Sinan ÇİFTYÜREK
CASTRO SONRASI KÜBA’NIN GELECEĞİ
VE
SSCB VE REEL SOSYALİZMİN YIKILIŞIN TEMEL NEDENLERİ
Gündem ülke de ve bölgede sıcak politik sorunlarla yüklü. Ortadoğu-Kürdistan üzerinde savaş iklimi giderek ağırlaşıyor. Ama bu ara sosyalistlerin zihnini Castro sonrası Küba ne olacak sorusu da takılı. 20. Yüz yıl sosyalist rejimleri (reel sosyalizm) neden yıkıldı? Küba’nın geleceği de bu hacimli sorunun yatında bulunuyor. Bu sorunun yanıtına odaklanmış onlarca hatta yüzlerce kitap, makale yazıldı. Yine onlarca, yüzlerce panel, konferans düzenlendi, düzenleniyor.
Böylesine hacimli ve ucu ekonomiden siyasete, felsefeden iktidara varana kadar her yere uzanan, küresel çapta 8o yıllık bir deneyimi içeren meseleyi uzun da olsa bir makalede özetlemenin güçlüklerini yaşayacağımızı bilerek ele alacağız.
Reel sosyalizm neden yıkıldı sorusuna yanıt ararken “zaten sosyalist değillerdi ki neyini tartışalım” diyen yaklaşımlar olabilir, ben böyle düşünmüyorum ve sekiz temel başlık altında “neden yıkıldı” sorusuna yanıt arayacağız.
I – Özel Mülkiyetin Tarihi Kökleri Ve Küresel Devrimci Dalgaların Çapının Reel Sosyalizmin Yıkılışındaki Rolü!
Özel mülkiyetin köklerinin, hem 10 bin yıl gibi geriler dayanması hem ayrıca insan yaşamının tüm ilişki ve alanlarını derinden etkilemesi nedeniyle güçlüdür haydı deyince sökülüp atılması kolay değildir. Araştırmalarla paralel antropolojik verilerin yenilenmesi özel mülkiyetin ilk doğuşuna ilişkin tarihinde de sürekli değişiklilere neden olmaktadır. “Tarih Sümerle başlar” tezine göre, uygarlık başlangıcı Milattan önce 3000-3500 yıl gerilere dayandırılırken, son antropolojik veriler özellikle Batman Hallan Çemi, Diyarbakır Çayönü ve Urfa Göbekli Tepe’de ilk yerleşim ve ilk tapınakların yanı ilk uygarlıkların ortalama M Ö 10 bin yıl gerilere dayandığının ortaya çıkmasıyla paralel özel mülkiyetin tarihi köklerinin de daha uzun zaman dilimine dayandığı açığa çıkmış oldu.
Sosyalist devrimlerin, kapitalist ya da yarı feodal toplumun yıkımını hedef almaları özel mülkiyetin toplum yaşamında sökülüp atılması açısından farklı sorunları da beraberinde getirir.
Bilindiği gibi kapitalizm; tarihte kölecilik, feodalizm gibi toplumlardan farklı olarak ilk ve son mülkiyet egemen toplum biçimidir. Kapitalizm öncesi toplumlarda egemenlerin politik iktidar çıplak iken, kapitalizmde sermayenin politik iktidar sivil toplum (parlamentarizm ve daha bir dizi kurum ve ilişki) ile örtük hale getirilmiştir. Kapitalizmde mülk sahiplerinin iktidarı, kölecilik ve feodalizmde göründüğü gibi çıplak değil yanı “aha bakın sermayenin politik iktidarı budur” diyemiyorsun. Kapitalist özel mülkiyetin, önceki özel mülkiyet biçimlerine göre en önemli avantaj ve direnç noktalarından biridir. Kapitalist toplumlarda büyük sermaye grupları, toplumun en alttaki küçük idari ve siyasi biriminden devlet ve hükümetin en tepesine varana kadar iktidardırlar ancak iktidarları çıplak görünür değil belirttiğim nedenlerle üstü örtüktür.
Bu özelliği kapitalizmi kendinden önceki özel mülkiyetli toplumlardan ayırt eden bir başka yönünü açığa çıkartır: bu özellik, kapitalizmin politik iktidarların denetiminin dışına çıkabilen istisnai ekonomik sistem oluşudur. Devlet ekonomiden elini çeksin” çağrı ve pratiği bunu en net ifade eder!
