Ufuk COŞKUN
Bilindiği gibi BDP’li Kürt Milletvekilleri "varlıklarını Türk varlığına armağan eden" bir kesim tarafından saldırıya uğradı. “Benim ülkem” fikrini ve inancını kalbinin derinliklerinde hissedenler, İsmet İnönü’nün ifadesiyle aldıkları milli terbiye ile kendi ırkını diğerlerinden üstün görenler, kendilerini yaratıcının sevgili biricik kulu sayanlar tarafından taşlandılar ve nefretle karşılandılar. Çünkü milliyetçilik nefreti besleyen ve büyüten bir duygudur. Ve ulus devletlerle birlikte eğitim aracılığıyla kuşaktan kuşağa aktarılmıştır. Örneğin bizde CHP 1931 yılında eğitim programına; kuvvetli cumhuriyetçi ve kuvvetli milliyetçi yetiştirmek tahsilin her derecesi için mecburidir yazdırmıştır. Dönemin Maarif Vekâleti ise “Dünyada anamızdan da canımızdan da çok sevdiğimiz iki şey vardır; Türk yurdu ve Türk milleti” yazdırıyordu programlara. Aynı programlarda ve ders kitaplarında gerektiğinde genel çıkarlar için bireysel çıkarların memnuniyetle feda edilmesinin bir meziyet olduğu aktarılıyordu. Tarih kitaplarında ise “Doğu Anadolu Kürtsüz bir biçimde dile getiriliyor ve asılları en saf Türklük kökünden geldiği halde asırlardan beri hariçten giren siyasi tahrikler ve saltanat iradesinin fena siyasetleri yüzünden bir kısmı kendilerini Türklükten ayrı saymaya başlamış olan şark vilayetleri Türkleri arasında türlü menfi politika telkinleri yürütülüyordu. Okullarda; öz Türklerin kuvai milliye hareketine destek veren, yeni Türk devletine inanan, vatan ve milletin kurtuluşu için her türlü fedakârlığı yapan insanlar olduğu öz olmayan Türklerin ise; halifelik ve saltanat yanlısı, padişah ve onun hükümetinin yönlendirmesiyle milli mücadeleyi engellemeye çalışan” ötekiler olduğu vurgulanıyordu.
Türk gençliğinin gerekirse vatanı uğruna canlarını seve seve vermeleri gerektiği de ders kitaplarında işleniyordu. “Vatan sevgisi doğal olarak, vatan için fedakârlığı hatta ölümü bile seve seve göze almayı gerektirmektedir.Doğru sözlü, temiz yürekli, vatan için kahraman ve fedakâr çalışkan ve bilgili olmaya çalışınız. Ancak bu ahlakla ve vatan için canınızı feda etmek ülküsü ile birbirinizi severek Türk adını göklerde tutabilirsiniz” diyordu ders kitapları..Daha düne kadar askerlerin girdiği Milli Güvenlik derslerinde ise milliyetçi olmayan rejim düşmanı olarak gösteriliyordu. Kitaba göre herkes milliyetçi olmak zorundaydı. Çünkü iç düşmanlarımızı ancak milliyetçi duygularla yok edebilirdik. Sinop’ta görüldüğü gibi! Türklük bilincinin ve Türk inkılâbının genç nesillere benimsetilmesi düşüncesinin parti ve eğitim programlarında yer ettiği bir ülkede insanların içinde militan bir ruh gelişmesi doğal sonuçtur. Bu durumda insanlar diğerlerine karşı iflah olmaz bir nefretin de sahibi oldular..Bu yüzden Kürt,Alevi, Başörtülü,Ermeni,Ateist vs birer düşman olarak yer ediyor zihinlerinde..İşte bu yüzdendir ki bir taraftan eğitim sisteminin milliyetçi anlayıştan arınıp özgürlükçü ve çoğulcu bir anlayışa evirilmesini istememin bir nedeni de budur.Çünkü milliyetçilik fikrinin eğitim aracılıyla kuşaktan kuşağa aktarıldığı bir ülkede Kürt sorununu,Alevi sorunu ve Ermeni sorunu bu şekilde asla çözemeyiz.
