Roni MARGULIES
Liberallerin azlığı Türkiye’de çok ciddi bir sorun. Liberal bir kamuoyu yok, dünyaya liberal bir gözle bakan insan sayısı acınacak ölçüde az.
Liberal siyasetlerden söz etmiyorum. Siyasî liberalizmi kast etmiyorum. O da yok Türkiye’de, ama benim eksikliğini hissettiğim o değil.
Benim özlediğim, genel anlamda, içgüdüsel düzeyde liberal bir dünya görüşüne sahip olan bir insan kalabalığı.
Özlediğim, insana ve bireye önem veren; insan ve birey haklarını önemseyen; herkesin istediği gibi yaşama hakkı olduğuna inanan; devlet dayatmacılığını da, her türlü dayatmayı da yanlış bulan; milliyetçiliğe, ayrımcılığa ve savaşa genellikle karşı olan bir insan türü.
Ve bunları fazlaca ince eleyip sık dokumadan, görüşlerin iç tutarlılığını çok dert edinmeden, ayrıntılı bir siyasî/teorik çerçeveye oturtmadan doğru bulan bir insan türü.
Batı’da, belki de özellikle İngiltere’de ve İskandinav ülkelerinde, bunlar çoktur.
Çok olmaları, genel olarak daha rahat, daha hoşgörülü, daha yaşanabilir bir ortam yaratır memlekette. Hem gündelik hayat açısından hem de siyasî açıdan.
Gündelik düzeyde, kimsenin kimseye pek bulaşmaması; görüşlerine, inançlarına, cinselliğine karışmaması; ırkçılığın, ayrımcılığın genellikle ayıpsanması hayatı kolaylaştırır. (Hep böyledir diye anlamayın lütfen, Batı’nın cennet olmadığını iyi bilecek kadar uzun süre yaşadım oralarda.)
Siyaset düzeyinde ise, benim bir sosyalist olarak yanlış/doğru bulduğum şeyleri sosyalist olmayan milyonlarca insanın da yanlış/doğru bulması benim gibilerin hem hayatını hem mücadelesini kolaylaştırır.
Örneğin, Irak’a saldırılacak, karşı çıkmak, bir barış kampanyası yaratmak gerek. Bir avuç sosyalistin başlattığı kampanya sonucunda Londra’da iki milyon kişi sokağa dökülür. İngiltere’de iki milyon sosyalist olmadığına göre, bu kalabalığın büyük bir kısmı yukarıda kabataslak tarif ettiğim “liberal” görüşlü insanlardan oluşur.
Savaş karşıtlığında olduğu gibi, siyahların ve Müslüman azınlığın ırkçılığa karşı korunması, eşcinsellerin haklarının savunulması, hükümetin eğitime müdahale etmemesi gibi daha pek çok konuda, aynı “liberal kamuoyu” seferber olur.
Batı’daki durumu abartmak istemem, bizdeki durumun farklılığını vurgulamaya çalışıyorum sadece.
Bütün bunları, Doğan Kuban’ın Cumhuriyet gazetesinin bilim ekinde okuduğum bir yazısı düşündürttü bana.
Kuban’ın hayal meyal farkındaydım, mimarlık tarihi ve restorasyon alanlarında dünya çapında bir uzman, önemli bir kültür adamı olarak biliyordum. Şöyle yazmış:
“Kurtuluş Savaşı, yurtlarının işgal edilmesine karşı ayaklanan Türklerin romantik fakat kararlı direnişidir. Bu direnişe Osmanlı devletini yıkmak isteyen ne Rum ne Ermenilerin ne de Kürt ve Arapların Osmanlı olarak katkıları olmamıştır. Kurtuluş Savaşı bir Osmanlı direnişi değil, sadece bir Türk direnişidir.”
Yazı “Osmanlı Mirası” hakkında. Ve böyle bir miras olmadığını anlatıyor. Altı yüzyıllık kültür yok sayılıyor. “Sadece direnen bir ulus ve onları yönlendirecek liderler vardı” diyor.
Ucuz, berbat, pespaye bir Kemalizm. Önemli bir kültür adamından.
Sonra, geçenlerde Bostancı Gösteri Merkezi’nde sanatçıların düzenlediği “diktaya, korkuya, adaletsizliğe, sanat ve sanatçı düşmanlığına karşı büyük buluşma” geldi aklıma.
Beğeniriz, beğenmeyiz, ama katılanların her biri kendi alanında önemli bir isim.
Gecenin sloganı “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”. Sahnede “Bir karı buldum gidip onu düzeceğim” diyenler, Ahmet Kaya’nın adı geçince yuhalayanlar...
Berbat, pespaye, darbeci bir Kemalizm.
İnsana, bireye zerre kadar önem vermeyen, 1920’lerde kurulan bir devleti ve o devletin ideolojisini, kurumlarını ve dayatma hakkını kutsayan bir dünya görüşü.
Düşünce dünyamızın, kamuoyunun bir yanında bunlar var. Ya öte yanında?
Öte yanında, zaten birey diye bir şey tanımayan, dünyaya ümmet gözlükleriyle bakan, teokratik bir kafa yapısıyla kutsal saydığı bir kitabın değerlerini herkese dayatmayı görev bilen bir dünya görüşü.
Bir gün cinsel hayata, öbür gün sanat beğenimize, üçüncü gün aile hayatımıza müdahale etmeyi en doğal hakkı olarak gören bir bakış.
Ben bir sosyalist olarak, liberal görüşlü insanların daha kalabalık olduğu bir ülkede yaşamayı tercih ederdim doğrusu.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023