Dostlar, yoldaşlar!
Kapitalizmin özetlediğim özelliğinden dolayı peş peşe küresel çapta gelişen iki büyük antikapitalist devrimci kalkışma (iki büyük küresel devrimci dalga) O’nu bir daha geri gelmeyecek çapta yanı tarihi kökleriyle birlikte söküp atamadı. Bu tarihi önemdeki görev, 21. Yüzyıl devrimci kalkışmasına kaldı. Bu hesabın bu yüzyıl içerisinde nihai olarak görüleceği inancındayım. Bu yöndeki görüşlerimi “Kapitalizmin Tarihsel Fiziksel Sınırları” adlı kitabımda ayrıntılı belirtmiştim.
19.yüzyıl küresel devrim dalgasıdır. 1830’larda filizlenen 1848 devrimleriyle gelişen ve 1871 Paris Komünü ile doruğa varan devrimci dalga, özellikle Avrupa’da kapitalizmi sarsmış, yer yer kapitalizm ağacının dallarını kırmakla da burjuvazinin yüreğine ilk ciddi korkuyu salmıştı. Ancak özetin özeti olarak 19.yüzyıl devrimci kalkışmasının çapı, derinliği, birikimi kapitalizmi nihai olarak aşmaya (kapitalizm ağacını kökünden sökmeye) gücü yetmedi. Yol açtığı devrimci iktidar olarak Paris Komünü ancak 71 gün yaşadı ve Fransa burjuvazisi ile egemenlerinin saldırısı sonucu yıkıldı. Küresel devrimci dalga geri çekildi. Burjuvazi, yenilen, geri çekilen 19. Yüzyıl devrimci dalgasının ileri değerlerini içeriğinden boşaltıp kullanarak kendi iktidarını pekiştirmeye çalışırken, komünist hareket ve uluslar arası emek hareketi ise 20. Yüzyıl devrimci dalgası olarak yeniden yola koyuldu diyebiliriz.
20. yüzyıl devrimci dalgası, 19. Yüzyıl deneyiminden de ileriye yönelik çıkarılan derslerle çap ve derinlik olarak daha güçlü gelişti. Hem coğrafik alan hem de nüfus olarak küremizin önemli bir kısmında sosyalist rejimler iktidar oldular. Başka bir ifade ile sosyalizm bir ütopya olmaktan çıkıp bir vaka, olgu haline gelerek reel hale geldi. SSCB’den Çin’, Küba, Vietnam, Angola, Doğu Avrupa vb geniş bir coğrafik alanda iktidar olmasına ve kapitalizmin gövdesinde de ciddi bir yarılma gerçekleştirmiş olmasına rağmen küresel çapta ve nihai olarak kapitalist sistem aşılamadı. Aşılamayana dönülür misali, kapitalizm ağacı kendini yeniden onardı. Kapitalizmden komünizme geçişin alt evresi olarak sosyalizm evresinde sabit olarak durulamazdı ya komünizme yanı devletsizliğe geçiş sağlanacaktı ya da kapitalizme dönülecekti. SSCB’nin yıkılışı dönüş sürecini noktaladı. Sonuç olarak, kapitalist sistemin köklü aşılması görevi 21. Yüzyıl devrimci dalgası ve dinamiklerine kaldı.
İlginçtir, Paris Komünü 71 gün yaşarken, SSCB ise 71 yıl yaşadı! 21. yüzyılın SSCB’sinin ise, nerede kurulursa kurulsun, kurulduğu anda itibaren sönümlenerek nihai dünya düzeni olan devletsiz komünal topluluklar olarak komünizme geçiş sağlanacağı görüş ve inancındayım.
II- Fosil Enerji Kaynakları Ve İçten Patlamalı Motor Düzeneği Üzerinde, Kapitalist Uygarlık Kuruldu Fakat Komünist Uygarlık Kurulamazdı.
