Taha Akyol
SELVA DEMİRALP Koç Üniversitesi’nde ekonomi profesörü. Taha Akyol’un ‘virüs ekonomisi’ üzerine sorularını cevaplandırdı.
TAHA AKYOL İLE EĞRİSİ DOĞRUSU
Koronavirüs krizi dünya ekonomisini de vuruyor. Çapı ne olur? 2001 ve 2008 krizlerinden ağır olur mu? 1930’lara benzer mi?
Krizin nihai ekonomik etkilerini kestirebilmek çok zor. Hem arz hem de talebi etkileyen bu krizin altında yatan esas sebep ekonomik değil. Kimse virüsün ne hızla yayılıp ne zaman son bulacağını bilemiyor. Piyasların verdiği tepkiye baktığımızda böylesine keskin bir düşüşü 1930’larda bile görmediğimize şahit oluyoruz. Öte yandan 1930’lardan farklı olarak geçmişten ders almış, hele de 2008 krizinden sonra çok hızlı ve cesur hareket etmeyi öğrenip devreye girmiş merkez bankaları var.
Bu krizde esas rol para politikasına değil hükümetlere düşüyor. Krizin hızlı bir toparlanma mı yoksa uzun süreli derin bir resesyon mu olacağı virüsün yayılma takvimine, izolasyon politikalarının ne kadar etkin devreye sokulabileceğine, bu süreçten olumsuz etkilenen ekonomik birimlerin ne şekilde ayakta tutulabileceğine bağlı.
Uluslararası veriler, sokağa çıkma yasağının virüsün kontrol altına alınmasında en etkin metod olduğunu gösteriyor. Ancak global çapta bir uygulamanın hem uluslararası koordinasyon hem de ekonomik maliyet açısından önemli zorlukları var. Bununla beraber en kısa sürede virüsten temizlenip “V şeklinde” hızlı bir ekonomik toparlanma yaşamak ancak bu tür radikal bir önlemle mümkün olabilir görünüyor.
Eski Fed Başkanı Bernanke “Eğer sağlık sorunu çözülmezse alınan hiçbir önlem işe yaramaz” dedi. Unutmayalım ki virüs ne kadar hızlı kontrol altına alınırsa insanların ekonomiye olan güveni o kadar çabuk geri gelecek, iş yerleri açılacak ve insanlar normal hayatlarına dönüp eski tüketim alışkanlıklarına devam edecekler.
PARA MUSLUKLARI AÇILIYOR
Yazılarınızda ABD ve Avrupa merkez bankalarının sıfır faizle trilyon gibi miktarlarda nakit miktarının piyasaya süreceğini belirtiliyorsunuz. Bununla ne amaçlanıyor? Beklenen etkiyi doğurur mu?
Merkez bankaları ne krizin esas sebebi olan virüsün kontrol altına alınmasını sağlayabilirler ne de sosyal izolasyonun yarattığı üretim yavaşlamasını durduracak bir önlem geliştirebilirler. Ama yapabildikleri bir şey var o da para arzını artırmak. Bu suretle krizin yarattığı finansal paniği engellemeye ve gelir akışı duran şirketlerin borç ödemelerine yardımcı olarak hayatta kalmalarını sağlamaya çalışıyorlar. Bu şekilde kasırga geçip gittiğinde bir enkazla karşılaşılmaması için çaba sarfediyorlar.
Büyük merkez bankaları kendi üstlerine düşeni hızlı ve başarılı bir şekilde yerine getiriyorlar. Büyük Buhran (1930) sırasında Fed para arzını azaltmış ve yangına körükle gitmekle suçlanmıştı. 2008 krizi geldiğinde ise Fed para musluklarını açıp bilançosunu 3.5 trilyon USD genişletti. Bu sefer 2008’den de hızlı ve agresif hareket eden bir Fed var. Fed’in öncülüğünde ECB’nin de 2008 krizine göre çok daha hızlı hareket ettiğini görüyoruz.
PARAYI GERİ ÇEKMEK
Bu kadar muazzam bir para enflasyon patlaması yaratmaz mı? Gerekiği zaman bu parayı nasıl geri çekebilirler, araçları ne?
