Yusuf Ziya DÖGER
İnsanın yaratılış serüvenine ve beşer olma sürecine yöneldiğimizde neyle karşı karşıya olduğumuzun bilincine varabilir miyiz? Eğer, buna cevap üretebilirsek beşer olma niteliğimizin anlamını çözebileceğimiz hakikatiyle yüzleşebiliriz.
"Âdemin kendisine yasaklanan meyveye yönelmesi ve yasağı çiğnemesi onun beşer olma niteliğinin bir sonucu olarak mı alınmalı, yoksa onun beşeri niteliğe ulaşmasına bir katkı olarak mı değerlendirilmeli. Âdem’in gerçekleştirdiği yasak meyveyi yeme fiilinden sonra, utanma duygusunu fark etmesibu nedenle de tövbeye yönelmesi nasıl anlaşılmalı.
Kuranın genel çerçeve içinde sunduğu beşerin ontolojik gerçekliği kavramaya yönelişiTümevarımsal bir mantığa dayanmaktadır. Bu mantık;Önce kendisini tanıma “çıplaklığını fark etme”, sonra kendisi dışındaki varlıkları tanıma “ şeytanın aldatıcı olduğu ve ona verilen müsaadeyi fark etme”, en sonunda ise Yaratıcıyı Rabbi tanıma “ hatayı fark ederek tövbeye yönelmesi” şeklindedir.İnsanın varlık hakikatine yönelim biçiminin parçadan bütüne doğru seyre sahip olması bunun açık belirtisidir.Âdemin her ne kadar yaratıcı kudreti bildiği söylense de ancak kendisinin bilincine vardığında onun karşısındaki acziyetini fark ettiği açıktır.
Bu noktadan baktığımızda beşer (insan)’in sahip olduğu nitelikler kesbi (çabaya dayalı) mi, yoksa hazır formatla mı dayalıdır.Sorusu karşımıza çıkar. Yani beşer olma kendi zatından mı kaynaklanıyor yoksa başka etkenlerin etkisine mi dayanmaktadır.
Yasak meyvenin önemi burada gizlidir. Âdem için yasak meyveyi yemesi bir kader miydi yoksa seçime dayanan iradieylem miydi? Şöyle düşünelim. Eğer bu bir seçim ise beşeri iradenin ilk tezahür biçimi olarak alınmasını gerektirir. Bu durumda iradenin varlığı peşinen kabul edilmiş olunur ki Âdemin beşer olma serüveni kesbidir denilebilir.Ancak sorun şu. İradenin ilk tezahür biçimi neden bir başka varlığın (nesnenin) etki alanına bırakılsın.
Bu durumda seçme eylemine odaklanmak gerekir. İlahi emre karşı gelme eylemini gerçekleştiren bir varlığın eyleminde iradenin birincil belirleyici olduğu kabul edilebilir. Ama eylemin gerçekleştirilmesine etki eden diğer faktörler ne olacak bu durumda. Âdem iradenin müşahhas tezahürü ise nesne hangi işlevi görmek üzere eyleme dâhil edilmiştir?
İlahi Hikmet bu diyerek işin içinden çıkmak mümkün değil. Çünkü yaratıcı Rab bize hikmete yönelme istidadı yüklemiştir. Buradan da hazırcı olma yerine, anlamaya yönelen çalışmanın öncelediği gerçeği ortaya çıkıyor.Düşünme ve tefekkür eylemine yönelerek ancak hikmete ulaşılabilir. Einstein’ın dediği gibi“Yaratıcı güç zar atmaz.” Buna göre var edilenlerin ontolojik yapılarında tesadüflere yer olmadığı için her varlık kendi rolünü oynamak durumundadır. Bu roller ise önceden belirlenmiş biçimde değil iradenin seçme eylemine yönelmesi şeklindedir. Ki İblisin ben ateşten o ise topraktan yaratıldı diyerek ona secde etmeyi ret etmesi bu tercihin göstergesi olarak alınmalıdır.
İşte bu noktada varlık, sorumluluk durumuyla karşı karşıya kalıyor. Ki Âdemin beşer niteliğine bürünmesi sorumluluğu (tövbeye yönelmesi) üstlenmesinin sonucudur. Ancak sorumluluk eylemin sonucuyla alakalı olduğundan iradenin tezahürü bununla açıklanamaz gibi geliyor. Dolayısıyla fıtratın buna ilave edilmesi gerekir ki buda beşer denilen varlığa ait belirsizliğin başlangıcıdır.
Meçhulü tanımave bilme kolay olmadığından insanın düşünce tarihi de mükemmeliyeti arama çabasına yönelmek zorunda kalmıştır. Bu yönelimlerde zaman zaman insanın mekândan soyutlanarak ele alınması anlaşılmayı zorlaştırmaya neden olmaktadır. Örneğin Âdemin yasak meyveyi mekânsal olarak yediği yer tartışma konusudur. Eğer burası paralel bir evren olarak Cennet ise iradenin varlığından söz edilemez. Ama Dünya ise mutlak suretle irade, seçme ve sorumluluk durumunun olduğu kabul edilmelidir.
