Oya BAYDAR
Son günlerde, özellikle medyada, Türkiye'nin neredeyse tek gündemi DEM Parti. DEM dedikodusu, Merkez Bankası eski başkanı Hafize Gaye Erkan dedikodularının da önüne geçti.
Dedikodu, diyorum; çünkü TV'lerde seyrettiğimiz, internet portallerinde, YouTube'larda izlediğimiz DEM haberleri, yorumları, tartışmaları gerçekten de dedikodu düzeyinde. Hani mahalleli bir evde toplanmış, mahalleye yeni taşınmış kalabalık bir aileyi çekiştiriyor gibi. "Ay biliyor musunuz, gelinle kaynana kanlı bıçaklıymış. Tabii şekerim, dışarıya renk vermiyorlar ama damatla kayınpeder arasında fena hır çıkmış. Torunu evden kovmuşlar. Bunların bir amcaları varmış, miras kavgası yüzünden darılmışlar. Ben, adı lazım değil, bir yakınlarıyla konuştum, meğer gelin başkalarıyla iş tutuyormuş. Oğulları da sağlam ayakkabı değil, bu işe çıkar uğruna göz yumuyormuş!"
DEM Parti'yi didiklemenin tatmini
Bir süredir, muhalif denilen kanallar dahil, TV izlemez oldum. Yabancı kanallar, dış haberler, bir de hayvan belgeselleri, arada da iyi bir film olursa seyrediyorum. Nedeni; vasat altına artık dayanamıyorum. Belki yaşım gereği, huysuz bir kocakarı olduğumdandır.
Yerel seçimlere doğru gidilirken biraz meraktan biraz da yazı malzemesi bulmak için, mecburiyetten bazı programlara bakmaya başladım. Genç gazeteciler, acar muhabirler, kanalların gedikli yorumcuları, kanal kanal gezinen reytingciler, siyaset erbabı, bir de adlarının altında "uzman" yazanlar var: Ekonomist, siyaset bilimci, kamuoyu yoklaması şirketi yöneticisi, vb. Eski askerleri, paşaları da unutmayalım. Şimdilerde onlar haliyle daha az görünüyor: Baş konumuz DEM Parti.
Bunu anlamak mümkün, önümüzde yerel seçimler var. Ve DEM Parti bölgede olduğu gibi Batı illerinde de seçimlerin kaderi açısından önem taşıyor. Tabii ki konuşulacak, oy hesabı yapılacak, taktik ve stratejik hamleleri izlenecek. Mesele konuşulması, gündem olması değil, nasıl konuşulduğu ve bilerek bilmeyerek nasıl yıpratılmaya çalışıldığı.
Bu yazıyı yazmamın nedeni; ekranlarda boy gösteren, bilen bilmeyen, dost düşman, parti içindeki ve Kürt dünyasındaki gelişmelerden haberli habersiz kişilerin DEM Parti'yi sorguya çekme ve "hizaya getirme" hakkını kendilerinde görmeleri, dışardan akıl vermeye soyunmaları.
Herkesin tahminleri, bölük pörçük bilgileri, duyumları olabilir. Benim de var, hatta çoğundan daha fazla. Ama, konuşmalar, tartışmalar sırasında "içerden bilgi" havasıyla bunlar öyle bir kesinlikle, sûret-i Hak'tan görünerek"Kürde vurma" şehvetiyle dile getiriliyor ve ardından öyle yorumlar yapılıyor ki, benim siyasî etik anlayışım ve vicdanım kabul etmiyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan
DEM Parti'nin böylesine gündemde tutulmasının ve adeta sorguya çekilmesinin nedeni, -açık konuşalım- yerel seçimlerde Batı illeri de dahil Türkiye'nin her yerinde aday çıkarma kararı alması. Muhalefetin korkusu; CHP adaylarının oylarının bölünmesi, daha doğrusu eksilmesi. Bu satırları yazan ben bile itiraf edeyim ki yüreğimin bir köşesinde bu kaygıyı taşıyorum. Ama hemen sonra, bunun haksızlık olduğunu düşünüyorum. DEM Parti'nin, kendi tabanına hiçbir şey sağlanmadan yerelde CHP'ye kazandırma gibi bir yükümlülüğü yok.