Doğru icra edilmezse elbette yaratabilir. Benzer endişeler 2008 krizi sırasında da yaşandı. Zamanın Fed başkanı Bernanke, ne yaptıklarını bildiklerini ve bu işin sırrının talep toparlanmaya başlayıp enflasyonda yükselme sinyalleri başlar başlamaz parayı geri çekmek olduğunu söyledi. Sonrasında korkulan olmadı ve ABD enflasyonu yüzde 2’lik hedefin altında kaldı. Bunda yapısal faktörlerin de katkısı var tabii. Ancak kredibilite sahibi bir merkez bankasının bekleti yönetimindeki başarısı da inkar edilemez.
Merkez bankaları parayı iki şekilde piyasaya sürüyor. Birinci yol bono satın almak. Merkez bankası A bankasından bono satın alırsa, o bankaya yaptığı ödeme para arzını artırmış oluyor. Parayı geri çekme vakti geldiğinde de elinde itfası gelen bonoları yenilemeyerek kademeli olarak para arzını azaltıyor. Ya da bono satın almak yerine bu sefer bono satışı yaparsa A bankası merkez bankasına ödeme yapacağından o kadar para piyasadan çekilmiş oluyor. Para arzını artırmanın ikinci yolu ise doğrudan borç vermek. Bu borçlar geri ödendiği zaman da para arzı otomatik olarak azalıyor.
TÜRKİYE EKONOMİSİ…
Gelelim Türkiye’ye… Ekonomi ne durumdaydı, virüs krizi Türkiye ekonomisini ne ölçüde etkiler?
Türkiye ekonomisi maalesef virüse yüksek enflasyon, genişlemiş bir bütçe açığı, düşük merkez bankası rezervleri ve süregelen özel sektör bilanço sorunu ile yakalandı. Bu maalesef iyi bir kombinasyon değil. Çünkü krizle mücadele için hareket alanınızın kısıtlı olduğu ve atacağınız adımların daha riskli olacağı anlamına geliyor.
2017 sonrası uygulanan popülist politikalar, yüksek büyüme rakamları kadar enflasyon, kurda zayıflama ve artan dış borcu da beraberinde getirdi. Bu dönemin getirdiği kırılganlıklar 2018 kur krizinin kapılarını açtı. TL çok hızlı değer kaybetti. Döviz cinsi borcu yüksek olan özel sektör, Ağustos 2018 krizi sonrası bu borcu geri ödemede zorluk yaşadı. Problem ister istemez bu şirketlerin yeri bankalardan aldığı kredilere de yansıdı. Takipteki alacaklar arttı. Ekonomi resesyona sürüklendi.
Bu sefer de ekonomiyi tekrar canlandırmak için hızla faizler indirildi, bütçe açığı arttı. Malesef bu önlemler uzun vadeli sürdürülebilir bir büyümeyi hedeflemekten ziyade kısa vadede en hızlı büyümeyi amaçlayan tedbirler oldu. Bugün hâlâ bankacılık sisteminin 2019’dan devraldığı takipteki alacaklar sorunu var. Bu problem daha da büyüyebilir. Çünkü pandemi sonucunda gelir akışında sorun yaşayan şirketler aldıkları kredileri ödemekte zorlanacaklar.
Koronavirüs salgını hiç olmasaydı bile ben YEP’teki (Yeni Ekonomik Program) yüzde 5’lik büyüme tahminini çok iyimser buluyor ve yüzde 3 civarında bir büyümenin hem daha gerçekçi hem de daha dengeli olacağını düşünüyordum. Global resesyon bu tahminimi çok daha da aşağıya çekecek şüphesiz. Henüz salgının boyutları konusunda kimse net bir fikre sahip değil. Ayrıca uygulanması gereken politikaların ne hızla devreye sokulacağını da bilmiyoruz. O nedenle bir rakam verebilmek gerçekten çok zor.
GÜÇLÜ VE RİSKLİ YANLARIMIZ
Türkiye ekonomisinin böyle bir dönemde dayanıklı ve hassas yönleri neler?
