Oya BAYDAR
AKP’nin ilk yıllarıydı. Sevgili Musa Kart, yüzü Tayyip Bey’i andıran, iplere dolanmış bir kedi karikatürü çizmişti. Sevimli bir karikatürdü, biri beni böyle çizse öfkelenmek ne kelime, pek keyiflenir, çizene teşekkür bile ederdim. Ama o da ne! Sayın Erdoğan’da bir öfke bir öfke. Musa’yı hemen mahkemeye verdi, demediğini bırakmadı, zehir zemberek gürledi. Sonunda Musa Kart beraat etti, yumağın iplerine dolanmış kedi temize çıktı. Ama kedinin intikamı yıllar sonra alındı, Musa aylardır Silivri’de suçsuz günahsız, sorgusuz sualsiz yatıyor.
Şimdi o karikatürü, kedinin dolandığı ipleri yüz kat daha çoğaltıp kalınlaştırarak yeniden çizmeli diye düşünüyorum. Ama bu defa iplere dolanmış olan Cumhurbaşkanı Erdoğan değil Türkiye.
Türkiye yumağa nasıl dolandırıldı?
Örgü örenler, yumak saranlar bilir. Düğümü çözmek için ipin doğru ucunu, doğru ilmeği bulmak gerekir, yoksa her şey daha fazla karışır, çözülmez olur, kesip atmaktan başka çare kalmaz. Bana kalırsa, düğüm de çözüm de AKP iktidarının (Siz Tayyip Erdoğan anlayın) bir yandan Kürt ve bölünme fobisi, öte yandan bölge hâkimiyeti ihtirasında saklı. Türkçülük vurgulu tekçi siyasal İslam’ın hayalleri bölge ve dünya gerçeklerine çarpıp yıkıldıkça iplere, hatta zincirlere biraz daha dolanıyor, nefes alamaz hale geliyoruz.
Türkiye’nin şu anda yedi düvelle çatışmalı, kavgalı olmasının; Ortadoğu’da yapayalnız kalmasının, özür dileyip yanaşılan Rusya’dan da, ruh ikizi olmasına güvenilip bir ara umut bağlanan Trump’tan da yüz bulamamasının, Avrupa Birliği ve Avrupa ülkeleriyle papaz olunmasının düğümü Suriye politikasıdır. Aklı başında, gerçekçi, dünyayı ve bölgeyi biraz okuyabilen herkesin yanlışlığını baştan beri ifade ettiği Suriye’ye müdahale siyasetinin vardığı noktada, çözümsüzlükle karşı karşıyayız. Bu noktaya “kırmızı çizgilerimiz”le geldik. Kırmızı çizgilerimizi kimsenin takmadığını, her an her şekilde aşıldığını görünce de iktidarın önünde yabancı bir ülkenin topraklarında savaşmaktan, bölgeyi büsbütün karıştırıp savaşı körüklemekten başka çare kalmadı.
Yanlış yere çizilen kırmızı çizgiler
Suriye’nin içişlerine karışmak yanlıştı, “Esad’ın gitmesi kırmızı çizgimizdir” demek o yanlışa tüy dikti. Kuzey Suriye (Rojava) siyaseti, ülke içine kaçınılmaz yansımalarıyla vahim bir yanlıştı, Fırat Kalkanı ile çizilen kırmızı çizgi o yanlışı perçinledi. Sınırlarımızda Kürt koridoru istemiyoruz demek öngörüsüzlüktü, PYD/YPG’yi terörist sayıp kırmızı çizgi ilan etmek bir anlamda kendi bacağına sıkmaktı. Bölgedeki cihatçıları temizlemek için bu unsurlarla işbirliği yapan ABD’ye, Rusya’ya alçak sesle çemkirip içerde “Bu kırmızı çizgimizdir, tek başımıza kalsak da savaşacağız” diye yüksek perdeden yağıp gürlemek sonu belirsiz maceralara ve çözümsüzlüğe mahkûm olmaktı. Ve de olundu…
Bir zamanlar Irak Kürdistanı kırmızı çizgimizdi, şimdilerde neredeyse bağımsızlığını destekler olduk ve de hâlâ birazcık iyi geçindiğimiz tek komşumuz orası. Yarın- öbür gün Suriye Kürdistanı için de aynı şey gerçekleşecek. Ama o zamana kadar Türkler, Kürtler hepimiz acı çekeceğiz, maddî manevî yıkımın tamiri de bir o kadar güç olacak. Demek ki kırmızı çizgini yanlış yerden geçirmeyeceksin. Sonra silmesi güç oluyor, hele de o çizgi kanla çizilmişse…
Batı PYD/YPG ile neden işbirliği yapıyor?
