Ümit KIVANÇ
Liberty'ye saldırı üzerine ABD Dışişleri Bakanı Dean Rusk sert tepki gösterdi. Bakanlığın hukuk danışmanı Carl Salans, İsrail’in masumane yanlışlık yaptığına inanmadığını ilan etti. Başka yetkililer de, böyle bir şeyi Ruslar veya Araplar yapsa nasıl tepki göstereceksek öyle yapalım, dediler. Mantıken, bir sonraki adımda, ellerinde kanıtlarla İsrail'in karşısına dikilmeleri gerekirdi.
Böyle olmadı. Başkan Johnson İsrail'in özürünü kabul etti. Deniz Kuvvetleri'nin kurduğu mahkeme de, saldırının planlı olduğunu reddetti, hattâ bu yönde konuşanları susturmaya çalıştı ve daha çok, Liberty personelinin tutumunu soruşturdu.
USS Liberty'nin sağ kalan personeli, yıllar boyunca kaç defa, saldırıyı soruştursunlar diye Kongre üyelerine başvurdu. ABD siyasetçileri bu konuda parmaklarını oynatmadıkları gibi, olayın nasıl cereyan ettiğine dair bilgileri duymak bile istemediler. Oysa ortada savaş suçu var ve savaş suçunu soruşturmamak kendi başına suç. 1949 tarihli Cenevre Konvansiyonu, bunu imzalamış olan ABD hükümetini, hükümet yetkililerine ihbar edilen savaş suçlarını soruşturma yükümlülüğü altına sokuyor. İstisnası yok. USS Liberty'nin sağ kalan personeli yıllardır, 8 Haziran 1967 günü kendilerine yapılanları ayrıntılarıyla anlatıyor. Bu, savaş suçunu hükümet yetkililerine ihbar etmek demek. Ama işe yaramadı. USS Liberty gazilerinden Joe Meadors, Kongre ve Senato'nun etik komisyonlarına, başvurularını dikkate almayan siyasetçiler hakkında şikâyetlerde bulundu. Bunlar da geri çevrildi.
ABD Donanması’nın, George Washington Üniversitesi'nde akademik çalışmalar yapan komutanlarından Walter Jacobsen, 1986 kışında, Naval Law Review dergisinde, Liberty'ye İsrail saldırısını hukukî bakımdan tahlil etti. Jacobsen'e göre saldırı birçok bakımdan Cenevre Konvansiyonu'na aykırıydı ve savaş suçuydu. Üstünde işaret bulunmayan uçakların kullanılması, suya atılmış kurtarma sallarının taranması, uluslararası acil yardım (telsiz) frekansının bloke edilmesi ve torpilleri atan hücumbot komutanlarının, tamamen hareketsiz bırakılmış ve savunmasız kalmış düşmana hemen yardım teklifi yapmaması, ayrı ayrı, uluslararası hukuk ihlalleriydi.
Ancak, işte, kimse bunlarla ilgilenmiyor, suç varsa suçlunun ceza görmesi gerekir, diye düşünmüyordu.
Aksine…
USS Liberty'nin süvarisi William Loren McGonagle, saldırı sırasında gösterdiği kahramanlık nedeniyle Kongre Onur Madalyası'na hak kazanmıştı. Bu, ABD'deki en yüksek resmî madalyaydı. Ama bu madalya USS Liberty'nin kaptanına, geleneksel âdâba uygun şekilde, Beyaz Ev’de başkan tarafından verilmedi. Washington’da Deniz Kuvvetleri’nde “sessiz bir törenle” takdim edildi. ABD tarihinde bu onura layık görülüp de madalyasını Beyaz Ev’de başkanın elinden almamış tek insan, USS Liberty'nin süvarisi.
Liberty gazilerinin sitesinde telsizci Richard "Rocky" Sturman'in mesajı var, madalya meselesiyle ilgili. ABD hükümetinin, Liberty süvarisine onur madalyası vermeden önce İsrail devletine, “Bu sizi rahatsız eder mi?” diye sorduğunu belirtiyor Sturman. “Böylece bize saldıranların kimliğinden de kimse şüphe duyamaz artık,” diyor.
Ama niye?
İsrail’in suçunu pişkinlikle geçiştirmeye çalışmasında alışılmadık taraf yok. Ama bu saldırıyı niye yaptığı büyük merak konusu elbette.
Yazar James Bamford’a göre İsrail suçunu gizlemek istemişti. ABD’nin Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) o sıradaki başkan yardımcısı, saldırıdan iki hafta sonra şöyle demişti: “Emri muhtemelen USS Liberty’nin kendi faaliyetlerini gözetlediğini sanan bir üst düzey komutan verdi, Sina Yarımadası’ndan.”
Teğmen rütbesiyle USS Liberty'de bulunan, saldırıda yaralanan, Amerikan Deniz Kuvvetleri'nde 27 yıl hizmet ettikten sonra 1978'de emekliye ayrılan ve 1980'de, Assault on the Liberty adlı kitabında USS Liberty'nin öyküsünü anlatan James Ennes, İsrail ve Mısır basınında yeralan bazı bilgilere dayanarak, bu suçun ne olduğuna dair görüşünü yazdı.
