Oya BAYDAR
Şırnak’ın İdil ilçesinden görüntüler... İlk bakışta T.C. Devleti’nin “kâfir teröristlere (!)” cihat açtığı bölgenin çeşitli yerlerinden gelenlere benziyor ama bu defa aşina olduğumuz başka görüntüleri anımsatıyor: IŞİD’cilerin zaferlerini kutlama törenlerini… Çoğu siyah maskeli, özel kıyafetli silahlı adamlar “Ya Allah bismillah Allahu ekber” nidalarıyla silahlarını havaya dikip dakikalarca ateş ediyorlar. Aralarında rabia işareti yapanlar var, Ölürüm Türkiyem sloganları atılmasa, dikkatli bakıp Türk bayrağını görmeseniz, pekalâ IŞİD’cilerden bir kesit sanabilirsiniz.
Olayın video görüntüleri çeşitli kullanıcılar tarafından, “Operasyondan dönen Özel Harekâtçıların Şırnak İdil’de alınan PKK leşleri sonrası kutlaması”, “Hain Kürtlere dersini veren Özel Harekâtın zafer coşkusu” türünden başlıklarla internet ortamına konulmuş. Görüntüleri izlerken hatırlıyorum: Cizre’ye giderken akreplerin, kobraların eşliğinde kimlik kontrolu yapan ürkütücü görünümlü adamlar kesmişti yolumuzu. Özel Tim, diye fısıldamıştı şoför. Sivildiler; birbirine karışmış saçları, uzunca kara sakallarıyla, tekinsiz suskunluklarıyla, abus çehreleri ve tehditkâr beden dilleriyle, bazılarının kimlik kontrolü sırasında bile korudukları maskeleriyle IŞİD’cilere benziyorlardı. Bölge halkının Özel Timciler arasında IŞİD’ciler olduğu kuşkusuna o sırada pek itibar etmemiş, tevatür saymıştım. Şimdi Teşkilat’a IŞİD veya benzeri bir zihniyetin taşıyıcıları sızmış olamaz mı diye düşünüyorum. Hele de, hendek çatışmalarının yaşandığı yerlerde günlerce süren sokağa çıkma yasaklarından sonra bombalarla, havan toplarıyla harabeye dönmüş, kan akıtılmış, insansızlaştırılmış mahallelerin delik deşik duvarlarına kazılmış yazıları gördüğümden beri, burada terörle mücadele falan değil bambaşka bir şey yapıldığı izlenimine kapılıyorum.
O duvar yazılarından utanıyorum, ya siz?
Özel Harekât timlerinin düşmandan kurtarıp fethettikleri (!) sokaklarda, yıkık dökük duvarlara yazdıkları yazıların bazıları medyaya yansıdı. Gören gözler, kararmamış vicdanlar görüyor, kahroluyor. Bazılarımız görüyoruz da görmemiş gibi yapıyoruz, görüp düşünmekten korkuyoruz. Batı’daki büyük çoğunluk farkında bile değil, umursamıyor. Birileri de “hak ediyorlar”, diyor.
İşte basına, daha çok da internet sitelerine yansıyan yazılardan gelişigüzel birkaç örnek: Kanımız aksa da zafer İslamın; Esadullah timleri burada; Adam olun! Türksen övün, değilsen itaat et; Ne mutlu Türküm diyene; Bu devletin gücünü gör; Devlet her yerde; Kızlar geldik, ininize girin; ve harabeye dönmüş bir binanın duvarında sanki devletle de alay edermişcesine, Devlet geldi, yazısı. Evet, belli ki gelmiş!
Bunlar en yaygınları. Ortaya yayılmasının halkın öfkesini, tepkisini, isyanını körükleyeceğinden korkulup fazla yansıtılmayanlar var; bölgede sevilen, sayılan Kürtlerin adlarıyla, “Bak ananı…..gel de gör” mealinde olanlar, Kürt kadınlarına göndermeli benzer iğrençlikler. İşin iftira, yalan, provokasyon, vb. denilecek yanı da yok, çünkü yazılar yazılırken çekilmiş, bizzat yazanların marifetmiş gibi medyaya servis ettikleri fotoğraflar, videolar bunlar.