Kapitalist sanayi uygarlığına iki şeyin üzerinde yükselmişti: fosil enerji kaynakları ve içten patlamalı motor düzeneği! Onca teknolojik gelişmeye ve 300 yıllık geçmişe rağmen kapitalist uygarlık ne fosil enerji kaynaklarını ne de içten patlamalı motor düzeneğini aşamadı. İkisine de bağımlılığı devam ediyor. Fosil enerji kaynakları sınırlıdır yanı güneş enerjisi gibi sınırsız ve temiz değildir. Dolaysıyla fosil enerji birimi üretimin temel girdilerinden biri olarak kaldığı müddetçe de zenginlikler de sınırlı kalacaktır, çünkü sınırlı enerji üzerinden sınırsız zenginlik üretemezsin. Bu duruma kapitalist uygarlığın egemen sınıfı olarak burjuvazinin kâr amaçlı üretim-tüketim kalıpları eklenince sınırlı üretim daha da sorunlu hale gelir.
Sosyalizm ve onun üst evresi olarak komünizm, devletsiz, özel mülkiyetsiz yaygın komünal topluluklar olarak bambaşka bir uygarlığı simgeler ki en başta kapitalist uygarlığa özgün fosil enerji kaynaklarını ve dolaysıyla içten patlamalı motor düzeneğinin aşılması gerekir. Ancak sosyalizm projesinin 20. Yüzyıl devrimleriyle kazandığı politik içerik olarak Reel sosyalizm ne fosil enerji kaynaklarını ne de içten patlamalı motor düzeneğini aşamadı. Bu açıdan kapitalist uygarlığı aşmak bir yana ancak kimi yerlerde O’nu yakalayabildi diyebiliriz. Aşamayınca, Reel sosyalizm altında yanı sosyalist rejimlerde mülkiyet gereksizleştirilemedi, çekiciliği (cazibesi) alınamadı ve mülkiyet hırsızlığı bir biçimiyle reel sosyalizmde devam etti.
Mülkiyetin çekiciliği alınıp gereksizleştirilmeyince devlet de tüm toplumun temsilcisi haline gelerek sönümlenemedi. Bu iç unsurun yanı sıra dış faktörler de devletin sönümlememesinde etkili oldu ki bu konu üzerinde ayrı bir başlık altında duracağız.
Sınırsız enerjiyi gerektiren komünist uygarlık, kapitalist uygarlığın sınırlı enerji seçeneği olan fosil enerji kaynaklarına dayalı olarak kurulamazdı, kurulamadı da. Sonuç olarak; sosyalist rejimler ve özelde de SSCB; ya komünizme doğru yanı devletten devletsizliğe evirilerek komünizmin alt aşaması sosyalizmden üst aşmasına geçiş sağlanacaktı ya da gerileyip yıkılacaktı. Yıkıldı!
III – Marksist Teoride, Burjuva Devletin Yıkılması Net Olarak Var, Fakat Sosyalist Devletin Güçlendirilmesi Yok!
Komünist partiler, başta SSCB olmak üzere iktidar oldukları yerde, pratikte teoride, Marksist teoride olmayan kimi uygulamalarla da yüzleştiler. Neydi teoride olmayan ama pratikte yüzeşilen sorunlar? NEP politikası ve sosyalist devletin güçlendirilmesi bunların başında gelir.
Marksizm’in devlet kuramında ve ona ciddi katkı yapan Leninizm de, burjuva devletin yıkılması net olarak var ama sosyalist devletin güçlendirilmesi diye bir şey yok, olamazda! Marksist teori, burjuva devletin yıkıntıları üzerinde kurulacak olan devlet olmayan devlet olarak sosyalist devletin güçlendirilmesini değil, tersine kurulduğu andan itibaren devletten devletsizliğe doğru sönümlenmesini öngörür. Bir devlet (sosyalist devlet) düşününki eski devletin yıkıntıları arasında kurulduğu andan başlayarak eriyerek sönümlenecek! Yanı sosyalist devlet kurulurken aynı zaman diliminde sönümlenecekti! Teori böyle diyordu ve bu doğruydu fakat pratikte tersi oldu, sosyalist devlet güçlendi, güçlendirmek zorunda kaldılar.
Her şey bir yana genç sosyalist devleti kuşatan emperyalist kapitalist devletlerin varlığı yeni kurulan sosyalist devletin güçlendirilmesini zorunlu kılıyordu. İkilem şu idi; ordu başta olmak üzere sosyalist devlet ya her açıdan güçlenecekti ya da emperyalist kapitalist saldırılar altında yok edilecekti! Sosyalist devlet güçlendirildi! Demek ki sosyalist devletin sönümlenmek yerine güçlenmesinde, emperyalist kuşatmanın varlığı belirleyici faktördür.
