Yasin AKTAY
Cumhurbaşkanlığı sisteminin halkoylamasına sunulması sürecinde taraflar kampanyalarını bütün hızıyla yürürlüğe koymaya başladı. İşin başında insanların bir noktadan sonra öngörülen anayasa değişiklik paketinin içeriğinden ziyade bu kampanya esnasında kimin hangi safta durduğuna ve bu paketi kimin daha çok istiyor olduğuna daha fazla odaklandığı tespiti yapmıştık. Kampanyanın ilerleyen şu saatlerinde de özellikle “hayır” cephesinde bir değişiklik olduğunu söylemek mümkün değil.
Sosyal medyada sokak söyleşilerinde kendisine mikrofon uzatılanlardan “hayır” diyenlerin verdikleri cevaplar tipik durumlar ortaya koyuyor. “Ben çok laik biriyim o yüzden hayır diyorum” diyor birisi, bunun paketin içeriğiyle ilgisini kurma gereği duymaksızın. Bir başkası “ben Mustafa Kemal'in askeriyim, o yüzden ülkenin tek adam otoritesine bağlanmasını asla kabul edemem” diyor. Askeri olduğu Mustafa Kemal'i göklere çıkaran onun resmi portresini çizen söylemin başlığının “tek adam” olduğundan habersiz olarak. Bir başkası kendisinden önce tavrını “evet” olarak ifade etmiş bir başörtülüye adeta öfkesini kusarak “hayır” tavrını sadece bir nefret duygusu olarak ifade ediyor.
Bu görüntüler ilk etapta “hayır”cıların propaganda malzemesi olarak paylaşıldı ancak bunların yarattığı etki “evet” için daha fazla gerekçe sağlamaya başlayınca “hayır” kampanyasını yürütenler “hayır” demek isteyenlere tavırlarını daha iyi ifade etmeleri için ufak bir yardımda bulunmaya başladı. Sokak söyleşisinde kameraya konuşanlara kamera yanından bir prompter hizmeti sunularak ne söylemleri gerektiği iyicene okutuluyor. Bu da kampanya sürecinde kayıtlara geçen ilginç bir sahne. Ama bu sahne “hayır” diyenlerin hiçbir makul gerekçe sunamıyor olduklarının en anlamlı ifadesi. “Tek adam”, “diktatörlük”, “milli egemenlik” diyorlar da başka bir şey demiyorlar. Bütün bunların 18 maddelik değişiklik paketiyle nasıl bir ilişkisi olduğuna dair hiçbir teknik bilgi dolaştırılmıyor.
Buna mukabil “Evet” cephesinde elbette bu paketi sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan istiyor diye isteyenler ve muhtemelen içerikle fazla ilgilenmeyen çok sayıda insan var. Zaten bu paketi bir başkası ne gündeme getirebilir ne de bu süreci bu noktaya kadar taşıyabilirdi. Bu tartışılmaz bir gerçek. Ancak sahada “Evet” yönünde ciddi bir motivasyonun oluşmuş olduğunu ve gidip konuştuğum, görüştüğüm, tartışma fırsatı bulduğum insanlarda mevzuya hiç de yabancılık olmadığını, her geçen gün artan yoğunlukta bir ilginin oluştuğunu söyleyebilirim.
Hele Malatya'da Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği “Gençlerin Gözüyle Yeni Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Yeni Anayasa Sempozyumu”nda tanık olduklarım, bana yeniden sosyoloji okutacak cinsten şeylerdi.
Sempozyum 81 ilden 500 genci bir araya getirmiş ve onların iki gün boyunca aynı heyecan ve canlılıkla devam eden katılımlarıyla Anayasa Değişikliğiyle ilgili konuları bütün boyutlarıyla tartışmaya açtı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfekçi, AK Parti Genel Başkan yardımcıları Öznur Çalık veAbdülhamit Gül ile AK Parti milletvekilleri Markar Esayan, Orhan Miroğlu, Mustafa Şentop'un yanısıra Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarından Mehmet Uçum, Özlem Zengin, Can Paker, Maarif Vakfı Başkanı Birol Akgün ve isimlerini zikredemediğim birçok kişinin konuşmacı olarak katıldığı toplantıda her bir konuşmacının söylediklerinden daha önemli ve benim için daha dikkat çekici olanı gençlerin yoğun ilgisi ve katılımıydı.
Şöyle söyleyeyim, sadece benim 15-20 dakikalık konuşmam üzerine her biri diğerinden can alıcı nitelikte, muhtevaya vakıf, hiç de kayıtsız bir teslimiyet içinde olmayan, sorgulayan ellinin üzerinde soru geldi. Aşağı yukarı her katılımcıya o kadar soru geldi ve konuşmacıların hepsi bu sorulara cevap vermeye çalıştı.
Tabii ki, sorulardan vaktimizin yettiğine cevap verebildik ancak, ama şahsen ben, kalanları bu sürecin anlamlı bir belgesi olarak saklayacağımı ve başka zeminlerdeki konuşmalarıma bu soruların yön vereceğini ifade ettim.
Tam da gençlerden neden korkmamamız gerektiğini bana en çarpıcı biçimde anlatan bir manzaraydı bu. Sonradan fark ettim ki, gittiğimiz her yerde bir şekilde tekrarlayan bir manzaraymış bu. Ertesi gün, Siirt'te bir sonraki gün Adıyaman'da düzenlenen aynı konulu panellerde yine gençlerden gelen sorular bana artık yepyeni bir gençlik kuşağıyla karşı karşıya olduğumuz gerçeğini yeniden gösterdi.
Bu gençliği ifade etmek için Y, X, Z harfleri yetişir mi, bilemiyorum, ama Kılıçdaroğlu'nun bu gençlikten fena halde korkuyor olduğunu anlıyorum. Korkusunu paketle ilgili insafsız çarpıtmalar yaparak gösteriyor. Mezarlıktan geçerken ıslık çalar gibi, korkusunu bastırmaya çalışıyor ve diyor ki,
“Bunlar (AK Partililer) 18 yaşı kendi çocuklarını askerden kaçırmak ve milletvekili yapmak için istiyorlar. Yoksa bakkalın, işçinin, öğretmenin çocuklarını milletvekili mi yapacaklar? Hayııır!”
Böylece sapasağlam bir sosyolojik zemini olan bu değişikliğe karşı en seviyesiz tavrını sergiliyor.
Allah'tan milletvekili seçilme yaşını daha önce 30'dan 25'e düşüren yine AK Parti idi ve bu değişiklikten hemen sonra milletvekili seçilen 30 yaş altı bütün isimler ortada. Hiçbirisi ne milletvekili ne bakan ne de başbakan oğlu. Hepsi de ya işçi, ye bakkal ya da öğretmen oğlu. İşte Mustafa Akış, Mehmet Muş, Fatih Şahin, Abdurrahim Boynukalın, Mehmet Algan vd.
Kılıçdaroğlu seçilme yaşını 18'e indiren düzenlemeye karşı kampanya yürütürken tehlikeli bir kışkırtma yoluna da sapıyor. 15 Temmuz sürecinde milletvekiliyle, siyasetçisiyle, normal vatandaşıyla, genciyle, yaşlısıyla, Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla bu ülke için hayatını ortaya koymakta birleşen bu milletin arasına fitne sokmaya, onları bölmeye, parçalamaya çalışıyor.
Bunu yaparken şunu gözden kaçırıyor tabii: bu ülkenin milletvekilleri de o gün bombalanan Meclis'in altında, canlarını vermeye hazır olduklarını ortaya koydu. Bunu Kılıçdaroğlu'nun da anlaması lazım artık.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019