Zeki ALPTEKİN
Evet bu deyim, “anti-emperyalizm” kavramı, seçim nedeniyle tekrar ve baskın olarak, özellikle iktidar partilerinin savunucuları tarafından politik jargona yerleştirildi. Genel olarak içeriğinden boşaltılmış kaba bir polemik, hatta bazen hakaret niteliğinde kullanılan bu kavram ile “karşı taraf” değersizleştirilmeye çalışılmakta, “dış dünya” ile işbirlikçilikle suçlanmaktadır. Günümüzde, post-emperyalist dönemde klasik “emperyalizm” anlayışı ne anlama geliyor? Bu soruyu cevaplamak, böylesi bir kavramsallaştırmayı, teoriyi, tarihsel perspektifte ele alarak incelemekle mümkün.
Teori vs. Pratik
Emperyalizm teorilerinin çıkış kaynağı, 1902 yılında yazdığı eseri ile J. A. Hobson’dur. Olgu, daha sonra W.I. Lenin (1916) ve R. Hilferding (1910) tarafından ele alınıp Karl Marks’ın tarihsel materyalizm anlayışına dayandırılarak açıklanmaya çalışıldı. Peşi sıra R. Luxemburg, K. Kautsky, J. Schumpeter vd. tarafından değişik perspektiflerden ele alınan teorinin en tanınmışı, kapsamlısı ve en çok esinlenilen kaynak olan Emperyalizm adlı eserinde Lenin, sermaye ihracı olgusunu kapitalizmin ana merkezlerinde kâr oranlarının düşmesine karşı sermayenin az gelişmiş ve kolonyal bölgelere sömürü amaçlı kayarak telafi etme çabasına dayandırır. Kaynağını K. Marks’ta bulan bu düşünce, R. Luxemburg tarafından da -gereğinde zorla işgal ya da el koyma yoluyla- benzer şekilde savunulur. Bu noktada göz önünde bulundurulan, ağırlıkla ekonomik olarak az gelişmiş bölgeler ve kolonilerden hammadde ticareti ve pazarlardır.¹
Ancak (tarihe) dikkatle bakıldığında dönemin en büyük sermaye ihracatçısı ve sömürgeci ülkesi İngiltere örneğinde, sermaye ihracının esas olarak ABD gibi bağımsız ülkelere ve Kanada, Avustralya gibi otonom bölgelere aktığını amprik olarak tespit etmek mümkün. 1880’li yıllardan I. Dünya Savaşı’na kadar olan sürede İngiliz sermayesinin ortalama olarak sadece dörtte biri az gelişmiş bölgelere ve kolonilere gitmiş!²
Genel olarak bu tabloya eklenecek diğer bir gerçek de, 1914 yılına gelindiğinde o zaman yapılmış olan tüm sermaye ihraçlarının yüzde 90’ının uzun vadeli borç, yani ağırlıklı olarak kredi şeklinde olduğu, bu orantının ancak II. Dünya Savaşı’ndan sonra yüzde 75 doğrudan yatırım şekline dönüştüğüdür.³
Lenin’in Emperyalizm adlı eserinde en çok örneğini verdiği Almanya’nın da 20’nci yüzyıl başları itibarıyla (emperyalizmin ayırt edici bir özelliği olarak) “dışarıya” sermaye ihracının önemi, meta ihracının yanında oldukça azdı ve o da, hammadde temini için ekonomik olarak geri kalmış bölgelere ve kolonilere gitmek yerine, daha ziyade Avrupa ve ABD’de hareket ediyordu. Almanya’nın var olan az sayıdaki kolonileri, 1914 yılında yapılan tüm Alman sermaye ihracının sadece yüzde 3’ünü absorbe edebiliyordu.? ABD ve İngiltere’nin tersine, Almanya’nın hammadde alanındaki doğrudan yatırımları Romanya’da petrol, kimi demir-çelik şirketlerinin 20’nci yüzyıl başlarında Brezilya’da madenlerde hammadde edinme çabaları ve 19’uncu yüzyılın sonlarında Avustralya’da çinko madenlerindeki faaliyetleri ile sınırlı idi.?
Özetle; geriye doğru yapılabilecek esaslı bir projeksiyon, teoride iddia edilenin her zaman pratikle uyuşmadığını gösteriyor. Bu ise, buna dayanılarak zamanında ve daha sonra üretilen kimi teorik versiyonların temellerini nispeten zayıflatıyor. Lenin’in teorisine dayanarak özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra oluşturulan, ülkemizde de 60-70’li yıllar itibarıyla, bugün ise dolaylı olarak hâlâ alıcısı bulunan Bağımlılık (Dependence) teorisini özellikle zikretmek gerekiyor. Bu teoriye göre var olan dünya (ekonomik) sistemi, bu sistemin kurucuları olarak hâkim gelişmiş endüstri ülkeleri, (ekonomik olarak) geri kalmış ülkelerin az gelişmişliği konusunda, ülke grupları arasındaki “eşitsiz değişim” nedeniyle oluşan ekonomik bağımlılıktan sorumludur.
Burada öncelikle sorulması gereken, eşitsiz (az) gelişmenin Bağımlılık teorisyenlerinin iddia ettiği gibi bir dışsal neden olarak, öncelikle ve özellikle meta dolaşımından, yani değişim şartlarından mı, eşitsiz değişimden mi, yoksa üretim koşullarından, üretkenlik faktörlerinden mi ileri geldiğidir. Tabii ki merkez ve periferi arasında eşitsiz değişim her zaman olmuştur. Ancak bu gerçeklik, eşitsiz gelişmeyi açıklama konusunda başvurulacak belki de en son kriterdir. Çünkü eşitsiz değişim fenomeni gelişmiş ülkeler arasında da mevcuttur. Olgunun dayandığı zemin, Bağımlılık teorisyenlerin atladığı, tarihsel olarak birtakım “tesadüflerin” bir araya gelmesiyle ilk olarak Avrupa’da başlayan, gelişen ve yoğunlaşan üretim, üretim koşulları, yani üretkenlik faktörüdür, kapitalizmin ta kendisidir. Batı’da bilimsel teknolojik devrim ile ivmelenen üretici güçlerin gelişme süreci, olgunlaşan dünya ekonomisinde ilgili Batılı gelişmiş ülkelere üstünlük, geri kalan periferiye ise marjinalleşme getirdi. Bu, önceden planlanmış bir şey değildi. Böylesine oluşan birinci uluslararası işbölümünde az gelişmiş ülkelere ellerinde var olan mineral ya da tarımsal hammaddelere yoğunlaşmak dışında bir şey kalmadı, kalamadı. Yani, gelişmiş ülkeler ile az gelişmiş ülkeler arasında oluşan birinci uluslararası işbölümünü açıklamak için aslında “eşitsiz değişim” kavramına ihtiyaç yok; zira eşitsiz gelişme “eşdeğer (equivalent) değişim” temelinde de cereyan ediyor.