SSCB kurulduğu andan itibaren öngörülen, beklenilen Avrupa ve hatta dünya devrimleri ardışık olarak gelseydi yanı emperyalist-kapitalist kuşatma tümüyle kalkmasa bile tehdit olmaktan çıksaydı, o zaman sosyalist devletin güçlenmesi değil erimesi, sönümlenmesi gündemleşirdi.
Sosyalist rejimlerde devletin güçlendirilmesi, başta sosyalist rejimlerin dış saldırılara karşı korurken, sonraki süreçte güçlü devlet ve bürokratikleşme ile paralel yıkılmansın nedenlerinden biri haline geldi.
Ayrıca ekleyelim ki, kimi yerlerde ulusal kuruculuk hatta uluslaşma ile sosyalist inşanın aynı süreçte yaşanıyor olması bir başka handikaptı. Örneğin Orta Asya Türki Cumhuriyetlerini ele alalım. Çoban kabileler halinde yaşayan bu halklarda sosyalizm altında aynı zamanda uluslaşma sürecini yaşanırken sosyalist devletin sönümlenmesi mümkün mü? Hayır!
IV – 20. Yüzyıl Devrim Üssünün Rusya Olmasının Beraberinde getirdiği Sorunlarda Oldu!
Ekim sosyalist devriminin kapitalist Batı Avrupa yerine yarı feodal Rusya’da gerçekleşmiş olmasının beraberinde getirdiği bir dizi sorun oldu. Bu durumu ben bir yazımda, “Lenin, Leninizm Ekim 1917 sosyalist devrimiyle zafer kazanırken aynı süreçte kaybetmenin ağır sorunlarıyla da yüzleşti” diye belirtmiştim. Bolşevik parti ve Lenin, Ekim Devrimi ile zafer kazandığı aynı süreçte neleri kaybetmişti?
B:irincisi; bilindiği gibi burjuva demokratik devrimi yaşamamış ülkelerde sosyalist inşa sürecinde ciddi arka plan sorunlarıyla yüzleşildi, bunların başında da izlenen NEP politikası gelir. Sosyalist rejimde sosyalist inşa geliştirilirken aynı süreçte bazı alanlarda kapitalizmin de geliştirilmesi ama bu süreçte sosyalizmin kapitalizme üstün olduğunun emekçilere yaşatılarak gösterilmesi yanı kapitalizm geliştirildiği süreçte kapitalizmin aşılması hedefleniyordu.
İkincisi; yine SSCB özelinde işçi sınıfı devrimin ilk yıllarında hem nicel olarak zayıftı hem de peş peşe yaşanan iki büyük dünya savaşında ve elbette esas olarak da İkinci Dünya savaşında öncü müfrezelerini büyük oranda kaybetmesinin ağır sorunlarını da yaşadı. İşçi sınıfı toplam halk kitleleri içerisinde oransal olarak ve işçi sınıfı içerisinde de kalifiye emek gücü zayıftı. İşte zayıf olan kalifiye emek gücünün önemli bir kısmı da ikinci Dünya savaşında kaybedildi.
Üçüncüsü; ekonomide yereli göz ardı eden katı merkeziyetçi planlama, yine başlangıçta kırsal kesimin ve ulakların zorla tasfiyesi, sanayileşme, kalkınma ve bütün bunlarla ikinci Dünya savaşına hazırlanma gibi önemli bir ilerlemenin öğesiyken, sonra yıkımın bir öğesi haline gelecekti. Süreçte adım adım merkezi planlamanın yerel planlama ile tamamlanması yanı ekonomik sosyal hayatta yerel iradenin dolaysıyla planlamanın hayata geçirilmesi gerekirken katı merkezi planlamada ısrar edildi.
Dördüncüsü; burjuva demokratik evreyi yaşayıp aşamamış olması, Rusya’da Ekim devrimi sonrası doğrudan demokrasinin araçları olan asker, işçi ve köylü Sovyetlerinde ciddi sorunlara yol açtı. Ordu yapılanmasında başlayan doğrudan demokrasi uygulamasının sonlandırılmasını işçi ve köylü Sovyetleri izleyecekti. Başlangıçta kendi subaylarını doğrudan seçimle askerlerin seçtiği uygulamanın yarattığı en büyük sorun iç demokrasi kültürünün gelişmemiş olması nedeniyle askerler kendi aralarında seçtikleri subayların (üstlerinin) ….na parmak atmaya başladılar! Asker Sovyetlerinde doğrudan demokrasi uygulamasının kaldırılmasını çok geçmeden işçi ve köylü Sovyetleri izleyecekti ki bu gelişme bürokrasi ve devletin güçlenmesi dolaysıyla da yıkımın esas nedenlerinden biri olacaktı.
