Yusuf Ziya DÖGER
Dünyanın gözü önünde meydana gelen bir bombardımanla katledilen insanları kıskanacağım hiçbir zaman aklımın ucundan geçmezdi. Ama Roboské’de bombalanarak katledilen insanları kıskandığımı, hatta onlara imrendiğimi itiraf etmeliyim.
Elbette katledilen insanları kıskandığını dile getiren kişi için ortada akla ziyan bir durum var gibi gelebilir insana. Ama sosyal, yazılı ve görsel medyaya bakınca, benim açımdan bu kıskançlığı da yaşamamak mümkün değil hani.
Roboskêliler’i ve şehitlerini kıskandım ve onlara imrendim. Kendileriyle kan bağına sahip olduğum köyümün, 1927 yılının sonbaharında, o günkü Cumhuriyet Yönetimi tarafından yakılarak şehit edilen 87 şehidimin adına…
Bu olayda 4 çocuğunu ve hanımını kurban veren kendisi de süngülenerek öldü diye bırakılan bir insanın tüm fiziki ve ruhsal yaralarına rağmen yaşama yeniden tutunup kendisini var kılarak o günün dünyasını ve bizleri de bir nebze olsun olaydan haberdar kılan Celil Çavuş’un torunu olmak elbette Roboskêliler’i kıskanmama sebep olacaktır.
Roboské’de olup bitenleri canlı yayında izler gibi haberdar olan dünyanın, gözünün içine bakarak Hüseyin Çelik, 34 canın katli için; "hata olmuştur”. Bülent Arınç, hırpalanan kaymakam için "bu bir vahşettir." Başbakan Erdoğan, "Genelkurmay Başkanı ve komuta kademesine, bu konudaki hassasiyeti nedeniyle medyaya rağmen teşekkür ediyorum." demişti.
Olayın gerçek müsebbipleri için susmayı tercih ederek, katliama uğrayanların yakınlarına ise gözdağı vermekte bir beis görmeyen devlet denilen aygıt acaba kimsenin görmediği ve bilmediği Guêw katliamı için ne demişti o dönemde…
Zinhar yalan dediğini duyar gibiyim “Şâkilere gerekli ders verilmiştir.”
Ama o günkü Guêw katliamını, bugün insanlığın onur duyarak devlete suçunu hatırlatmak için akın ettiği Roboské’den haykırdığı gibi, Guêw’den haykırabilecek onurlu insanların haberdar olma şansı yoktu. Olsaydı da…
Zaten dönemin sisli havası içersinde herkes kendi derdine düşmüşken Guêw ve çevresindeki mezralardan toplanan 76 kadın ve çocuğu Sayer’de bir eve doldurarak yakmak ve köyde eli silah tutabilen 12 erkeği de birbirine bağlayıp süngüleyerek öldürmek çok basit ve sıradan bir işti katliamcılar için.
Kimse devlete hesap sormadı. Soramazdı da…
Olur ya, biri buna kalkışırsa cezası çoktan kesilmişti bile “hemen kellesi vurula” hainin şeklinde yaftalanarak öldürülmesi gibi…
İşte böyle bir ortamda katliama uğrayıp dünya yaşamları sonlandırılan bu insanlarla kan bağına sahip olduğum için Roboskêliler’i kıskanıyor ve onlara imreniyorum.
Dünya onlar üzerinden devlet denilen aygıtı tanıma imkânı buldu. Ama Guêw şehitleri böyle bir şansa hiçbir zaman sahip olamadı. Bırakın dünyayı, o bölgede doğup büyüyen yaşıtlarım bile o katliamdan bihaber kalarak yetiştiler/yetiştirildiler.
