Oya BAYDAR
Memleket kazan, partiler kepçe, halk da seyirci olmuş, harıl harıl cumhurbaşkanı arıyoruz. Aramaya ne gerek var, diyor kimileri: İşte başkan Recep Tayyip Erdoğan. Günlerdir, haftalardır yoğun bir psikolojik bombardıman ve algı yönetimiyle, AKP’nin ve hükümetin başının cumhurbaşkanı olacağına koşullandırılıyoruz. Muhalefet partileri aday belirleme çabasındalar ama işleri hiç de kolay değil. Armudun sapı, üzümün çöpü, seçmenin de oyu var. Cumhurbaşkanı ilk kez halkın doğrudan oylarıyla seçilecek, bu yüzden de partiler seçmen çoğunluğunun gönlünü okşayacak adaylar bulmaya çabalıyorlar .
Burada duralım, gerçeği görelim: “Cumhurbaşkanımızı oylarımızla kendimiz belirleyeceğiz” derken, aslında partilerin göstereceği adaylar arasından bir tercihe mahkûm ediliyoruz . Ve partiler; nasıl bir cumhurbaşkanı sorusuna değil, en çok oy alabilecek adayın kim olduğu sorusuna odaklanmış durumdalar.
Bu dayatmalara isyan eden; madem ki ben seçiyorum, o zaman Çankaya’da nasıl bir cumhurbaşkanı görmek istediğimi açıklamak, paylaşmak, siyasal partileri kendi iç çatışmalarını ve oy hesaplarını aşarak böyle bir aday göstermeye/desteklemeye davet etmek hatta zorlamak benim hem hakkım hem de yurttaş sorumluluğum diyenler bir girişim oluşturdular. Dün t24’te haberi de çıkan girişimin sitesini tıklayacak olursanız gerekli bilgileri bulabilir, orada cumhurbaskanında aranan niteliklerle mutabıksanız imzanızı koyabilirsiniz.
Ben orada tek tek sayılan özelliklerin hepsine, özellikle de “76 milyonun tümünün cumhurbaşkanı olması” talebine katılıyorum. Memleketteki gidişattan, çatışma, cepheleşme, ayrışma ortamından kaygı duyan birkaç kişinin (çoğu kadındı) başlattığı, sonrasında kendiliğinden gelişen bu girişimin başından beri içindeyim. Metnin kotarılmasına da, yaygınlaştırılmasına da elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım, çalışıyorum. Ama izninizle; çok dikkatli, itici değil kapsayıcı, ayrıştırıcı değil birleştirici, deyim yerindeyse pek kibarca yazılmış bu metni burada kendi dilime tercüme etmek ve açık konuşmak istiyorum. Çünkü son birkaç günün gelişmeleri kötünün de kötüsü, vahimin de vahimi olabileceği kaygılarımı pekiştiriyor. Şu birkaç olayı gelin birlikte hatırlayalım.
Cadı avcısı bir cumhurbaşkanı mı?
Önce şu cadı avı meselesi:
Söylediğim laf nereye gider, bunun hukukla, adaletle, demokrasiyle ne ilgisi var, ortaçağda engizisyon döneminde miyiz, 21. yüzyılda, çağdaş hukuk devleti olduğunu iddia eden bir ülkede ayıp olmuyor mu, telaffuzu bile suç olmuyor mu demeden; belli ki sözlerinin kaynağının, anlamının bile farkında olmadan “Cadı avıysa, biz bu cadı avını yapacağız” diyen bir kişinin cumhurbaşkanı adayı olmasını hazmedebiliyorsanız, diyeceğim yok.
Belki kimileri korkudan, kimileri cadı oldukları halde sahte kanat takıp melek kılığına girdiklerinden, kimileri Başkan Baba’larının ağzından çıkanı Tanrı kelâmı saydıklarından, kimileri iktidar-ikbal hırsıyla gözüdönmüşlükten, kimileri hukuktan, yasadan, çağdaş hukuk devletinin işleyişinden ve ilkelerinden bîhaber olduklarından, cumhurbaşkanlığının en güçlü adayı olarak gösterilen Tayyip Erdoğan’ın ağzından çıkan bu sözlere önem vermeyebilir, “Üslubu, huyu öyle onun, aldırmayın” diyebilir. Ancak normal bir ülkede ve siyaset ikliminde Cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru gidilirken, cadı avı yapacağını fgöğsünü gere gere, fütursuzca ilan eden bir kişinin adaylık vasfı bile sorgulanır. Çünkü böyle bir kişilik ve zihniyetin devletin en üst makamında olduğu yerde herkes tehdit ve tehlike altındadır.
