Oya BAYDAR
Devletin derinlerindeki Avrasyacı kanadın sözcülüğüne ve iş yürütücülüğüne soyunan Vatan Partisi Reisi Perinçek, Tayyip Erdoğan’ın kendilerine bordaladığını ve gerçek iktidarın kendileri olduğunu iftiharla söylerken bir ölçüde haklıydı. Baskın Oran’ın "ulusol" dediği sözde solcu, faşizan Türkçü, İttihatçı kafalı milliyetçilerle Tayyip Bey’in çizgileri epeydir kesişmiş, birlikte akmaya başlamıştı.
İrili ufaklı ana akım ya da bebe akım sağlı sollu TV ekranlarında başta Perinçek olmak üzere Vatan Partisi (!) sözcülerinin Erdoğancı AKP’liler ve MHP’lilerle aynı sıraya dizilmelerini kimse yadırgamadı. Perinçek’in gençlerinin; akademisyenlerin kanında duş yapacağını pervasızca ifade eden organize suç örgütü reisiyle yemek yiyip fotoğraf çektirmeleri, Kazdağları’ndaki çevre felaketini/talanını "millî menfaatler" adına savunmaları, Erdoğan’a ve onun hukukuna düzdükleri övgüler, ağızlarda kekremsi bir tad bıraksa da manzara kimseyi şaşırtmadı. Büyük Reis Erdoğan’ın birkaç gün önceki Nobel ödüllerine ilişkin açıklamaları ve Türkiye’nin ilk Nobel ödüllü yazarı Orhan Pamuk’a terörist dokundurması ise şu gerçeği apaçık ortaya koyuyordu: Erdoğan, Perinçekgiller’in ve derin odakların Batı düşmanı, Kürt fobili, devletçi, Avrasyacı konumlarını iyiden iyiye benimsemişti. Denize düşen yılana sarılır misâli mi, konjonktürel olarak mı, kendi beka’sını derinlere yaslanmakta gördüğünden mi, yoksa kuzu postunu sırtından atıp gerçek benliğine döndüğü için mi? Bilemem.
Orhan Pamuk’un Nobel edebiyat ödülünü kazandığı 2006 yılına dönersek…
Orhan Pamuk, Kemalist ulusalcı kesimin devlet aydınlarının/yazarlarının pek de hoşlanmadığı bir yazardı. Bunda onun ulusal sınırları aşmakta olmasının yarattığı kıskançlık, haset payı da vardır. Ancak asıl dert başkaydı; herkesin kendince eğip büktüğü, kendince yeniden biçimlendirdiği ve ardına sığındığı "Kemalizm" yaftalı ideolojik çerçeve toplumun tabulaştırılmış kişilerini, değerlerini ve resmî tarihi araştırmaya, tartışmaya, tarihe ışık tutmaya, geçmişin acılarıyla, suçlarıyla hesaplaşmaya cevaz vermiyordu. Buna başvuran haindi, katli vacipti.
Pamuk o çevreden değildi, bu zihniyeti paylaşmıyordu. Bir İsviçre dergisine verdiği röportajda, "Bu topraklarda 1 milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürüldü" demiş, daha sonra da sözlerinin arkasında olduğunu tekrarlamıştı. (Özellikle Kürtlerle ilgili rakamlar güncellenirse artık 50-60 binlerden söz etmek gerekiyor. Gitgide yoğunlaşan çatışmalarda, savaşlarda bu iktidarın bekası için canından olan şehitlerimiz ise apayrı bir acı, sorulması gerekli ayrı bir hesap.)
Bu sözleri yüzünden Pamuk’a TCK’nın 301. maddesinden "Türklüğe hakaret" davası açıldı. Dava günü Şişli Adliyesi’nde Pamuk aleyhine protesto gösterisi düzenleyenler arasında bulunan "Cumhuriyet aydınları(!)" sonraki gelişmelerin işaret fişeğiydi.
19 Aralık 2005’te Cumhuriyet gazetesi yazarı Erol Manisalı’nın "Orhan Pamuk Nobel’i garantiledi" yazısı fitili ateşledi. Pamuk’un Nobel ödülünü kazandığının ilanından sonra, Çiçek Bar’da toplanan bir kısım bar müdavimi ünlü yazar-çizer, oyunca, vb. Pamuk’u ağır biçimde suçladıkları bir metin kaleme aldılar. Metni orada olan olmayan 80 kişiye imzalattılar. (Sonradan 6 imzanın kendilerine sorulmadan atıldığı veya bildiriyi görmedikleri ortaya çıktı. İmzalar arasında bulunan, rahmetle, saygıyla andığım Füsun Akatlı, kendisinin ve kızı Zeynep Altıok’un metinde imzalarının olmadığını hemen açıklamıştı). Bu utanç verici bildirinin imzacılarının adlarını açıklamak istemiyorum. "Hazret-i Google" çağında, arayan bulur. İmzaları olmayan pek çok kişinin de metindeki düşünceleri aynen paylaştıklarını söylediklerine bizzat şahit oldum.