Türkiye, yumağa dolanıp çuvalladığımız Suriye siyasetini terör örgütlerine karşı özsavunma gerekçesiyle açıklıyor. Caydırıcı gücüne, halkının desteğine güvenen bir ülke, savunmasını kendi topraklarından, kendi sınırında yapar.
Teröre karşı etkili savunma öncelikle saldırının/tehlikenin nereden geldiğinin ve kimlerle ittifak yapılacağının doğru belirlenmesiyle mümkündür. Türkiye, bölgedeki yanlış hesapları nedeniyle uzun süre cihatçı terörü, IŞİD’i, El Nusra’yı yönlendirip ehlileştirebileceğini sandı. Hesabını Esad’ı ve Rojava’da kantonlar kuran Suriye Kürtlerini yok etmek üzerine kurdu. Nasıl ki Emevi Camii’nde namaz kılınamadıysa, “düştü düşecek Rojava” da, düşmek bir yana kalıcılaştı. Buna karşılık terör örgütü IŞİD, sadece Türkiye’yi değil dünyayı tehdit edecek güce ulaştı. Sonunda IŞİD’le savaşmaya mecbur kalan Türkiye, fırsattan istifade bir taşla iki kuş vurma, Rojava Kürtlerinden kurtulup böylece kendi Kürtlerini hizaya getirme hesabıyla PYD/YPG’yi terör örgütü ilan etti. Sağlam bir tutamağı da vardı, çünkü PYD, PKK ile iltisaklıydı ve PKK çeşitli ülkeler tarafından da göstermelik bile olsa terör örgütü ilan edilmişti. Formül şöyle kuruldu: PYD/YPG=PKK= terör örgütü.
Ne var ki IŞİD’in bölgeden temizlenmesinde zaman zaman çıkar ortaklığı içinde olan ABD, Rusya ve diğer Batı ülkeleri PYD’yi terör örgütü olarak görmüyordu. Onlara göre -ve bana göre- Rojava Kürtleri kendi haklarını ve topraklarını korumak, bölgelerinde kendi düzenlerini kurabilmek için savaşıyorlardı. Bu arada, ilk başlarda Salih Müslim’in Türkiye’ye birkaç kez geldiğini, “Bize el uzatın, ağabey ülke olun” dediğini; ve de en önemlisi, yaratılmaya çalışılan ve başarıyla yaratılmış olan algının aksine YPG’nin Türkiye’ye yönelik tek bir terör eylemi tesbit edilemediğini de unutmayalım.
Bölgede IŞİD ve diğer cihatçı gruplara karşı etkili ve kararlı savaşan tek gücün YPG olduğu gerçeği hesaba katılırsa Batı’nın onlarla birlikte hareket etmesinde şaşılacak, alınıp bozulacak bir şey yok. YPG=PKK= terör örgütü kof denklemi yerine bölgedeki gerçek durumdan hareket edilebilseydi, cihatçı yapılar Kürtlere yeğlenmeseydi, bugün IŞİD’e karşı savaşta daha ileri adımlar atılmış olur, sınırlar Kürtlerle güvenceye alınır, doğru bir politikayla PKK’nin terör eylemleri durdurulabilir, Türkiye bölgede bu denli çaresiz, pusulasız kalmaz; tehlikeli maceralara, çatışmalara girmekten korunurdu.
Biliyorum; bu kadar yağıp gürledikten sonra siyaset değiştirmek, kırmızı çizgi muhabbetinden vazgeçmek zordur. Ancak, öyle anlaşılıyor ki ilerde bölge yeniden şekillenirken Suriye’de de Irak’taki gibi özerk bir Kürt bölgesi kurulacaktır. Kitlelere zerkedilen yanlış propagandanın aksine bu, Suriye’nin dağılması değil, üniter yapısını mümkün olduğunca koruması anlamına gelir. Bu gerçeği hesaplayarak kırmızı çizgileri gecikmeden gözden geçirmekte, dış politika kadar ülkemizin iç huzuru açısından da hayatî yarar var.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024