Ahmet TAŞGETİREN
Meral Akşener’e Bahçeli tarafından “Eve dön” çağrılarının yapıldığı, bu çağrıların Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da takviye edildiği günlerde İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu’nun bir değerlendirmesi oldu.
Bu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önüne konan bir siyaset hesabı idi. Ya da bir tür karşı hamle. Şöyle ki:
“Yüzde 50 artı 1 değişsin. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi değişsin, Bundan doğacak değişikliklerden ilk istifade edecek olan Sayın Cumhurbaşkanı olacaktır. Yani, yüzde 40’a mı düşer, kaça düşerse düşsün. Bu sistem değiştiği andan itibaren yine en avantajlı olan Tayyip Bey olacaktır. Olsun. Yeter ki bu sistemin memleketin yükünü çekemez hale geldiği görülsün ve bundan vazgeçilsin. Bu teklif Tayyip Bey için bir tekliftir.”
Ağıralioğlu, belli ki yüzde 50 artı 1’i bulmanın Tayyip Erdoğan’ı zorladığını, MHP’nin desteğine muhtaç hale getirdiğini, bunun da örtülü bir koalisyon ilişkisi olduğunu, yapılan pazarlığın bilinmediğini, oysa koalisyon olsa bile bunun şartlarının belli olacağını, üstelik şu andaki oy dağılımlarına göre Ak Parti’nin yüzde 40’a bile düşse iktidarın büyük ortağı olarak belirleyici konumda bulunacağını ifade etmiş oluyor. Bu bir tür “Devlet Bahçeli’nin ipoteğinden kurtul” çağrısıdır. “Eve dön” ne kadar operasyonel ise bu hesap da o ölçüde operasyoneldir.
Bu, aslında Ağıralioğlu’nun birdenbire keşfettiği bir hesap değil. Çok önceden biliniyor. Ancak o ihtimal devre dışı bırakılarak yüründü.
Yakın geçmiş hatırlanırsa, ya “Üç dönem kuralı” gereği ya da başka bir sebeple kurucu kadro birer birer kenara çekilirken en son Tayyip Erdoğan’ın durumu ne olacak sorusuna gelindi. Gül’ün Cumhurbaşkanlığında yaşanan krizden sonra Cumhurbaşkanını halk oyu ile seçilmesi yönünde anayasa değişikliği gerçekleşti. Ve Erdoğan halk oyu ile seçilen ilk Cumhurbaşkanı oldu, Davutoğlu da Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan.
Ancak Anayasa’da “İcranın başı” konumunda olmasına ve halk oyu ile seçilmesine rağmen Cumhurbaşkanı’nın yetkileri sınırlıydı, partisiz olması gerekiyordu. Oysa Erdoğan “İcranın başı” rolünü önceki Cumhurbaşkanlarından farklı anlıyor ve “Başbakan” rolünü de ihtiva eden bir uygulamayı arzu ediyordu. Arzu ediyordu ama ortada Başbakanlık diye bir makam da vardı ve oraya Ahmet Davutoğlu getirilmişti. O arada “Düşük profil” jargonu siyaset gündemine girdi.
İstenen şuydu: Başbakan olsun ama düşük profilli olsun, yani Erdoğan’ın yanında varlığı ve yokluğu belli olmasın, bir tür “işgüder” rolü üstlensin…
Davutoğlu, iş başına gelirken böyle bir rol konuşulmuş muydu, Davutoğlu buna razı olmuş muydu yoksa Erdoğan, oraya kim gelirse gelsin böyle bir role zımnen razı olacağını mı düşünmüştü, bunları bilmiyoruz, ama beklenen olmadı. Davutoğlu bilfiil “Başbakan isem başbakanlığı yaparım” dedi. Üstelik seçimlere girdi ve yüzde 49 küsur oy aldı.
Erdoğan cenahı bu oyları Davutoğlu’nun değil, “Lider”in gölgesinin aldığını düşündü. Davutoğlu cenahı ise süreci “Erdoğan 7 Haziran öncesinde Cumhurbaşkanı hüviyetiyle Ak Parti için meydanlara çıktı ve oyumuz yüzde 40’a düştü, halbuki Kasım seçimleri öncesinde Erdoğan meydanlara çıkmadı, meydanda Davutoğlu vardı, Davutoğlu bizzat başbakanlık yaptı, terörle mücadele etti ve oylar yeniden toparlandı” gibi okudu.
Evet temel bir farklılık vardı bakışlarda. Erdoğan operasyon yaptı ve Davutoğlu tasfiye edildi.
Ancak sistem yerinde duruyordu. Başbakan’ın “düşük profilli” diye tanımlanması bizzat o kurumu aşağılamaktı. Evet, Ak Parti oy alıyor, iktidara geliyordu ama bu, Cumhurbaşkanı’nın aldığı oy değildi. Hesabı da Cumhurbaşkanı verecek değildi. Binali Yıldırım’ın Başbakanlığı’nı “Düşük profilli” diye tanımlamak ona hakaret değil miydi? Ama gerçekte Başbakanlığın içini de Tayyip bey dolduruyordu.
İşte orada Bahçeli’nin teklifi gündeme girdi: Daha önce Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına kategorik olarak karşı çıkan Bahçeli “Fiili olanı hukuki hale getirelim, Cumhurbaşkanı’na başbakan yetkisini de verelim” dedi. Bu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi idi ve Cumhurbaşkanı’nı seçime girmeye zorlayan bir yapısı vardı. O da yüzde 50 artı 1’i getiriyor, o da Ak Parti’yi ek bir destek aramaya mecbur bırakıyordu.
Ek destek Bahçeli’den geldi. Ondan sonra Erdoğan’la Bahçeli arasında çizgi yakınlaşması gerçekleşti. Hem Erdoğan hem Bahçeli, çok net biçimde birbirini kollamaya itina gösterdi. Diller birbirine yakınlaştı. Rezervler kalktı.
Belli ki iki lider arasında “Hiçbir şey olmasa bile bir şeyler oldu.”
İşte Ağıralioğlu, ortaya, orada ne olduysa ona mukabil bir hesap koyarak farklı bir mecraya akıtmak istiyor siyaseti. Acaba etkili olur mu? Bu hesap Erdoğan – Bahçeli arasındaki muhasebeden daha etkili olur mu? Şimdilik Erdoğan – Bahçeli ilişkisi kaya gibi duruyor. Ama her iki partideki sancı da devam ediyor.
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025