmez ama Emniyet içindeki cemaatçi yapılanmayı tarumar eder. Keskin sirke küpüne zarar verir derler ya... Bu savcı ve polisler çok keskinler ve küplerine zarar verdiler. Hükümet bir daha böyle bir tablonun yaşanmaması için tedbirini alacak. Ne savcı ne de Emniyetçiler, bunların hiçbiri yerinde oturamaz artık.
Dosya savcıdan alındı. Bununla ne amaçlandı?
İş kişiselleşip savcının gurur gösterisine dönüşmesin diye alınıyor bu önlemler. Savcı ifadeye gelmeyen MİT’çiler için tutuklama isteyebilirdi. Ya da savcı, Başbakan hakkında da bir şey isteyebilirdi. Nihayetinde Başbakan sorgulanıyor burada. Çünkü MİT Müsteşarı, PKK’yla müzakerelere Başbakan’ın özel temsilcisi olarak katıldı. Emri veren Başbakan! MİT Müsteşarı’nın savcılığa çağrılması, Başbakan’ın da çağrılabileceğini gösteriyor aslında. Başbakan’a en azından sen böyle bir emir verdin mi diye sorabilirler ve yarın öbür gün de bu süreci ana muhalefet Yüce Divan’a kadar taşır. Dolayısıyla bu olay, Başbakan’a bir bayrak göstermedir. Bu suçlama, Başbakan’ın omzuna asılır ve dokunulmazlığı kalktığında önüne getirilir. Bu yüzden iş koptu artık. Bu çatışma bu kadarlık görevden almalarla da bitmez.
Daha neler yaşanır?
Bütün Emniyet’te ve Yargı’da dağıtılacak bu gruplar. Önce bir Emniyet Müdürleri Kararnamesi yayınlanacak. Daha sonra HSYK’dan savcı atamaları çıkacak. MİT’e karşı sergilenen tavrı paylaşan savcı ve Emniyetçiler tasfiye olacak.
İlk anda hemen iki polis şefi görevden alındı. Bu polisler kimdi?
Hanefi Avcı’yla da uğraşan Emniyetçilerdi bunlar aynı zamanda. Cemaat diye tarif edilen kadroya yakın insanlar olarak görmek lazım bunları.
Bu kavganın sonunda yenilen neler kaybedecek?
KCK operasyonlarının da dayandığı bütün mevzilerini kaybediyorlar. Büyük bir kayıp söz konusu.
Bu Emniyetçiler ve savcılar aynı zamanda Ergenekon, Balyoz, Andıç gibi önemli soruşturmaları yürüten, darbe girişimlerini soruşturan insanlar. Bu davalar ve soruşturmalar, onların görevden alınmalarıyla olumsuz etkilenmeyecek mi?
O konularda bir gevşeme olmaz. Zekeriya Öz görevden alındı, tablo değişti mi? Ergenekon’u hedef alan dokuda bir değişiklik olmadı. Ergenekon soruşturmasını bir cemaate indirgersek Türkiye’ye haksızlık etmiş oluruz. Türkiye demokratikleşiyor. Bu kavgayı veren yargıçlar ve polisler var. Bunların hepsi de Fethullahçıdır demek haksızlık olur. Demokrasiyi savunan gazeteciler olarak sen, ben ya da bizim gibi bir başkası, bizler Fethullahçı mıyız?
Cemaat ilk kez siyaset meydanında çatışır şekilde açıkça görülüyor. Bu cemaatin geleceğini nasıl etkiler?
İktidardan pay istemediği sürece kimse kimseye dokunmaz. Ama iktidarı paylaşmayı istersen, o zaman “seçime gir” derler adama. Gülen ve çevresi, demokratikleşme talebini yükselttikleri için etkili oldular. Türkiye’nin demokratikleşme zorunluluğuyla cemaatin talepleri örtüştü. Şimdi siyasi iktidar, Türkiye’nin demokratikleşmesinde birinci önceliği Kürt sorununa veriyor. Kürt sorununun müzakereler yoluyla çözümünü istiyor. Cemaatin ve bazılarının böyle bir önceliği yok. Hatta bazıları, “örgüte diz çöktürelim. Bizim çok gelişkin operasyon elemanlarımız var, PKK ağır kayıplar veriyor. Biraz daha gayret edersek işin dibini görebiliriz” diyorlar. Bu çok dar ve güvenlikçi bir bakış açısı. Kürt sorunu böyle çözülmez. Terör de böyle bitmez.
