Yasin AKTAY
Dün Irak'ta DAEŞ'in 5 intihar eylemcisiyle birlikte bir Şii mescidine yaptığı saldırıda ilk haberlere göre, 50'nin üstünde kişi ölmüş, 65 kişi de yaralanmış. Daha birkaç gün öncesinde Bağdat'ta yapılan bir intihar saldırısında 160'ın üstünde insan ölmüştü. Kısa bir süre önce İstanbul'da, Ramazan ayının başında yine İstanbul'da, öncesinde Bursa'da, Ankara'da düzenlenen saldırılarda onlarca kişi hayatını kaybetti.
Giderek intihar eylemciliği İslam dünyasının sıradan olaylarından biri haline gelmiş bulunuyor. Bu intihar eylemlerini kimin yaptığı bir noktadan sonra çok önemli olmuyor. Üstelik İslam dünyasında yayılan bu eylem türü sınır tanımıyor, Avrupa'da ve ABD'de de klonlanmış gibi tekrarlanıyor. Eylemin DAEŞ, PKK veya Şii örgütlerce yapılıyor olmasının fazla bir anlamı kalmadı, bir noktadan sonra, aynı eylem biçimi, aynı netice: İnsan hayatının alabildiğine ucuzlaması.
Her seferinde tekrarlayan eylemler kendi aralarında adeta tek seferde en fazla sayıda ölüm sayısı elde edebilme yarışı içindeler. Diğer bir netice, tabii ki Müslüman dünyaya her seferinde sıçrayan kan, ceset parçaları ve vahşet görüntüsü.
Bir zamanlar batılılara karşı kendi aşağılık komplekslerini “ılımlı İslam” diye satmaya çalışan paraleller bile o İslam'ı pazarlamakta eskisi gibi rahat değiller. İslam'ı her saldırıyla birlikte çok daha ucuzlatmak, fiyatında maksimum oranda indirim yapmak zorunda kalıyorlar.Kelepir fiyatına bile alıcısı çıkmıyor onların satışıyla.
O kadar ki, kendi İslamlarını bu vahşetten ayırt ederek pazarlamaya çalışırken muhataplarındaki derin istihza giderek yerini inanmadığını kabaca belli eden ifadelere bırakıyor. Çünkü onların bile yerine Batı'da şu anda çok daha fazla rağbet gören bir İslam sürümü büyük ölçüde bu şiddet, terör ve vahşet ambalajına paketlenmiş durumda.
DAEŞ vahşeti Batı'da harekete geçirilmiş olan İslamofobik kampanyanın son derece başarılı bir malzemesi. Müslüman dünyayı sürekli savunma durumunda bırakmak üzere işleyen müthiş bir malzeme. Öldürdükleri Müslüman, bundan dolayı kendilerini savunmak zorunda kalanlar da Müslümanlar. Buna mukabil, bu beladan Müslümanları kurtarmak üzere gelip DAEŞ'in öldürdüğünün yüzlerce katı Müslümanı öldürenler de batılılar.
Bu arada özelde DAEŞ tedhişi, genelde de bu bölgede intihar eylemleri ve bu şiddet sarmalı ne zaman başladı diye sormak kimsenin aklına gelmiyor.
Sormuş bulunanlara basit bir hatırlatmada bulunalım. ABD Irak'ı işgal etmeden önce Irak'ta intihar eylemi oranı sıfır düzeyindedir.Yok öyle bir eylem biçimi Irak'ta. ABD Irak'ı işgal ettikten sonra, sadece Irak toprakları üzerinde toplam 1900'e yakın intihar saldırısı gerçeklemiş durumda. Yani her intihar eyleminin en az bir eylemciyle yapıldığı gözönünde bulundurulduğunda, bu eylemlerde sadece ölen intihar eylemcilerinin sayısı 1900 kişiden fazla.
ABD'nin Irak'a gelmek için öne sürdüğü bahane, Irak'a demokrasi getirmek ve burada beslenen terörü bitirmek idi. Oysa Irak'ı işgal etmeden önce Irak'ta terörün varlığı sadece bir iddia idi, ama ABD'nin işgaliyle birlikte Irak'ta terör bir gerçek haline geldi.
İngiltere İşçi Partisi'nin Chilcot'a hazırlattığı rapora göre Irak işgali tamamen uydurma gerekçelerle yapılmış ve İngiltere de bu işgale alet edilmiştir. Bu işgalin neticesi bir milyonun üstünde Iraklı'nın feci bi biçimde ölümü ve bu arada bu bölgenin artık dikiş tutması imkansız hale gelmiş barışı ve istikrarıdır.
Amerika'nın okyanusun ötesinden bu bölgenin kaderi hakkında kolayca verdiği kararlarla yaptığı tasarımın neticesi sadece kan ve revan.
Bu rapora dayanılarak ABD'nin ve Irak'ı işgal eden müttefiklerinin akan ve akmakta olan kandan birincil derecede suçlu görülmesi kaçınılmaz bir durum. Hoş, rapor sadece malumu ilam etmiş oluyor. Ama bu ilam da şu gerçeğin ayan beyan görülmesi açısından önemli: ABD ve batılı ülkeler bugün Müslümanlar hakkında ortaya çıkan bütün bu vahşet görüntüsünün de sebebi ve yaratıcısıdırlar. Bu sorumluluğun taşıyıcıları olarak DAEŞ'in de ortaya çıkmasının yegane sebebidirler. Bu canavarı bizzat kendileri yarattılar. Amma karanlık planların uygulamak için doğrudan oluşturarak, yönlendirerek, idare ederek, amma uyguladıkları insanlık dışı işgal şartları içinde DAEŞ gibi terör örgütlerinin türemesine zemin hazırlayarak…
Bugün DAEŞ terör örgütüyle savaş adına sergilediği işgüzarlık ABD'nin DAEŞ terör örgütünün oluşumundaki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Şayet bile isteye oluşturulmadıysa bile, sadece DAEŞ terör örgütünün ve Irak'taki bu istikrarsız ortamın oluşumuna açık katkısından dolayı ABD'nin insanlığa çok ağır bir borcu var. Bu borcu, Irak, Suriye ve diğer Ortadoğu ülkelerindeki siyasetlerini bu ülkelerin halklarına saygı duyarak, kulak vererek yapmak suretiyle bir nebze ödemeye başlayabilir.
DAEŞ terörüne karşı PKK-PYD gibi başka terör örgütleriyle işbirliği yaparak verdiği mücadelenin şiddeti daha uzun vadelere yayarak sürdürmekten başka hiçbir rolü olamayacağını görmesi lazım. ABD bölge insanı için bitimsiz katliamlar üreten müdahalelerine bakıp bir ders çıkarmak ve bu hatalara bir daha düşmemeyi gözetmek durumundadır. Kendi kafasının dikine giderek, bölge aktörlerinden, hatta müttefiki dediği Türkiye'den bile gizleyerek uyguladığı politikalar çok daha fazla şiddet üretecek türdendir.
Esasen ABD'nin Irak'ta işgal yoluyla ektiği bu şiddet kültürü dolayısıyla akan her damla kandaki sorumluluğunu hiç unutmadan hareket etmesi lazım.
O unutuyorsa ona her sorumluluk sahibinin hatırlatması lazım ve bu kafayla terörle mücadelenin yapılamayacağını anlatması lazım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019