Ümit KIVANÇ
İsrail’de, yöneticilere tavsiye niteliğindeki bir bakanlık raporu, Gazze problemini halletmek için mümkün tek yolun Filistinlilerin Sina Çölü’ne sürülmesi olduğunu tesbit ediyor. Etnik temizliğin bir çözüm politikası olarak uygulanabilmesi için gereken siyasî, diplomatik, ideolojik çalışmaları ortaya koyuyor.
Belgenin varlığından ilk olarak Ekim’in son haftasında İsrail ekonomi gazetesi Calcalist’te sözedilmiş. Tamamıysa ilk olarak 29 Ekim günü İsrail haber sitesi Local Call’da yayımlanmış. Ben metin hakkındaki yazıyı bir gün sonra, Local Call için “ortak sitemiz” diyen +972 Magazine’den (Filistinli ve İsrailli gazetecilerin birlikte çalıştığı bir yayın) okudum.
İsrail’in “İstihbarat Bakanlığı” adını taşıyan, ama devletin çok sayıdaki istihbarat örgütüyle doğrudan ilişkili olmayıp daha çok think-tank gibi çalışan kurumunca hazırlanmış bir rapor sözkonusu. Bakanlık, karar vericilerin önüne dikkate almaları gereken koşulları, karar seçeneklerini ve gerekleri ile muhtemel sonuçlarını koyuyor, atılacak adımların halkla ilişkiler-propaganda yönüne dair öneri geliştiriyor. Siyasî kararlar üzerinde doğrudan etkisi yok. Rapor yeni hazırlanmış ve basına ulaşması öngörülmemiş, +972’de 30 Ekim günü yayımlanan, Yuval Abraham imzalı habere göre. Abraham, başında Başbakan Benjamin Netanyahu’nun Likud Partisi’nden Gila Gamliel’in bulunduğu bakanlığın raporun doğruluğunu onayladığını belirtiyor. Bu bakanlığın, başbakanın ortaklarına -belki muhaliflerine- kabul ettirmek istediği politikalara zemin veya destek malzemesi üretmek için de çalıştığını düşünebiliriz.
+972 yazarı Yuval Abraham’a göre, karar veya yaptırım gücü bulunmayan devlet kuruluşunca hazırlanmış rapor tek başına, alınmış kararların, belirlenmiş politikaların varlığına kanıt sayılmasa da, burada Gazze halkına ne yapılacağı hakkında “en elverişli seçenek budur” diye ortaya sürülen “Sina Çölü’ne tehcir”in açıkça devletin üst düzeyinde konuşulduğunu gösteriyor. Bana sorarsanız, daha fazlasını da gösteriyor.
ÜÇ SEÇENEK
Gazze’deki “sivillerin durumunda önemli değişiklik” zaruretine işaret ederek başlayan rapor, Gazze halkına ne yapılacağına ilişkin üç seçeneği uygulanabilirlik, meşrulaştırılabilirlik ve stratejik etkilerin yanısıra, Filistinlilerde Yahudiler ve İsrail’e yönelik olarak ideolojik dönüşüm yaratıp yaratamayacağı bakımlarından da ele alma iddiasında.
Üç seçenek şunlar: (1) Filistinliler Gazze’de kalır, burayı da Filistin Ulusal Yönetimi yönetir. (2) Filistinliler Gazze’de kalır, yeni bir yerel Arap yönetimi oluşur. (3) Gazze’nin sivil halkı Sina’ya sürülür.
Favori olan, üçüncü seçenek: Çünkü “İsrail için olumlu, uzun vadeli stratejik” getirileri var ve “uygulanabilir” nitelikte. Yalnız bu, “uluslararası baskı karşısında siyasî kadronun kararlılığını” ve “ABD ile İsrail yanlısı başka ülkelerin desteğini almayı” gerektiriyor.
İsrailli resmî think-tank’çilerin “tek çare bu” diyerek tehcir çözümüne nasıl ulaştığını merak edenler için, rapordan bazı yerleri aktaracağım.
