Ümit KIVANÇ
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Libya’da fantastik maceralara girilmesine karşı yükselen itirazları dindirmeye kararlı. Belli ki Libya’da macera mevcut iktidar yapısını sürdürebilmek için üç koalisyon ortağının sarıldığı yeni araç. Libya meselesinin Ankara’yı uluslararası platformda ne hallere düşürebileceğine, şu anda yaşadığımız varoluş sarsıntısını ne büyüklükte depreme çevirebileceğine dair, aklı başında kim varsa uyarıcı sözler söylüyor, yazılar yazıyor. Elbette kulak veren yok. Çünkü İdlib’i dümdüz ederek ilerleyen Rusya+Suriye kuvvetlerinin tavrına bakılırsa, oradan Ankara’ya çıkacak piyango, artık Şam’da nüfuz veya yeni sömürge hayalleri ve bölgesel egemenlik değil, daha şu andan sayıları yüz bine yaklaşmış mültecilerin oluşturduğu yeni dalga. Libya “işi”yse, uzaktaki felaketlerin daha kolay hasıraltı edilebilmesi vaadi nedeniyle olmalı, iktidar sahiplerine pek göz alıcı görünüyor. Oysa terazinin öbür kefesinde -ölecek insanlara, dökülecek kana, insanî harabiyet etkenine bizim muktedirlerin terazisinde yer yok- “Mermi kaç para, biliyon mu!” muhabbeti yeralıyor. Hiç mi hiç adı anılmayan savaş harcamaları. Ekonominin başaşağı gidişi konuşulurken yasak savma kabilinden bile zikredilmeyen askerî masraflar. Oysa o meşhur soru, belki son yıllarda sorulmuş en sahici sorulardan biri: Mermi kaç para, haberin var mı senin? Yalnız çok daire alındığı, çok jipe binildiği, fazla yolsuzluk yapıldığı, fazla lüks yaşandığı için değil, çok mermi harcandığı için de yoksullaştığımız, niyeyse kimsenin ilgi ve dikkatine mazhar olamayan bir mevzu.
Sebep zannederim basit: Bizimki fetih medeniyeti; mermiyi mesele yapamayız.
Göreceğiz, bu neyin fethiymiş…
Gördüğümüzde konuşuruz hakkında, hal kalmışsa. Şimdi fetihler yolunda hayırlı bir gelişmeden sözetmek istiyorum. Yerli-millî ideolojinin getirildiği övülesi kıvam. Elbette sırf kıvam değil, terkip de parlıyor. Her geçen gün her bakımdan daha iyiye gidiyoruz. Bana sorarsanız -niye sorasınız ki aslında?-, 2019 itibarıyla yakaladığımız resmî ideolojik bütünlük, nihayet varılası yüksek hedef. Belki yalanlar ve yanılsamalardan meydana gelen tarih şuurumuzda, koca koca karanlık boşluklar oluşturdukları halde görünmeyenlerin yanında, bâriz görünen, varlığıyla maneviyatımız üzerinde uyarıcı âbide gibi tesir gösterecek bir delik açmaya yarar. Ve, emin olun, bizim tarih şuurumuzda delik açacak her şey tedavimiz için pek hayırlıdır. Zira tarih dediğimiz tarih değil, şuur dediğimiz şuurdan başka her şey.
Buradan devam edelim!
MADEM ÖYLE..?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Libya’da ne işimiz var?” diye soranlara çıkışarak, “Madem bizimle alâkası yok,” demişti, habere göre, “o zaman Mustafa Kemal orada ne yapıyordu?” Ve yeminli muhaliflerini millî güvenlik dersine çağırmıştı: “Gazi Mustafa Kemal’in Libya’da verdiği mücadeleyi unutmamalıyız.”
T24’ün, Erdoğan’ın bu sözünü aktardığı tweet’inin altında, “cumhur” değil ama “millet” hizalandı. AKP’li cumhurbaşkanının bu sözüne bozulan çoktu. Profiline Atatürk’ün subay fotoğrafını yerleştirmiş biri, “Mustafa Kemal O Zamanlar Vatan Toprağı Savunması Yapıyordu,” diye çıkıştı. “Ya Sen ???” (Yazım yanlışlarını düzeltmiyorum öbür aktardıklarımda da düzeltmeyeceğim.) Bu kimsenin, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde kalan her yeri “vatan” saydığını anlıyoruz. O halde İslâmcılarla bu konuda anlaşmazlığa düşmesi için sebep yok. O halde bütün o toprakları yeniden ele geçirmek için girişilecek seferberliğe cumhurbaşkanıyla birlikte katılmaması için de sebep yok. Arıza muhtemelen, yeni imparatorluğun yeni topraklarının Kur’an’ın nuru ile mi “bilim”in ışığı ile mi aydınlatılacağı hususunda çıkacaktır ki, yokluğunda kimse kendini evinde hissedemeyeceğinden bu arızanın varlığı zaten elzemdir. Bu yüzden, yorumu yazanın cumhurbaşkanına öfkesinin medeniyetimize ve bekâmıza halel getirmediğine hükmedip ferahlayabiliriz.
