Ümit KIVANÇ
Mevcut ortam yüzünden konuşamıyoruz, HDP’nin varlığı başka hesapları da bozuyor. Hâlihazırda söylenebilir haliyle şöyle diyeyim: “Kürt siyasî hareketi” alanının, esas olarak siyasetin değil silahın tekelinde olması, devletin en azından bir kanadının vazgeçilmez tercihi oldu bu ülkede. “Barış” kelimesinden neden bu kadar tiksinildiği ve bunun nasıl resmî politika olabildiği üzerine azıcık düşünecek herkes gerekli sonuçları çıkaracaktır. Dönülüp dönülüp hışımla HDP’ye yüklenilmesinde böyle bir temel sebep de var.
Yerli-millî değer değil, yerlilik-millîlikle işi olmayanların gözünde de değerli değil, yine de sükûneti benimseyelim. Hattâ sınırlarımız içerisinde saygınlığa sahip olmayan, işlevi, mânâsı, hattâ ciddîye alınır varoluş sebebi bile bulunduğuna inanılmayan sağduyuyu da devreye sokalım. Nihayet, yaklaşımımızı bizi sağa sola savurabilecek duygusal tesirlerden arındıralım. Ve soralım: Ne etti ki şu pastör size?
Bu soru baştan uyacağımı vaat ettiğim ölçütler bakımından münasip görünmediyse şu soruya geçeyim: Değer mi birader, elin papazı için..?
Türkiye’nin en üst düzey diplomatı, yani dışişleri bakanı koltuğunu işgal eden zat -mealen- dedi ki: Valla biz bu adamı tanımazdık bile. Gözaltına alınınca kendisinden haberimiz oldu. Ne çıkarımız olacak ki bizim ondan? Filan…
Koskoca bakan yalan söylemiyordur, diyeceğiz haliyle. “Biz” derken de bütün olarak, cumhurbaşkanıyla, hükümetiyle, Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten kadroyu kastediyordur.
O halde neymiş: Devlet Pastör Brunson’ı tanımıyormuş. Yirmi küsur senedir Türkiye’de yaşayan ve “Fethullahçı Terör Örgütü” militanıdır diye gözaltına alınan adam böylesine bilinmez bir kimseymiş.
Ve sonra birden altın bulunur!..
Tamam, hikâyenin o kısmını geçiyorum. “Efendim, bir de şu Amerikalı var, bunlarla görüşüyormuş, isterseniz alalım, lazım olur ileride” gibi bir diyalog olacak burada. Kapı aralığından. Sonrasını zihninizden tamamlarsınız. Onca diziyi boşuna seyretmiyor bu millet!
Meselâ ben gerisini şöyle getiriyorum: “Efendim, şimdi, uçak düşürsek olmaz, biliyorsunuz, Rusya’yla şey olduydu da sonra şey olduydu… Rahibi alalım en iyisi.” Kapı aralığından baş uzatma yarışındakilerden bir başkası seslenir: “Takas ederiz efendim.”
O esnada rahibin sünnet olup hak dinine geçtiği haberi gelir…
Yok. Gelmez. Buradan yürümez bu hikâye.
Telefondaki kısık ses: “Rahip elimizde. H.A.’yı ilk uçağa koyup gönderin, F.G.’yi Seattle açıklarında teknede teslim edin.” (Pennsylvania’ya çok ters, anlaşılmasın diye.) Gazeteler: “Nene Hatun Seattle açıklarında!” (Nene Hatun römorkorunu gönderiyor Ankara; milleti tek hedef peşinde daha hızlı birleştirebilmek için. Alt-mesaj: Bir de kruvazör yollasak ne olur, artık onu siz düşünün!) Tam Nene Hatun yola çıkarken, yine kısık ses: “Bizim bankayla da uğraşmayın daha!”
İşte dünya böyle dize getirilir. Nitekim Nene Hatun Kuruçeşme’de bağlıydı son gördüğümde. Bir öncekinde de Kabotaj Bayramı münasebetiyle, iki ufak kardeşiyle beraber Dolmabahçe açıklarında havaya sular fışkırtıyordu. Güzel görüntüydü.
