Ahmet TAŞGETİREN
Bir “Umutlular” var. Epeyce var.
“Süreç yok” dense de Bahçeli’nin bir süreç başlattığı açık. Bahçeli umutlu olmalı.
DEM cenahı da umutlu görünüyor. Bahçeli’nin topu attığı Öcalan’dan gelen “Hazırım” yollu mesaj da umut yansıtıyor.
Bahçeli – Öcalan ikilisi, İmralı’dan ya da Bahçeli’nin ilk çıkışında söylediği gibi DEM grup kürsüsünden gelecek Öcalan imzalı “Silâhları bırakın” çağrısı şıpınişi sonuç vereceği inancında.
“Umutlular” dediğimiz dünya, silâhlı yapının da doğmasına yol açan “Kürt sorunu” konusunda farklılaşıyor.
Bir bölüm, “Hele bir Öcalan’lı süreç başlasın, konu silâhların bırakılmasında kalmayacak, Meclis ortamında Kürt sorunu başlığı da açılacak” beklentisinde. Bu çevre, “Demirtaş niye içerde, Ahmet Özer’e, Ahmet Türk’e niye kayyım atandı?” gibi soruları da gereksiz buluyorlar. Bunlara en son Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu da katıldı. "Süreç başarılı oldu ve diyelim ki Öcalan ev hapsine çıktı. Demirtaş'ın hapiste kalması düşünülebilir mi? Tabii ki düşünülemez. Kayyım da kalmaz ortada" cümleleri ona ait.
“Umutlular” Suriye – PYD – YPG gündeminin aciliyetini de hesaba katarak muhtemelen “Devlet”in bu işi çözmeye karar verdiğini düşünüyorlar.
En zor işi Bahçeli’nin üstlendiği, yine bu çevrelerin Bahçeli heyecanının gerekçesi. Bahçeli ile ilgili tüm rezervler de rafa kalkmış durumda. (Bir Sinan Ateş dosyası vardı hani…Nerede şimdi o?)
Cumhurbaşkanı Erdoğan neresinde bu işin?
Başlangıçta sessiz, sonraları tüm sürece kefil olmaktan uzak bir dille, Bahçeli’yi yalnız bırakmama adımları…
DEM heyeti, yanlarına Bahçeli’nin “Kürt ağası” diyerek taltif ettiği Ahmet Türk’ü de alarak ilk ziyareti, en azından nezaketen, en azından protokol gereği TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a yaptıktan sonra, partileri ziyaret çerçevesinde en büyük grubun başkanını değil, işin asıl sahibinin kapısını çaldılar: Tabii ki Devlet Bahçeli’den söz ediyoruz.
Ardından Ak Parti adına lider Erdoğan’ı değil, grup başkan vekili Abdullah Güler’i ziyaret edecekleri, sonra diğer partilere gidecekleri belirtiliyor.
Ak Parti Genel Başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanı. Peki o kabul etmeyecek mi DEM heyetini? Henüz öyle bir randevu yok.
Peki neden? Bu bir mesafe koyma tavrı mı? Henüz olayın pişmemişliğine ilişkin kanaat mi?
Erdoğan, ucunda başarı gözüken bir süreci sahiplenmemek etmez. Hatta o işin merkezinde gözükür. Bahçeli’nin en keskin muhalefeti yaptığı daha önceki çözüm sürecinde de “bedenini taşın altına koyduğunu” bizzat açıklamıştı. Şimdi Bahçeli koç başı rolü üstlenmişken neden mesafeli tutum? Şehit aileleri kaygısı mı?
Üstelik sürecin bir boyutunda Erdoğan’ın 2019 yerel seçimlerinde “Öcalan mektubu” ile ortak cepheye almaya çalıştığı HDP (şimdiki DEM’in selefi) şimdi hararetle sürecin parçası olmaya, dolayısıyla Cumhur İttifakı ile dirsek temasına girmeye yöneldiği halde…
Herkes Cumhurbaşkanı’nın kendisine yeniden adaylık yolu açacak bir anayasa değişikliği istediği, bunun için de parlamentoda transferlerle destek oluşturmaya çalıştığı, DEM’e açılan kapının da bununla bağlantılı olduğunu iddia ederken, Beştepe’de neden sürece sahiplenme ve heyecan yok?
Aslında Ak Parti grubunda da, hatta MHP grubunda da heyecan yok. Sanki “Bahçeli’ye havale edilmiş bir operasyon” görüntüsü hakim.
Süreç nasıl ilerleyecek, göreceğiz.
DEM heyeti Numan Bey’den sonra Bahçeli’yi ziyaret etti. Bahçeli’nin, kendi çıkışının İmralı’da nasıl yankılandığına dair bilgiler aldığında heyecan duyduğunu sanıyorum. Öcalan Bahçeli’nin vaktiyle Erdoğan’a asması için ip attığı, şimdi ise “Çıksın DEM’in grup kürsüsüne konuşsun” noktasına geldiği bir isim. Garip dünyanın garip işleri? Belli ki o zaman o iple asılsaydı Öcalan, şimdi “Silâhları susturma çağrısı”nı dağlara verecek bir adam kalmazdı ortada.
Belki de bu sürecin en doğru boyutu, konunun Meclis’te müzakere edilecek olmasıdır. Buna süreci hareketlendiren iktidar cenahı da, DEM tarafı da, muhalefet partileri de taraftar gözüküyor.
Evet silâhlar bitsin, ülkedeki bütün insanların sorunları da Meclis çatısı altında çözülsün. Suriye’deki yeni yapılanmada söylediğimiz sözlerin – yaptığımız tavsiyelerin kendi ülkemiz için de lüks olmadığını bilelim.
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025