Sanem ALTAN
Geçen gün bir başka şey ararken karşıma çıktı birden bire...
Xavier de Maitre’in Odamda Seyahat kitabı... Babam vermişti bana... Ona da babası vermiş okuması için.
Büyük bir ihtimalle aynı kitap hatta.
Fransa’nın Moskova Büyükelçisinin kardeşi olan genç aristokrat, düello yüzünden kırk iki gün ev hapsine mahkum edilir, daha önce hiç kitap yazmadığı, böyle bir şeyi de düşünmediği halde sıkıntıdan evdeki eşyalarıyla hayatını anlatır... Kısacık bir kitap yazar.
O incecik kitapla Maitre, edebiyat dünyasının utulmaz klasikleri arasına girer.
Kitabı tekrar okudum.
Ve merak ettim, eşyalarımla anlatsam size hayatımı acaba dışarıdan gördüğünüze benzer mi diye?
Ya da siz bana anlatsanız içerideki hayatınızı, dışarıdan gösterdiğiniz hayatınıza benzer mi acaba diye?
Çünkü... Eminim siz de farkındasınız...
Hayatımızla başka hayatlar arasına, içeride dışarıdan bakanın özeneceği bir hayat varmış izlenimini veren yüksek, kalın ama süslü duvarlar örüyoruz genellikle.
Ama bir süsleme sanatçısı gibi başkalarının dışarıdan gördüğü duvarları süsleyip,içeride kendi hayatımıza o kadar iyi bakmıyoruz...
Nedense başkaları bizim hayatımızı beğensin çok istiyoruz ama kendi hayatımıza o derece önem vermiyoruz... Bana öyle geliyor yani....
Ve ben kendi baktığımız o duvarları çok merak ediyorum...
Duvarlarımız şeffaf olsaydı...
Hepimiz birbirimizin nasıl yaşadığını, nasıl odalarda oturduğunu görseydik...
Nasıl bir hayatımız olurdu acaba?
Acaba eşyalarımız, başkaları da bizimle beraber onlara baktıklarında değişik bir anlam ve görüntü alırlar mıydı bizim için?
Sanırım bunu anlayabilmek için bugün kendi odama sizinle birlikte bakmak istedim.
Sessiz ve sakin bir odam var benim.
Duvarlarında kitaplar, her biri başka macera anlatan, her birinin yazılması ayrı bir macera olan kimisi eski,kimisi yeni kitaplar.
Ortaya saçılmış kağıtlar, sesi neredeyse hiç kesilmeyen kısık bir müzik, masanın üzerinde soldukça tazelenen çiçekler... Fotoğraflar... Duvarda tablolar...
Kütüphanenin kenarında Leyla’nın yaptığı resimler... Yerde Leyla’nın oyuncakları.
Geniş pencerelerden içeri ışık giriyor...
Balkonun kenarında yeni ekilmiş çiçekler hala toprak kokuyor.
Bu odadaki her eşyanın bir hikayesi, benim hayatımda bir yeri, bir anlamı var.
Sizin için sıradan bir koltuk, benim içinse kızımın ilk söylediği kelimeyi duyduğum yer, sizin için sıradan bir masa, benim içinse, benim ve başka insanların harflere dönüştüğü bir simya laboratuvarı, sizin için sıradan bir kütüphane, benim içinse yeni bir hayatı kurarken aldığım ilk eşya...
Oysa biz başkaları beğensin diye masalar başkaları hayranlık duysun diye koltuklar alıyoruz...
Biliyor musunuz, duvarları kaldırmanın, insanın yaşadığı yeri göstermesinin önemli bir yararı varmış, size bunları yazarken o eşyaların değerini, o eşyalarla oluşan kendi sıradan hayatımın kıymetini daha iyi görüyorum sanki.
Eşyaların her biri bir anlam kazanıyor, kendi macerasıyla hayatıma yeniden bir derinlik katıyor.
Sizin sayenizde odamda seyahate çıkıyorum...
Bütün o sıradan gözüken eşyalar şimdi bana koca bir hayat gibi gözüküyor.
Sanırım kendi duvarlarımızı süslemenin zamanı geldi artık...
Dışarıdan nasıl gözükürlerse gözüksünler...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bu kış hayat ağır geldi...
2.02.2016 - Yalan söylüyoruz!
28.02.2016 - Bu hayat, siz böylesiniz diye böyle!
26.02.2016 - Biz herşeyin iyi olmasını istemiştik...
21.02.2016 - Demir Ökçe...
17.02.2016 - Mutsuz Müslüman....
10.02.2016 - Gazetecilik bulanık bir nehir gibi...
5.02.2016 - Hatırlamadıklarımız, yaşanmış sayılmaz mı?
31.01.2016 - İnsanlık çölü...
29.01.2016 - Şu basit gerçek, öleceğiz...
27.01.2016
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
m begeyi de yanıma alır mıyım diye abire gönderme...