2001 krizi sonrasında bankacılık sisteminin sağlam temeller üzerine oturtulması ve sermaye yeterlilik rasyolarının yüksek olması bugün en önemli dayanaklarımızdan bir tanesi. Takipteki alacakların artması durumda dahi bunu absorbe edebilecek bir yapıya sahibiz.
Petrol fiyatlarının salgın nedeni ile sene başından bu yana yüzde 60 düşüş göstermesi bizim gibi petrol ithal eden ülkeler için bir diğer avantaj.
Kırılganlıklarımıza gelince: Popülist politikalara yenik düşüp enflasyon hedeflemesini yıllardır ihmal etmemiz, sürdürülebilir büyüme doğrultusunda üretim potansiyelimizi, rekabet gücümüzü artıracak yatırımlara ağırlık vermemiş olmamız bugün maalesef bizi diğer gelişmekte olan ülkelere nazaran da daha riskli ve kırılgan bir konuma getiriyor.
Dış borcumuzun yüksek olması bizi uluslararası risk iştahındakı dalgalanmalara karşı hassas bir hale getiriyor. Global risk iştahının azaldığı kriz dönemlerinde döviz bulmak zorlaşıyor ve dış borcu ödeme maliyetimiz artıyor. Bu da ekonomiyi canlandırmak adına atabileceğiniz para politikası adımlarınızı kısıtlıyor.
Ekonomiyi desteklemek için gelişmiş ülkeler kadar rahat ve kaygısız bir şekilde piyasalara para süremiyorsunuz. Çünkü bol paranın yarattığı düşük faiz yabancı yatırımcı açısından cazip değil. Enflasyon oranınız da yüksek olunca genişlemeci politikaların yaratabileceği uzun vadeli enflasyon ilave bir risk doğuruyor. Belki bir avantajımız şu: Bu sıralar ağzımızla kuş da tutsak gelişmekte olan ülkelere para girmeyecek. O nedenle bu dönemde çok iyi düşünülmüş bir planla para basıp içerideki acil likidite ihtiyacımızı karşılayıp sonrasında bu parayı geri çekmek için bir fırsatımız olabilir.
100 MİLYARLIK PAKET
Hükümet 100 milyarlık paket açtı. Siz eksiklerini de yazdınız. Miktar muhtemelen daha da büyüyecek. Bu nasıl finanse edilecek?
100 milyar TL’lik paket krizin boyutları ve yapılması gerekenler düşünüldüğünde oldukça küçük kalıyor. Diğer ülke örneklerine baktığımızda GSYH’nın yüzde 10’u civarında paketler görüyoruz. Telaffuz edilen rakamlar çok büyük olmakla birlikte devletlerin borçlanarak en hızlı şekilde bu kaynağı bulması ve geç kalmadan önlem alması gerekiyor.
Borç verme iştahının çok düştüğü global bir kriz ortamında Türkiye’nin halihazırdaki kırılganlıkları ile makul bir fiyatla dışarıdan borçlanabilmesi çok zor. O nedenle ilk aşamada merkez bankası para basarak devlet tahvili satın alabilir ve bu şekilde elde edilen para salgın nedeni ile işini ya da gelirini kaybedenlere transfer ödemesi olarak acilen aktarılabilir.
Bu şekilde borç monetizasyonu normal şartlarda asla tavsiye edilmeyecek, ileriye yönelik ciddi enflasyon riski taşıyan bir araç. Eğer zamanı geldiğinde parayı geri çekmekte geç kalırsanız ya da bu disiplini göstereceğinize toplumu ikna edemezseniz hiperenflasyona kadar giden bir süreci tetikleyebilirsiniz. O nedenle öncelikle bu tehlikeli aracı minimum düzeyde ve en acil alanlarda kullanmak lazım.
Bugün basılan paranın zamanı geldiğinde kimsenin gözünün yaşına bakmadan geri çekilmesi ve bu sözün inandırıcı olması gerekiyor. İnandırıcılık malesef bir diğer engel olarak karşımıza çıkıyor. Son yıllarda ciddi şekilde yıpranmış olan merkez bankası kredibilitesi ve kurumsal bağımsızlık konusundaki endişeler bugün en ihtiyacımız olan zamanda ulaşılabilecek can simidine erişimi zorlaştırıyor.
