Süleyman Seyfi Öğün
Doğrusu, şu dillerden düşmeyen “gündem” kelimesine kuşkuyla yaklaşanlardanım. Elbette gündem kelimesi veyâ daha genel manâda güncellik, asla ıskalanmaması gereken bir şeydir. Ne var ki; gündem ancak daha genel bağ ve bağlantılarına kavuşturulursa manâlı ve tesirli olabilir. Yâni, “güncelliğinden arındırılmış bir târihsellik”, zihinlerde nasıl büyük bir boşluk ve karanlık doğuruyorsa; “târihselliğinden arındırılmış bir güncellik” de o derecede sığlık doğuruyor.
Bürokratik tekellerin kırılmasından sonra çeşitlenen yayıncılık işi, başlangıçta büyük bir umut doğurmuştu. Artık, “tek-kaynaklı-tek doğrulu” bir yayımcılığa mahkûm olmayacaktık. Tekelci yayımcılığın 12 Eylül faşizmiyle birleşmesi de beklentileri arttırıyordu. Zâten tekdüze, tatsız-tuzsuz olan siyah-beyaz yayımcılık, 12 Eylül’ün etkisiyle alabildiğine katlanılmaz hâle gelmişti. 1990’lar ise Kenan Evren’in siyâsî ömrünün olduğu kadar, yayım tekelciliğinin de sonu oldu. Ekranlarımız renklendi, çeşitlendi ve daha mühimi şenlendi. Bâzıları hakikâten de akıl dışı olan pek çok yasak kalktı. Büyük bir rahatlama ortaya çıktı.
Türkiye bir aşırılıklar cennetidir. Bunu defâlarca dile getirmeye çalıştım. Bir şeyi aşırılık konusu hâline getirmek için onu trajik bir kıvâma taşımak; karşıtlıklara indirgemek yeterlidir. Sheakespeare Hamlet’inde “Olmak veyâ olmamak; işte bütün mesele bu…” diyordu. Evet; “olmak veyâ olmamak” trajik durumun bizâtihî kendisidir. “Olmak” ile “olmamak” arasında kalan tekmil seçeneklerin tükendiği; ortada sâdece bu iki seçeneğin kaldığı “ender” ama “derin” bir hâldir trajik hâl. Türk edebiyâtında trajedya veyâ trajedyaya benzer bir tarzın olmadığını biliyoruz. Merak etmeyin; bizde niye “şu” veyâ “bu” yok tarzı kompleksli bir tartışma başlatacak değilim. Hattâ, belki de yazacaklarım bu tarz bir tartışmayı var edecek bir iklimin çok, ama çok dışında kalacak. Doğrusu, biz Türklerin, ayrıca trajedya yazmayı gereksiz hâle getiren kuşatıcı bir trajik hâlin içinde olduğumuzu düşünüyorum. Aradaki her nev’i seçeceği yok sayan ve her şeyi “olmak veyâ olmamak” noktasına sürükleyen bir zihniyet hâli bu. Sheakespeare’in yolu buralara düşseydi; en bâsit bir trafik sorununu, bütün ölümcül riskleriyle; “olmak veyâ olmamak” noktasına rahatlıkla taşıyabilen; “kendinde trajedyanın” “kendisi için trajedya” ya meydan bırakmadığı bu memlekette herhâlde trajedya yazmayı bırakırdı.
Bir baskı kadar tehlikeli olan husûsun, o baskı altında biriktirilenlerin açığa çıkması olduğunu düşünüyorum. İnsanlığın özgürlük tecrübesi, bu birikimlere kurban edilmiş gibi geliyor bana. O sebeple de, özgürlük daha çok zihinlerde, edebiyatlarda takılı kaldı. Biliyoruz ki özgürlüğün, eğer milâd Fransız Devrimi ise; aradan geçen ikibuçuk asırlık zamâna mukâbil çok az ideali hayâta geçirebildi. Bunun esaslı sebeplerinden birisi; özgürlük ile özgürlüğün açığa çıkardıkları arasındaki çelişki olduğunu düşünüyorum. Bir hayli zor görünüyor, ama özgürlük tecrübesi, eğer bir gün, açığa çıkardığı bastırılmış birikimlerden yakasını kurtarabilirse; yâni özgürleştirdiklerine karşı da özgürleşmeyi sağlarsa tutunum elde edebilir.
İşte, medyatik târih içinde “gündemcilik” dediğim ve “güncelciliğin” en sığ formu olan olgu da böyle doğdu. Yayım tekellerinin kırılması, yayımcılık işini kendi içinde aşırılaştırarak sığlaşmaya taşıdı. Medya belki de yazılı ve şifâhî kültür arasında bir yer tutması bekleniyordu. Ama öyle olmadı; herşeyi, görselliği bile ucuz bir şifâhîliğe taşıdı.
Magazin kültürü; yâni bir takım isimleri önce parlatan; daha sonra da şu veyâ bu sebepten acımasızca “unutturan” öğütücü bir kültürdür. Gözümüze sokan ve unutturan da aynı mecrâdır. İşin en zehirli tarafı da, unutturduklarını, “Bir zamanların şöhretleri şimdi nasıl sürünüyorlar?” kabilinden hatırlatmasıdır. Magazin, aktüalitenin en düşük düzeyidir. Tuhaf olan, en ciddî tutulması gereken konuların, vasat kültürlü modaratörlerin hakemliğinde saatlerce dörtlü beşli setlerle; bol itiş kakışlı magazin düzeylerine çekilmesidir. İstisnâları tabiî ki var; ama anaakım Türk medyacılığında artık günlük siyâset haberciliği ve programcılığı; magazin haber ve programcılığı ve spor haber ve programcılığı arasında geçişler aslında sanaldır. Sözümona konu farklılıkları, taşkınlığın geçişleridir aslında.
Türkiye’nin erken veyâ baskın seçim karârı almasının ardından bütün gündem değişti. Bundan önce, şöyle veyâ böyle Türkiye ile berâber “dünyâyı” konuşuyorduk. Seçim haberinin ardından medya hemen vaziyetini değiştirdi. Artık dünyâyı bıraktık, siyâset esnafının ucuz diliyle “Türkiye’yi dünyâsız” konuşmaya başladık. Ne diyelim; hakkımızda hayırlı olur inşaallah….
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2021
29.04.2021
22.04.2021
4.06.2020
22.04.2019
4.02.2019
14.02.2019
11.02.2019
4.02.2019
28.01.2019