Sonra şu Danıştay törenindeki manzara:
Peşinen söyleyeyim: Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu’nun oradaki tavrını, en fazla 20 dakika olması kendisinden rica edilmiş bir protokol konuşmasını bir saatten fazla sürdürmesini, yerini zamanını şaşırmışlığını, muhalefet lideri edasıyla minevvel minahir eleştirileri sayıp dökmesini saygısızlık, kendi kişisel siyasal hesapları için fırsatçılık ve en az Başbakan kadar şişkin bir erkek egosunun tatmin çabası olarak görüyorum.
Ama, Başbakan Erdoğan’ın benzerine bugüne kadar şahit olmadığımız tepkisi, konumuz ve geleceğimiz itibariyle biz yurttaşları çok daha fazla ilgilendiriyor. Psikolojik durumunun çoktandır alarm verdiğini sadece uzmanların değil biraz dikkatle izleyen herkesin farkettiği Başbakan, öfke kontrolunu orada tümüyle kaybetti. Ne Cumhurbaşkanı Gül’ün sakinleştirme çabaları, ne protokoldaki diğer önemli zevatın şaşkınlığı, ne de Feyzioğlu’nun alttan alışı sakinleşmesine yetmedi. Karşımızda, Sayın Erdoğan’ın hem kendi sağlığı hem de ülke için tehlike arzeden bir psikolojik durum var. Ve uzmanlar bilir ki aşırı gerginlik, yorgunluk, psikolojik baskı altında olmak bu durumlarda kişinin ruh sağlığını daha da olumsuz etkiler. Böyle bir kişiliğin, cumhurbaşkanlığı gibi öfke kontrolu ve psikolojik dinginliğin önkoşul olduğu bir mevkiye gelmesinin kendisi kadar hepimize ve ülkenin saygınlığına vereceği zararı düşününce kaygılanmamak mümkün değil.
Benim cumhurbaşkanım kim?
Bir ad vermemi beklemeyin; sadece Cumhurbaşkanı Aranıyor Girişimi’nin metninde ifade edilen nitelikleri, ben ne olmaması gerektiği üzerinden kendi dilime tercüme ederek söyleyeyim:
Benim cumhurbaşkanım:
•Bağırmayacak, çağırmayacak, öfke nöbetlerine kapılmayacak, kaşının altında gözün var diyeni azarlayıp paylamayacak; “yahu”, “ulan”, “be” diye konuşmayacak, mahalle kahvesindeki bıçkın delikanlı gibi davranmayacak;
• Biz yurttaşları, hele de gençleri ürkütmeyecek, korkutmayacak, hakaret etmeyecek;
• Cadı avına çıkmayacak, buna niyet edenlere dur diyecek; yargıya, hukuka, adalete sırt çevirip kendi keyfînce hüküm kesmeyecek;
• Farklı inançtan (ve de inançsız), farklı dinden, mezhepten, kültürden insanlara eşit mesafede duracak; “dini Zerdüşt olanlar” gibi, “affedersiniz Ermeni” gibi, “bunlar mum söndü yaparlar” gibi, “sevsinler seni” gibi, vb...vb... ayrımcılıkları aklından bile geçirmeyecek;
• Biz ve onlar ayrımı yapmayacak, ayırmayacak, kayırmayacak, “onlar, onlar” diyip durmayacak, cumhurbaşkanının “biz”in, hepimizin başkanı olduğunu bilecek;
• Kimsenin yaşam tarzına, giyimine kuşamına, yemesine içmesine, her türlü tercihine karışmayacak; bizleri hizaya getirmeye çalışmayacak;
• Gönlü idamda olmayacak, meydanlarda yağlı urgan sallamayacak, asmayı kesmeyi güçlülük sanmayacak; kısasa kısas hukukunun çağdaş devlette yeri olmadığını bilecek “öldürmeyeceksin” emrini ilke edinecek;
• Kimseyi, hele de evladını kaybetmiş anaları meydanlarda kitlelere yuhalatmayacak; yitirilen bütün canların acısını ayrımsız içinde duyacak;
• Paranoyak olmayacak, paranoyakların kışkırtmalarına kapılmayacak; yalancı olmayacak, kitleleri yalanlarla uyutmaya çalışmayacak;
.•Millî iradeyi kendisine oy verenlerin iradesi, milleti sadece kendisini seçenlerden ibaret görmeyecek;
• İktidarın ikbal değil yük olduğunu; gerçek gücün yumuşaklıkta, vicdanda, alçakgönüllülükte olduğunu bilecek;
• Ele güne karşı ülkeyi ve de hepimizi rezil etmeyecek; kendi saygınlığını ülkenin saygınlığının teminatı olarak görecek;
Özetle: Hırslı siyasî değil, onurlu, saygın, kâmil, sevecen insan olacak.
Cadı avına hazırlanan öfkeli adaylar bu nitelikleri taşıyorlar mı sizce?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024