İddiaya göre, İsrail ordusu 1967 savaşında 1000'den fazla Arap esiri katletmişti. İsrailli gazeteci Gabi Bron 1967 yazında askerdeydi. 8 Haziran sabahı İsrail askerlerinin Sina'daki Al Ariş şehrinde Mısırlı esirleri öldürdüklerini bizzat gördüğünü yazacaktı. Bron, Al Ariş havaalanında 150 kadar Mısırlı savaş esirinin elleri enselerinde, yerde oturduğunu görmüştü. Birkaç dakikada bir, askerler gelip, Mısırlı esirlerden birini İsrail ordusu üniforması giymiş iki kişinin önüne götürüyor, esir sorgulanıyormuş. Sonra adam, esirlerin tutulduğu hangarın arkasında bir yere götürülüyor, eline kazma veriliyor ve çukur kazdırılıyormuş. Bron anlatıyor: “Bir adamın onbeş dakika boyunca mezarını kazışını izledim. Sonra [İsrail askeri] (…) Uzi'sini ona doğrulttu ve iki defa tetiğe bastı, her defasında üçer dörder mermi attı.” Bron, getirilen esirlerin bu çukura sokulup vurulduğunu, üstüste yığıldıklarını, bu tür birkaç infazı izlediğini, sonra bir albayın kendisini oradan uzaklaştırdığını söylüyordu.
USS Liberty bu sırada Al Ariş'e 13 mil mesafedeydi. Ennes, şehrin camisini çıplak gözle görebildiklerini, dürbünle bazı binaları seçebildiklerini, eğer doğru yöne bakmış olsalar infazları da görebileceklerini söylüyor. “Acaba,” diye soruyor, “telsizcilerimiz bu cinayetlerden haberdar olmamızı sağlayacak birtakım görüşmeleri mi dinlemişlerdi? [İsrailliler] Bu kirli işlere dair haberleşmeyi kaydettiği için bir Amerikan gemisine saldırmayı düşünecek kadar deliye mi dönmüşlerdi?”
1967’de ordu için çalışmakta olan İsrailli askerî tarihçi Aryeh Yitzhaki, savaş esirlerinin öldürülmesiyle ilgili olarak yürütülen soruşturmada, bu işi bizzat yaptığını anlatan “onlarca” askerin ifadesini aldıklarını söylemişti. Savaş esirlerinin öldürülmesi konusu, ordusunun “ahlâkî üstünlük” iddiasıyla böbürlenen İsrail siyasetinde epey tartışmaya yolaçmıştı.
Reverdy S. Fishel’e göreyse, sorun Mısırlı esirlerin infazı değil, Golan Tepeleri’nin işgalini hedefleyen gizli plandı. Birleşmiş Milletler bütün gücüyle savaşı durdurmaya çabalıyordu, 9 Haziran’da ateşkes ilân edilmesi öngörülmüştü, ABD hükümeti de bu yönde baskı yapıyordu. Ve İsrail ateşkes yapılmadan önce Golan Tepeleri’ni ele geçirme peşindeydi. ABD’ye emrivâki yaparak.
Golan’a saldırının 8 Haziran günü saat 11.30'da başlaması öngörülmüştü. Bir an önce Suriye'ye taarruz için hazırlık yapan İsrail, başlamasına birkaç saat kala Golan saldırısını erteledi. Liberty’ye saldırı ile İsrail’in Golan planı arasında bağlantı kuranlara göre buna sebep, İsrail’in harekâta dair birtakım telsiz görüşmelerini Liberty'nin yakalayıp kaydettiğinden endişe duymasıydı. Liberty'nin yeri ilk olarak saat 06.00'da tesbit edilmişti. İsrail’in Golan planı ortaya çıkarsa ateşkes daha erkene çekilebilirdi.
Yani İsrail ordusu bu “pürüzü giderdikten”, istihbarat gemisi Liberty’yi devre dışı bıraktıktan sonra işgal harekâtına başlamıştı.
Fishel, “İsrail Savunma Bakanlığı bu savaşta pek az hata yaptı,” diyor.
Bu açıklamaya John F. Kennedy ve Lyndon Johnson dönemlerinde dışişleri bakan yardımcısı olarak görev yapan George Ball da katılıyor. Ball, 1992’de çıkan kitabında, ateşkesten önce Golan'ı ele geçirmek isteyen İsrail'in, Liberty'nin edineceği istihbaratın bu planına engel olmasından korkup vahşice ve kesin bir çözüme gittiğini ileri sürdü. Ball, ayrıca, ABD hükümetinin olayı nasıl örtbas etmeye çalıştığına, mürettebatı nasıl susturduğuna dikkat çekiyordu. “Herhangi bir üst düzey ABD yöneticisinin, İsraillilerin Liberty'ye ne yaptığını bilmemesine ya da bunun sahiden masumane bir yanlış olduğuna inanması mümkün müdür?” diye soruyordu. Ball’un ABD-İsrail ilişkilerini konu alan kitabı ana akım medya tarafından yok sayılmış, ABD'nin İsrail'e “tutkulu bağlılığından” yakınan Ball ile kitabı üstüne hiçbir görüşme yapılmamış, yayımlanmamıştı.
ABD istihbaratının, NSA’in üst düzey yetkilileri de, yüksek teknolojik donanımlı Liberty aracılığıyla ABD kritik haberleşmelerini dinlemesin diye İsrail’in bu saldırıyı gerçekleştirdiğinden emindiler.
Birçok ABD’li bürokrat, siyasetçi ve diplomatın zaman zaman, asla yüksek sesle olmamak kaydıyla, İsrail’in Washington’a çeşitli taktiklerle emrivâki yapmasından yakındığı bilinir. ABD-İsrail dengesi özellikle her ikisine de iyi gözle bakılmayan yerlerde çoğu zaman, biri ya da öteki lehine patronaj ilişkisi gibi görülür. Bizdeki gibi, dünyayı “emperyalistler” ve onların emirlerini yerine getiren tetikçilerden ibaret saymaya dayalı yaklaşımlar, hele tekil olaylarda, gerçeği bütün boyutlarıyla kavrama kapasitesine sahip değildir.
USS Liberty olayını, devletler dünyası hakkında daha fazlasını anlamak isteyenler için hiç eskimeyecek bir dönem ödevi sayabiliriz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024