Olanları K. Marks’ın terminolojisine dayanarak teorik olarak özetleyecek olursak: Gelişmiş teknolojiler nedeniyle Batılı merkez ülkelerde üretilen artı-değer, periferiden (az gelişmiş çevre ülkelerden) çok daha yüksektir. Zaten böyle olmasaydı, üretim öncelikle buralarda değil başka yerlerde yoğunlaşırdı. Bu gerçek, Marks’ın deyimi ile sermayenin organik bileşiminin daha yüksek olması anlamına gelir. Yani üretim sürecinin makineleşme ile (sermaye yoğun yatırımla) daha fazla rasyonelleşmesi demektir. Sermayenin daha da yüksek organik bileşiminde üretimin kârlı olabilmesi için daha fazla sömürü oranına, yani artı-değere ihtiyaç vardır. Bu oranı yükseltmek, herhangi bir nedenle (mesela ücretlerin artması ile) mümkün olmayınca sermayenin organik bileşiminin yükselmesi, yani üretimde daha fazla rasyonelleşme, kâr oranlarının düşmesini beraberinde getirir. Bunun sonucunda sermaye, kâr oranlarının azaldığı (gelişmiş) bölgelerden, bir yanı ile, sermayenin organik bileşiminin düşük (emek yoğun) ama kâr oranlarının yüksek olduğu bölgelere (periferiye) akar. İşte bu süreç, II. Dünya Savaşı’ndan sonra oluşan ikinci uluslararası işbölümünün zeminini oluşturur.? Bununla artık sadece üretimin yoğunlaştığı Batılı merkez ülkeler ve hammadde tedarikçisi az gelişmiş ülkeler arasındaki bir işbölümü değil; üretim zincirlerinin, sürecinin belli bölümlerinin periferiye aktarıldığı bir işbölümü süreci başlar. Diğer bir deyişle periferinin marjinalleşme sürecinin yerine entegrasyon başlar; bunlarla birlikte periferide boy veren üretici güçlerin gelişmesi sonucunda gelişen, bir yerde eşitsiz gelişmeyi göreceleştiren intra-endüstriyel değişimin belirginleştirdiği, bugünün dünya ekonomisine damgasını vuran üçüncü uluslararası işbölümü ortaya çıkar.
Geçmişten Günümüze Projeksiyon
Önce kavramalar ve metodolojiye ilişkin bir-iki belirleme yapalım: Dünya Ticaret Örgütü istatistiklerinde büyük ekonomik bölgeler olarak Avrupa, Asya, Kuzey Amerika, Ortadoğu, eski BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu) ve Afrika ayrımını yapıyor. Bu bölgeler arasındaki ticareti bölgelerarası (inter-regional), bir bölge içindekini ise bölgesel ya da bölge içi (intra-regional) olarak adlandırıyor. Aşağıdaki tabloda küresel ticaretin kodları var.
Buna göre; 2013 yılında dünyadaki ihracat ekonomisinin yarısından fazlası bölgeler içinde yapılmış (bu rakam 50’li yıllarda yüzde 30, 2005 yılında ise yüzde 60 civarında oluşmuş); ihracatın beşte birinden fazlası dünyanın üç büyük gücü olan Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika (Triade Region) bölgeleri arasında yapılmış. Söz konusu bölgeler ile dünyanın geri kalanı arasındaki bölgelerarası ticaret ise dünya meta ihracatının yaklaşık dörtte birini oluşturmuş. Tek başına Avrupa içi ihracat ekonomisi dünya ihracatının dörtte birini meydana getirmiş.?
Tek tek bölgelerin ihracat payları, UNCTAD verilerine göre son zaman dilimlerinde açık bir şekilde değişimler yaşamış: Avrupa’nın dünya ihracatındaki payı yüzde 36,8’den (1950) yüzde 51’e (1972) yükselmiş, bu oran 80-90’lı yıllarda yüzde 44-45 aralığına, 2014 yılında ise yüzde 34,6 seviyesine gelmiş. Kuzey Amerika’nın payları da 1960 yılı itibarıyla yüzde 19,6’dan yüzde 11,1’e (2014) düşmüş; aynı zaman diliminde Asya’nın payı yüzde 11,3’ten yüzde 32,4’e çıkmış. Yine aynı zaman diliminde Yakın ve Ortadoğu’nun payları yüzde 3,3-yüzde 7,7, Orta Amerika ve Karayipler’in payı ise yüzde 2,5 ile yaklaşık aynı kalmış; BDT yüzde 4,7-yüzde 4,0, Güney Amerika yüzde 5,0-yüzde 3,2, Afrika ise yüzde 5,6-yüzde 2,9 şeklinde oluşmuş.?
