Yüksel TAŞKIN

Yüksel TAŞKIN
Yüksel TAŞKIN
Tüm Yazıları
Seçimlere bir gün kala
6.02.2015
2349

 Yaşadığımız seçim kampanyası sonuçlar ne olursa olsun şimdiden tarihe geçmiştir. Boyun eğdirilmek istenen geniş toplum kesimleri, aklını yitiren kibre karşı serinkanlılıklarını koruyarak sandıktan medet ummaktadır.

Üstelik muhalefet dipdiridir. Yakın zamanda yaşanan olumsuzluklara rağmen bu kadar diri, bu kadar serinkanlı ve şenlikli bir muhalefet, iktidarın çılgın otoriterlik koşusunda başarısızlığa mahkûm olduğunun ilanıdır.

AK Parti’nin seçim stratejisi, korkutma ve istismar üzerine kuruluydu. İstismar etmedikleri ne kaldı? Milliyetçilik, din, koalisyon ve istikrarsızlık korkusu.

Erdoğan, en iyi bildiği öfke siyasetini ateşlerken, Davutoğlu ne yaptı? O da gerilime tuz biber ekti. HDP’yi Paralel yapıyla yan yana gelmekle dahi itham edebildi. CHP’yi radikal bir sol örgütle ittifak kurmakla eleştirebildi.

Derken Davutoğlu az buçuk frene basar gibi yapıp, toplumsal mutabakattan, anayasa yapmaktan, güçler ayrılığından bahsetmeye başladı. Başkanlık sistemine mecburen şöyle bir değiniverdi. Erdoğan hemen sitemlerini yolladı.

Aslında Davutoğlu’nun partisi ve kendisi açısından izlemesi gereken strateji tam da buydu. Ama tren kaçtı. Davutoğlu, ideolojiye abanan bir kampanya yerine, toplumu rahatlatmaya yönelik bir normalleşme söylemi tutturabilirdi. Kendisini için ayrı bir kulvar açamadığı sürece Davutoğlu başarılı olamayacak.

Gelelim muhalefete. CHP ve HDP, AK Parti’nin istismar ve korku siyasetine prim vermedikleri için, iktidar, mahallenin gereksiz yere gürültü yapan kabadayısı olarak görülmeye başlandı.

MHP’nin HDP’ye yönelik saldırılarda rollerinin olmadığını ısrarla vurgulaması da bu gerginlik siyasetinin rahatsız ediciliğini artırdı.

CHP’nin “önce ekonomi, önce yeniden bölüşüm” vurgusu, sadece iktidarı değil, işleri güçleri CHP’den parça koparmak olan ulusalcı çevreleri de ters köşeye yatırdı. CHP’nin bu yönelimi, oy getirir mi? Eğer bu tarz, toplumda belirgin bir damar yakalarsa, CHP’nin bundan sonra yürüyeceği yol bu olacaktır.

CHP, kültürel yarılma üzerine kurulu AK Parti stratejisini boşa çıkarmaya başlamıştır. AK Parti döneminden rahatsız milyonlarca insana sosyal adalet üzerinden seslenmeye çalışmak; siyasetle, siyasal istismar arasındaki farkın ortaya çıktığı yerdir.

Seçimin en başarılı kampanyasını HDP’nin gerçekleştirdiği açık. Bunda Kürt siyasetçilerin deneyimlerini iyi kullanmaları etkili oldu. Bir de Demirtaş faktörü var elbette. Karizmayı yaratan ihtiyaçtır. Gezi süreci, Demirtaş’ın siyasal kişiliğinde görülmek istenene dair ihtiyaçları yaratmıştı zaten.

Gezi’nin ruhu zaman zaman bizleri yokluyor. Bu seçim sürecinde, Gezi’de otoriterleşmeye boyun eğmeme iradesi gösteren milyonlar, seçim kampanyasına damgalarını bastılar.

Düşünün bir kere, ulusalcı refleksleri olan birisi, ulusalcı başka birisini HDP’ye oy vermeye ikna ediyor. Üstelik Kürtlerin mağduriyetlerinden bahsediyor. Barajın haksızlığını anlatıyor. Beş yıl önce bunlar hayal dahi edilemezdi.

Bu stratejik akıl ve inat, Türkiye’yi akılsızca otoriterliğe sürükleyenlerin en büyük korkusu olmaya devam edecek. Neden mi? Farklılıklarımızı unutmadan, ortak kaygılarımızla yan yana gelmeyi öğrenmemiz gerekiyor. İşte Gezi’de bunu tecrübe ettik.

Yalnız değiliz. Hiç de az değiliz…

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar