RAGIP DURAN
COVID-19’a karşı bütün dünyada iki mücadele stratejisi var: Birincisi neredeyse bütün devletlerin, kendi olanakları çapında uyguladığı test/karantina/evde kal (TKE) stratejisi. İkincisi ise resmen açıklayarak bir tek İsveç’in uyguladığı Sürü Bağışıklığı (SB) metodu.
Türkiye, pratikte yerli ve milli, yani Alaturka Sürü Bağışıklığı (ASB) uygulayan tek devlet olarak temayüz etti. Erdoğan rejimi, aslında Coronavirus salgınından önce zaten çökmekte olan ekonomiyi iflastan kurtarmak için, bir tutam, tedrici ve geçici olarak, aralıklarla TKE stratejisini uyguladı, bu stratejinin içine de bolca, yine zaman zaman ama büyük dozda SB koydu. Her şeyi yarım-yamalak yapmakta çok hünerliler.
Bizdeki “5 gün sürü, 2 gün bağışıklık” sistemine CHPli Özgür Özel, “Sınıf Bağışıklığı” adını verdi ki, gerçeğe tamamen uygun.
Virüs global olduğu için, salgına karşı mücadele de kaçınılmaz olarak global boyutlar, unsurlar içermek zorunda. Ancak bir yandan da her ülkenin nüfusu, nüfus yoğunluğu, nüfus kompozisyonu, ekonomisi, sağlık altyapısı, coğrafyası, gelenek ve kültürleri, devlet yapısı ve işleyiş tarzı, dış dünya ile ilişkileri ve daha birçok özelliği farklılıklar arz ettiği için, her hükümet bu özgünlükleri de hesaba katarak bir strateji oluşturup uygulamak durumunda. Ne var ki, hiçbir özgünlük, Sürü Bağışıklığını makbul ve başarılı kılabilecek nitelik ve düzeyde değil.
Salgının Aralık sonunda başladığını hesaba katarsak 5 ayı tamamladık ve hem genel hem de özel değerlendirmeler yapmak için elimizde yeteri kadar istatistik ve somut bilgi var. COVID-19’a karşı mücadelenin başarılı olup olmadığını, Türkiye veya herhangi başka bir ülkenin siyasi liderinden, aHaber ya da Yeni Akit’ten değil https://www.worldometers.info/coronavirus/ ya da https://covid19.who.int/ gibi ciddi uzman kaynaklardan öğrenebiliriz. Vaka sayısı, ölü sayısı, RO değeri, iyileşen hasta sayısı her türlü sübjektif yorum, propaganda ve halkla ilişkiler operasyonunu boşa çıkarır.
Artı Gerçek, gerek günlük haberleri gerekse yazarlarıyla Türkiye’deki COVID-19 gelişmelerini elinden geldiğince yakından ve ayrıntılı olarak izledi, aktardı. Resmi görüşleri de muhalefet eden bilim insanları ve siyasilerin açıklamalarını da yayınladı. Bu konuda yayın politikamız, her zaman olduğu gibi, kamu çıkarını savunurken, farklı görüşlere yer vermek oldu. Hiçbir amacı, insan hayatının üzerinde görmedik.
Şimdi diğer “garip” ülke, İsveç’e bakalım.
Önce 26 Mayıs akşamı kaydettiğim rakamlar:
Nüfus: 10.1 milyon
Yüzölçümü: 410.340 Km2
Nüfus yoğunluğu: Km2 kare başına 24 kişi
1 Milyon nüfusu aşkın kent sayısı: 1 (Başkent Stockholm)
Vaka Sayısı: 34.440
Ölüm sayısı: 4124
İyileşen hasta sayısı: 4971
100.000 kişide ölüm oranı: 39.26 (İsveç)
29.87 (ABD)
5.56 (Finlandiya)
4.42 (Norveç)
Sonuç, görüldüğü üzere hiç parlak değil. Bu istatistiklere rağmen İsveç, Türkiye’nin 9. sırada yer aldığı en başarısız ülkeler listesinde 25. sırada.
Başta belirtmiştim: İsveç bilerek isteyerek SB stratejisini uyguladı ve artık Stockholm yönetimi bile yarım ağızla da olsa bu yaklaşımın başarısızlığını kabul ve itiraf etmek zorunda kaldı.
Peki soralım: Ekonomisi güçlü, sağlık altyapısı nispeten sağlam, zengin ve müreffeh demokratik bir ülke olan İsveç neden SB’nı benimsedi ve uyguladı? Kuşkusuz çok sayıda faktör var.
Önem sırası gözetmeksizin sayalım:
- İsveç toplumu, siyasal yönetim düzleminde uzun yıllar sosyal demokrat pratiklere rağmen, kamu çıkarı ile bireysel özgürlükler arasında tercih söz konusu olduğunda çoğunlukla ikinci alternatifi seçiyor. Hatta bireysel özgürlük kavramı bile yanlış olabilir, bireyci özgürlükler tayin edici demek daha doğru olur. Bu durumda mecburi test, karantina, sokağa çıkma yasağı gibi kısıtlama ve önlemleri uygulamak güç.
- İsveç, 1814’den bu yana kendi topraklarında savaş yaşamadı. Dolayısıyla savaş konusunda tecrübesi, birikimi yok. Savaş hali koşullarına ayak uydurabilmesi zor. Bu faktör de bireyci özgürlükleri ön plana çıkarıyor.
- İsveç’te Devlet Aklı, hiçbir zaman resmen ilan etmemiş olsa da eskiden beri nüfus politikalarında “Eugénisme” yanlısı bir tutum benimsemiş görünümünde. “Eugénisme”, diplomatik tanımıyla, “insanları gen temelinde sınıflandırarak gelecek kuşakların en iyi şekilde yetişmesini/yaşamasını sağlamak gerekçesiyle, bu en iyi gene uymayan insanların sağlığına pek fazla önem vermemek.” İsveç’te yaşlı, sakat, çeşitli anomali gösteren “insan türleri” çok fazla kaale alınmayan kesimler. Bu sonuncu şık da birinci şıkkın bir yansıması, devamı.
Stockholm’deki arkadaşlarımla konuştum. Bu arkadaşlarımdan biri, salgından sorumlu yetkilinin Nisan ortasındaki bir açıklamasında, ölü sayılarını hatırlatıp SB stratejisini eleştiren bir gazeteciye “Ölü sayısının önemi yok” dediğini aktardı. Bizde de “Önceliğimiz üretim ve ihracat” demişti bir yetkili. İkisi de aynı anlamda.
Diğer arkadaşlarım da “Biz hükümeti dinlemiyoruz. Endişeliyiz. Bu nedenle de dışarı hiç çıkmıyoruz. Sağ olsun gençler alış-verişimizi yapıp eve getiriyor” dedi.
İsveç yöntemi kesin olarak başarısız. Çünkü SB’nın olumlu sonuç verebilmesi için, nüfusun yüzde 70 ile yüzde 90’ının bağışıklık kazanabilmesi lazımdı. Mayıs sonuna doğru, Stockholm’de bu oran sadece yüzde 7.3’e ulaşabildi. (1118 test sonucu)
Yetkililer, “Özellikle bakım ve huzur evlerindeki yaşlılar açısından stratejimiz başarılı olamadı” demek zorunda kaldılar.
Aynı yetkililer, salgının ilk başladığı günlerde, “İsveç’te yurttaşlarla hükümet arasında sağlam bir güven ilişkisi vardır. Herkes fiziki mesafe kuralına uyar” demişlerdi. Ama hükümet neredeyse hiçbir somut önlem almadı, işyerleri, dükkanlar, okullar, lokantalar, cafe ve barlar hiç kapatılmadı. Normal hayat, yani kalabalıklarda yaşam, toplu eğlenceler devam etti. Fiziki mesafe, maske gibi önlemler de pek uygulanmadı.