Beşincisi; Yukarıda da değindim gibi Orta Asya ve Kafkasya, tabi ki Vietnam, Angola gibi yerlerde ulusal kuruculukla sosyalist inşanın üst üstte aynı süreçte yaşanıyor olmasının yarattığı dev sorunlar oldu. Her şey bir yana ulusal kuruculuğun gündemde olduğu bir ülkede ilk adımda devletten devletsizliğe geçiş değil devletin güçlenmesi yaşanacaktır, yaşandı çünkü ulusal kuruculuk devletin zayıflatılması değil güçlendirilmesi esastır.
Altıncısı; Çekirdek aile meselesidir. Engels, “Ailenin mülkiyetin ve devletin kökeni” adlı eserinde devlet aile, çekirdek aile meselesi üzerinde durmuştu. Burada da SSCB pratiğinde sosyalist rejimin yüzleştiği sorun diğerleriyle benzer. Orta Asya Türkî Cumhuriyetleri, Sibirya ve Kafkas halklarında kapitalizm öncesi kabile, aşiret ve geniş aileye dayalı toplumsal yapının çekirdek aile lehine aşılması sosyalist rejimin görevleri arasındayken, böyle bir toplumda yine sosyalist devletin, devlet olmayan devlet olarak aşılması değil güçlenmesi söz konusuydu.
Çarlık Rusya’sında önce Şubat ardında Ekim devrimiyle Bolşevikler ve özelde de “Leninizm zafer kazanırken kaybetmenin sorunlarıyla yüzleşti” derken özetlediklerimi kastettim.
Kısacası SSCB devlet olarak büyürken, gelişirken, modernleşirken aynı süreçte yıkımın (çöküşün) tohumlarını da ekiyordu.
V- Sosyalist Rejimlerde Özgürlükler Alanının Daraltılması Yıkımın Bir Diğer Nedenidir!
Bir; Sovyet insanının, “biz devrimi her şey insan için, insanın özgürlüğü için yapmıştık ama sosyalizmde bireyin özgürlüğünü ortadan kaldırdık” demesi aslında çok şeyi özetliyordu. Sosyalist devrim, toplum ve bireyin özgürlüğünü temel bir hedef olarak yığınların önüne koymuştu ama devrim sonrası sosyalist iktidarda birey ve toplumun özgürlüğü, “devletin yüksek çıkarları” adına katı disiplinle kuşatılarak kuşa çevrildi. Biliniyor Liberal doktrin, özgürlükleri devlet çerçevesinde ortaya koyarken, Marksizm devlet olmayan devlet olarak geçiş devletinin sınırları içerisinde yanı çok geniş ufukla ele alır. Böyle olmasına rağmen 20. Yüzyıl sosyalist rejimlerinde özgürlükler kuşa çevrildi ki sosyalist devletlerin yıkılışlarının en büyük nedenlerinin başında yer aldı! Neden?
Bir; SSCB’nin küresel düzlemde ABD ile askeri rekabet ve denge arayışının ekonomik bedeli içerde ağır oldu. ABD ile güç yarışında Küba, Vietnam, Angola ve Doğu Avrupa’nın ekonomik, askeri yükü SSCB’de ekonomik, sosyal yaşamı olumsuz etkiledi. Devlet, ekonomik refahın sağlayacağı esnekliği arkalayarak özgürlükler alanını genişletemedi.
İki; SSCB teknolojik alanda özelliklede askeri ve uzay teknolojisinde ABD ile rekabet eder hale geldi ama teknolojiyi ekonomik, sosyal hayata uyarlayamadı. Örneğin en güçlü uzay aracını, uçak ve tankı yapan SSCB, halka kaliteli sabun ya da giyim malzemesi sunmayı beceremedi.