ÖNCELİKLİ SEKTÖRLER
Ekonomiyi ayağa kaldırmak için öncelik hangi sektörlerin desteklenmesine verilmeli?
Bütçeden aslan payının sağlık sektörüne gitmesi gerekiyor. Sağlık hizmetlerinin kapasitesini hızla aşan bu salgını kontrol etmek için sıkı bir izolasyon lazım. İzolasyon sağlandıktan sonraki adım bu dönemde kapanmak zorunda kalan işyerlerine, çalışamayan, işini kaybeden, zorunlu izne çıkarılan mağdur kitlelere gelir takviyesi yapılması. İzolasyondan ilk etkilenen sektör hizmetler sektörü oluyor. Restoranlar, oteller, havayolları iş yapamayınca çalışanlarını işten çıkarmaya başlıyor, borç ödemelerini yapamıyorlar. Bankacılık sisteminde ödenemeyen krediler artıyor. Bir sonraki aşamada işini kaybedenler harcamalarını kısıyor. Evine kapanan halk zaten tüketim yapamıyor. Bu şekilde ekonomik durgunluk toplumun geneline yayılıyor.
Devletin hızlı bir şekilde gelir akışı sekteye uğrayan hanehalkı ve şirketlere kaynak aktarımı yaparak salgının ekonomik cephedeki bulaşıcılığını sınırlaması gerekiyor. Bu noktada riski bankacılık sistemine yükleyip bankalardan kayıtsız şartsız kredi arzını artırmalarını beklemek de makul değil. Bunun yerine riskleri azaltarak bankalara kredi vermeleri için uygun zemin hazırlamak lazım.
KEMER SIKMA GEREKECEK
Fed’in ve ECB’nin piyasa verdiği nakit bolluğunu virüs krizi bittikten sonra geri çekeceğini söylediniz. Türkiye’de bu (kemer sıkma) gerekecek mi?
Kesinlikle. Türkiye’nin Fed ve ECB’den daha da hızlı bir şekilde piyasalara sürülen parayı geri çekmesi gerekecek. Bunun ötesinde bu para daha piyasaya sürülmeden geri çekme konusundaki ciddiyetin çok şeffaf bir iletişimle piyasalarla paylaşılması ve inandırıcı olması gerekiyor. Aksi takdirde enflasyon beklentilerinde ani bir yükseliş dolarizasyonun alevlenmesine, TL nin daha da hızlı değer kaybetmesine, faizlerin yükselmesine ve döviz bulma imkanlarının daha da zorlaşmasına sebep olur ve yeni bir finansal krize davetiye çıkarır.
Ekonomide ani bir duruşu engellemek ve kalıcı hasarı önlemek için acil likiditeye ihtiyacımız var. O nedenle çok riskli de olsa gecikmeden bu ameliyata girip önce kanamayı durdurmamız gerektiğini düşünüyorum. Ancak şunu unutmamak gerekir ki TCMB ancak TL basabilir. Döviz ihtiyacını karşılayamaz. Yani ilk aşamada acil olan TL ihtiyacı bu şekilde karşılandıktan hemen sonra dış finansman sorunu ile yüzleşeceğiz. Bu nedenle para basmayı kalıcı ve kesin çözüm gibi asla düşünmemek lazım.
Peki döviz elde etmek için alternatifler neler? Fed bu dönemde bir dizi ülke ile ile swap anlaşmaları devreye soktu. Türkiye halihazırda bu ülkeler arasında değil. IMF de benzer şekilde 1 trilyon USD’lik bir kaynağı ödemeler dengesinde sorun yaşayan ülkelere borç vermeye ayırdığını söyledi. Tüm bu alternatifleri değerlendirmek lazım.
KİMDİR?
SELVA DEMİRALP Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp 2000-2005 döneminde FED’de ekonomist olarak çalıştı. 2005’ten itibaren Koç Üniversitesi’nde ekonomi dersleri veriyor. Merkez bankacılığı ve para politikaları konusunda çok sayıda araştırma, rapor ve makaleleri bulunuyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
























































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2025
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
5.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
29.10.2025
28.10.2025