Taha Akyol
Donald Trump beklendiği gibi seçim zaferi kazandı. İyice bilenmiş egosuyla ve güç hırsıyla dört yıl süreyle Amerika’yı yönetecek. Biden gibi artık akli melekeleri sıkıntılı, ardından da Harris gibi düşük profilli isimler karşısında muazzam hırsından kaynaklanan müthiş enerjisiyle Trump’ın kazanacağı aşağı yukarı belliydi.
Bütün dünyada popülist politikalar yükselirken, Amerika, bu tecrübeyi şimdi daha keskinleşmiş olarak yeniden yaşayacak: Popülist karizmatik liderlerin kurumlarla ve kurallarla çatışması…
Tarih ve siyaset bilimi açısından son derece önemli bir tecrübe…
MERKEZ BANKASI
Kurumlar, mesela Merkez Bankaları… Gazeteciler Fed Başkanı Jerome Powell’a sormuştu: Trump talep ederse istifa eder misiniz?
Çünkü 2017’de Trump’ın atamasıyla göreve gelen Powell, onun "faizi indir" baskılarına boyun eğmemiş, "ben işimi yapıyorum" demişti, Trump’ın karışmamasını ima ederek…
Trump, emirle faiz indirmeyen Powell’ı ve Fed yöneticilerini "ahmaklar" diye aşağılamıştı. (11 Eylül 2019)
Trump’a göre "Amerika’nın sorunu Çin değil, Fed" idi. (31 Ocak 2019)
Trump, kendisine karşı çıkanlara "bunlar vatansever değil" diye konuşan, elindeki İncil’le kilise önünde poz veren biridir.
Biden Powell’ın görev süresini uzatmıştı.
Şimdi, "istifa eder misiniz?" sorusuna da Powell tek kelimeyle cevap verdi: "Hayır!" Ve kısa bir cümle daha ekledi: "Kanun izin vermez." Bu sözüyle Trump’ın Fed yönetimini süre dolmadan değiştirmeye yetkisinin olmadığını ifade ediyordu.
Kanun kültürü ne kadar güçlü, görüyorsunuz.
Dünyada Merkez Bankası başkanları, bağımsızlığı korumak için, beş yıl gibi sürelerle atanır ve genelde süre uzatılır. Bizde ise, 3 Sayılı CB Kararnamesiyle, Cumhurbaşkanı’na istediği an kamu görevlisini azletme yetkisi verildi. (10 Temmuz 2018)
KURALLAR KURUMLAR
Çağımızda kitleler kuralları, kurumları temsil edenleri "elit" diye suçluyorlar. "Milli irade karşısında Merkez Bankası bağımsız" olabilir miymiş, mesela!
Kurallara kurumlara meydan okuyan popülist liderler dünyanın her yerinde oy kazanıyor.
Yuval Noah Harari’nin geçenlerde bir TV’deki konuşmasına tesadüf ettim. Demokrasinin güvene, diktatörlüğün korkuya dayandığını söylüyor, kurumların ve kuralların güvenilir olmasının önemini anlatılıyordu.
"Eğer siz kurumlara güveni tahrip ederseniz, medyanın, akademyanın, mahkemelerin güvenilirliğini tahrip ederseniz, bazı insanlar bunu ‘halkın bu kurumlardan kurtarılması’ olarak algılıyor. Hayır bütün bu kurumları tahrip ederseniz, çalışabilecek tek şey diktatörlük olur."
Çok şükür klasik diktatörlük henüz o kadar yakın değil. Bu sebeple "seçimli otoriterlik… otoriter demokrasi" gibi yeni kavramlar gelişiyor.
Sağ popülist akımlar güçleniyor olsa da Batı Avrupa demokrasileri hâlâ direniyor. Liberalizmin beşiği Amerika ise popülizmi bir kere daha hem de daha güçlü olarak iktidara getirdi.
DEMOKRASİNİN SORUNU
Daron Acemoğlu’nun uyarıları hiç de göz ardı edilebilecek gibi değil:
"Sivil toplum çok daha kutuplaşmış durumda. Cumhuriyetçi Parti tamamen Trump‘ın elinde. Trump daha agresif, çevresi onun ajandasıyla uyumlu insanlar, içeride onu durduracak herhangi birisi yok ilk dönemdeki gibi. Düşmanlarımdan intikam alacağım diye bir söylemle geliyor… Amerikan kurumları kuvvetlidir bir şey olmaz diye düşünmek hiçbir zaman mantıklı değil. Önümüzde büyük bir belirsizlik çağı var."
Dört yıl süreyle sanırım şunu göreceğiz: ABD’de seçilmiş iktidarın kurallarla ve kurumlarla çatışması, Kongre’deki çoğunluk eliyle belki kurallarda ve kurumlarda değişiklikler yapmaya kalkması… Bu gerilimin ekonomiye ve dünyaya etkisi…
Daron Acemoğlu dün, Amerikan kurumlarının ve ekonomisinin zarar göreceğini açıkladı.
Elon Musk kazanmaya başladı bile ama orta sınıf zarar görecek.
Direnenler elbette olacak. İlk başkanlığı döneminde FBI’ın başığına getirmek istediği James B. Comey’e "senden sadakat beklerim" demiş, Comey de şu cevabı vermişti: "Size sadece dürüstlük sözü verebilirim." (7 Haziran 2017)
Trump tabii onu atamaktan vazgeçmişti. Powell’lar Comey’ler az değildir umarım.
Benim endişelerimin en büyüğü, fanatik İsrail yandaşı Trump’ın Orta Doğu’daki vahim vaziyeti büsbütün kötüleştirmesi ihtimalidir.
Çağımızda demokrasinin en büyük sorunu: Sandık, demokratik kurumlarla ve kurallarla çatışıyor! Ayrı bir yazı konusu.
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.09.2025
24.09.2025
23.09.2025
21.09.2025
19.09.2025
17.09.2025
16.09.2025
14.09.2025
12.09.2025
10.09.2025