Stockholm Belediyesinin açıklamalarına göre, salgın döneminde alıverişe çıkan insan sayısında yüzde 23, kamu ulaşım araçlarını kullanan yurttaş sayısında da yüzde 29 azalma olmuş. Önemsiz düşüşler…
ABD’deki karantina karşıtları, protesto gösterilerinde “İsveç Gibi Olmak İstiyoruz” diyen pankartlar taşıyordu. Oysa ki İsveç’in Coronavirus karnesi zayıf, hem de çok zayıf.
Zaten, bırakın İsveç’deki pratiği, SB, teorik olarak da yani insani açıdan da acımasız bir yöntem. Alman Robert Koch Enstitüsünün Müdürü söylemişti: “SB savunulabilecek bir yaklaşım değil. Savunan varsa bize önce kaç ölüyü kurban vereceklerini açıklamaları lazım” demişti. Tabi ayrıca yüzlerce kurban vermenin yanı sıra hedeflenen bağışıklık oranına da ulaşamayınca SB, kriminal bir skandal. Çünkü bu orana ulaşmanın garantisi yok.
İsveçli uzmanlar, COVID-19 sonrası öngörülerini de açıkladı: İşsizlikte yüzde 6.8 artış, GSMH’da yüzde 9.7 oranında azalma.
Bu sayılar belki tek başına bir şey ifade etmeyebilir. Eğer SB uygulanmasaydı işsizlik ve GSMH’deki değişiklikler ne olacaktı, ona bakmak lazım. Sonuçlar ne olursa olsun, insan hayatı, ekonomi yani para ile ölçülemeyeceğine göre, SB uygulanmasaydı kaç kişi ölecekti hesabı herhalde çok daha anlamlı. Burada hemen ABD’den bir örnek vermek lazım: Amerikalı bilim insanları hesapladı: Sokağa Çıkma Yasağı bir hafta önce uygulamaya konsaydı ölü sayısı yaklaşık 36 bin azalacaktı!
Bir başka kaynağa göre, İsveç’te salgından ölüm oranı 1 milyonda 8.71, ABD’de 4.59.
İsveç’deki istatistiklerin ayrıntılarına bakınca, kimse onaylamasa bile, yönetimin neden SB’nı benimsediğini anlamak mümkün olabilir. Ortalama ömür süresinin 83.3 olduğu İsveç’te ölümlerin büyük çoğunluğu yaşlılar yurdunda. Ve diğer ülkelerde olduğu gibi, ölenlerin büyük bir kısmının başka hastalıkları da var(dı).
Mayıs başında, küçük gruplar halinde de olsa, İsveçli bazı yurttaşlar gösteri düzenleyerek hükümetten SB stratejisinden vazgeçmesini talep etti. Ne yazık ki artık çok geçti.
SB’nın yanlış hatta ölümcül bir strateji olduğunu kanıtlayan bir başka olgu da İsveç’in komşusu Norveç’in uygulama ve sonuçları. Çok büyük benzerlikler gösteren bu iki ülkede, SB’nı uygulamayan Norveç’te vaka ve ölü sayısı İsveç’tekinin neredeyse yarısı.
Ne yazık ki, benzeri bir kıyaslamayı Türkiye için yapamıyoruz. Yapamayacağız. Çünkü alafranga versiyonu bile olsa SB’yi Ankara gibi uygulayan, başka bir örnek yok.
- Hamiş: “Totem, Tabu ve Catharsis!” yazısında, sağolsun okurlar uyardı, Yılmaz Özdil’in Atatürk kitabının fiyatı 1881 değil 2500 TL imiş. 1881, baskı adedi imiş. Ben fiyatta indirim yapmışım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.03.2021
11.03.2021
2.03.2021
12.02.2021
25.01.2021
18.01.2021
15.01.2021
11.01.2021
4.01.2021
31.12.2020