Nobel’i ve Pamuk’u telin metni Sinema Sevenler Derneği lokalinde düzenlenen basın toplantısında, Türkiye Yazarlar Sendikası İkinci Başkanı Demirtaş Ceyhun tarafından açıklandı. Ceyhun’un okuduğu metinde, Nobel ödülleri "Bu toprakları sömürmek için tava getirmekte kullanılan postmodern medya silahlarından biri" olarak niteleniyor, Batı’nın yeni bir "Haçlı Seferi" olarak adlandırılıyor, ödülün Türk edebiyatına değil Orhan Pamuk’a verilmiş bir "ücret olduğu" iddia ediliyor, Pamuk’un edebiyatı yerden yere vuruluyordu.
Başbakan Erdoğan Pamuk’u kutlamıştı
Hey gidi günler hey!.. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den ses çıkmazken hem AKP iktidarının Kültür Bakanlığı hem de Başbakan Erdoğan Türkiye’ye ilk Nobel’ini kazandıran Pamuk’u hararetle kutladılar.
Ve aradan 13 yıl geçti. Bizim ulusolcuların çoğu, yitirdiklerimiz hariç, yerlerinde musir ve sabit duruyorlar: mesela bildirinin imzacılarından Doğu Perinçek… Ne var ki, gözünü Batı düşmanlığı bürümüş 2019 modeli Erdoğan, bugün Nobel ödüllerini 2006 bildirisindeki aynı zihniyet ve neredeyse aynı terimlerle yerden yere vurduktan sonra Pamuk hakkında şunları söyleyebiliyor: "Bu sadece şu anki ödülde değil ki! Türkiye’den de kalkmışlardır teröriste ödül vermişlerdir. Aziz Sancar hocamıza verdikleri ödül, orada tartışılacak herhangi bir şey söz konusu değil, eyvallah, biz de alkışlarız. Ama…"
Kazı yandıktan sonra çevirmek işe yaramaz
Soykırımı inkâr eden veya haklı gösteren faşist zihniyetli bir yazara, Peter Handke’ye verilen bu yılki Nobel edebiyat ödülünü kınamak, protesto etmek ne kadar doğruysa, bu sözler de o kadar vahimdi ki, hemen ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun bir düzeltme yapma ihtiyacı duydu. "Sayın Cumhurbaşkanı’nın sözleri Orhan Pamuk’a yönelik değildir. Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye düşmanı ideolojik yaklaşımları ve ideolojik faaliyetleri bilindiği halde Nobel’e aday gösterilen ya da farklı uluslararası örgütlerce ödüllendirilen isimleri kastetmiştir" dedi.
Herhalde, "Aman Reis şu işi düzelt" telaşıyla dün de Erdoğan’a açıklama yaptırıldı. Erdoğan, düzeltme yaparken yine sirkatin söyledi: "Bizim indimizde Nobel tamamiyle terör örgütlerinin yanında yer alan bir örgüttür. Sizin verdiğiniz ödüller, kusura bakmayın kimseyi ikna etmez. Bu verdiğiniz ödül bir Aziz Sancar hocamıza verilen ödül değildir, bir Orhan Pamuk’a verilen ödül değildir" diyerek, Fahrettin Altun’un çevirmeye çalıştığı kazı bir de kendisi çevirdi ama kaz çoktan yanmıştı.
İncir çekirdeği doldurmayacak konu neden önemli?
Ülkenin içinde çırpındığı bunca vahim gelişmenin arasında bu konu yazılmaya, konuşulmaya değer mi? Değer, çünkü Erdoğan’ın şu veya bu nedenle, şu veya bu itkiyle vardığı noktayı, ve ulusalcılardan kan alan derin odaklara ne ölçüde teslim olduğunu gösteriyor. Konuşmayı ve lafının nereye gideceğini iyi bilen Erdoğan’ın Aziz Sancar’ı istisna tutup da Orhan Pamuk’tan söz etmemesi bence hiç de unutkanlık değil. Şu günlerde köşeye sıkışmış olan ve kendisini bekleyen muhtemel hezimeti hepimizden daha iyi gören Reis, Batı düşmanlığını antiemperyalizm sanan sağlı sollu, dindar-laik Batı düşmanlarına selam yolluyor. 2006’da Nobel’e ve Pamuk’a saldıranların dili ve zihniyetiyle 13 yıl sonra buluşması dil sürçmesi olmayabilir. Aslında onlar tek cephenin: faşizan milliyetçi/ulusalcı bahçenin farklı renkteki gülleri.
Önemli olan: başta siyasetçiler, kamuoyu önderleri, biz yurttaşlar, hepimizin devlet ve iktidar karşısında konumlarımızı gözden geçirmeye başlayabilmemiz. Komşu ülkenin topraklarına girme, oralarda yerleşme tezkeresine CHP’nin bile evet oyu vermesinin arkasındaki kadim ve köklü zihniyetle, tarihle, devletle, resmî ideolojiyle, devlet aklıyla, vatanseverlikten çok farklı bir şey olan şoven milliyetçilikle/ulusalcılıkla hesaplaşmaya cesaret edebilmemiz.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024