Ben bunları gördükçe Türk kimliğimden, o mahallelerde değil batıda yaşıyor olmaktan, nüfus kağıdını taşıdığım devletten utanıyorum, çaresizlikten kahroluyorum. Bu küfürleri, bu intikamcı şiddeti, bu Türk milliyetçiliğine bulanmış IŞİD’ci zihniyeti kendime de yönelmiş hissediyorum, korkuyorum.
Devletin güvenlik güçleri mi?
Her devlet, kendini korur. Bu korumayı güvenlik güçleriyle sağlar. Demokratik hukuk devleti de, kendini insan haklarına dayalı hukuk ilkeleri çerçevesinde korur. Güvenlik güçleri her yerde sert, tavizsiz, kimi zaman acımasız olurlar, ancak kendini bilen devletlerde hukuku aştılar mı uyarılırlar, gerekiyorsa cezalandırılırlar. En azından böyle olması beklenir.
T.C. Devleti ceberruttur; ezemediğini yok etme refleksi öteden beri güçlüdür. Kürt halkı üzerindeki baskı, zulüm, aşağılama bugünün işi değil. Ama son dört beş aydır bölgede yaşananların eşine benzerine kötü ünlü 1990’larda dahi şahit olmadık. Bölgede yaşayanların bile anlamlandırmakta güçlük çektikleri bir durumla karşı karşıyayız. Devletin güvenlik güçlerinin, özellikle Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulmuş Özel Harekât timlerinin uygulamaları devlet güvenliği için meşru müdahale sınırlarını aşıp etnik milliyetçi, Türkçü, (selefiliğe teğet geçen) İslamcı bir ideolojik savaşa, misillemeye, intikamcılığa dönüşüyor. Ölmüş kişinin cansız bedenini boğazından iple bağlayıp panzerin arkasında sürükleme, Kürt kızının çıplak bedenini sokaklarda sürüyüp teşhir etme, öldürülen Kürt gerillaların uzuvlarını kesme, cesetlerin üstüne postallarla basıp resim çektirme ve burada dile getirmekten hem acı hem de utanç duyduğum benzer şeyler hangi meşru müdafaanın, hangi güvenlik sağlama operasyonunun, hangi vatan görevinin parçasıdır? Biri bize anlatmalı.
İktidarlar, emirleri altındaki güvenlik güçlerinden sorumludurlar. Güvenlik güçleri, mesela Özel Harekât timleri suça bulaşırlarsa ve bu suçlar takipsiz kalırsa, tekrarlanırsa, iktidar meşruiyetini yitirir. Daha da vahimi, bu güçler devletin işleyiş mekanizmalarının, bağlı oldukları yasal kurumların ve iktidarın denetiminin dışına çıkarak “derin”lerdeki merkezlerden yönetilen özel kuvvetlere dönüşürler. Geçmiş dönemde ordu içindeki benzer yapıların yol açtığı toplumsal-siyasal tahribatı hatırlayalım.
Bir süredir Doğu’da Güneydoğu’da şahit olduğumuz gidişat bu türden kuşkulara haklılık kazandırıyor. Yurttaş olarak sorma hakkımız doğuyor: Özel Harekâtı kimler yönetiyor? Kimdir bu yazıları yazanlar? Kimdir IŞİD üslubunda zafer törenleri yapanlar? Kimdir vatandaşı Türk Kürt diye ayırıp, Kürtleri kadın, çoluk çocuk öldürmekle kalmayıp aşağılayan, onurlarıyla oynayanlar?
Batı’ya sesleniyorum, çaresizce. Bütün siyasal partilere, barıştan, demokrasiden söz eden kesimlere, Gezi isyanının çocuklarına, bu ülkenin bütün vicdanlı insanlarına... Belki inanmıyorsunuz, belki bilmiyorsunuz ama Doğu’da, Güneydoğu’da Kürt halkı katlediliyor, bölge yakılıp yıkılıyor. Sorun siyasî, ideolojik olmanın çok ötesinde yaşama ve insana sahip çıkma sorunu artık. Özellikle, vatanın bölünmesinden korkanlar! Vatan göz göre göre bölünüyor. Haberiniz olsun, sizler Kürt halkına el uzatmadıkça, o yazıları duvarlardan kendi ellerinizle silmedikçe, Silvan’a, Lice’ye, Cizre’ye yardım götürmedikçe vatanın birliği bütünlüğü elden gitti, gidiyor.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024