Nasıl kıskanmam Roboskê şehitlerini…
- Guêw katliamında şehit olanların her birisine ait olan belirgin bir mezarları hiçbir zaman olmadığı…
- O gün onların kefenlenip defnedecek halleri ve kimseleri kalmadığı için, kalanların ise korkudan oraya yanaşamadığı…
- Cellâtlarıyla Guêwliler gibi en az 12 saat yüz yüze kalıp onların, gözlerinin içine bakarak öldürüleceklerini bilmedikleri…
- Henüz ismi bile konulmamış çocukların mezarları başında o gün kimse ağlayıp, onlara ağıt yakamadığı için…
- Onlar için Roboskê’de olduğu gibi Sayer yoklaması yapma koşul ve imkânına sahip olmadığım…
- En önemlisi de yıllardır okuyup yazabildiğim halde iliklerime kadar işleyen korkularımdan dolayı dünyaya onlardan bahsetmediğim için…
Evet, Guêw katliamın bir suç ortağı da benim;
- 1927 sonbaharında askerler tarafından gerçekleştirilen Guêw Katliamından bahsetmediğim ve dünyayı bundan haberdar etmediğim için…
- Katliamdan yaralı olarak kurtulan dedemin, sonradan evlendiği hanımı olan ninemi görüp ondan defalarca olayı dinlediğim halde kimseye ve dünyaya bu katliamdan bahsetmediğim…
- Katliama uğrayan kadın ve çocukların yakıldıkları evde olaydan iki üç gün sonra evinin enkazında, olur ya yanmamış buğday bulma umuduyla eşeleyen ev sahibinin fark etmesiyle katledilenlerin sadece üzerleri toprakla örtülerek defnedildikleri yerin çevre düzenlenmesini korkudan dolayı iki yıl öncesine kadar yapmadığımız için…
- “Katliamla ilgili benden önceki kuşaklara, katliamı sorduğumda tekrar yakılmamızı mı istiyorsun?” şeklindeki ifade ve serzenişlerini dikkate alıp korkumdan dolayı kimseye konuyu açmadığım…
- 1930‘da yaşanan Gêlê Zilan, 1938’de yaşanan Dersim, 1943’te malum kişinin yaşattığı 33 kurşun katliamında olduğu gibi, yaşananları onların yakınları dünya kamuoyuna yansıtılırken ben, yakınlarımın ve çevresindeki köylerin uğradıkları katliamları, onurlu insanların ve dünyanın gündemine getiremediğim için.
- Ve bu katliamı gerçekleştirenleri toplum vicdanın da hak ettikleri ceza ile mahkûm edemediğim için…
Evet, o gün Guêwliler suçsuz oldukları konusunda kendilerinden o kadar emindiler ki, köyü basan askerlerin gelişinden hiçbir sıkıntı yaşamamış ve köyü terk etmemişlerdi. Çünkü onların bir suçları da yoktu.
Guêw, yüksek rakımı ve geniş arazisi nedeniyle mukimlerine özgür bir yaşam olanağı sunan Solhan’ın karşı yamaçları olan Güneydoğu Toroslar’ın kuzey yamacında yer alır.
Bölgesinde yüzyıllardır sürdürdüğü medrese eğitimi, ona üniversite köyü olma niteliği kazandırmış ve herkesin rahatlıkla uğrayabileceği bir yer haline getirmişti. Bu nedenle bölgede oluşabilecek her türlü anlaşmazlıkların rahatlıkla çözüldüğü gelenekten gelen bir köydü de aynı zamanda…
Ve köyde emekli iki Osmanlı subayının olması da, zaten Guêwliler için yeterli bir teminattı. Dolayısıyla askerden kaçmanın da bir mantığı yoktu onlara göre.
Ama onlar nereden bilebilirlerdi ki… Zaten suçluydular devlet nezdinde. Kürt olmak ve Şeyh Said kıyamına destek verdiği düşünülen bir köy olmak, 1927 yılında suçlu olmak için yeter de artar bir sebepti devlet için.
Oysa devlet, köye gönderdiği askeri birliğe öncelikle ortadan kaldırılması gerekenlerin başında Mehmet Çavuş ve Celil Çavuş olduğunun emrini vermişti. Bu infaz emri köyde Mehmet Çavuş için gerçekleştirildi.
Celil Çavuş ise süngülenerek şehit edilen 11 arkadaşı ve Sayer’de bir eve doldurup yakılarak katliama uğrayan 76 kadın ve çocukla birlikte yola çıkarıldı. Sayer, Guêw’ın hemen batısında yer olan ve Şeyh Said kıyamında görev üstlenen Gırnos’a bağlı bir mezradır.
Takdir bu ya, dedem oradan yaralı kurtulduğu için, ben varım bugün…
Köyümde, benden büyük kuşaklar hep şu kaygıyı yaşadı “tekrar yakılıp öldürülmek” ve şimdilerde o kuşaktan kalanlar 80 yaşına geldiği halde hala aynı kaygıyla bize “sakın bu olayı konuşmayın, yoksa yine aynı akıbeti yaşarsınız”…
İşte bu nedenle yakın çevre köyler hariç kimse şu ana kadar bu katliamı bilme ve öğrenme imkânına sahip olamadı.
Şimdi ben hatırlatıyorum dünyanın bütün onurlu insanlarına…
Acaba devletin gizli sicilinde daha kaç tane Roboskê ve Guêw var…
NOT: Bingöl İli Solhan İlçesi Bozkanat Köyü Topluca Mezrası olan Guêw katliamı ilk kez basında“Doğru Haber Gazetesi” tarafından yerinde araştırma yapılarak gündeme getirilmiştir. “Tanıkların Anlatımıyla 1927 Guêw Katliamı” ve “Süngülenerek Öldürülen 11Erkek”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017