Oya BAYDAR
Kimse kalkıp da, biz Kürtlerle kardeşiz, Kürtler canımız ciğerimiz, en iyi arkadaşım Kürt, gelinim Kürt ama gül gibi geçiniyoruz, sakızını çiğnemeye kalkışmasın, o sakız ağızlarınızda çoktan çürüdü. "Kürt" gündelik yaşamınızın da siyasetinizin de maymuncuk sözcüğü. Nefret söyleminizde de sevgi mürailiğinizde de kullandığınız klişe sözcük.
Çocukluğumdan hatırlıyorum: Subay hanımları, emir erlerinden, (bir zamanlar vatan borcunu (!) ödemek için askere alınıp subay ailelerine uşaklık yapmak üzere verilen Mehmetcik’lerden) söz ederken, "Kürtler iyidir, sadık olurlar" derlerdi. Ne zaman ki o Kürtler kimliklerini, haklarını, onurlarını talep ettiler, ne zaman ki "biz de varız" diyerek dillerine, kimliklerine sahip çıktılar, sadık olmaktan çıkıp terörist hainler oldular. Bunca zamandır baskıya, zulme, inkâra maruz bırakılmış; dili, kültürü, kimliği yasaklanmış Kürt, bir halk olarak siyaset sahnesine çıktığında artık düşmandı: Türk devletinin ve o devlete egemen olanların düşmanı…
Düşmana düşman hukuku uygulanır
Günümüz Türkiye’sinde, savaş ve faşizm dönemlerinin düşman hukuğu sadece Kürtlere değil muhalefete de uygulanıyor. Çünkü iktidardakiler ve onların eteği altındaki irili ufaklı uydu siyasî çevre ve kişiler toplumun geri kalanına karşı düşük yoğunluklu bir savaş sürdürüyorlar. Kuvvetler ayrılığının fiilen ortadan kalktığı, yargı erkinin tepeden tırnağa tek adama ve derin devletin sözcüsü ortağına bağımlı hale geldiği bir hukuk (aslında hukuksuzluk) düzeninde yargı kararları, anayasa ve yasaların yerine konan düşman hukuku zihniyetine göre veriliyor. Bu yüzden, "yargı kararını versin" sözü zevahiri kurtarmaya yönelik boş bir dilekten öteye geçmiyor. İktidarın keyfî uygulamaları karşısında muhalefetten sık sık duyulan bu söz, yargının şahsın keyfine bağımlılığını görmezden gelmenin ötesinde, kafayı kuma gömmekten ve çaresizlik ifadesinden başka bir şey değil.
Üç milletvekilinin (CHP’li Enis Berberoğlu, HDP’li Leyla Güven ve Musa Farisoğulları) dokunulmazlıklarının kaldırılması ve tutuklanmaları yüzlercesini görüp izlediğimiz düşman hukuku uygulamasının son örneğiydi. Şaşırtıcı değildi, beklenmedik değildi ama hem tahrikçi hem de yaralayıcıydı. Üstüne üstlük, "az düşman", "çok düşman" değerlendirmesiyle CHP milletvekilinin tahliyesi sağlanırken HDP milletvekilleri cezaevine gönderildiler, halen içerdeler.

Konunun hukukî, yasal, anayasal boyutlarına aklım ermez. Murat Sevinç’in Diken’deki 5 Haziran tarihli yazısını okumak yeter. Beni, kararın açıklanmasının ertesi gününden itibaren derin bir karamsarlığa uğratan, 80 yıllık ömrümde ilk kez "artık bu ülkeden umudum kalmadı" dedirten, genç kuşaklar adına kederlendiren milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılıp tutuklanmaları değildi; benzer gelişmelere sadece bugün değil yıllar boyunca sık sık şahit olmuştuk. Beni umutsuzluğa düşüren; kendisine demokratlığı yakıştıran, tek adam rejimine sözde karşı olan muhalefetin, yandaşlar paydaşlar değil sözde tarafsız ana akım medyanın çok büyük bölümünün, televizyonların her soydan ve her boydan kimi prof., kimi ünlü siyasetçi, kimi gazeteci yorumcularının zihniyetiydi.
Gelişmelerden huzursuzluk duyduklarını belli edenlerin varabildikleri en muhalif nokta, üç milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının zamanlamasının anlamlı olduğu îmasıydı. Hepsinin, aralarında küçük nüanslarla ortaklaştıkları, kimisinin daha açık ve düşmanca, kimisinin sureti haktan görünerek birleştikleri nokta ise HDP’nin terörle arasına mesafe koyamadığıydı. Adının önünde Prof. yazan bir zat, işi "tövbe etmeliler, o zaman düşünürüz"e kadar götürdü. Tarafsızlığını korumaya gayret gösterdiği izlenimi yaratan bir TV kanalının sunucusu, gazeteci olduğunu falan unutup hükmü kesti: "HDP terör örgütü PKK’nin uzantısıdır, bu zaten mahkeme kararlarıyla da sabittir."
Genelde CHP milletvekili Berberoğlu üzerinden yürüyen hukuk tartışmasında, muhalifler Berberoğlu’nun mahkûmiyet kararının yargı hatası olduğuna değinseler de, hakimleri savcıları FETÖ’den halen tutuklu ya da firarî olan hukuksuz KCK davalarından hüküm giymiş HDP milletvekillerinin tutukluluklarının nasıl bir haksızlık hukuksuzluk olduğuna kimse değinmedi. Herkes FETÖ yargısını içine sindirmişti. Kürt düşmandı ve düşmana uygulandığında savaş hukukuna kimsenin itirazı yoktu.
