Ahmet TAŞGETİREN
Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerika’da.Obama ile veya değil, başka bir amaçla orada olsa bile birçok ABD’li yetkili ile, düşünce kuruluşları ile, işadamları ile görüşüyor, görüşecek. Amerika ile Amerika’da görüşecek.
Türkiye’den birçok serzenişte bulundu Cumhurbaşkanı ABD’ye.
“Bu nasıl müttefiklik, dostluk, stratejik ortaklık” gibi dozu sert serzenişler de oldu bunlar.
ABD’nin Ortadoğu politikalarından pek hoşnut olduğumuz söylenemez. Hoşnutsuzluğumuzda çok haklı olduğumuza da inanıyoruz. Zaman zaman ABD’yi, tabii formatının çok dışında roller içinde de görüyoruz. Mesela Suriye konusunda Türkiye’nin güvenliğini de sorumluluk alanında gören NATO’daki beraberliğe rağmen Rusya’ya ve Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden PKK uzantısı bir örgüte daha yakın buluyoruz.
Zaman zaman bu sütunlarda “ABD ile her şeyi yeniden masaya yatırma zamanı” gibi yazılar da yazdım. Çünkü iş, bizim gibi uzaktan serzeniş yüklü söylemlerde bulunmak ya da Amerika gibi Türkiye’yi rahatsız etse de bildiğini okumak tarzında sürdürülecek bir iş değil.
Bir yandan biz “Ortadoğu’da yeni haritalar çizilmek isteniyor, yeni Sykes - Picot’lar hazırlanıyor” diyoruz, “Üst akıl” göndermeleri yaparak zımnen ABD’ye sorumluluk yüklüyoruz, bir yandan da bizim ittifak içinde bulunduğumuz dünya güçlerine karşı derin bir kuşku duyuyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerika’da. 5 gün orada olacak. Nükleer Güvenlik Zirvesine katılacak ama herkes bu gezinin ABD ile ilişkiler açısından önem arz ettiğini biliyor.
Cumhurbaşkanı orada ne diyecek?
Düşünce kuruluşu temsilcileri ile dün yaptığı görüşmede ne diyeceğinin ipuçlarını vermiştir diyebiliriz.
İşte şunları söylemiş; cümle cümle çok seçilmiş ifadeler bunlar:
“- Türkiye açısından geçmişte olduğu gibi bugün de ABD ile ilişkilerimiz vazgeçilmez niteliktedir.
- İşbirliğimizi ortak değerler ve karşılıklı menfaatler temelinde geliştirmek için her türlü çabayı gösteriyoruz. Bunu yapmaya da devam edeceğiz.
- Karşı karşıya bulunduğumuz sorunların çözümünde Türkiye-ABD ittifakının bir alternatifi olmadığı ortadadır.
- Burada esas mesele bu işbirliğinin gerek stratejik gerek taktik düzlemde gerçek anlamda verimli kılınabilmesidir.
“Yönetilemeyen siyasi alanlarla dolu bir coğrafyada Türkiye olarak gelişmeleri bölgesel ve küresel barışa hizmet edecek şekilde yönlendirmeye çabalıyoruz.
- Bu çabamızda zaman zaman yalnız kaldığımızı hissetsek de ABD’nin bizi anladığını ve yanımızda olduğunu düşünmek istiyoruz.”
Bu ifadelerde “yalnız bırakılma” serzenişi var, ama “ABD’nin bizi anlaması ve yanımızda olduğunu düşündürmesi” gibi olabildiğince nazik bir talep de var. Dostluk, müttefiklik, stratejik ortaklık sorgulaması bu nazik sitemlerin ve taleplerin içine girmiş durumda.
Tabii bu son cümlelere gelirken, “ABD ile ilişkilerin geçmişte olduğu gibi bugün de vazgeçilmez olduğu”, “sorunların çözümünde Türkiye-ABD ittifakının alternatifinin bulunmadığı”, “işbirliğinin ortak değerler ve menfaatler temelinde geliştirmek için her türlü çabanın gösterildiği ve gösterileceği” ve “Ortadoğu’da Türkiye’nin misyonu” gibi hususların altı özenle çiziliyor.
Ben, Ak Parti hareketi doğarken, 2001’lerde, Erdoğan ve Gül’ün, muhtemelen Refah çizgisinden farklı olarak ABD ve AB’de yaptığı temaslarda tam da şu ifade edilen formatı dillendirdiklerini düşündüm hep. 15 yıl geçti ve bu dönemde Ortadoğu gibi sancılı, yeniden şekillenmesi kaçınılmaz olan bir coğrafyada pek çok olay yaşandı. Türkiye ve her iki dünya farklı duruşlar sergiledi. Karşılıklı kuşkular oluştu. Bu kuşkuların Türkiye tarafından “Biz müttefik miyiz?” sorusunu sorduracak boyutlara ulaştığı açık. ABD’de de bazı rezervler oluştuğunun işaretleri var.
O zaman Türkiye - ABD, belki Türkiye - Batı ilişkilerinde “formatı güncellemek” lazım. Ben Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerini “Hadi gelin dostça konuşalım” gibi okudum. Bence iyi.
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025