Ümit KIVANÇ
İslâm Devleti örgütünün (DAİŞ-IŞİD; bundan böyle İD diyeceğiz) “halife”si Ebubekir el-Bağdadi, beş yıl aradan sonra ve hakkında çıkan bin türlü “öldürüldü” haberinin ardından karşımızda kanlı canlı boy gösterdi ve örgütünün bundan böyle dünyanın başına ne tür bir bela olacağına dair tahminleri doğruladı. Bağdadi, 2014 Temmuz’unda, İD’in henüz ele geçirdiği Musul’un El-Nuri Camisi’nde hilafet ilan ederken çekilen videosuyla yeryüzü sahnesinde yerini almış, sonra hiçbir fotoğrafı veya videosu görülmemişti. Yalnız geçen yaz sonunda “halife”ye ait olduğu iddiasıyla bir ses kaydı yayımlanmıştı. Uzmanlar güncel ayrıntılarla bezenmiş bu ses kaydının Bağdadi’ye ait olduğundan büyük ölçüde emindiler. 18 dakikalık son videoyu İD’in ajansı “El-Furkan Medya Vakfı” yayımladı. Bu, aynı zamanda, bu örgüt ajansının da 2016 Temmuz’undan bu yana, neredeyse üç yıldır yayımladığı ilk video. Nerede ne zaman çekildiği belli değil; Bağdadi’nin değindiği bazı ayrıntılardan, Nisan ayı içerisinde çekilmiş olabileceği düşünülüyor. Videonun siyah kareyle ayrılan ikinci kısmının başka tarihte çekilmiş olabileceği de ileri sürülüyor. Sri Lanka’daki katliamlara (21 Nisan) dair Bağdadi’nin söyledikleri yalnız ses kaydı olarak eklenmiş, İD liderinin bunları söylerkenki görüntüsü yok. Bu da, esas videonun bu katliamlardan -yani en az dokuz gün- önce çekilip kurgulanmış olduğunu gösteriyor.
Hayli sağlıklı ve halifelik ilanından bu yana şişmanlamış görünen Bağdadi’nin mesajında Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren pek bariz bir ayrıntı yeralıyor: Bağdadi’nin eline alıp örgüt faaliyetlerine dair bilgileri değerlendirdiği “dosya”lardan biri, “Vilayet Türkiye”ye ait. Aynı nitelikteki “Vilayet Kafkasya” ile beraber düşünüldüğünde, İD’in doğduğu büyüdüğü topraklardan kuzeye doğru sarkacağı -veya akacağı- anlaşılıyor. Bu cümleyi gelecek zaman kipinde kurmamız gayriihtiyarî iyimserlik sonucu değil, örgüt bundan böyle buralarda adıyla sanıyla, açıkça üstlenerek eylemler yapabilecek anlamında. Görünen manzara, yürütülmekte olan faaliyetlere dair bilgi değerlendiren lider görüntüsü. “Vilayet Türkiye” dosyasını “tetkik eden” lider, bu işi Afrika’daki cihatçı militanlara biat çağrısıyla aynı esnada yapıyor. “Vilayet Türkiye”, faaliyetlerin parçası.
Bağdadi’nin görüntülü mesajı derhal birçok uzman tarafından değerlendirildi, yorumlanmaya çalışıldı. Bazı başlıkları aktarayım, İD’in vaziyeti hakkında fikrimiz olsun. Sanırım bizi fazlasıyla yakından ilgilendirecek.
Genel perspektif • Bağdadi’nin şimdiye kadar örgütünün beslendiği zemin ve çerçeveyi genişletme eğiliminde olduğu görülüyor. Ortadoğu çemberi ve burada İD’in başarısını borçlu olduğu dinamik, Sünni-Şii çatışması, İD’in sabit toprak parçasında devletimsi yapı kurma hedefine öncelik verdiği geçmiş dönemde tuttukları yeri kaybetmiş görünüyor. Bunların yerine, aslî etkinlik alanını yeryüzünde neresi mümkünse oraya kadar genişletmek, düşman tanımında da Ortadoğu’nun Şii ahalisine saplanıp kalmamak hedefleniyor. Düşmanın “Haç/Haçlı (Hıristiyan) milleti” olduğu yeniden vurgulanıyor.
Globallik iddiası • ABD+uluslararası koalisyon destekli Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) karşı kaybettiği Bağuz savaşında İD’e komuta eden çeşitli militanları ismen sayan Bağdadi, bu yolla örgütün uluslararası yapısını vurguluyor. İsimlerini sayarak Bağdadi’nin örgüt tarihine bir “şehit komutanlar” paragrafı daha eklediği cihatçılar arasında, Bağuz’daki kuvvetlere komuta ederken ölen bir Suudi, onun yerini alan bir Iraklı, o da ölünce yerine geçen, Sina’dan bir Mısırlı, yine bir Iraklı, birkaç Suudi daha, biri Avusturalya’dan öbürleri Belçika ve Fransa’dan gelme üç kişi ve bir Çeçen var. (Cihat kahramanı Fransa vatandaşı, Hıristiyanlıktan dönme.) Bağdadi bu ayrıntılara, Bağuz savaşının intikamı için sekiz ayrı ülkede 92 eylem yapıldığı iddiasını ekleyerek, globallik imajını pekiştiriyor.
