Ümit KIVANÇ
Yunanistan'ın Avrupa'nın hükümdarlarıyla boğuşması, farklı birkaç meseleyi önümüze koydu. Bunlardan ilki, eşitlikçi, adaletçi olmasa da görece demokratik bir "ideal" olarak Avrupa Birliği kavramının çöküşü. İkincisi, Almanya'nın, 2. Dünya Savaşı sonundan bu yana, uzun ve zahmetli uğraşlarla anca kısmen temizleyebildiği zorba imajının başka kılıkta tekrar canlanması. Solla, toplumsal değişim mücadelesiyle, politika kavramıyla, apolitiklik ve hariçten gazel okumakla vs. ilgili meseleler de var, ama şimdilik çerçevemizi neoliberallerin küstahlığıyla sınırlı tutalım.
Yaşanan sürece sırf “ekonominin gerekleri” gibi bir açıdan bakmanın -bizzat hareket noktasının şaibeliliği bir yana- ne kadar sığ ve isabetsiz kaçacağını, olan biteni “ekonomik tedbirlere dair görüşmeler” diye adlandırmanın düpedüz münasebetsizlik olacağını anlamalıyız.
“Yunanistan krizi”nde Avrupalı banker&bürokrat koalisyonunun dayatmacı tutumuna açıkça karşı çıkan Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz, meselenin ekonomi meselesi olmadığını, derdin Yunanistan'a boyun eğdirmek olduğunu açıkça dile getirmişti.
Stiglitz'e “aşırı solcu” muamelesi yapıp dediklerine kulak tıkayacak “serbest piyasa” militanları içinse, Bir Liberalin Vicdanı diye kitap yazmış, aynı adlı blogu yaklaşık on yıldır New York Times bünyesinde yayımlanan Paul Krugman'dan gelsin! Krugman, (Avrupalı on dokuz maliye bakanının oluşturduğu) Eurogroup'un Yunanistan'a dayattığı paketi “çılgınlık” diye niteledi, Twitter'da kampanya sloganı yapılan #ThisIsACoup (BuBirDarbedir) başlığını kesinlikle haklı bulduğunu ilan etti ve müzakere süreci boyunca “bir şekilde ekonominin ikincil mevzu haline geldiğini” söyledi. Çünkü, Krugman'a göre esas amaç, Yunanistan'ın “ulusal egemenliğini tamamen yıkmak”tı.
Bunlar, Yunanistan'ın müstafi maliye bakanı Yanis Varufakis'in görüşmelere dair anlattıklarını bütünüyle doğrulayan tesbitler. Varufakis, Avrupalı bakan ve bürokratların görüşmeler boyunca takındıkları küstahça tavırları kanlı canlı tasvir etti. Üzerinde uzun uzun çalıştıkları önerileri sunarlarken nasıl kimsenin dinlemediğini, herhangi bir önerilerini anlattıklarında nasıl herkesin boş boş baktığını anlattı: “İsveç millî marşı da söyleseniz aynı tepkiyi alırdınız” dedi.
Varufakis, “Başbakan Tsipras'ın beş yıldır Avrupa politikalarına yönelttiği bütün eleştirileri ona yedirmeye karar vermişlerdi,” diye özetledi işin bir yanını. Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve IMF'den oluşan “Troyka”, her şeyden önce, hiç kimsenin, hele Yunanistan gibi ufak, güçsüz devletlerin, bu merkezî iradeye aykırı hareket edemeyeceğini gösterme peşindeydi. İspanya gibi, İtalya gibi ülkelere de başlarına gelecekler şimdiden gösterilmeli, hadlerini bilmeleri sağlanmalıydı.
Ve bütün bunlar, Yunanistan hükümetini temsil eden insanların dediklerine sinek vızıltısı muamelesi yaparak, bizzat kişisel onurlarını kırarak, onları küçük düşürerek yapılmalıydı ki, herkese ibret olsun. Avrupalı nezaketinden, bir dayanışma mekanizması olarak Avrupa “birliği”nden eser kalmamıştı ortalıkta. Yunanistan heyetindeki danışmanlardan biri, Eurogroup Başkanı Jeroen Dijsselbloem’in kendilerini nasıl düpedüz tehdit ettiğini açıkladı. Hollandalı siyasetçi, basbayağı, “kemer sıkma anlaşmasını imzalamazsanız bankalarınızı batırırız” demeye getirmişti.