İlk seçenek neden zayıf? Çünkü sahici bir Filistin devletinin kurulmasının önündeki başlıca engel, Gazze ile Batı Şeria’nın hem fizikî hem de yönetsel ayrılığı. Bu şık bu engeli ortadan kaldırdığı gibi, rapor yazarlarına göre “Filistin ulusal hareketi için görülmemiş bir zafer” anlamına gelecek. Üstelik bu zaferi “binlerce İsrailli sivil ve askeri” öldürerek kazanmış olacaklar, oluşacak durum da İsrail’e herhangi bir güvenlik garantisi sağlamayacak. Ayrıca Gazze halkı Filistin Ulusal Yönetimi’nin otoritesini kabul etmeyecek. “Geçmişte denendi” diyor raporu yazanlar. (Hamas’ı İsrail tam da bu sebeple güçlendirmemiş gibi.)
Filistin Ulusal Yönetimi hakkındaki İsrail görüşü Batı Şeria’daki durumun da kalıcı olmadığını ortaya koyuyor. Bunlar bize düşman, diyor rapor yazarları. Zaten Mahmut Abbas yönetiminin çökmek üzere olduğunu, şu anda onun yönettiği yerde de Hamas’a desteğin daha fazla olduğunu vurguluyorlar. Onu güçlendirmeninse “stratejik bakımdan İsrail’in zararına” olduğunu belirtiyorlar.
Raporda, Hamas’ı devirip yerine FKÖ’yü geçirmek için savaş gerekeceğine, çatışmalar uzadıkça “yaralı sivillerin fotoğraflarının” her tarafa yayılacağı zamanın da uzayacağına işaret ediliyor. Burada özellikle “yaralı” ifadesinin kullanılması ilgi çekici. Üç haftada sekiz bin kişi öldüren birileri için…
İkinci seçenek, yeni yerel Arap yönetimi öngören şık da raporda uygunsuz bulunuyor. Çünkü, bunun da uzun süreli şehir savaşı gerektirecek oluşu bir yana, “Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki gibi… İslâmcı olmayan bir siyasî önderlik” oluşana ve idareyi ele alana kadar İsrail ordusunun Gazze’ye hakim olması gerekecek ve sivil halkın başında askerî yönetim manzarası zamanla uluslararası desteği kaybedecek. Üstelik istendiği gibi, “BAE tarzı” bir yerel yönetim oluşsa bile “bu yine Hamas destekçilerine dayanacak”. Böylece gerekli ideolojik dönüşüm de sağlanamayacak.
GARANTİLİ ÇÖZÜM İÇİN TEK ŞIK
Her iki şıkta dönülüp dolaşılıp bugünkü vaziyete geri dönüleceği yargısına varılan raporda, üçüncü şık, tehcir seçeneği, en garantili çözüm olarak tasvir ediliyor. Buna göre: Sina’da önce çadırkentler kurulacak, sonra Kuzey Sina’da sivil halkın yerleştirileceği yerlerin inşasına geçilecek. Mısır’la İsrail arasında birkaç kilometrelik bir insansız alan bırakılacak, tehcir edilen Gazzelilerin buraya girişine izin verilmeyecek, ilaveten, İsrail-Mısır sınırında bir güvenlik çemberi oluşturulacak.
Bu hedefe gidilirken hangi adımların atılacağı sıralanıyor. Bunların ilk ikisinin -Gazze halkını ilk aşamadaki hedef bölge Kuzey Gazze’den güneye kaydırma ile sokak savaşını kolaylaştırmak için binaları bombalama, mahalleleri boşaltma- atılmış olduğunu biliyoruz. Sonraki adımda Gazze’nin bütünüyle işgal edilmesi var. Bunun halk oradayken Hamas’ı devirmeye çalışmaktan çok daha kısa süreceği, daha kolay olacağına dikkat çekiliyor.