“Sebat” mesajı • Genel olarak somut eylem çağrıları ve önerileri içermeyen, daha çok “varız, örgütlüyüz, yaygınız, mücadele uzun” mesajı vermeyi amaçladığı anlaşılan videoda Bağdadi yine de birtakım somut hedeflere yönelik çağrılar yapıyor. Mali ve Burkina Faso’ya dadanmış cihatçıların kendilerine biat etmesini istiyor, meselâ. Sahra çevresindeki İD örgütünün şefi (2017’de Nijer’de dört Amerikan askerini pusuya düşüren, vücut kameralarını alıp askerlerin son anlarını görüntüleyenve bundan propaganda videosu yapan El-Kaide timinin artık belli ki İD’e biat etmiş reisi) Ebu Velid el-Sahravi’nin Fransa’ya yönelik intikam saldırılarını artırmasını buyuruyor. Ancak videonun esas olarak “mücadele uzun, yıkılmadık ayaktayız” demek üzere yayımlandığı belli: “Allah bize cihadı buyurdu, zafer vaat etmedi!” Video boyunca en çok tekrarlanan kavramın “sebat” olduğu söyleniyor.
Peygambere göndermeler • Bağdadi, kendisi ve örgütünün İslâm peygamberinin izinden gittiklerini vurgulayacak simgelerin peşinde. İD’in “şehit” komutanlarını sıralarken, Bağuz’da biri öldükçe bir başkasının komutayı ele almasını “sahabeler de böyle yapmıştı” diye aktarıyor. Ağarmış sakalının uç kısımları kınalı. Sakalı kınayla boyamaya dair hadis var!
Anlamlı silah • Bağdadi, yanına konmuş Kalaşnikof modeliyle, kendisinin cihatçı liderler silsilesindeki yerini vurguluyor ve hatırlatıyor. 1986 model AKS-74U, El-Kaide kurucusu Usame bin-Ladin’in de, sonu İD’e varan Irak-Suriye cihatçılığının efsanevî lideri Ebu Musab el-Zerkavi’nin de birlikte epey görüntü verdiği bir silah. Afganistan’da Sovyet ordusundan ele geçirilmesi bu silahı cihatçılar için özellikle anlamlı kılıyor. Yanında silahı, yeleği ve pozuyla Bağdadi bu videoda, askerî önder/komutan kimliğiyle öne çıkmayı yeğlemiş. Hollandalı cihatçılık uzmanı Prof. Pieter Nanninga’nın dikkat çektiği üzre, videodaki lider kompozisyonu, imanlı savaşçılara dersler veren El-Kaide önderi Eymen el-Zevahiri’den çok, öldürmeye-ölmeye her an hazır Ürdünlü Zerkavi’nin mizansenlerine yaraşır tarzda: ‘Başkomutan, yer minderinde oturmuş, komutanları ve kurmaylarıyla savaş planlarını ele alıyor’ manzarası yaratılmış. Ve bu arada, kendisine raporlar (“dosya”lar) sunulan, bunları alıp inceleyen lider imgesiyle, hem örgütün tıkır tıkır işlediği hem Bağdadi’nin görevinin başında ve her şeye hakim olduğu izlenimi pekiştiriliyor.
Öngörüler ve Türkiye
Baştaki ayrıntıyla birlikte, İD’in bundan sonraki muhtemel stratejisi konusunda bütün uzmanların birleştiği tahmini tekrarlayayım: İD örgütü yakın vadede toprak elde ederek devletimsi hakimiyet kurmayı hedeflemeyecek. Belirli yerlerde yoğunlaşmayacak. Örgütlenmesini, faaliyetini ve eylemlerini bütün dünyaya yaymaya çalışacak. Kendini feda etmeye hazır militanları, bunların yakalanma tehlikesi başgösterdiğinde örgütsel her türlü izi kendileriyle birlikte ortadan kaldırmaya kararlı oluşları, zaten bağımsız hücreler tarzındaki örgütlenmesi, dolayısıyla hiçbir zaman bir ülkedeki bütün İD ağının ya da belirleyici kısmının bir anda ortaya çıkarılıp kontrol altına alınamayışı, ayrıca, her türlü sivil hedefi vurmayı meşru kılan bir “düşman” ve cihat anlayışına sahip oluşu, motorlu araçları yayaların üstüne sürme gibi eylemler için silaha, bombaya, militanları eleverecek yeraltı ilişkilerine gerek duyulmayışı, hattâ birçok eylem türü için hücre örgütlenmesine bile ihtiyaç olmayışı... İD’in yeryüzüne yayılmış terör stratejisinin başarı şansını ne yazık ki artırıyor.
Ve tarihin gördüğü en hunhar örgütlerden birinin “halife”si, örgüte gaz verme amaçlı “sebat” videosunda, almış, “Vilayet Türkiye” dosyasını inceliyor! Örgütün, hatırı sayılır desteğe ve taban örgütlenmesine sahip olduğu, bir dönem bizzat devlet yetkilileriyle temas kurabildiği, kimi eylemleri için meydanı serbest ve müsait bulabildiği, kimi zaman “n’apsınlar, öfkeli çocuklar” diye mâzur gösterilebildiği, kimi zaman katliamları “kokteyl terör” palavrasıyla örtüldüğü memleketimiz, “İslâm Devleti” örgütü için artık cephe gerisi değil. Doğrudan faaliyet alanı.
Orta vadede, yalnız Kürtleri ve onlarla adalet ve eşitlik içinde birlikte yaşamak isteyen başkalarını hedef almakla yetinmeyeceklerdir. Ancak belki baştan, “yine kollanırız” hesabıyla, öncelikle bu hedeflere yönelebilirler. Uygun konjonktürlerde, ihtiyaç duyulan anlarda ortaya çıkan TAK eylemleri yerine İD’inkiler pekâlâ geçebilir. Burası “Türkiye Vilayeti”; her şey mümkün.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024