Gerçi Almanya Başbakanı Angela Merkel, 13 Temmuz akşamı, “Zorluklarla karşılaştığımızda, Avrupa'nın birliği fikrinin ne büyük hazine olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız,” dedi, Avrupa'da 500 milyon insanın “özgürlük, demokrasi ve hukuk devleti değerleri üzerine kurulu” bir topluluk içerisinde yaşadığını söyledi. Ancak Merkel'in laf ola tekrarladığı beylik tarifin hangi gerçeğe denk düştüğü artık epeyce belirsiz.
Zira, müstafi bakan Varufakis'in çizdiği tabloya göre, demokrasi idealleriyle biraraya gelmiş insanlardan çok, Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble'nin yönettiği bir zorbalar timi, artık Avrupa'nın tepesindeki.
Schäuble gibi faşizan siyasetçilerin yön verdiği Almanya politikasının, epeyce tehlikeli bir rotaya oturmak üzere olduğu anlaşılıyor: Tek merkezden (şüphesiz Berlin) sıkı disiplinle yönetilen bir neoliberal Avrupa. Böyle bir Avrupa'da şüphesiz “zayıf” ulusların söz hakkı olmayacak. Varufakis'e göre Schäuble, “bir malî sorumlunun ulusal bütçeleri veto edip egemenlikleri çiğneyebildiği bir Avrupa düşlüyor”.
Schäuble'nin Avrupa'sında, muhtemelen, güçlüler arasından disiplini bozmaya kalkan olursa da aralarından en güçlüsü onu hizaya getirecek. Nitekim, Yunanistan'ın üzerine bu kadar şirretçe ve hoyratça çullanılmasının ardında, Almanya'nın Fransa ve İtalya'yı hizaya getirme hesaplarının bulunduğunu ileri sürenler var. Merkel ile Schäuble'nin, “ne pahasına olursa olsun birlik” yerine disiplinden yana olduğu biliniyor.
İzlediğimiz süreç, Yunanistan'dan önce, Avrupa'nın nereye gittiğini sormamızı gerektiriyor. İki simgesel olay, sorunun aciliyetini ortaya koyacaktır.
İlki, Yunanistan heyetinin âdetâ azarlandığı toplantıları yürüten “Eurogroup”un şaibeli varlığı. Varufakis'in anlattığı olaya bakın: Bir aşamada, Eurogroup, Yunanlı temsilcileri almadan toplanmaya kalkıyor. Euro bölgesi maliye bakanlarının ancak oybirliğiyle karar alabileceğini öne sürüp, “bunu yapamazsınız” diyorlar. Başkan, “Eminim, yapabilirim,” deyince Yunanlılar yasal dayanak göstermesini talep ediyorlar. Bunun üzerine ortalık biraz karışıyor, danışmanlar, hukukçular koşuşturuyor, telefonlar ediliyor, oraya buraya bakılıyor... Sonuçta gelip Yunanlılara diyorlar ki: Eurogroup'un kuruluşunu, faaliyetini düzenleyen herhangi bir yasa veya anlaşma yok!
“Euro bölgesi maliye bakanları”nın böyle JİTEM gibi, gerektiğinde “yoktur” denebilecek bir örgüt halinde toplanıyor ve bir ülkenin geleceğine dair talimatlar dayatıyor olabilmesi pek tuhaf ve ürkütücü görünüyor; lâkin Varufakis'in anlattığı bu.
İkinci olay, Almanya Maliye Bakanı Schäuble'nin, bizzat parlamenter demokratik sistemi manasız ilan eden tavrı. Demiş ki: Sizden önceki hükümetlerle yaptığımız anlaşmaları sırf bir seçim oldu diye değiştiremeyiz. On dokuz ülkeyiz, devamlı biryerlerde seçim oluyor, her seçimden sonra kararlarımızı mı değiştireceğiz?
Bunun üzerine Varufakis kalkıp, “O halde borçlu ülkelerde bundan böyle hiç seçim yapılmasın,” demiş.
Peki kimse cevap vermiş mi? Müstafi bakan, “Bu dediğimi hiç de garip karşılamamış olabilirler,” diyor.
Bu şartlarda, “efendim ekonomi...” diye kaş kaldıranlarla aynı meseleden bahsetmediğimiz ortadadır. Avrupa Birliği fikri, her şeye rağmen, varlığı yokluğundan iyi bir güçtü. Milliyetçiliğe, düşmanlıklara karşı iyiydi. Ölümcül darbeleri Nazi fikriyatını ve hissiyatını sürdürenlerden alması belki de normaldir. Çünkü çöküş süreci bugün değil, göçmenlere karşı sınırlara duvar projeleri görüşmek üzere içişleri bakanları toplantıları yaparak başlamıştı.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024