Bahis oyunlarını teşvik edecek kararlar mı alınmış ne olmuş, tam bakamadım. İdlib’teki Türkiye, Rusya ve İran gözlem noktalarının karşılıklı konumlarını ezberleyip hepsini sol elle tersten yazma cezası vermiştim kendime, onunla uğraşıyordum. Çünkü CHP’den bir milletvekilinin, aşağı yukarı bir yıl sonra, Osman Kavala’nın suçlamasız iddianamesiz hapiste olduğunu hatırlaması ve bunu yüksek sesle sormuş olması karşısında kapıldığım hayret ve infial kendini etrafa da zarar verebilecek, pek tehlikeli yollarla dışavurmak üzereydi ve benim önümde, İdlib gözlem noktalarını ezberleyip hepsini sol elimle tersten yazmak dışında çare yoktu. Yani kumarı teşvik meselesinin aslını esasını anlayamadım.
Fakat bunun takas için rahip bulundurma projesiyle bir münasebeti olması icap ettiğini sezebildim.
Çünkü, sükûnet ve sağduyu vaadimi tutayım ve bu defa daha gösterişsiz ama daha okkalı bir soru sorayım: Bu kumar değil mi, allahaşkınıza? Neye dayanarak, neyi hesaplayarak ve neleri neleri hesaplamayarak, götürüsü getirisinin bin katı olabilecek bir rehine dalaşına girildi? O Rusya uçağının düşürülüş öyküsünü başka türlü düşünüyor insan bu durumda. İlk taslak, sahne 1: Salla bakayım, hah, dübeş geldi, söyleyin düşürsünler! Öbür öneri: Düşürelim, bakalım ne olacak? İddiaya da girelim mi sayın başbakanım? Yok paşam, iddia kültürümüzde yok, benliğimizde yok; bizi Halep’in sokaklarına, Bağdat’ın meydanlarına sorun! Aa, düştüü!.. Putin köpürmüş mü? Niye ki?
“Komünizm tehlikesi” millî güvenlik meselesi olmaktan çıktığından beri, ABD ile mâkûl ölçülerde dalaşmak, Türkiye’yi yöneten/yönetecek herkesin gönlünde yatan aslan. Çünkü içeride çok kazandırıyor. Norveç ikinci liginden maç sonucu tutturmaya da gerek kalmaksızın. Gelin görün ki, Washington -en azından henüz- içeride değil. (Biraz uzak, Seattle kadar değil ama.) Posta konduğunda bunu ciddîye alıp işleme koyuyor. Şımarık emlakçı tek başına değil. Kongresi var, Pentagon’u şusu busu var. Bunlar bitmek bilmeyen itişmeler içerisinde iş görüyorlar. Ne mutlu Ankara’ya ki, bunların arasını yapıp kendisine karşı hizalamayı başardı. Belki plaket verirler, bilmiyorum.
Bu kadar da değil. Çıkıp “ver papazı, al papazı” dediğinde, “Benim yargım bağımsız değil, talimatımla iş yapar”ı cihan âleme ilan etmiş oluyorsun. (Türk’ün Cihan hakimiyeti Mefkûresi’ndeki cihan.) Başkasının seni itham etmesiyle itirafını kendin haykırman farklı şeyler. “İlle de küme düşeceğim!” diye tutturmaya biz bile mânâ veremiyoruz, başkaları nasıl versin?
ABD, ABD’dir. Şimdiye kadar işlediği uluslararası suçların dökümü ansiklopedi oluşturur. Dolayısıyla ABD ile dalaşmanın bin türlü haklı sebebi olabilir. Şimdiki nedir? “Vallahi, tanımadığımız bir rahip. Yargımız da bağımsız, talimat veremeyiz. Zaten ne çıkarımız olacak ki?” Hah, yedi herkes de! Esası neymiş: Yargılayıp mahkûm ettiğin Halkbank genel müdür yardımcısını ver, Halkbank’a düşük ceza ver, bankayla ilgili öbür soruşturmaları durdur. Arada bizim kızı da bıraktırıver İsraillilere.