Rapor yazarları, büyük ölçüde nüfus kaydırmayı gerektiren bu seçeneğin “ilk bakışta uluslararası meşruiyet bakımından zorluk taşıdığını” kabul ediyor, ama halk sürüldükten sonra yürütülecek savaşta sivil kayıplar çok daha az olacağı için bunun sözkonusu sakıncayı telafi edeceğini ileri sürüyorlar. Kaldı ki: “Savaş bölgelerinden (Suriye, Afganistan, Ukrayna) geniş ölçekte göç ve nüfus hareketi, savaş bölgesinde kalmanın tehlikeleri gözönüne alındığında, doğaldır ve istenen bir durumdur,” rapora göre. Hattâ, diyorlar, savaştan önce de “Gazze’nin yerel halkı arasında göçme eğilimi yaygındı. Savaş bunu sadece artırdı.” Bazen insanın nutku tutuluyor.
Hele tehcirin “yasal” koşullarını ortaya koydukları kısım, gerçek bir kötü ruhluluk ürünü:
“(a) Bu, İsrail’e askerî saldırıda bulunmuş bir terör örgütüne karşı yürütülen savunma savaşıdır. (b) Sivil nüfusun bölgeden tahliyesi, hayat kurtaran, yaygın kabul gören bir yöntemdir ve 2003’te Irak’ta Amerikalıların kullandığı yaklaşımdır. (c) Uluslararası hukuk uyarınca Mısır’ın halkın geçişine izin verme yükümlülüğü vardır.”
Bunu meşruiyet önerileri izliyor: “yerinden edilmiş nüfusa yardım edecek ve onları mülteci olarak alıp bünyesinde eritmeyi kabul edebilecek ülkeleri hedefleyen geniş bir diplomatik inisiyatif”in gerekli olacağına işaret ediliyor. Elbette: “Bu girişime uygun ülkelerin bir listesi bu belgenin Ek A’sında bulunuyor.” (Yazının sonunda buna geleceğiz.) Raporcular, Gazze nüfusunu başka ülkelerde mülteci etme operasyonunun “uzun vadede daha geniş meşruiyet kazanacağını” iddia ederken, sanırım kimi dostlarının da sabrını sınamaktan kaçınmıyorlar; çünkü sürecekleri bu insanlara vatandaşlık verilerek “bir devlet çerçevesi içinde entegre edilebileceklerini” hatırlatıyorlar herkese.
Bu şıkkın İsrail’e yararları sayılırken, Filistinlilerin ideolojik dönüşümü meselesinden kurtulunacağını da ifade ediyorlar; “her ne olacaksa bizden uzakta olacak, sonrasından bize ne!” mealinde.
TEHCİRLİ ÇÖZÜMÜN FAYDALARI
Rapor yazarları sanki bazen daha bir sadede gelerek konuşuyorlar. Özellikle etnik temizlik çözümünün stratejik getirilerinden sözederken. Neler getirecek Filistinlilerin topluca sürülmesi?
Önce bir defa, “Caydırıcılık”: “Bu münasip yanıt bütün bölgede ciddî caydırıcılık yaratmayı sağlayacak ve Güney Lübnan'da benzer bir harekete kalkışmaması için Hizbullah’a güçlü mesaj gönderecektir.”
Yalnız kimileri caydırılırken, kimileriyle arayı düzeltmekten vazgeçilmeyecek; Gazze’yi “temizlemek”, Filistinlileri yok sayarak başlatılan “normalleşme” politikasına da yarayacak, raporculara göre: “Hamas’ın devrilmesi Körfez ülkelerinden destek getirecektir.”
Yine de asıl amaç, Filistinlileri çökertmek: “Ayrıca bu seçenek önemli ve kesin bir darbe anlamına gelmektedir.”
Raporcular, Sina’ya Filistinli tehcirinin “Mısır'ın Kuzey Sina’daki kontrolunu güçlendireceği” iddiasında. Filistinlilerin sürüleceği yöreye silah girmemesi için Mısır’ı bekçi dikmek istedikleri anlaşılıyor. Bir öneri de, Müslüman Kardeşler’in “Mısır’da ve dünya çapında DAİŞ’e benzer bir konuma sürüklenmesi” için daha çok çalışılması.
KİMDEN NE BEKLENEBİLİR?
