Süleyman Seyfi Öğün
Teori; ne onsuz, ne de onunla olunması kolay olan; bizzat kendisi sorunlu bir kavramdır. Teorinin bir de komplo teorisi hâline gelmesi, tabloyu ağırlaştırıyor. Günümüzde entelektüel câmia îtibârıyla bu durumu bütün ağırlığı ile yaşıyoruz. Süreç nasıl gelişti, bir bakalım..
Zihinsel işlerle kâfî miktarda ilgilenmiş ve algıları açık kalmış insanlar biliyor ki, teorinin târihsel çevreyle iki türlü âlâkası vardır. Evvelâ içinden türediği târihsel bağlamı işâret eder. Yâni bir tarafıyla bağlam bağımlıdır. Meselâ Q.Skinner’a göre teori, içinden türediği çağın gerçeklerini yansıtır. O zaman sorulması gereken, meselâ “Eflâtun ideal devleti nasıl tanımlıyor?” sorusu kadar; belki de ondan daha baskın olarak; “Eflâtun’u ideâl devleti tanımlamaya; üstelik o şekilde iten şartlar nelerdir?"diye sormak gerekir. Buna îtiraz edenlerden birisi de J.G.A.Pocock’tur. Pocock’a göre teori târihsel çevresinin niteliklerine indirgenemez. Zaman ve mekânın etkileri hissedilse de görece olarak onlara aşkındır.
Doğrusu bu tartışmanın akademik inceliklerine dalmak bu yazının sınırlarını aşıyor. Ayrıca da bu tartışmanın teferruatlarına girmeyi fazla manâlı da bulmuyorum. Ama, teorilerin târihsel bağlamını, onu aştıkları noktalara nazarân daha mühim bulduğumu söyleyebilirim. T.Kuhn’un paradigma ile bilim arasında kurduğu ilişkiyi tekmil entelektüel dünyâ için de tekrarlayabilirim. Siyâset felsefesi de buna dâhildir. Ama teorinin târihsel olup olmamasından daha teorinin; siyâsal teori de buna dâhil; târihsel sağlamaya açık olmasıdır. Tecrübeler arttıkça, belli bir siyâsal felsefenin ne kadar tutunumlu olabildiği, bir geleceği olup olmadığı hakkında sağlaması yapılmış bir şeyler kalır zihnimizde.
Siyâsal teoriyi güçlendiren bâzı şartların mevcût olduğunu düşünüyorum. Bu şartlar aşınırsa teoriye duyulan ihtiyaç da azalır. Bir bakalım: Bunlardan ilki umut ve beklenti yaygınlığı ve yoğunluğudur. Teori bunlara bir karşılık bulmaya çalışır. Eğer; Hegelci manâda “kurucu” temelde büyük bir sıçrama, değişim bekleniyorsa teori felsefîleşiyor. Eğer Kantçı manâda “düzenleyicilik” ihtiyacı varsa teori bilimsel-mühendislik mahsûller ortaya koyar. Meselâ ilki 19. Asır'da, diğeri ise 20. Asır'da görülmüştü. Ama eğer, kurucu ve düzenleyici temelde beklentiler ve umutlar azalmışsa teorinin güdükleşmesi de şaşırtıcı olmamalıdır. 21. Asır için sıklıkla vurgulanan; meselâ Bauman gibi düşünürlerin hârikûlâde işlediği “belirsizlik” teması varsa hayli tuhaf bir entelektüel iklime girmişiz demektir.
Belirsizlik, kurucu ve düzenleyici iddiaları çökertiyor. Bunun yerine spekülatif düşünceyi çağırıyor. Spekülatif iddiaların entelektüel dünyâya getirdiği mâliyet çok ağır. Bir defâ, veri belirsizlik olunca, haklı çıkmak veyâ çıkmamak değil; doğrulanıp doğrulanmamak başat güdüyü ve endişeyi oluşturuyor. Meselâ siyâset felsefesi bir tahlil yapar ve bu tahlillere dayalı olarak bir projeksiyonda bulunurdu. Tahliller kapalı veya üzeri kapatılmış düzenliliklerin açığa çıkarılmasını sağlardı. Bakış, dağınık, örtük, kapalı olanın açığa çıkarılmasıydı. Ama asla belirsizlik temelinde olmazdı. Mühendislik teori de buna benzer olarak açığa çıkan hususların düzenleyici bir akıl ile işlenmesini ve yine düzenleyici aklın kâidelerine göre sistematik bir işleyişe kavuşturulmasını esas alırdı.
Gelin görün ki, belirsizlik veri alınınca tahlil manâsını kaybediyor. Bunun iki açılımı olduğunu düşünüyorum İlki kumar; diğeri ise komplo.. İlkinden başlayalım.. “Belirsizlik o kadar derin ki, sicili zâten bozuk olan kurucu ve düzenleyici akıllar bunun üstesinden gelemez” diye düşünmeye başlıyoruz. Kurulan ve düzenlenmiş olanlar yıkıldıkça, belirsizlik artacaktır. Meselâ Yeni Dünyâ Düzeni'ni beklediğimiz gibi, bir süre bulanmış suyun durulmasını bekleyebiliriz. Bu olmayınca , belki biraz sinirleneceğizdir. Ama, o saat aklımıza çok daha şeytânî bir fikir gelecektir. Sakın belirsizlik altın değerinde bir târihsel fırsat olmasın… Eğer bulanıklık devam ediyorsa, kurucu ve düzenleyici aklın yerini bir düşünce oportunizmi ; daha doğrusu oyuncu-kumarcı bir psikoz alıyor demektir. Bu aynı zamanda târihe yeni bir entelektüel tipini de hediye edecektir; haklı çıkmaktan çok yatırdığı bir düşünce (?) kuponunu “tutturmanın” peşinde olan bir entelektüeli. Olgulardan fal tutan kâhin.. Tutturduğu nispette; işin moral-insânî mâliyetlerini umuruna koymadan; “Dememiş miydim?” diyebilmenin hazzını yaşayacaktır o. Masaya yatırdıklarını, oburca katlayabilmektir artık mârifet. Târihsel sağlamanın endişesinin tutturma telâşına evrilmesidir bu. Tuhaf olan kaybetmenin mâliyetinin neredeyse sıfır olmasıdır. Normâl kumardan farkı da budur. Sermâye namütenâhidir. Her zaman ileri sürülebilecek bir iddianız vardır. Dün kaybetmiş olabilirsiniz. Ama yarın bütün kayıplarınızı telâfi edebilirsiniz.
Nihâyet komplo teorileri.. Evet, kumar canınızı sıkarsa, başka bir oyun onun yerini alabilir. Belirsizliği sanal düzlemde belirli hâle getirecek , ama sağlaması asla yapılamayacak komplo teorileri sizi bekliyor demektir. Müthiş bir polisiye roman okumak veyâ bir gizem filmi izlemekten farklı değildir bu. Kâhinin teoriyle işi yoktur. Atmıştır, tutmasını bekler. Komplo teorisyeni ise atmaz ki tutsun. O bağ kurar..Sağlaması olmayan; ama anlattıkça sağlamaya dönük ihtiyâcı da sönümlendiren bir anlatıdır o..
Hâsılı etrâfımız kâhin ve hikâye anlatıcılardan geçilmiyor…
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2021
29.04.2021
22.04.2021
4.06.2020
22.04.2019
4.02.2019
14.02.2019
11.02.2019
4.02.2019
28.01.2019