Teori itibarıyla, özellikle Bağımlılık teorisi açısından burada özellikle vurgulanması gereken nokta, genellikle az gelişmişlik mengenesinde sıkışmış bulunan ve Bağımlılık teorilerine konu olan Güney Amerika ve Afrika’daki ülkelerin dünya ticaretindeki konumu, paylarının -geçmişte ve günümüzde – oldukça düşük olduğudur. Bu gerçeği, Almanya’nın geçmişteki dış (ekonomik) ilişkilerinde de gözlemlemek mümkün:
Almanya hammadde “fakiri” bir ülke; bu nedenle ekonominin ana damarını oluşturan endüstriyel ürünlere yoğunlaşmak bu bağlamda daha gerçekçi bir tablo sunacaktır: Ülke 80’li yıllar itibarıyla dış ticaretinin neredeyse beşte dördünü gelişmiş ülkelerle, yaklaşık beşte birini gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerle yapmış. Ülkenin ya da bu ülkeden neşet eden şirketlerin küresel doğrudan yatırımları (FDI), yani sermaye ihracı da benzeri tabloyu ortaya koyuyor, bir önceki tablodaki trendi destekler nitelikte:
1980’e gelindiğinde Almanya’dan sermaye ihracı -giderek artan bir şekilde- ağırlıklı olarak (yüzde 82) gelişmiş ülkelere yapılmış; bunların dışında kalan diğer ülkelere yapılan yatırımların payı ise, yatırımların mutlak artışına rağmen sadece yüzde 17 olmuş. 1965’ten 1980’e Almanya’nın gelişmiş ülkelere sermaye ihracı neredeyse 12 katına çıkarken bu sayı az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için beş kat olarak kalmış. Ve buradaki “aslan” payını, o dönemin gelişmekte olan ülkeleri almış. Adına teoriler geliştirilen az gelişmiş ülkelerin payı ise çok az!
Geçmişte uluslararası ekonomik ilişkilerin genellikle gelişmiş ülkeler ve bölgeler arasında vuku bulduğu göz önüne alınırsa, II. Dünya Savaşı sonrasında, küreselleşme aşamasına kadarki zaman diliminde de aynı trendin devam etmesinde aslında şaşılacak bir taraf yok: Kapitalist (ticari) ilişkiler öncelikle ve ağırlıklı olarak bu sistemin girdiği, geliştiği yerlerde boy veriyor. Bu bağlamda az gelişmiş bölge ve ülkelerin bu ilişkilerde geriden gelmesi, ilişkilerin kıyasen az miktarlarda sadece hammadde ve kolonyal metalara dayanması anlaşılır. Almanya’nın (ekonomik) ilişkilerinde bu gerçeğin daha da belirgin olması, onun kapitalizmin sahnesine geç çıkmasından ileri geliyor.
Sonuç olarak; burada -özellikle Bağımlılık teorileri açısından- sorulması gereken, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin (geçmişte) bu derece alt düzeyde bağımlılığa maruz kalmaları şartlarında “eşitsiz değişim”in ve “engellenen gelişme”nin nasıl vuku bulabildiğidir. Çünkü tabloların ortaya koyduğu pratik, söz konusu ülkelerin aslında içe kapanmacı göreceli “bağımsızlık” yolu ile dünya ekonomisinin ilişkiler ağında yer alamayarak, teknolojik gelişme süreçlerinden koparılarak gelişmelerinin engellendiğini, esas gelişmenin dışa açılarak “dış dünya” ile, küresel dünya ile etkileşime geçildiğinde olanaklı olduğunu gösteriyor. Tüm Uzak ve Yakın Doğu’nun pratiği bunu gösteriyor. Etkileşimin, ilişkinin olmadığı yerlerde açlık tehlikesi vs. baş gösteriyor.? Etkileşime girmek, gelişmenin yolunu açıyor; bölgelerarası (teknolojik) farkların aşınmasını, böylelikle -içinde göreceli ve zamansal olarak eşitsizlikleri barındırsa da- üçüncü yeni uluslararası işbölümünün oluşmasını beraberinde getiriyor, göreceli “eşit” şartlarda değişimi içeren intra-endüstriyel ticareti geliştiriyor. Böylelikle gelişmekte olan ülkelerin küresel ticaretten daha fazla pay almasının, onların giderek “sınıf atlayarak” gelişmiş ülkeler kategorisine geçmesinin zeminini yaratıyor. Bu da küresel (ekonomik) ilişkilerin daha da “demokratikleşmesi”nin, “adil” paylaşım olanaklarının artmasını sağlıyor. Uzak Doğu ülkelerinin yaşadığı pratik budur.