Üç; Üretim sürecinde kapitalist Batı’da bir işçinin yaptığı işi SSCB ve diğer sosyalist ülkelerde üç işçinin yapıyor olması hantallığı, “sallabaşı al maaşı” olumsuzluğunu içerse de genel hatlarıyla olumluydu. Esas sorun, teknolojik gelişmelerin desteğiyle üretimde canlı emek yerine nesnelleşmiş emeğin (makine, robot) yer alması oranının büyütülerek, canlı emeğin (işçinin) zamansal olarak doğrudan çalışma iktisadından tümüyle olmasa da yarı yarıya özgürleşmesi geliyordu ki reel sosyalizm bunu başaramadı. İşçilerin çalışma zamanın iktisadi üretimden tümüyle özgürleşmesi sosyalist aşamada mümkün olamazdı bu ancak devletsiz toplum olarak komünizmde mümkün olabilir ki o zaman da zaten işçide işçi olmaktan çıkar! Yanı devletten devletsizliğe geçiş süreci, işçiyi işçi olmaktan çıkartacak olan geçiş süreciyle paralel gelişmesi gerekirdi. İkisi de başarılamadı.
Dört; 20. Yüzyılın genel bir uygulaması olarak disiplin içerisinde özgürlük yanı disiplin-özgürlük ilişkisinin (dengesinin) disiplin esas alınarak kurulması, partide, devlette her alanda özgürlükler alanının daralmasına neden oluyordu. Her şey disiplinli parti, disiplinli devlet vb için kurgulandığında özgürlük disiplinle kuşatılarak etkisizleştirildi. Öyle ki süreçte oksijensiz kalan çelik disiplin kendiliğinden çürüyüp yıkılacaktı. SSCB’nin dış ve iç bir saldırı, ayaklanma olmadan yıkılmasının başka bir izahı yoktur.
Aynı ilişki demokratik-merkeziyetçilik meselesinde de görülür. Demokrasi ile merkeziyetçilik ilişkisi(dengesi) de merkeziyetçilik esas alınarak kurulduğundan yine gerek partide gerekse devlette demokrasinin merkeziyetçilik tarafından kuşa çevrilmesi yıkımın bir diğer nedenidir.
VI – Partide, Sendikalarda Ve Devlette Büyüyen Bürokrasi !
Devletin kendisi dev bir teşkilatlanma olarak zaten başlı başına bürokrasinin kendisidir. Üstelik sözü edilen devlet kurumsal olarak zayıflayacağına tersine güçlenmiştir. Devletin güçlenmesi bürokrasinin de güçlenmesidir ki gerek SSCB gerekse diğer sosyalist rejimlerde devlet ile paralel bürokrasiyi de güçlendirdiler.
Siyasal alanda işçi, köylü ve asker Sovyetlerinde doğrudan demokrasiden kopuş; ekonomik alanda ise, katı merkezi planlama gibi uygulamalar beraberinde bürokrasi belasını da büyüttü. Öyle ki bürokrasi belası parti örgütlenmesini de virüs gibi yukarıdan aşağıya saracaktı. Lenin’in iktidar yıllarında söylediğini burada bir kez daha kullanayım:
“Her yıl kongresini toplayan (son kongresinde bin üyeye bir delege düşmüştür)parti, 19 kişiden oluşan ve kongrede seçilen Merkez Komitesi tarafından yönetilir; Moskova’daki günlük çalışma Örgütlenme Bürosu ve Politik Büro diye bilinen beş Merkez komitesi üyesinden oluşan ve Merkez Komitesi Plenumlarında seçilen daha da dar kurullar tarafından yürütülür. İşte size tam bir ‘oligarşi’. Parti Merkez Komitesinin yönlendirici talimatları olmadan, Cumhuriyetimizin hiçbir devlet kurumunda hiçbir önemli siyasal ya da örgütsel sorun karara bağlanamaz” Sol Komünizm Bir Çocukluk Hastalığı sf; 42 Inter Yayınları)
VII – SSCB’nin Yeni Bir Doğu-Batı Sentezinde Yarı Yolda Kalmasının Yarattığı Sorunlar!
Dostlar, Yoldaşlar!
Ekim Devrimi, küresel çapta yeni bir Doğu-Batı sentezini yaratma yolunda ileri bir hamleydi. Doğu kalkışlı ama Batının ileri değerlerini de içselleştirmek isteyen bir devrimci hamle, bir sentezdi. Doğudan çok şey alan ama Doğuyu dışlayarak bunu yapan, yanı Doğu-Batı sentezini dışlayan Batı Avrupa Merkezciliğinin aksine, Ekim Devrimi ve Lenin Avrupa merkezciliğini reddederken bunu Batı düşmanlığına vardırmadan yaptılar.