Muhafazakârlar bölünecek mi bu olaydan sonra?
Muhafazakârlar bir rota düzeltmesiyle tekrar Erdoğan’la birlikte yürüyecekler.
Bu gelişmeler AKP’nin oylarını etkiler mi?
2012 çok kritik bir sene. AK Parti, Kürt meselesinde ciddi adımlar atılacağının işaretini vermezse, bir mutabakat ortamı oluşturmazsa ve anayasayı da belli bir noktaya getirmezse, kendisine bağlanan ümitleri teker teker devirir.
Tekrar MİT’e dönersem... MİT Müsteşarı hangi olaydan dolayı şüpheli durumunda? Oslo görüşmeleri nedeniyle mi çağrıldı?
Evet. Türkiye’nin, Kürt meselesini PKK’nın yönetim katındaki insanlarla ve Öcalan’la çözme isteği yargılanıyor bugün. Hakkında yakalama emir çıkarılan eski MİT Müsteşarı Emre Taner o müzakerelerin başlatılması emrini vermişti. Yardımcısı Afet Güneş de bu süreci başlatmış ve sürdürmüştü. Hakan Fidan da, son iki görüşmeye katılmıştı.
Devletin, bu tür görüşmeler yapması yasalara aykırı mı?
Hayır. Oslo görüşmelerinde yasaya aykırı hiçbir durum yok. Çünkü alınmış bir karar da yok. Sadece dile getirilen taleplerin zabıt altına alınması bu. Bunu yapalım diye mutabık kalınan bir şey yok. 2009’un sonunda başlayan ve altı ay süren bir süreç bu. Bunu MGK da, komutanlar da biliyor.
Polis böyle bir suçlamayı nasıl yapabiliyor?
Gözünü karartmışlıktan kaynaklanan bir durum bu.
KCK sanıklarının çoğunluğunun MİT ajanı çıktığı söyleniyor. Bu doğru mu?
Bilmiyoruz. Doğru olsa bile MİT, kendi elemanlarının kimliğini hiçbir şekilde açıklamaz. Sadece KCK’nın değil, Kandil’in tepelerinde de MİT ajanı vardır. Olmaması mümkün değil. Ama bunların kimlikleri açıklanırsa, bu kişilerin hayatını tehlikeye atılır.
Öcalan’ın kendisi de MİT’le ilişkileri açıklamamış mıydı? Siz Öcalan’ın MİT’in şirketinde bir dönem ofis boyluk yaptığını söylememiş miydiniz?
Bunlar PKK’nın tarihine ilişkin şeyler. Öcalan, “Mücadelenin başlangıcında, MİT de beni kullandı, ben de MİT’i kullandım” dedi. Ama şu andaki durum aynı değil.
Savcı, MİT’in, KCK’yı ve PKK’yı savaşa kışkırttığını mı düşünüyor?
Evet. Türkiye’yi bölecek bir süreci MİT’in, KCK ve PKK’yla müşterek idare ettiği kanaatinde savcı. Bu kanaatini de KCK’daki MİT ajanlarının varlığına, Oslo müzakerelerine ve mutabakat metnine dayandırıyor. Bu mutabakat metninin sonucu iş buraya gider diyor... Oysa ETA ve IRA sorunu istihbarat örgütlerinin mütarekeleriyle çözüldüler.
Hükümetle cemaat arasında fikir ayrılığı sadece Kürt sorununun çözümü konusunda mı?