Başka bir yorumcumuzun tartışmaya getirdiği açılımsa, hangi bağlantının nereden nasıl kurulduğuna dair yarattığı derin şüphe ile, medeniyetimizin her türlü fikrî bağlantı ve mazallah bağlam kurmayı ve daha da mazallah, muhakeme teşebbüslerine kalkışmayı kesin dille yasaklamış olmasındaki isabeti ortaya koydu: “O zamanda osmanlı değil Türktük şimdide Türküz osmanlı hanedanlığının yönettiği Türk ülkesiydi kurucularıda Türktü hiç arap olmadı svaşlarda bile Türkler diye bshsedilir”. Benzer hassasiyetler ve bağlam kırıcılıklar başkalarının mesajlarında da cömertçe sergileniyordu: “Mustafa Kemal ATATÜRK. Atatürk demek neden sıkıntı veriyor ki Gazi Mustafa Kemal e Atatürk soyadını TBMM vermiştir”. Aslında bir başka yorumcunun sözüne kulak verilse, tartışma baştan hiç çıkmayabilirdi: “Mustafa kemali ağzınıza almayın”. Gelin görün ki, şikâyetçi olmayan da vardı: “Şükür hatirladi Mustafa Kemal’i Hemen bir koç keselim dagitalim”.
‘HAKKARİ’Yİ NASIL KORUYORSAN…’
Cumhurbaşkanının sözlerinin aktarıldığı habere ilişkin tweet, artık bu sıfatı yalnız nostaljik bir rozet gibi taşısalar da yine öyle anılmaktan hoşlanacaklarını düşündüğüm için öyle anacağım kişiler, yani vatandaşlarda yaygın yorum arzusu doğurmuştu. Birçok kişi, o sözlerin bizzat hareket noktasını yanlış buluyor, kimi, “Libya o zaman Osmanlı toprağıydı,” diyor, kimiyse, “Bizimdi,” demeyi yeğliyordu. Fakat ille de, okunduğu andan itibaren okuyana yolunu kaybettiren mesajlar araya giriyordu: “Osmanlının bıraktığı haysiyeti şerefi geri getirmeye çalışıyordu”. Mustafa Kemal dahil o subayların orada ne adına hangi görevle bulunduğu konusunda, öyle anlaşılıyor ki, mevcut muktedirlerimizin fantastik serüven hayallerine hizmet edeceği varsayılan berrak kavrayıştan ortalıkta eser yoktu. Şöyle dedi biri: “Vatan toprağını savunuyordu Abdülhamit satana kadar”. Başka biri, eğer hakkaniyetle davranmaktan ne pahasına olursa olsun ayrılmayacaksak hakkını teslim etmemiz gerekir ki, cumhurbaşkanının sözünü mantıkî güzergâhı üzerinde sonraki durağa taşıdı: “O zaman viyana kapilarina da gidelim”. Buna Balkanlar’ı ekleyenler de oldu. Gerçi toprağını savunma ile toprak fethetme arasındaki minicik farkı öne sürerek bu yaklaşıma itiraz edenler çıkabilecektir. Fakat vaktiyle Mustafa Kemal bulunduğu için şimdi bizim de bulunmamız icap eden Libya toprakları da o zaman, tıpkı günümüzde bütün o pastaları bilmemneleriyle Viyana’nın gözümüze gözüktüğü kadar uzak ve yabancı değil miydi? Fetih medeniyeti için, kendi toprakları ve henüz elde edilmemiş topraklar vardır. Eğitim sistemimiz bu medeniyetin inceliklerini öğretmede yetersiz mi kalıyor yoksa? Galiba kalmıyor.
