Orhan MİROĞLU
Madencilik gibi, can güvenliğinin belirsizliğe terk edildiği ve katliam gibi kazaların 1983’ten bu yana hiç eksik olmadığı bir sorunlar alanı, geldi bir kez daha, onlarca insanın canına mal oldu.
Büyük bir acı ve büyük bir yas..
Peki bir ilk mi? Değil elbette..
İstatistiklere göre, 73 yılda, üç binden fazla işçi yeraltında hayatını kaybetmiş.
3 Mart 1992’de, Kozlu’daki grizu patlamasında 263 işçi ölmüş, ki Soma ne yazık ki bu sayıya yaklaşan ve ne yazık ki bu sayıyı bile aşması muhtemel bir facia oldu.
Kuşkusuz bu facianın yaşandığı ocağın standartlara uygun olup olmadığı ve patlamaya neyin yol açtığı araştırılacaktır. Cekli cuklu yığınla açıklama duyacağız, ama ne fayda, giden canlar geri gelmeyecek ki!
İzahlar yapılacak, bu elim hadisenin yaşanmasına belki bir günah keçisi bile aranacak.
15 yaşında bir çocuğun ocakta çalışıyor olabilmesinin makul bir izahı olabilir mi peki?
Çocuk emeğinin, ucuz ücretlerle sömürülmesine izin verilmiş olması, bu işletmede standartlara uygun olmayan birçok şeyin olabileceğini ister istemez akla getiriyor.
Linyit kömürü üretiminde, meydana gelen ölüm oranları bakımından Türkiye 35 ülke arasında 4. sırada bulunuyor. 1 milyon ton kömür üretimi sırasında 2000’den bu yana, meydana gelen ölüm oranı %7 civarında. Aynı oran Çin’de 1,27, ABD ise, 0,02..
Bu da gösteriyor ki, madencilikte, yaşanan iş kazaları ve ölüm oranları, dünya ortalamasının yedi katı. Büyük ve düşündürücü bir rakam bu.
Belki çok uygun düşmeyebilir bir kıyaslama ama, bizde etnik temelli bir sorunda, yaşanan ölüm oranları, can kaybı da dünya ortalamasının çok üstünde, on katı, belki onbeş katı.
İrlanda savaşında otuz yılda ölenlerin sayısı 3000 bini bulmuyor, bizde ellli bin. Bilinen resmi rakam bu, ama eş zamanlı olarak, toprağın altından kömür çıkarmaya çalışırken verdiğimiz bedelle, etnik bir sorunda yaşadığımız çatışmalar yüzünden ödediğimiz bedel, kaybettiğimiz insan sayısı, dünya ortalamasının birkaç katı..
Kıyaslamayı pek de uygun bulmayabilirsiniz. Ama bence bu kıyaslama, madencilik gibi bir üretim alanıyla, siyaset gibi bir üretim alanında Türkiye’nin standartlarının hep aynı düzeyde seyretmiş olması bakımından bana çok ilginç geliyor. İnsanların dillerini konuşabilmek için dağlara çıkıp binlercesinin ölmesini engelleyemeyen bir ülkede, iki kuruş paraya hayatlarını ortaya koyup yeraltında ekmek aramalarının bir sonucu olarak, 77 yılda üç bin madencinin hayatını kaybetmesini engellemek de çok mümkün olamıyor demek..
Ölümden kurtulmuş bir işçi anlatıyordu. Yeraltında çalışanların tümü aynı ücreti almıyor. Ustaların aldığı para sadece 1700 TL. 1200 alan da var, belki daha az alan da. Bu parayla, ölüm oranının dünyadan yedi kat fazla olduğu bir iş alanında, insanları çalıştırmak, ancak özel bir sözleşmeyle mümkün olabilmelidir. İşçinin hiçbir pazarlık hakkı ve gücü yok. Dünya standartlarına aldıran olmamış anlaşılan. Böyle gelmiş böyle gitmiş ne yazık ki. İşsizliğin belini kıramayan bir ülkede, yeraltında ve bu kadar ucuz, binlerce işçiyi çalıştırmak hakkaniyetle bağdaşmaz ama.
Her an ölümün gelip sizi bulacağı karanlık bir yeraltı tünelinde çalışarak, çoluk çocuğa ekmek götürmek, dünyanın en onurlu işidir. Ama bu katliam gibi kazada görüyoruz ki, bu onurlu işe soyunmuş insanları koruyan ne bir devlet mekanizması var, ne de o insanları çalıştıran kişilerde doğru dürüst bir vicdan.
Umalım ki, bu son olsun ve Türkiye, bu kadar büyük bir ulusal yası ve acıyı bir daha asla yaşamasın..
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları









































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.04.2016
13.04.2016
11.04.2016
10.04.2016
8.02.2016
6.02.2016
5.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
30.03.2016