Söz konusu Kürtlerse hukuk ve demokrasi teferruattır
Kürt siyasî hareketi ve eşit yurttaşlık-kimlik-hak mücadelesi veren Kürt halkı söz konusu olduğunda iktidar ve muhalefet cephelerinin bileşenleri değişiyor ve hepsi uzlaşıveriyorlar. Bunu çok iyi bilen Erdoğan-Bahçeli ikilisi, muhalefetin Türk milliyetçiliği zaafını ve Kürt fobisini ustalıkla kullanıyor. Berberoğlu’nun milletvekilliğinin iki HDP’li milletvekiliyle birlikte düşürülmesi kurnazca bir hamleydi. Hem CHP’ye gözdağı veriliyor hem de "bu kaka çocuklarla aranıza mesafe koyun hele," deniyordu. 2016’da dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili anayasa değişikliğinin Meclis’ten geçmesinin yolunu "Anayasaya aykırı ama evet oyu kullanacağız" diyerek açmış olan CHP gerekeni hemen yaptı, HDP’li milletvekillerini yok saydı, tepkilerini, söylemini sadece kendi milletvekili üzerinden kurdu. Demokrasiyle uzaktan yakından ilişkisi olmayan bu tutumunun mükâfatını Berberoğlu’nun Koronavirüs salgını bahanesiyle tahliye edilmesiyle aldı. Murat Yetkin’in yazdığı gibi, demek ki Covid-19 HDP’lilere bulaşmıyormuş.
Kendilerini muhalefette gören, hatta demokratik ittifaktan söz eden siyasî partilerden de, -DEVA Partisi hariç- CHP’den farklı bir ses duyulmadı. Akşener, ismini anmaktan bile çekindiği HDP milletvekillerini yok saydı, cümlesini sadece Berberoğlu’nun tutuklanması üzerinden kurdu. Perinçek’in, adı parti kendisi derin odakların bir kanadının yedek yuvası (?)olan Vatan Partisi HDP’nin acilen kapatılması talebini coşkuyla yineledi.
Erdoğan’ın oyununu bozmak istiyorsanız…
İktidarın, 6 milyon seçmenin iradesini temsil eden Kürt siyasî hareketine "düşman hukuku" uygulamasını sîneye çeken, HDP’nin adını bile telaffuzdan kaçınan, aman milliyetçi oylar, Türk milliyetçisi ortağım komşuya kaçmasın diye Türkiye’nin normalleşmesinin ve demokratikleşmesinin olmazsa olmazı Kürt sorununda Kürt siyasî hareketinin denklemde yer almasından ödü kopan bir muhalefetle karşı karşıyayız. Gelsin HDP oyları, ama adlarını bile anmayalım!
Ana muhalefet partisi genel başkanı Kılıçdaroğlu, CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasını protesto için Adalet Yürüyüşü başlatmış, yüzbinler birlikte günlerce yürüyerek kararan umutları yeniden yeşertmeyi başarmış bir liderdi. Aynı Kılıçdaroğlu şimdi şartların çok değiştiğini, bu tarz eylemlerin Erdoğan’ın oyununa gelmek olacağını söylüyor.
Evet, şartlar o günden bugüne değişti, tek adam rejimi tehlikesinden faşizmin ayak seslerine vardık. Adalet Yürüyüşü veya benzer -ve daha cesur- kitlesel bir çıkış asıl şimdi gerekiyor. Diyelim ki kitlesel yürüyüş riskli ve provokatiftir, peki, HDP milletvekillerinin adalet için Ankara’ya yürüyüşüne CHP’li milletvekillerinin katılması düşünülemez mi? Sadece onlar değil bu rejime karşı olan bütün partiler, örgütler, yapılar, kanaat önderleri, aydınlar, sanatçılar birlikte yürüseler kararan ufuk, tükenen umut yeniden yeşerir. Görün bakın o zaman iktidarın oyunu nasıl bozulur.
Türkiye’de, bu yazdıklarıma benzer düşünceleri paylaşan milyonlarca barışçı, özgürlükçü, demokrat insan var. İktidarın halkları düşmanlaştırma, toplumu cepheleştirme, düşman hukuku uygulama oyununu bozmak, faşizme "no pasaran" demek için bekliyorlar, bekliyoruz. İş ki, mış gibi yapan değil demokrasiye cesaret eden bir güç çıksın. Topu sivil topluma atmak kolay, sivil toplum üzerine düşeni güç bela yapmaya uğraşıyor, sorumluluk ve yükümlülük başta CHP siyasî partilerdedir. Bizler, umudun küçücük bir kıvılcımını gördüğümüzde, içimize tam sinmese bile "bağrımıza taş basarak" seçim sandıklarına koşuyoruz, çoğu zaman hüsrana uğrayacağımızı bile bile.
Bizler birlikte yürümeye çoktan hazırız ama çağıran yok. Yarın ise çok çok geç olacak. Başkalarına düşman hukuku uygulanmasına gözlerini kapatanlara düşman hukuku uygulanması an meselesi.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024