Hangi devletlerden bu etnik temizlik harekâtına ne gibi katkılar alınabilir? Raporcular tek tek veya gruplar halinde çeşitli devletleri ele alıyor ve bunların hangi teşvikler veya zorlamalar karşılığında tehcirli formüle ne katkılar sunabileceklerini araştırıyorlar. Bu kısımlar özellikle ilginç.
Başta ele aldıkları devlet tabiî ABD. Batı’nın İsrail’e Hamas saldırısıyla sarsılmış olan caydırıcılığını Filistinlilerin sürüldüğü senaryo ile onarabileceğini, Direniş Ekseni’ne darbe vurmuş olacağını, küresel lider konumunu yeniden elde edeceğini, bariz İsrail zaferinden çıkarı olduğunu Washington’a hatırlatıyorlar. Beklentileriyse, etnik temizlik harekâtını parayla veya mülteci kabul ederek desteklemeleri için Mısır, Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve BAE’ye ABD yönetiminin baskı yapması.
Senaryo milyonlarca Filistinli’yi Sina’ya götürdüğü için mecburen başrol oynayacak Mısır’dan beklentiler -yukarıda da geçti- elbette pek çok. Bunlar arasında, tehcir edilecek bunca insandan bir kısmını alsın diye “Türkiye’ye diplomatik baskı yapması” da var. Karşılığında, ABD ve Avrupa devletlerinden, ekonomik bunalım içerisindeki Kahire’ye destek çıkmaları istenebilirmiş!..
Suudilerden elbette öncelikle para istenecek. “Yerinden edilecek nüfusun değişik ülkelere yerleştirilmesi” operasyonu için! Hedefin “Filistinli” ulusal kimliğini bütünüyle yok etmek olduğunu gösteren o kadar çok işaret var ki… Değişik ülkeler arasında Avrupa ülkeleri ve “özellikle Akdeniz ülkeleri” de bulunuyor; adı anılanlar, Yunanistan’la İspanya. Ayrıca Mağrip ülkeleri Fas, Libya, Tunus da var. Bunların yalnız Filistinlileri almaları değil, Sina’ya gelip bekçilik etmeleri de bekleniyor. İsrailli raporcular, mülteci politikası görece gevşek Kanada’yı da ihmal etmemişler, çöl sıcağına sürülecek halktan bazılarını da kuzey soğuğuna yollamayı öngörmüşler.
Finişe yakışacak başlıkla bitirelim: Büyük reklam ajansları. Bunlar da ihmal edilmemiş, üstelik benzeri ancak bunlarda görülecek sinir bozucu uyanıklıkla. Ajanslardan elbette Batı dünyasında etnik temizlik harekâtını temize çıkaracak kampanyalar örgütlemeleri beklenecek. Fakat bunu yaparken, İsrail yanlısı gözükmemeleri istenecek, hattâ kampanyalarda yer yer İsrail’e bozuk atılması iyi olacak, zira başka türlü seslenildiğinde asla kulak vermeyecek olan birilerine hitap edilecek bunlarla. Maksat “Filistinli kardeşlere yardım ve onları rehabilite etme” çünkü!? Raporcular aynı anda yol da gösteriyor siyasetçiye. Her gün birkaç yüz insanı ama ölü ama yaralı yıkıntılar altında bırakan, eline otomatik silah verilmiş faşist saldırganları Batı Şeria’da Filistinlilerin köylerini yakmaya gönderen soykırımcılar için fazla ince kaçabilir bu öneri.
İşte İsrail “İstihbarat Bakanlığı”nın hazırladığı tavsiye raporunun özeti bu. Apaçık tehcir ve etnik temizlik öneriyor, bu suça birçok başka devleti de ortak etmenin yollarını gösteriyor. Türkiye’ye de mülteci kabul edecek ülke rolü biçilmiş burada.
Eğer İsrail devletinin üst kademelerinde strateji, politika vs. konuşulurken seviye ve çerçeve buysa, yakın gelecekte bugünkünden de vahim olaylar yaşayacağız demektir.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları

































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024