Oya BAYDAR
Türk askerinin Afrin’e girdiği günlerde, komşuma temizlik yardımına gelen Fatma (gerçek adı bende saklı), “Afrin bizim neyimiz olur Abla?” diye sormuştu. “Afrin bizim bir şeyimiz değil, komşu ülke Suriye’nin bir bölgesi,” dediğimde şaşırmış, kafası karışmış, “O zaman işimiz ne orada?” demişti. Kaygısı, askerde olan oğlu içindi.
Aynı şekilde, İdlib’in Türkiye sınırları içinde bir yer olduğunu, Türk askerinin orada vatan toprağını savunmak için çarpışıp şehit düştüğünü sanan çok sayıda vatandaşımız bulunduğunu söyleyecek olursam, “yok canım!” demeyin. Tahmin değil bilgi ile konuşuyorum.
Suriye’nin kuzeyindeki Türk askerî ve mülkî varlığının, iktidarın resmî söylemiyle “Güney sınırımızdan Türkiye’ye gelecek terör tehdidini önlemek için” olduğu ezberi yıllardır kafalara, bilinçlere kazınmış da olsa, normal yurdum insanının doğal tepkisi ve sorusu: “Neden elâlemin memleketine girip oralarda çocuklarımızı şehit veriyoruz? Sınırlarımızı neden kendi topraklarımızdan koruyamıyoruz? Hele de sınırımıza, batıdan doğuya, ta İran’a kadar güçlü bir güvenlik duvarı çekilmişken!” olur.
Gerçekten de, neden ülkemizi komşu ülkelerin topraklarına girmeden, oralara binlerce asker, birlik, ağır silah, tank, top, vb. sevk etmeden, toplum mühendisliği yaparak yörenin nüfus bileşimini, etnik dokusunu değiştirip yerel yönetimi büyük ölçüde ele almadan savunamıyoruz?
Artık karnımızdan konuşmayalım
Konu netameli. Yazması, konuşması zor. Devlet’in şahin kanadının sözcüsü Bahçeli’nin “Boğazlarını sıkacağız, ümüklerine basacağız, taş taş üstünde bırakmayacağız, asacağız, keseceğiz” ünlemeleri eşliğinde sürdürülen saldırgan Suriye politikasını eleştirmeyen, yanlışlığını düşünmeyen aklı başında kimse yok. Ancak; bizim o topraklarda ne işimiz var, oralarda savaşan, yaralanan, şehit düşen çocuklarımız ne uğruna ölüyorlar, sorusunu açık açık sormaya cesaret edebilen pek yok. Bu konuda; ama oy kaybetmemek, ama terörist diye damgalanmamak için, ya da devletçi-milliyetçi reflekslerle, HDP hariç bütün muhalefet partileri AKP-MHP iktidarının dümen suyundan ayrılmıyorlar. Oysa bu soru sorulmadan, etraflıca tartışılmadan, AKP-MHP koalisyonunun ülkemizi içerde ve dışarda çıkmaza sürükleyen çatışmacı dış politikası açığa çıkarılmadan, toplumsal-siyasal-ekonomik, hiçbir sorunumuz çözülemez.