Genel seçimlerde bir iktidar değişikliği amacı vardı. HDP'nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP'ye verdiği desteğin nedeni, demokratik bir rejime dönüş umuduydu. O desteğe aldığı karşılık ise, ırkçı faşizmle yapılan gizli ittifak oldu. Öte yandan, CHP'de kongre sonrasında yaşanan yönetim değişikliği de -Özel'in iyi niyetli yaklaşımı ve birkaç jesti ötesinde- Kürt seçmenin genelde demokratikleşme ve yerelde söz sahibi olmaktan ibaret taleplerini karşılama sonucunu getirmedi.
Bu aşamada Kürt siyasetine akıl vermekten vazgeçsek diyorum.
14-28 Mayıs seçimlerinden sonraki bir yazıda (Bu daha bir başlangıç, enseyi karartmayın, 5 Haziran 2023) "zaferler birleştirir, yenilgi parçalar, dağıtır" dedikten sonra, önümüzdeki yıllarda bu düzenin siyasî yapılarının birer birer dağılacağını, ancak "Kitlelerin talep ve ihtiyaçlarını doğru okuyup halkı oy havuzu olarak değil siyasetin gerçek öznesi haline getirebilenlerin yeni dünyanın yeni sözlerini söyleyebileceklerini, siyasetin gerçek aktörleri olacaklarını ….. Kürt siyasî hareketinin de Türkiyelileşme ve/veya Kürtlerin kendi öz güçleriyle demokratik bir gelecek inşası" konusunda yeni bir yol arayışına gireceğini yazmışım. Kürt hareketinin bu arayışın başında ve en zor aşamasında olduğunu düşünüyorum.
Bana göre, bugün DEM Parti'de somutlaşan Kürt siyasî hareketi, Türkiye'de demokratik bir gelecek inşası konusunda hem en kararlı hem de en kitlesel güç. Geleceğin siyasetini ve örgütlenmesini oluşturmak öylesine ciddi ve büyük bir proje ki, bu süreçte parti içinde tartışmaların olması, kararların yeniden gözden geçirilmesi, şu veya bu ittifak arayışlarına girilmesi doğal sayılmaz mı?
DEM Parti'nin siyasî kararlarını şaibeli gösteren (mesela Demirtaş'ların AKP ile kendi çıkarları için iş tuttuklarını ima eden) ya da aksine Başak Demirtaş'ın adaylıktan çekilmesini partinin kararına değil de olmadık nedenlere bağlayan; Parti içinde şu veya bu kanadı desteklemek için gelişmeleri kendince yorumlayan "dışardakiler"in bu aşamada geri çekilip DEM Parti'yi biraz rahat bırakmalarından yanayım. Buna ben de dahilim.
Hiçbir zaman Kürt hareketi içinde olmamış, HEP'le başlayıp şimdilik DEM'e varan süreçte bu partilere bırakın üye olmayı oy bile vermemiş kişilerin doğru yorum yapamayacaklarını, dışardan verilecek akılların o bünyeye uymayacağını düşünüyorum.
DEM'in güçlüklerini, sorunlarını, çelişkilerini biliyorum. Kürt sorununun demokratik ve barışçı çözümünü gerçekleştirebilecek olgunluğa ve o ölçüde yetkin kadrolara sahip olup olmadığı da tartışma konusu. Ancak Kürt sorununun çözümünün demokrasinin ön şartlarından biri olduğunu düşünüyorsak Kürt siyasî hareketine en azından gölge etmeyelim. Bırakalım kendini bulsun.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024