Ümit KIVANÇ
Vicdan ve insaftan söz etmeyeceğim. Bunların varolmadığı bir yerdeyiz: Mahkemede. Devlet hep birilerini kitleler halinde yargılayıp içeri atacağından emin mi ki böyle koskocaman salonlar inşa ediyor? Aylardır dünyadan tecrit edilmiş sevdiklerini görebilmek için oraya koşuşmuş insanlarla, mazallah anî hareket yapıp devlete hasar verebilecekmiş gibi, sıkı sıkı kollarından tutularak salona getirilen tutuklu sanıklar arasında, hüznü saklarken bulanmış bakışların kat edemeyeceği mesafeler. Getirilirken arkaları dönük. Salonun ortasındaki merdivenlerden jandarmalar arasında belirmeleriyle, götürülüp en uzağa oturtulmaları bir oluyor. “İşte orada!” diye ayağa kalkanlar gözlerinde oluşan buğuyu silemeden görmek istedikleri gözden kayboluyor. Ara verildiğinde, oturum bittiğinde götürülürlerken, yerlerinde azıcık dönüp geri bakabildikleri kısacık anlar dışında yüzleri ve bedenleri ilk defa sevdiklerine, yakınlarına dönebiliyor. Gülümsüyorlar. İyi olduklarını göstermeye çabalıyorlar. Herkeste ağlama öncesi gülümsemeler, eller sallanıyor karşılıklı… Sonra birden sanık göğsüne kadar bir yere batıyor, sonra saçları kalıyor yalnız, sonra sallanan eli… derken kayboluveriyor. Bir gülümseme asılı kalıyor, jandarmaların başları üstünde; azıcık sağa sola uçuşup dağılıyor, fon yeniden netleşiyor: iki bayrak ve mâlûm yazı: Adalet bir şeylerin temeli.
Fakat neyin temeli? İki gün boyunca, aklı başında ve dürüst insanların, altından girip üstünden çıkarak, hukuk metni sayılamayacağını, hukukçuyum diyenin ciddiye alamayacağını, adı mahkeme olan herhangi bir kurumun herhangi bir davaya zemin yapamayacağını bin defa gösterdiği uyduruk propaganda metni, burada iddianame muamelesi görüyor. Ve parça tesirli. İnsan ömürlerine saplanıyor, değdiği yeri mundar ediyor. Ne demek yirmi ay hapis yatmak? “Ağırlaştırılmış müebbet” yani fiilen idam baskısı altında yaşamak ne demek?
Oyuna katılıyoruz, çünkü insanlarımız ve hayatlarımız hebâ oluyor. Sallıyoruz elleri karşılıklı. Osman gülümsemesini eksik etmiyor, eli ağır ağır sallanırken. Tam iki basamak daha inip gözden kaybolacağı sırada ona kendimi göstermeyi başarıyorum. Gördüğünden eminim. Çünkü tam o sırada şöyle bakıyorken şöyle yaptı!.. Kırk senelik arkadaşımla göz göze gelmeyi başarabildim. Hasret gideren dostlar mıyız? Ona moral mi veriyoruz yoksa biz mi azıcık moral ve direnme kuvveti kazanıyoruz? Yoksa bu bir direniş eylemi sayılır mı?
Orada bulunmamız, tutuklu arkadaşımızla, eşimizle göz göze gelebilmek için uğraşmamız, tutuksuz sanık insanlarımızın omzuna dokunmamız, sırtını sıvazlamamız belli ki en azından ciddi eylem potansiyeli sayılıyor. Hattâ, belki de yaş ortalaması hayli yüksek büyükşehirli “ziyaretçi” kitlesinin ülkeyi ele geçirmeye Silivri Cezaevi’nin mahkeme salonundan başlayacağı “değerlendiriliyor”. Yoksa niye mahkeme salonu fuayesine robokop donanımlı jandarma timleri dizsinler? Mahkemedeki jandarmaların ters hareketini görmedik. Hatta bazıları olağanüstü nazik. Salondaki görevliler de genellikle anlayışlı ve nazikler. Ancak salon girişindeki oturulacak yerlerin göğüs korumalı, kalkanlı jandarmalara işgal ettirilmesine verilecek anlam bulmak kolay değil. Orada ne yapılacaktı da acil robokop müdahalesi gerekecekti?
NEYİN ‘DAVA’SI BU?
İçeri girelim, “dava”yı konuşalım. Muktedirlerin siyasi rakiplerini hakaret, iftira ve üçkağıtla bertaraf etme işinde görev yapan propaganda hizmetkârının “dava” dediği şey bile Osman’ların yargılandığı davanın yanında daha bir dava kalıyor; heyhat, bizim elimizdeki bu. Yani Soros’un verdiği paralarla Gezi isyanını finanse eden Osman ve bu işi beceren örgütü oluşturan öbür sanıkların davası. Hepsinin hayatının söndürülmesi, ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılmaları istenen “dava”.
“Peki George Soros niye sanıklar arasında yok?” diye soruyor Osman. Sahi, niye yok? Osman, iddianamenin “fantastik” olduğunu söylüyor: mantıktan, temelden yoksun, delil içermiyor, bulgu içermiyor. Örgütsel faaliyetlerine dair kanıt diye dosyasına konmuş fotoğrafta Yiğit Aksakoğlu, elinde, artık sekizlik mi, on altılık mı, bilmiyoruz -avukatı Turgut Kazan o kadarını söylemedi-, koca bir tuvalet kağıdı paketiyle ofisine girerken görülüyor. Osman’ın Yaşar Kemal’le birlikte olduğu ileri sürülen fotoğraftaki, Yaşar Kemal değil Ara Güler! Yiğit Ekmekçi, “sahibi olduğum söylenen, bilmem ne sokaktaki bürodan ilk defa bu iddianame vasıtasıyla haberdar oldum” diye izah ediyor. “Telefon dinleme kayıtlarından birinde, annemin evine hangi yoldan gideyim diye konuşuyorum” Can Atalay, iddianamenin sanıkları Türkiye’nin her yerinde Gezi İsyanı’na eşlik eden eylemler sırasında kuşların, sokak köpeklerinin ölmesinden de sorumlu tuttuğuna işaret ediyor. Üstelik bu hayvanlar polisin attığı gaz yüzünden öldü. Tayfun Kahraman’a polis “Kavala ile fotoğrafın var” demiş, oysa yalnız bir defa telefonda görüşmüşler.