Geçenlerde, Afrin’de şehit düşen bir askerimiz konusunda TSK’dan yapılan açıklama şöyle başlıyordu:
“Suriye’nin Halep kentine bağlı, Zeytin Dalı Harekatı ile özgürleştirilen Afrin İlçesi Kamar Üs Bölgesi’ne teröristlerce açılan ateş sonucunda…”
Bir komşu ülkenin topraklarına girip yerleşmiş olmanın bundan daha açık itirafı olamazdı. Suriye için Halep; Türkiye’de İzmir, Bursa, Adana gibi kentler neyse odur. Halep’in Afrin ilçesine girip orayı “özgürleştirmişsiniz”. Şimdi duygudaşlık (empati) yapalım; topuyla, tüfeğiyle, askeriyle sınırlarımızdan 20-40 km. kadar içeri girmiş ve oralara yerleşmiş herhangi bir komşu ülkeden, -Allah korusun, ağzımdan yel alsın!- şöyle bir resmî açıklama geldiğini farz edelim: “Türkiye’nin X kentine bağlı, bilmem ne harekâtıyla özgürleştirdiğimiz Z ilçesindeki üssümüze yapılan saldırıda bir askerimiz şehit oldu…”
Buna dayanabilir miyiz? Senin benim ülkemde, benim topraklarımda ne işin var, üs kurmak ne, kimi kimden özgürleştiriyorsun, diye sormaz mıyız; sormakla kalmayıp milletçe karşı koymaz mıyız bu duruma. X kenti ve Z ilçesi yerine, mesela Şırnak’ın Cizre ilçesini, Ardahan’ın Şavşat ilçesini, mesela Edirne’nin Havsa ilçesini koyun ve bir düşünün.
İdlib’de şehit düşmek ne demek!
Son günlerde sürekli saldırı, çatışma, şehit haberlerinin geldiği İdlib’e bir bakalım. Bu konuda hem bölgeyi hem de Türkiye’nin Orta Doğu politikasını çok iyi bilen, sürekli yazıp çizen uzmanlar varken bana söz düşmez. Ama aklıselim (sağduyu) diye de bir şey var. İdlib; El Kaide kalıntılarının, çeşit çeşit Cihatçı artıklarının, Nusra Cephesi’nin, Tahrir el Şam örgütünün yuvalandığı bir bölge. Türkiye, Soçi anlaşmasıyla bölgedeki El Nusra’cı, cihatçı, vb. terör yapılarını pasifize etmeyi, silahsızlandırmayı, bölgede güvenliği sağlamayı taahhüd etmişti. İdlib’e bu amaçla girilmiş, orada 12 gözlem noktası, yani 12 askerî üs oluşturulmuştu. O zamandan bu zamana taahhüt yerine getirilmediği gibi, tarafsız gözlemcilerin aktardığına göre, bu örgütlerden kimisine müzahir de olundu, ya da din ve mezhep kardeşliğinin ikna gücü yetmedi, görev başarılamadı.
Bu arada, bizimkilerin “Rejim Güçleri” olarak adlandırdılar, aslında Suriye topraklarını, çeşitli adlar altındaki boy boy Cihatçılardan, El Kaide artıklarından temizlemeye (geri almaya) çalışan Suriye Ordusu, (kimi AKP’lilerin açıkça “Orayı ilhak ettik” dediği) İdlib’de, ne yazık ki karşısında El Kaideci, El Nusracı, vb. terör örgütlerini değil TSK’yı buldu. Gözlem noktalarından birine yapılan saldırı sırasında bir evladımız daha şehit oldu, onlarca askerimiz yaralandı.
Orhan Bursalı, 1 Temmuz’da Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “İdlib Vatan Toprağımız mı?” başlıklı yazısında, “Ankara İdlib’de ne yapmayı planlıyor? diye soruyordu. Ben de soruyu şöyle tamamlamak istiyorum: “Bir ülkenin (Suriye’nin) kendi topraklarını Cihatçı, El Kaideci ve benzeri işgalcilerden kurtarmaya, ülke bütünlüğünü sağlamaya hakkı yok mudur? Suriye’deki, Irak’daki varlığını terör saldırılarına karşı önlem olarak açıklayan, terörle mücadele ettiğini, bunun bir beka sorunu olduğunu sürekli tekrarlayan Türkiye; Suriye devletinin, terör yapılanmalarını püskürtüp kendi topraklarını savunmasına destek olacağına, neden Suriye güçleriyle karşı karşıya gelmektedir?
Baştan sona yanlış Suriye politikasının maliyeti
Erdoğan AKP’sinin, Davutoğlu’nun ideolojik rehberliğinde şekillenen Suriye ve Ortadoğu politikasının dayandığı düşünsel temel; şimdilerde bir hayli geriye itilen -ama yüreklerden kafalardan çıkmayan- bölgede Osmanlı nüfuzunu yeniden kurmaktı. (Hele bir de İhvan üzerinden olursa, tadından yenmezdi.)