Bu durumda ise bilgi üzerinden konuya yönelmek durumundayız. Öznenin nesneye yönelimine bağlı olarak gerçekleşen beşeri bilgi gayb sınırlarını aşamadığı için yaratıcı üstün gücün bilgisiyle aynı Ontolojik düzleme sahip değildir. Bu nedenle beşerin deneyimlediği hayat onun zihinsel yapısının biçimlenmesinde rol oynar. Buradan bakıldığında ise bilginin gelişiminde bir tür devinime dayanan sosyal seleksiyonun varlığı fark edilir. Beşerin sosyal seleksiyona dayanan bu epistemolojik varoluş süreci iradi olmakla birlikte her evrenin bir sonraki evre dizilimi üzerinde etkili olduğunu göstermektedir.
Beşerin kozmik evrendeki genel entegreye bağlı epistemolojik ilerleyişi onun yaşadığımız dünyadaki değişim ve dönüşümlerini direk olarak etkilemektedir.Hiç kuşkusuz ilk yaratılış kıssasının önemli bir ayağı da bu epistemolojik süreci kapsamaktadır. Âdemin yasak meyveye yaklaşması zihinsel bilginin deneyimsel bilgi ile denetlenmesine yöneliktir. Bu durum bize iradenin neden bir başka nesneye (yasak meyve) bağlı olarak gerçekleştiğini de göstermektedir.
Bu epistemolojik düzlem aynı zamanda beşerin ontolojik varlığını da açıklayan veriyi bünyesinde taşımaktadır. Beşeridiğer varlıklardan (melek vb.) ayıran temel özellikler ancak buradan anlaşılabilir.Âdeminyaratılışı, bilgi yüklenmesi ve bu bilgi üzerinden teste tabi tutulması iradenin tezahürüne yol açmıştır. Yasağı çiğneyip utanmaduygusuylayüzleşerek cinselliğini fark etmesi vesorumluluk duygusu kazanması kozmik entegrasyon sonucu ortaya çıkan beşerileşme sürecidir. Bu sürecin eşik noktası yasak meyveye yaklaşma ile başlayan değişim sürecidir.
O halde Âdemin beşerileşmesi bir anlamda kendi zatından kaynaklanıyor. Çünkü yapı etme eyleminden sonra farkındalık oluşuyor.. Kuşkusuz bu varlığın zatında yanılma, isyan etme, pişman olma duygularının temelde var olduğu ancak bunların kendi başına gerçeklik kazanmadığı anlaşılıyor. Ki kendisi dışında başka nesnelere (iblis ve meyve) ihtiyaç duyduğu açığa çıkıyor. Ancak ortaya çıkışın nedensellik bağıyla oluşması ontolojik değil epistemolojik düzleme işarettir. Âdem dışındaki nesnelerin varlığı iradenin test edilebilmesine duyulan ihtiyaçtır.
Bu ihtiyaç varlık dünyamızda ise diğer insanların varlığını zorunlu hale getirmektedir. Ki sosyal entegre her insan için diğerini zaruriyet haline getirerek eksik kalan yanlarının tamamlanmasına vesile kılması başka nasıl açıklanabilir. Öyle olmasaydı yaşam anlamsız olurdu. Bu nedenle hiçbir şeyin gereksizliğinden söz edilemez. İşte bütün parça ilişkisini bununla anlamlılaştırabiliriz.
SONUÇ:
Galiba yaratıcı İlahi irade seçme özgürlüğünü ve sonuçlarına katlanma sorumluluğunu insana vermişti. Onun İlahi emre karşı gelmesi ve af dilemesi hiç kuşkusuz özgürlüğüne işaret etmektedir. Âdemin yaratılışı serüveni gösteriyor ki, insan ontolojik olarak bir kerede var edildi.Ama bilgi bakımından tamamlanmış bir varlık olarak dünyada yer almaktadır.
Âdemingerçekleştirdiği ilk eylem alanının dünyadan farklı bir mekâna işaret ediyor olmasına rağmen bu mekânın cennet olamayacağına dair yorumların dayandığı argümanlarda anlamlıdır.
Konuyu insanın doğumu metaforuyla bitirelim. Anne karnında ontolojik olarak insan olmaya başlayan bir varlığın kendi oluşum sürecine katkı yapması veya müdahil olması mümkün değildir. Ancak doğumuyla ontolojik olarak başka bir dünyaya gözünü açarken sorumsuzdur. Sorumlu olabilmesi için iradesini kullanacağı eşiğe gelmesi gerekmektedir. O halde yasak meyveyle karşılaşma durumunu mecazi anlamda Ademin ergenlik dönemine ulaşma işaretiolarak kabul edebiliriz.
EZCÜMLE:
Peygamberler insanın ontolojik yapıdan beşeri epistemolojik oluşuma geçişini yapılandırmakla görevlendirildiklerinden nesneden düşünselliğe doğru geçişi sağlamaktadırlar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017