Ahmet TAŞGETİREN
AK Parti yola problemli bir durumun çözülmesi zarureti ile çıktı. Evet, “Halkoyu ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanının anayasadaki yetkilerle köşkünde sakin sakin oturması” mümkün olmazdı. Bu çözülmesi gereken bir problemdi. Cumhurbaşkanı'nın, hem başat liderlik özellikleri bulunan, hem Ak Parti'nin kurucu lideri olan Tayyip Erdoğan gibi birisi olması, problemi ete kemiğe büründüren ayrı bir gerçeklikti.
Bu sorunu çözmek sağlam bir gerekçeydi.
MHP “sorunu çözme” gerekçesiyle destek verince Ak Parti'nin stratejik artısı başlamış oldu.
Ak Parti artı MHP, tabanlar itibariyle birbirine yakın, Türkiye siyasetinin “Muhafazakar – demokrat alan” diye nitelenen kesiminin önemli yekununu oluşturuyordu.
Hedef, bu iki parti tabanındaki farklılaşmayı gidermek, en azından en aza indirmekti. Bunun yanında bugüne kadar oluşmuş rezerv alanlarını izale etmek de önemliydi.
Liderliklerin bunu planlaması lazımdı.
- Terörle mücadele önemli bir duyarlılık alanı idi. Ak Parti son dönemde MHP'nin eleştirilerini izale edecek bir tavrın içine girdi.
- Batı'ya yönelik tepki, hele Türkiye'nin bekasına yönelik Batı kaynaklı saldırılar söz konusu olduğunda birleştirici bir söylem alanı olabilirdi. Bu noktada Batı'da Erdoğan karşıtlığı ile bütünleşen acayip bir Türkiye sorgulaması gerçekleşti. Bu da içerde farklılıkları izale eden bir yansıma oluşturdu.
- Bir de “Hayır cephesi”nde Kandil ve FETÖ yer alınca, milli hislerin coşkun bir şekilde buluşacağı mecra oluşmuş oldu. Artık “Hayır” demenin Türkiye'nin hayrına olabileceğini ispat nerede ise imkansızlaşacaktı.
- A&G'nin yöneticisi Adil Gür, şu anda tercihlerin “etnik aidiyet”ten ziyade “ideolojik nitelik” kazandığını ifade ediyor. Bu, muhafazakar Kürtlerin de “PKK'nın Hayırı”na katılmamak için “Evet cephesi”nde yer alıyor olmasını izah ediyor.
Şu anda Evet cenahındaki çok önemli bir toplum kesimi, belki de Anayasa değişikliğinin ne getirip ne götürdüğüne bakmaksızın, “Kimin yanında yer alıyor?” saiki ile tercihte bulunuyor.
Bu, Türkiye siyasetinde önemli bir motif. Bu eksende oy yığılması keskinleşme yoğunlaştığı ölçüde yüzde 60-70'lere ulaşabilir. Bu gerçekliğin sorunu, iktidar olunca geriye kalan toplum kesimleriyle derin fay hatlarının oluşmasını önlemek, iletişimi yeniden canlandırabilmektir.
“Hayır kampanyası”nın başını çeken CHP'nin Türkiye'nin bu siyasi tablosunun farkında olmaması mümkün değildir. Onun stratejisi de “Evet cephesi”nde bir kemikleşmenin oluşmasını önlemek noktasında oluştu.
-Bunun için, kemikleşmenin özellikle “CHP karşıtlığı”ndan da beslendiğini düşünerek, bir yandan CHP dilini kullanmamak tercih edildi.
- Diğer yandan Ak Parti ve MHP kitlelerinin duyarlı olduğu alanlarda rahatsız edici reflekslerden kaçınılmaya çalışıldı.
- Bir başka nokta, rejim değişikliği vurgusu oldu. Bunun amacı, muhtemelen kendi tabanını tahkim etmekti. Bu söylemin, MHP tabanına yönelik bir hesabı var mıydı, belki, ama “rejime yönelik tehdit” bir “Eski CHP”, eski ve “rejim tehlikede” propagandası üzerinden millet iradesine baskı bagajı ile bütünleşti.
- CHP'nin “dini jargon” üzerinden yaptıkları, biraz eline yüzüne bulaştırılmış hamleler olarak kaldı.
- Hayır cephesinin en belirgin dezavantajı, “Bileşenler”in anayasa değişikliğine karşı çıkmaktan ziyade “Erdoğan karşıtlığı – Türkiye karşıtlığı” hadiselerini birbirinden ayırmayacak bir hoyratlık içinde olmalarıydı. CHP de PKK ile, FETÖ ile, Batı ile aynı saiklerle mi bu değişikliğe karşı çıkıyordu, belki değildi, ama kendisini o bütünün içinden ayırması nerede ise imkansızdı.
Şimdi...
Son düzlükte...
Evet ağırlıklı gözüküyor.
Referandumda muhtemelen “Evet” çıkacak ve Türkiye'de yeni bir dönem başlayacak.
Kanaatimce Ak Parti'nin ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın önüne kendi alanını tahkimden öte, farklı toplum kesimlerini kucaklama sorumluluğu gelecek.
CHP'nin önüne de toplumla arasındaki mesafeleri görme ve kapatma sorumluluğu.
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025