Sadece Kürt sorunu değil, Türkiye’nin demokratikleşmesine ilişkin de kanaat farklılaşması var. Cemaatin birinci meselesi Kürt meselesi değil. Onun birinci meselesi anayasa. “Biz tekke ve zaviyelerle ilgili kanuna, Alevi meselesine, vakıfların mallarının iadesine vb. bakalım. KCK’ya vurdukça zaten geriliyorlar” diyorlar.
Hükümet, savcının bu hamlesine karşı ne yapacak?
MİT’i yasal bir zırhla donatacak. MİT Müsteşarını korumak için yeni bir yasa çıkarıyorlar. Aslında MİT’i bu kadar hesap vermez bir hale getirmek iyi bir şey değil. Özel yetkili mahkemelerle alakalı kanununu çıkarmadıkları için şimdi bunu yapmak zorundalar. Hükümet, demokratikleşmede adım atmamış olmasının bedelini bu skandalla ödüyor şimdi. Süreci erteledikçe ayağına dolaşıyor. Geciktikçe, başka bedeller de ödeyecek. Suriye, İran ve Irak’la ilgili kararlar alması beklenirken, içeride abuk abuk işlerle uğraşıyoruz.
Bu çatışmadan taraflar nasıl etkilenecek sizce?
Başbakan, cemaat, Emniyet, MİT, Yargı herkes yara aldı bu işten. Bu sürecin galibi yok.
Hükümet, devletin bütün kontrolüne sahip mi?
Şu anda büyük ölçüde sahip.
Uludere için ne düşünüyorsunuz?
Uludere’nin çözüleceğinden şüpheliyim. Bilinenlerin yüksek sesle söyleneceğini sanmıyorum. Biraz önce, PKK, nisanda silah bırakacaktı dedim. Süreç yürüyordu. Uludere bu süreci bozmak için yaşandı. Ama gene de halk ayaklanmadı ve Uludere süreci bozamadı. “Uludere işini MİT yaptı” bile dendi. Oysa Uludere’nin arkasında MİT kaynaklı bir istihbarat yok. Heron görüntülerini okuyan ve yorumlayan MİT değil. Karasal istihbarat da Jandarma’dan gelmiş. Meclis soruşturmasında bu zaten ortaya çıkacak. Ama son skandal, müzakere sürecini sabote eder mi bilmiyorum. Çünkü KCK-PKK’yla müzakerelerin vatan hainliğiyle suçlanabildiği bir süreç bu!
Bundan sonra ne tür gelişmeler bekliyorsunuz?
Son darbenin ne kadar ağır ve yıkıcı olduğunu henüz bilmiyoruz. Erdoğan bu işten çok ciddi yara aldı. “Dövüşelim” diyen şahinler kârlı çıktı. Eğer hükümet demokratikleşme sürecini hızlandırmazsa, yeni tuzaklar, faturalar gelebilir. Bundan hem Türkiye hem de AK Parti kaybeder.
Kapımızda bir Suriye savaşı ihtimali duruyor. Suriye sorununun bu yaşananlarla bir ilgisi var mı?
Şüpheniz olmasın. İran’ın da ilgisi var. Türkiye’nin dış ilişkilerini, bu hadiselerden ayrı düşünmek mümkün değil. Türkiye’ye yönelik MİT’le ilgili bazı operasyonlar var. Bakın... Suriye, Suriye’den ibaret değildir. Suriye, Lübnan demektir. Lübnan, Filistin demektir. Filistin de İsrail demektir. Suriye muhalefetinin askerî güç odağı Türkiye’de toplandı. Bu askerî güç MİT ve Genelkurmay’la ilişkide. Eğer MİT ve Genelkurmay güç kaybederlerse, yeni karar odakları devreye girer. Amerika devreye girer. Emniyet devreye girer. MOSSAD devreye girer.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları














































































































































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012