Ahmet TAŞGETİREN
Bugün farklı bir yazı:
Üç aylardayız ya…
Üç aylar bir iç muhasebe mevsimidir ya…
“Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin” denilmiş ya.
“Gelin kendimizi hesaba çekelim” dendiğinde acaba neler görürüz?
Gençlerde dindarlık azalıyor gibi şeyler konuşuluyor ya.
Acaba gençlerin dindarlıklarının azalmasında büyüklerin, ileri yaşlardaki insanların, babaların - annelerin, rol modellerinin, mesela din adamlarının, dini temsil rolünde olanların payına baksak ne görürüz?
İmam Hatip’te bir Kur’an hocası ya da herhangi bir orta dereceli okuldaki Din Kültürü hocası bir gencin hatasından dolayı tüm sınıfı sıra dayağından geçiriyorsa alın size gençlerin inanç dünyasında bir çentik.
Bir arkadaşım anlatmıştı. “Babam, demişti, beni İmam Hatibe gönderdi ki dinimi - diyanetimi öğreneyim. Gittim İmam Hatibe ama gençlik bu ya namazlarım aksıyor. Babam beni namaz kılarken görmüyor. Bir gün dedi bana: Oğlum biz seni İmam Hatibe dinini – diyanetini öğrenesin diye gönderdik. Dinin - diyanetin içinde namaz da var. Ama görüyorum ki sen namaz kılmıyorsun. Bizim görmediğimiz yerde kılıyorsan ne âlâ. Ama namaz kılmıyorsan bu işin sırrını bize de öğret. Bunca yıldır namaz kılıyoruz, eğer sen İmam Hatipte namaz kılmadan da Müslümanlığın olduğunu öğrendiysen bize de anlat da bilelim” demiş.
Şimdi doğrusu gençler büyüklere bakıyor. Dindar görünüm sergileyenlerine, dini görünümden saygınlık üretenlerine daha çok bakıyor. Onların açık bir adaletsizliğini, haksızlığını, kul hakkı yediğini, harama el uzattığını, yolsuzluk yaptığını, evde anneyi dövdüğünü, kaba saba davrandığını, kardeşler arasında ayrım yaptığını, amirse zulmettiğini, namaz kılan hakimse – savcı ise, küçük hesaplar içinde kararlarının çarpıldığını görüyorsa….
İki şey düşünür:
-Ya bunlar gerçekten inanmıyor. Mesela Allah’ın onları her yerde gördüğüne, ne söylüyorlarsa işittiğine, her yerde hâzır ve nâzır olduğuna, hatta içten geçenleri bildiğine, yani dinin ıstılahınca “Allah”a”, inanmıyor. Onun için kalplere hakim olmak gerektiğine inanmıyor. “Görülmez canım, işitilmez, bir yerlere kaydedilmez” diyor. Sonra bir başka dünya olduğuna, dünyada yapıp edilenler birileri tarafından görülmediği için, kayda geçmediği için dünyada cezasız kalıyorsa orada hesaba çekileceğine, üstelik oradaki hesabın bütün bir ebediyet hayatını etkileyeceğine…. Yani dinin ıstılahınca “Ahiret”e inanmıyor. Böyle düşünecek genç. İnansa, gerçekten inansa bunları yapmaz herhalde, diyecek.
-Ya da hem inanıp hem de bunları yapmak mümkün demek ki, diyecek. Din ile ilişki böyle de olabilirmiş diyecek.
-Ya da şöyle düşünecek. Bunlar samimi değil. Açıkça dini kullanıyorlar, ama ona gerçekten inanmıyorlar. İnançları hayatlarına yansımıyor. Dine yalan söylüyorlar. Daha kötüsü Allah’ı aldatacaklarını zannediyorlar. Buralardan da inanç zaafına sürüklenecek.
Muhasebe nasıl bir şey biliyor musunuz? Hani bir film vardı: 12 Kızgın Adam isimli. Cinayet işlediği farz edilen bir kişinin elektrikli sandalyede infazına karar verecek olan 12 jüri üyesinin karara gitme sürecini anlatıyordu. Bir olayı irdelerken herkesin dünyasının nasıl farklılaştığını gösteriyor senaryo. Bir insanı yargılayacaksınız ve kendi dünyalarınız en girift biçimde işin içine giriyor.
Kendine bakmak böyle işte. Hayatın içinde kendine bakmak. İç dünyaların nasıl gel-gitler yaşadığının farkında olmak.
Bir yemek yarışması var. Gelinlerin yarıştığı, kaynanaların not verdiği, sonunda kazananın 10 bin lira ile ödüllendirildiği bir program. Kayınvalideler genelde ileri yaşlarda insanlar. Görünümlerine baktığınızda normal Anadolu insanları bunlar. Yemekler yeniyor, sonra not veriliyor. Her kayınvalide sonunda 10 bin lirayı kendi gelininin kazanmasını istiyor ya, “strateji” uyguluyor. Rakip gelinlere üç - dört veriyor, kendi gelinine ise daha yüksek puanlar verilmesini bekliyor. Yemekleri afiyetle yiyor, sonra da puanlamaya sıra geldiğinde “üç” diyor. Kimi “üç”ü yazmasını bilmiyor, üç tane çizik çekiyor. Sonra başta programı yöneten kişi olmak üzere, gelinden, gelini yarışan kayınvalideden “hayretler” başlıyor. “Olur mu böyle adaletsizlik, her şeyi afiyetle yediniz, şimdi de hakkımı yiyorsunuz. Bu nasıl adalet?. Vicdanınız nerede? Bu gece nasıl rahat uyuyacaksınız?” Puan veren de yüzünü karartıyor ve “Uyurum ne olacak ki” diyor.
Sevgili halkımızdan bir manzara. Küçük çıkarlar söz konusu olduğunda vicdanlar böyle konuşuyor sevgili halkımızın nezdinde?
Gençler büyüklerin adaletini görüyor. Büyüklerin inanç yapıları ile adaletleri arasında bir irtibat kopukluğu olduğunu düşünüyor. Büyükler hiç ölmeyecekler, hiç Allah’ın huzuruna çıkmayacaklar, orada adalet terazisi kurulmayacak, mahşer diye bir şey varsa bile çoook çok uzakta. O zamana kadar kim öle kim kala, değil mi ya!?
Gençler ne yapsın bu büyükleri?
Üç Aylar bir hayat sorgulamasının gerçekleşmesine zemin hazırlar mı?
Gençler ya büyüklere baktığında “Bunların bir bildiği olmalı ki böyle davranıyorlar” diyecekler, dindarlık bir “rol”e dönüşecek, ya da “Büyükler”i Allah’a havale edecekler. Hangisi iyi “Büyükler” için?
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025