“Keşke anlayabilseniz” dedi cumhurbaşkanının sözü üzerine söz söyleyen bir vatandaş. Mustafa Kemal’in vaktiyle Libya’da ne aradığını bugünün muktedirlerinin anlayamayacağını ileri sürdü yani. Demek bu kimsenin anlayabildiği ve herkesin anlayamadığı benzer amaçlar sözkonusu olursa Libya’da bulunmamızın itiraz edilecek yanı kalmayacaktı. Bu “anlama” aşamasına belli ki, ortaokul ve liselerimizde okutulan tarihle ulaşılabiliyordu: “Hiç mi tarih okumadın; o zaman o topraklar bizimdi”. Söze “[Mustafa Kemal] Osmanlı toprağı olan bölgeyi koruyordu” diye giren bir başkası, bu yaklaşıma güncel boyut kazandırdı: “şimdi Hakkari’yi nasıl koruyorsun, benzer şekilde.” Galiba berrak bir kavrayışın sözkonusu olduğu bazı alanlar yok değil.
‘KÖTÜ ŞEYLER’ SÖYLEMEMİŞ HATTÂ HİÇ Mİ SÖYLEMEMİŞ?
Ancak öyle görünüyor ki, Libya her şeye rağmen bunlardan biri değil. Bağlam yıkıcılık zaten izin vermiyor: “Kaddafi diye biri vardı Türkiye Kıbrısa çıkmışken destek veren iki ülkeden birisiydi hatırladın mı hani sırtından vurduğun destek olacağın yerde sonrada libya pazarından silinip atıldığımız işte o günden beri libya ile Türkiyenin bir bağı kalmadı maşallah maşallah”. Ya da birden her şeyi altüst edebilecek şu müdahale: “Bazı arkadaşlar orası osmanlı toprağıydı ondan yazmış atatürk oraya gönderildiğinde osmanlı toprağı değildi italyanların işgalindeydi”. Birinin ilhak ettiği toprak başkasının işgalindeyse artık onun sayılmaz…
Bütün hayranlığa rağmen mantık-muhakeme yıkıcılıktan Mustafa Kemal de nasibini alıyor: “Osmanlı devletinin subayı olarak Osmanlı devletinin verdiği görevi icra ediyordu sonra vatanı Osmanlı ve düşmanlardan kurtardı DEVRİM yaptı”. Ayrıntıları başka mesajdan alıyoruz: “…M. Kemal, Libya Osmanlı toprağıyken savaştı, libya halkını emperyale karşı örgütledi.LİBYADA katıldğı 3savaşta BATIYI yendi.M.Kemal ’Düşmana en güçlü yerinden saldır’ilkesini ilk orada uyguladı..LİBYA’YI ‘GÖZÜ’ PAHASINA SAVUNMUŞTU”.
Bunlar böyle sürüp giderken, mâkûl biri araya karışıyor, tweet’inde Erdoğan’ın sözlerini aktaran haber kaynağına hitaben konuşmaya başlıyor ve -haydi heyecanlı TV spikeri tonlamasıyla okuyalım:- bakın neler oluyor: “Haberin içeriği ile başlık arasında hiç bir ilişki yok. Bu başlığı atma sebebiniz nasıl olsa içerik okunmayacak, insanlar sallamaya başlayacaklar ise yanlış yoldasınız. Şu kadar yorum okudum bir kişi de nerede bu haber dememiş?”
İnanılması zor, ama haberde sahiden Mustafa Kemal lafı geçmiyor. “Madem öyle, o niye oradaydı?” filan denmiyor. Haberin ilk halinde varmış da başlık çıkarıldıktan sonra yanlışlıkla mı atılmış, ne olmuş, bilemiyoruz, fakat yok, basbayağı yok!
Öte yandan, bu sağduyulu hatırlatmayı yapan kimsenin mesajı şöyle son buluyor: “…ve cumhurbaşkanı hiç de kötü şeyler söylememiş”.
“Türkiye’ye ve Türk milletine karşı öyle bir kinleri var ki ellerinden gelse bizi Anadolu’dan söküp atmakla kalmayacak dünyadan kökümüzü kazıyacaklar” gibi bir söz, meselâ, “kötü şey” sayılmıyor bu durumda.
İktidarın hazırlandığı tekinsiz Libya macerasından önce köşeyazarınızın kalkıştığı tehlikeli yolculukta en çok rastlanan motiflerden biri, “diploma”ydı. Bununla cumhurbaşkanının yüksek okul diploması konusundaki muğlaklık hatırlatılıyor, onun sorduğu soruyu sormamak için ortaokul diplomasının yeteceği ileri sürülüyordu. Türk Millî Eğitimi’nden geçilerek alınmış herhangi bir diplomanın neye yetebileceği hususunda her gün yoğunlaştırılmış kurs görüyoruz âdetâ.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları




















































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024