Ekim Devrimi, yeni bir Doğu-Batı Sentezi yönünde yol katletti, ancak birçok alanda olduğu gibi bu alanda da yarı yolda kaldı. Süreçte Batı’nın modernist disiplini ile örtüştükçe Doğu’dan koptu ruhsuzlaştı, iddiasızlaştı ve içeriği boşaldı.
SSCB ve diğer sosyalist ülkelerde akıl, ne kapitalist Batı ülkelerinde olduğu gibi iktisadi akla dönüşerek akıldışılığa vardırıldı, ne de akıl, iktisadı akıldan koparak özgürleşebildi. Burada da tam anlamıyla iki ara bir derede kalma durumunu yaşadı.
Doğu-Batı sentezinin derinleşmemesinde, yukarıda belirttiğim sorunların toplamıyla paralel dünya komünist hareketinin enternasyonal alanda parçalanmışlığının da payı olmuştur. SSCB ve Çin merkezli karşıtlaşan Dünya komünist hareketinden her birinin kendi penceresinden bakışı sentezi olumsuz etkilemiştir.
VIII- Lenin-Trotsky-Stalin….Olarak Siyasal İradenin Rolü!
Öncelikle bir şeyi belirteyim: yukarıda reel sosyalizmin yıkılış nedenlerini ele alırken determinist yanı nesnelci ağırlıklı bir değerlendirme yaptığım söylenebilir. Yıkılışta iradenin yanı yönetim tarzının payı yok muydu vardı ama belirleyici değildi.
Reel sosyalizmin yıkılışına ilişkin değerlendirme geçmişin değerlendirmesidir dolaysıyla determinist olmak zorundadır. Genel olarak geçmiş olgu ve olayları değerlendirirken olabildiğince nesnelci, geleceği değerlendirirken ise tersine olabildiğince iradeci olmamız gerektiğine inanıyorum.
Meselenin irade yönüne gelince, elbette Lenin ve Stalin başta olmak üzere Bolşevik kadrolar geliştirdikleri devrimci muhalefetin gereği olarak devrimci müdahaleyi olabildiğince geliştiren yanı iradeci liderlerdi. Ancak aralarında farklar vardı. Lenin’in en büyük özelliği değişen hayata teoriyi uyarlamak olmuştur, O hiçbir zaman hayatı teoriye uydurmaya zorlamadı daima tersini yaptı. Ama Lenin’in sadık öğrencisi olmanın ötesine gidemeyen Stalin, Lenin’in ölümünün ardından hayatı zorla da olsa yenilenmeyen teoriye uydurmaya yönelmiştir. Bu uygulama, kısa sürede yanı Batı Avrupa’nın ortalama 100 yılda yaptığını Stalin zorla başta ulaklar olmak üzere kırsal alanı 20-30 yılda sanayileşme lehine tasfiye etmiştir. Bu zorla tasfiye SSCB’yi İkinci Dünya savaşında ve sonrasında ABD ile küresel güç yarışına girmede büyük avantajlar sağlamıştır ama telafisi mümkün olmayan ve sonradan çözülüşün nedenleri haline gelen ciddi sorunlara da yol açmıştı. Peki ya Trotsky? Stalin’in yerine Trotsky’i koyun değişen bir şey olmayacaktır, çünkü ekonominin askerileştirilmesinde Trotsky, Stalin’den daha katı savunur.
Şunu ekleyerek bitireyim, 20. Yüzyıl sosyalizm pratiği şunu gösterdi; tek ülkede devrim ve sosyalist iktidarın kuruluşu mümkün ama tek ülkede devletsiz toplum olarak komünist topluma geçiş, komünist uygarlık mümkün değildir!
20. yüzyıl sosyalist rejimlerinin neden yıkıldığının üzerinde durduk ama yıkılan reel sosyalizmin dev kazanımları da olmuştur ki bu ayrı bir değerlendirme konusudur.
20. Yüzyıl eşitlik, adalet, özgürlük ütopyası reel sosyalizm ile somut içerik kazandı. Şimdi 21. Yüzyıl ütopyasının içerik kazanacağı 21. Sosyalizmi uğruna mücadeleyi geliştirmemiz gerekiyor!
Not: ikinci makale konusu, 21. YÜZYILDA, SOSYALİZMİN ANA ÇİZGİLERİ
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018