– Peki sen ne yapacaksın karşılığında?
– Rahibi ev hapsine koydum.
– Yok sana o zaman F-35 falan.
– Bize tehdit sökmez!
– Herkesi fiştikleyeceğim, borç da verdirmeyeceğim sana.
– Biz kimseye boyun eğmeyiz.
– Hele bi İran’dan gaz maz al da göreyim!
İşte bence varılmak istenen nokta burası. Bizim kimseden gaz temin etmeye ihtiyacımız mı var, allahaşkınıza? Gazla besleniyor, gazla eğitiliyor, gazla yaşıyoruz. Bi çayı mı yapamayacağız? Türk’ün Cihan Hakimiyeti Mefkûresi daha kaç kuşağı besler büyütür. Belki kışın kaloriferler sorun olabilir…
Bir de… öbür silahımız var. Tamamen yerli-millî sanıyoruz, ama değil. Yine de, geliştirilmesinde payımız var. Ekonomin berbat yere doğru mu gidiyor? Güya en sıkı müttefikin olan, onyıllarca kader birliği ettiğin emperyalist ağabeyle papaz mı oldun? (Bu deyimin şu güncel hadiseler olsun da cuk otursun diye imal edilmediğine inanmak ne zor…) Bu yüzden, efelenene kadar hesaba katmadığın başka hesapların da altüst mü olacak? İçeride zaten sınırdaki desteğinin daralan ufuk ve fakirleşme nedeniyle azalması tehlikesi mi var?
İstikamet belli: “Kürt Mehmet”. Hem o artık sadece Kürt de değil.
Küçülen ekmek yüzünden büzüşen gönüllere azıcık ferahlığı öbür tarafta daha da çok hayat karartarak temin etmek böylece mümkün. Bir tür vampirlik. Öldürüyor, kanıyla başkalarını besliyorsun.
Tabiî, “HDP’yi destekleyen de hesap verecek” tehdidinin gerisinde yatan sadece bu kan ihtiyacı değil. Şu anda planlanan iktidar yapısının bütünüyle kurulmasını engelleyen sadece tek etken var: HDP’nin her şeye rağmen alabildiği oylar. Ve haliyle, bunların ifade ettiği destek.
Mevcut ortam yüzünden konuşamıyoruz, HDP’nin varlığı başka hesapları da bozuyor. Hâlihazırda söylenebilir haliyle şöyle diyeyim: “Kürt siyasî hareketi” alanının, esas olarak siyasetin değil silahıntekelinde olması, devletin en azından bir kanadının vazgeçilmez tercihi oldu bu ülkede. “Barış” kelimesinden neden bu kadar tiksinildiği ve bunun nasıl resmî politika olabildiği üzerine azıcık düşünecek herkes gerekli sonuçları çıkaracaktır. Dönülüp dönülüp hışımla HDP’ye yüklenilmesinde böyle bir temel sebep de var.
Dönelim papaz olma hallerine. Fakat oraya dönmüyoruz. Oraya dönmeden bağırıp çağırıyoruz. En fazla başımızı çeviriyoruz, elimiz kolumuz bu tarafa uzanıyor. Trump’a mı kızdık, geçiriyoruz bir tane, Selahattin Demirtaş’ın kafasına. (Hillary Clinton’a kızsaydık Pervin Buldan’a vuracaktık.) Mike Pence kelek mi yaptı? Vur Ayhan Bilgen’e uçan tekmeyi. Falan… Nihayet sıra destekçilere geldi. Bizler de herhalde Amerikan Evanjelistlerini temsilen dayak yemeliyiz. Öyle görünüyor.
KUTLAMA NOTU: Duvar gazetesi, bayağı bayağı, yoluna devam ediyor. Ne iyi oldu! Gazeteyi var eden ve yaşatan herkesin eline sağlık. Nice senelere 🙂
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024