Yıllardır aldığımız bu türden bir Türklük terbiyesi ile de tarihi boyunca sürekli sevaplarının kaydedildiği bir ülkenin insanları saydık kendimizi..Aynı zamanda hataların kaydedilmediği, büyüklüğümüze yediremediğimizden dolayı da hatalarla yüzleşilmediği bir toprak parçası üzerinde tertemiz bir hayat yaşamakta olduğumuza inandık. Hata yapmak bir Türk’e yedirilemedi bu ülkede..Bu yüzden bu toprak parçası üzerinde hatasını kabul eden ve onu itiraf ederek telafi etme erdemini gösteren bir devlet büyüğüne rastlamak neredeyse imkansız gibidir.Çünkü Allah’ın has kullarıydı onlar.Masum,hatasız,yanlış yapmayan kutsal,dokunulmaz,hikmetinden sual olunmaz varlıklardı.Türk’lerin at sırtından başlattığı bu kutsal yolculukta hep yol gösterici oldular.Öyle ki Türk milletini yönetenler neredeyse birer melekti..Melekler tarafından yönetildiğini sanıyordu Türk milleti de..Türklerin insanlık tarihinden bu yana işlediği sevapları ve günahları bir teraziye koyma imkânımız olsaydı eğer muhakkak terazinin ağır basan sağ tarafı bizlerin olurdu.Şimdi gelin bu duygu ve inançla yoğrulmuş insanlardan diğerlerinin de kıymetli ve değerli olduğuna dair bir duygu elde edin. Milliyetçilik fikrinin her şeyin üstünde tutulduğu bir yerde insanların diğerlerine görecek gözü olmaz. Ancak Sayın Tayyip Erdoğan’ın BDP’li Kürt milletvekillerini savunması ve bu minvalde milliyetçiliğin her türlüsüne karşı çıkması kuşkusuz çok önemli. Artık milliyetçi fikirlerden arınmak zorundayız. Milliyetçilik bir hastalıktır ve barışın önünde ciddi bir engeldir. Bunu da ne yazık ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun ifadelerinde gördük. Çünkü yazımın başında da ifada ettiğim malum eğitim programlarına ve ders kitaplarına kuvvetli milliyetçiliği vurgu yapan bilgileri yazdıran parti CHP’dir. Ve CHP bununla yüzleşmediği sürece bir Türkiye partisi olmayacaktır.MHP’yi mevzubahis bile etmiyorum..
Her şeye rağmen AK Parti’nin ve özgürlükçü kesimin(Türk, Kürt, Alevi, Liberal fark etmez) gayretleriyle Türkiye son yıllarda ciddi bir “barış” imkânı yakaladı. Şüphesiz barış; kandan, nefretten ve faşizmden beslenenler için ürkütücü bir kavramdır. Bir o kadar da gereksizdir. Çünkü hatadan münezzeh bir ırk için barışa da gerek yoktur. Barış ancak özgürlükçü, sağduyulu insanların Türküyle Kürdüyle birlikte yaşama arzusu güdenlerin işidir. Ve çok şükür buna müsait bir imkân yakaladık. Bu iki kesimin mücadelesi Türkiye’nin kaderini belirleyecektir. Kalıplaşmış kavramların, korkuların ve vehimlerin ötesinde duru bir zihinle insanlığımızı ön plana çıkartarak kendi aramızda özgürleşmeyi, barışı, huzuru, hukuku ve adaleti sağlamanın yol ve yöntemlerini aramak durumundayız. Herkes elini vicdanına koyarak meselelere önce insani açıdan yaklaşmak durumundadır. Bu bakımdan insan hak ve özgürlüklerini sahip çıkmak demek bir bakıma toprağına, yurduna ve insanına da sahip çıkmak demek değil midir?
Bir Türk olarak bugüne kadar Kürt halkının doğuştan sahip olduğu değerleri aşağılayan, yok sayan, inkâr eden bir anlayışın yerine bu insanların sahip oldukları değerleri benimseyen, haklarına saygı duyan ve sahiplenen bir anlayışın öncelikle biz Türklerde yer etmesi gerektiğini tekrar vurguluyorum. Bu karmaşık ve çözümü de bir hayli güç sorun karşısında bize düşen sorumluluk bu olmalıdır. Tekrar tekrar eski defterleri açmanın bir manası yok. Herkes elini vicdanına koymalı. Türk=İnsan demek değildir. Hiçbir ideolojinin esiri olmadan ve kimsenin yol göstericiliğine kanmadan özgür, çok kültürlülük temelinde ve önce insan diyerek barışa sahip çıkmalıyız. Yeni anayasa ve barış sürecinde ve üst kimlik tartışmaların yaşandığı bir dönemde vahim hadiselerle karşılaşabiliriz. Provokatörler bu süreçte boş durmayacaktır.. Örneğin daha yeni İstanbul Sultanbeyli’de Atatürk heykeline baltalı saldırılı yapılmış. Milliyetçi, ulusalcı zihniyetlerin sahnede yer alacağı çetin bir dönemden geçiyoruz...Türküyle Kürdüyle bu ülkede özgürce yaşayabilmenin yolu çetin.Ancak bunu aşabilecek durumdayız.Ben umutluyum.. Bu arada BDP’li Kürt milletvekillerine geçmiş olsun diyorum..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları




































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019