Eğer devrim olgusunu bir nicel birikim sonucu, bir müddet sonra yeni (daha ileri, gelişmiş) bir niteliğe sıçrama, bir durumdan (state) daha ileri duruma geçme olarak anlıyorsak, buna göre küreselleşmeyi eskinin bir üst aşaması olarak kabul ediyorsak, ulaşılan bu yeni seviye -hoşumuza gitsin gitmesin, çelişkili ve eksik olsun olmasın- bir devrim, yayıldığı taban itibarı ve neredeyse her açıdan sınırsızlığı ile bir “küresel demokratik devrim”dir. Bu açıdan bu devinimin, İngiltere’de aristokrasinin gücünü iyice sınırlayan Cromwell (burjuva) devrimi ya da ABD’de Güney ve Kuzeyliler arasında vuku bulan iç savaş sonrası köleliğin kalkması ile boyutlanan burjuva devriminin kapitalizmin gelişmesi yolunda getirdiği nitel değişimlerden, ortaya çıkardığı yeni, yenilikçi durumdan kalite olarak hiçbir farkı yoktur. Bu noktada “Ama efendim sömürü ilişkileri vs.” gibi klasik “sol” cenahta alıcısı bulunan ajitasyonların, itirazların, olgunun özünü ıskalamaktan başka bir işlevi olmadığını belirtelim. “Sınıflar, sömürü ortadan kalktı” denmiyor. Bu olgu ayrı bir tartışmanın başlığı…
__
¹W.I. Lenin, Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması, Sol Yayınları, 1979 Ankara, s. 76-77
²Moritz Schularick, Kapitalflüsse von Reich nach Arm, Investitionsrisiken und Globale öffentliche Güter, 2004 Freie Universität Berlin, s. 160-161
³Katja Nehls, Kapitalexport und Kapitalimport, Handbuch Wirtschaftsgeschichte, 1981 Berlin, s. 684
?Bernhard Roth, Weltökonomie oder Nationalökonomie?, 1984 Marburg, s. 273-276
?B. Roth, a.g.e., s. 251; Z. Alptekin, Internationalisierung des Kapitals am Beispiel der Versorgung der bundesdeutschen Wirtschaft mit metallischen Rohstoffen, Diplomarbeit, Universität Bremen 1987, s. 15
?Bkz. Fröbel, Heinrichs, Kreye, die neue internationale Arbeitsteilung, 1977 Reinbek bei Hamburg.
?World Trade Organization (WTO): International Trade Statistics 2014
?United Nations Conference on Trade and Development (UNCTAD): Online-Datenbank: UNCTADstat
?90’larda, gözle görülür bir şekilde boy vermeye başlayan küreselleşme sürecinin, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler için başlangıçta iki somut sonucu oldu:
1. Gelişmekte olan ülkelerde üretici güçler giderek gelişti, ekonomik refah arttı ve güçlü bir orta sınıf oluştu.
2. Kapitalizmin nispeten az ya da çok geliştiği bölgelerde -özellikle kimi Afrika ülkelerinde-, buraların da sürece şu ya da bu şekilde katılması ile 60-70’li yıllardan gelen açlık tehlikesi hemen hemen ortadan kalktı. Bu tehlikenin son yıllarda tekrar baş göstermesi, sürecin en azından bu yerler açısından tek taraflı, dolayısıyla çelişkili yürüdüğüne, bu bölgelerin küreselleşme sürecinden hakça yararlanamadığına işaret ediyor. Bu ise küreselleşme sürecinin aktörlerinin önüne yeni ödevler koyuyor.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.04.2025
25.02.2025
4.02.2025
22.12.2024
1.07.2024
12.05.2024
15.04.2024
3.02.2024
24.11.2023
6.08.2023