İşin diğer yüzü; Kuzey Suriye’de, Türkiye sınırı boyunca uzanan Rojava bölgesindeki Kürt varlığıydı. Devlet’in kadim bölünme travması ve Kürt korkusu/düşmanlığı ile pekişen Sünnî Türk milliyetçiliği, Suriye düğümünü çözülemez hale getirdi. AKP’nin; ilk dönemde IŞİD dahil, El Kaideci, Nusra’cı, vb.,vb. çeşitli İslamcı gruplara, -hadi ‘zülf -ü yar’a dokunmamak için desteği demeyelim de -hoşgörüyle yaklaşmasının nedeni “Aman sınırımızda Kürtler olmasın da, varsın Cihatçılar olsun!” mantığıydı.
İflas eden ve Türkiye’yi her alanda batağa sürükleyen Bahçeli takviyeli (hatta güdümlü) bu politikanın ülkemize, halkımıza, hepimize maliyeti tahminlerimizin çok üstünde.
Öncelikle; başka bir ülkenin topraklarındaki çatışmalarda evlatlarımız, canlarımız gidiyor. Yok seçimlerdi, yok ekonomik krizdi falan derken şehit ve yaralı haberleri -ne acı, ne utanç vericidir ki- arada kaynıyor/ kaynatılıyor. O şehitler, birilerinin iktidarlarının ve zihniyetlerinin beka’sı uğruna ölüyor.
İkincisi; Türkiye, dünyada saldırgan, güvenilmez, çatışmacı, savaşçı bir imaj ediniyor. Bölgede işler karıştıkça, Amerika-Rusya tahtaravallisinde bir o yana bir bu yana savruldukça, dış politikayı karşısındakileri bezirgân usulü idare etme kurnazlığı sandıkça, uzlaşma yerine güç kullanımı ve savaşı yeğledikçe bu imaj değişmiyor, pekişiyor.
Üçüncüsü; dışarda gerginlikçi-savaşçı politikalar, içerde güvenlikçi- otoriter- cepheleştirici, hak ve özgürlük karşıtı yönetimi güçlendiriyor. Demokrasinin son kırıntıları da elden gidiyor.
Dördüncüsü; savaşa harcanan milyar dolarlar… Sınır ötesinde savaş sürdürmenin, sınır ötesine yerleşmenin, Suriye’deki savaşın ürünü olan 5 milyona yakın mültecinin Türkiye’ye maliyeti ne kadar? Bugün yaşadığımız ve derinleşecek olan ekonomik krizde, yıllardır süren silahlanmanın, savaşın payı nedir? S-400’lere, F-35’lere, daha bilmem nelere ne harcanıyor? Bu soruları soran bir muhalefet olmadıkça, savaş cephesi köpeksiz köyde deyneksiz gezerek bildiğini okuyor.
Beşincisi: Suriye’deki çözümsüzlük, gerginlik, savaş ortamı, özellikle Kürt sorunu ve mülteciler üzerinden toplumsal dokumuzun çözülmesine, dağılmasına, ülke içindeki fay hatlarının derinleşmesine neden oluyor.
Muhalefet gerçekten muhalefet olacaksa, İstanbul seçimlerindeki başarıdan sonra hayal edilmeye başlanan iktidara gerçekten talipse, bu soruları sormak ve cesaretle cevaplandırmak zorunda. “Millî meseledir” diyerek iktidarın arkasına sıralanmakla, “Esad’la anlaşın” demekle iş bitmiyor. Mesele; çatışmacı, savaşçı, saldırgan milliyetçi ve yayılmacı zihniyeti sorgulamakta. Hele de kendinizi “demokrasi cephesi” gibi büyük adlara layık görüyorsanız…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024