Talat ULUSOY
“İttihat ve Terakki Cemiyeti İzmir Şubesi’ne
... Milli yardım adına çok paralar toplanıldı. Köylülerimiz tohumluk zahiresini satarak, şehirlilerimiz bütün zorunlu ihtiyaçlarından vazgeçerek ellerinde avuçlarında ne varsa size verdiler.
Siz bir takım kurumlar oluşturmak, okullar açmak vesaire gibi pek güzel ve ilk bakışta çekici sözlerle onları oyalıyor, aldatıyorsunuz. Çünkü aradan epey vakit geçtiği halde halâ hiçbir şey yapmadınız. Tiyatrolardan, konferanslardan adeta haraç gibi ... alınan yardımdan elinize geçen binlerce liraları ne yaptığınızı, ne yapmak istediğinizi öğrenmek istiyoruz.
... Eski hükümetin bizden aldığı haklı haksız bir çok vergilerin hesabını artık sorabileceğiz diye sevindiğimiz bir devrede ... bir Cemiyet bize aynı dolabı çevirmek isterse o zaman iş başkalaşır.
Ey İttihat ve Terakki’nin İzmir Şubesi’ni teşkil eden ... kişiler! Bilmiş olunuz: İzmir halkı sandığınız kadar budala değildir. İşte bugün sizden hesap istiyoruz...?!”
ÇIKMAZ BU YOL BİR YERE
Haftalık “Serbest İzmir” gazetesinde (no.23) yer alan bu açık mektup; İttihat’ın içinden çıkan “çete”nin nereye gittiğini gören ve hesap soran vicdanlı insanların bir “erken uyarı”sıdır. Uyarı dikkate alınmaz.
İttihatçı çete yukarıdaki “ufak” yolsuzluk işlerine başladığında Meşrutiyet henüz altı aylıktır. Darbe yapıp (23 Ocak 1913) suyun başını tuttuktan sonra kimse tutamaz onları, girilen İttihatçı “tek yol” milliyetçi “iyi niyet” taşlarıyla döşelidir.
“Tek yol”; Hıristiyan yurttaşlardan “kurtuluş” için Hıristiyan Almanya’nın kurmayları emrinde girilen savaşla, savaş fırsatçılığıyla ve özellikle “1915 Ermeni Soykırımı” suçuyla tam bir batağa sürükler memleketi. Savaş, yolsuzluğu örtecek “zafer”i getirmez.
Her savaş sonrası yenenler yenilenlerden hesap sorar. Bu hesabın içinde elbette “Ermeni Tehciri” de vardır. Vicdan sahibi Osmanlılar da “vatan haini” İttihatçı çetenin yargılanmasını ister. Yakalananlar yargılanır, mahkûm olur, Malta’ya sürülür. Yakalanamayanlar kaçar “Ankara”ya sığınır, “vatansever” olur. Ardından “Malta tutsakları” kurtarılıp Ankara’ya getirilir. Sonunda İttihatçı “kurtuluş”u gerçekleşir. İttihatçılar “Cumhuriyet”te iktidar, “İttihatçılık” da kurucu ideoloji olur. Bunlar bilinenin tekrarı.
“MİLLİ” SUÇLAR İTİNAYLA AKLANIR!
Cumhuriyet öncesi İttihatçı yolsuzlukları Çanakkale, Sarıkamış ve “İstiklâl Harbi” şehitlerinin gölgesine saklandı, sorgulanmadı, yargılanmadı. Cumhuriyet sonrası İttihatçıları da aynı yolu izledi, izliyor.
Geçmiş yılların darbe beklenen günlerinde Çanakkale’ye koşan, Sarıkamış’a çıkan “Atatürkçü” İttihatçılardan ne farkı var bugün “İstiklâl Harbi” ilân eden siyaset eşrafının? Yolsuzluk dosyaları ortaya çıkınca yeniden “İstiklâl Harbi” başlatmakla, darbe için “İkinci Kuvayı Milliye” çağrısı yapmak aynı kökün iki dalı. Hindistan’dan gelen altınları “zimmet”inde tutmakla, ihalelerden “havuz” oluşturma arasında açısından bir fark yoktur.
“Hayır işlesin diye teşvik ve sevk ettiğiniz kimseler Müslüman iseler ve siz istemeseniz bu yardımı yapmayacak idiyseler ve/veya bir daha iş ve ihale alamam diye bu yardımı yaparlarsa bundan ecir(sevap) alamazlar. Ama kayıtlı ve şeffaf olmaları şartıyla hayır kurumları bundan istifade edebilirler; çünkü onların bir zorlamaları ve baskıları söz konusu değildir, verenin de baskı altında verdiği bilgisine sahip değillerdir.” (İslâm Hukuku Profesörü Hayrettin Karaman, 27 Aralık 2013, Yeni Şafak)
Ağustos 2003’ten beri on milyarın üzerindeki muamelelerin banka veya eşdeğer kurumlar üzerinden işlem görmesi ve belgelenmesi zorunluluğu var. Bu yasal zorunluluk mutlak “hayır işleri” için çiğnenmiştir! “İyi niyet” taşlarıyla döşeli İttihatçı yolu değil mi bu? Ortada bir yolsuzluk yok, kabul; bir “irtikâb”, bir “usulsüzlük” de mi yok? İrtikâb; Rüşvet olmayan, rüşvet gibi olan şeydir. Meselâ vatan, millet ve diyanet için “bir daha ihale alamam” diyenlerden paraların alınıp “hayır işleri”ne harcanması gibi... Ama “yiğitliğe leke” sürdürülmüyor, bu bile kabul edilmiyor! Sapına kadar “erkek” İttihatçı terbiyede sonuna kadar “inkâr” esastır.
KURULUŞ FELSEFESİNDE BİRLİK
Yolsuzluktan bunalan İttihatçı Cumhuriyet’in asker-sivil siyasi “eşraf”ı yeniden barışıyor. “Kumpas”a gelenlerle “mabetten gelen”ler “tarihsel uzlaşma”ya doğru yürüyor. Çünkü 1915’in yüzüncü yılına giriliyor. Yeniden İstiklâl Harbi gerekiyor. “Silivri tutsakları”na özgürlük!
Yüz yıllık İttihatçı tarihin en belirgin başarısı; sağ ya da sol, İslamcı ya da laikçi, muhafazakâr ya da modern olsun, geniş toplumsal-siyasal kesimlerde “İttihatçı zihniyet”i güçlü olarak bilinçaltına yerleştirebilmiş olmasıdır. Solcu, İttihat’ı “devrimci” görür; sağcı, İttihat’ı “yüzde doksan dokuzu İslâm” bir memleket kurduğu için “mübarek” bulur. İki taraf da İttihatçı suçlarını başarı ya da kahramanlık olarak görür. İkisi de aynı reflekse sahiptir: Biz asla “soykırım” yapmayız! Her ne yaptıysak “millet” için yaptık!!!
“Ermeni Soykırımı” ile yüzleşme, yüz yıllık İttihatçı suçlarından, “tek yol” çaresizliğinden arınma dönemini başlatmak için bir umuttur. Geri dönüşsüz yoldan, “millet” için yolsuzluğun “kader” olduğu yoldan çıkıp, “kurumlaşmış demokrasi” yoluna çıkılabilir.
“Yolluk” niyetine bir soru: Yüz yıl sonra Ermeni Soykırımı ile yüzleşme “Barış Süreci”ne zarar verir mi? Zamanlama manidar mı?!
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.01.2020
20.09.2017
18.07.2017
11.01.2017
16.09.2016
10.01.2016
29.10.2015
10.09.2015
21.04.2015
14.04.2015