Ülke gibi, iddianame; insanlar mahvolmasa bayağı eğlenceli. Neler neler var. Ateş yutanlar, ip cambazları, yılan kadın… kompile bu şekil!
İZAH DEĞİL İFŞA
İzah değil ifşa, sanıkların yaptığı. Bir “kıymetlendirme” işleminin iç yüzü ortaya dökülüyor. Bu davayla kıymetlendirilen, melanet.
Osman, bazı iddialar için “yakışıksız” diyor. Kavram keşke Türk yargı sisteminde kendine yer açabilseydi. Vicdan, insaf, haysiyet filan da belki oradan içeri sızabilirlerdi. “Savcı bana tek soru sormadı,” diye hatırlatıyor Osman. Sormadı. Adam yirmi aydır içeride. Uluslararası fenalık odaklarından para alıp hükümeti devirmek üzere isyan tertiplemiş güya. Onu sorgulamamanın anlamını kafaya takacak kimse çıkar mı kıymetlendirilmiş yargı sisteminde?
Soros’tan paralar aldıysam, diyor Osman, bunları birilerine aktardıysam, bunca para hareketinin hiç izi kalmaz mı? Osman’ın en ufak ilgisinin olduğu her yer didik didik edildi. İddianameyi hazırlayanı, kabul edeni bu soru hiç rahatsız etmemiş. Boşluk görmemişler burada. Savcının Osman’a tek soru sormamış olmasında tuhaflık görmeyişleri gibi.
Kocaman mahkeme salonlarında, yakınları sanığı göremesin diye acayip bir oturma sistemi kurup, fuayeye savaşa hazır jandarma timleri dizince mi oluyor yargı sistemi?
Cevap veriyorum: Evet. Osman’ın altı yüz günü aşkındır hapiste tutulmasının, yasal soruşturmaya temel olabilecek hiçbir sebebi yok. Çok başka nedenlerle cezalandırılıyor ve sonunda iddianamesiz bu iş çok daha uzun sürdürülemeyeceği için “Gezi davası” ambalajı bulundu ve ortada bir büyük garabet varken, çok daha büyük felakete kapı açıldı.
HİÇ ÇIKMAYABİLİRİZ
Fakat iddianame sadece ipe sapa gelmez laflardan mâmûl değil. “Olgu tahrifatı”, “sahte delil üretimi” ve “manipülatif kurgu”dan da geçilmiyor; böyle diyor Osman. Yargıçlar, seçebildiğimiz -ama daha çok kürsüye yakın avukatların aktardığı- kadarıyla, dikkatle, en azından telefonla oynamayarak veya sanıkların moralini bozacak jestler mimikler yapmaksızın dinliyorlar. Mahkeme başkanı hayli nazik. İzleyici tepkilerine hoşgörü gösteriyor. Bir ara, Mücella Yapıcı’nın savunması sırasında yükselen alkışların ardından, “Savunmaları öylesine değil, dikkatle dinliyoruz,” dedi. “Sanığın savunmasını dinleme hakkımı elimden almayın lütfen.” Sanıklık hariç mahkeme tecrübem fazla değil, kestiremiyorum: TC tarihinde bir yargıcın ağzından çıkmış en kibar söz olabilir mi bu? Ne var ki, mahkeme başkanının nezaketi, varolmayan suçları akla sığmaz bağlantılar ve türlü dümenle kurgulayarak insanların hayatını karartan bir iradenin hepimizi bu salonda topladığını unutturmaya yetmiyor. Daha sonra Can Atalay hatırlatacak bunu. Mahkeme heyetine, “Salondaki yumuşak hava ve sizin yumuşak tutumunuz,” diyecek, “ortadaki ağırlığı yok etmiyor. Biz atılı suçlardan hüküm giyersek, öngörülenden daha az ceza verseniz bile, hapisten hiç çıkamayabiliriz.”
Jandarma Osman’la Yiğit’i kollarından tutup götürdükçe bunu hatırlıyoruz zaten.
Soros, Gezi isyanını nasıl finanse etmiş? Paralar buraya nasıl gelmiş, kim alıp kime, nasıl dağıtmış? Gezi’de bir araya gelen yetmiş iki değişik inisiyatif ve irade paraları nasıl paylaşmış? Asgarî tecrübeli bir MİT’çinin, Gezi’de olan bitene bakınca asla gerçek olamayacağını ilk anda söyleyebileceği bu fanteziye dayanılarak nasıl şu izlediğimiz hunharlık yapılabiliyor? Mahkeme başkanı sahiden çok nazikti. Kararı açıklarken bile insanların üzülebileceğini göz önüne alır hali vardı. Ne yazık ki bulunduğumuz ortamda, bu anlayış ve nezaket, orada bulunması gereken fakat bulunmayanın ezici, delici eksikliğinin daha da güçlü hissedilmesine yol açtı: Adalet yoktu. Boş ziyaretçi koltuğu kalmamıştı, basın kartı yoktu… İşte, bir sebeple girememişti içeri.
DEVAM EDECEK
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları







































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024