Barış Soydan
Ekonomist Gizem Öztok Altınsaç’ın dün Twitter’da paylaştığı bir grafikten gözlerimi alamadım.
Türkiye ekonomisinin son 15 yılda dolar cinsinden nereden nereye geldiğini gösteren grafik, bir gerçeği tartışmaya yer kalmayacak şekilde ortaya koyuyor: Türkiye 7 yıldır yoksullaşıyor.
Bir de Dünya Bankası’nın Türkiye’de kişi başına gelirinin gelişimiyle ilgili grafiğine bakalım:
Sonuç aynı: Türkiye 7 yıldır geriliyor.
2013-2020 arasında ne oldu? Önem sırasına göre 4 gelişmeden söz edebiliriz:
- Başkanlık sistemine geçiş (2017)
- Amerika’nın “parasal genişleme” programını bitirmesi (2014)
- COVID-19 salgını (2020)
- 15 Temmuz darbe girişimi (2016)
COVID ve 15 Temmuz darbe girişimi elbette önemli. İkisi de ekonominin durmasına neden oldu. Ama kısa bir süre için. 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu yaz Türkiye ekonomisi durur gibi olmuştu. Ama darbenin etkisi kısa sürdü, ekonomi birkaç ay sonra yoluna kaldığı yerden devam etti.
COVID’in ne kadar süreceğini henüz bilmiyoruz ama salgına bizden önce yakalanan Çin, toparlanıp tam gaz ilerlemeye başladı bile. Türkiye de Çin kadar hızlı olmasa da toparlanacaktır...
Kısacası COVID ve 15 Temmuz darbe girişimi (kısa süreli oldukları için) ikincil önemde.
Türkiye’nin dünya ekonomisinde bir alt lige düşmesine neden olan asıl faktörler, başkanlık sistemine geçiş ve Türkiye’ye dolar yağmuruna neden olan Amerika’nın “parasal genişleme” programının 2014’te sona ermesiydi.
Yukarıdaki tabloya yeniden bakalım: 2013’te 953 milyar dolarla tarihi zirvesine çıkan Türkiye ekonomisi, 2014’te 867 milyar dolara gerilemiş. O yıl ne oldu?
2014’te Amerika “parasal genişleme” politikasını bitirdi. Ve Amerika’da faizlerin yeniden yükseleceği beklentisiyle küresel sermaye evine geri dönmeye başladı. Türkiye’den dolar çıkışı başlayınca TL değer kaybetti. Türkiye dolar bazında küçüldü.
Ama asıl daralma 2018’de gerçekleşti. Ekonominin büyüklüğü kritik eşiği kırıp 700 milyar dolarlı seviyelere indi. 2018’de ne oldu?
2017’de Türkiye başkanlık sistemine geçti. 2018 Haziran'da ilk başkanlık seçimi yapıldı, iki ay sonra, Ağustos ayında dolar (Rahip Brunson krizinin etkisiyle) patlayıp 7.26’ya yükseldi.
2017’deki referandum öncesinde “Evet” ve “Hayır” oyları, anketlerde bıçak sırtı görünüyordu. İktidar referandumu kazanmak için ekonomiye doping yapmaya karar verdi. Kredi Garanti Fonu üzerinden, dile kolay, 250 milyar TL’lik kredi paketi açıldı. (Tıpkı bu yıl kamu bankaları üzerinden rekor seviyede kredi açıldığı gibi.) Bu sayede ekonomi uçuşa geçti, 2017 yılında Türkiye yüzde 7,4 büyüdü, referandum kazanıldı. Ama referandumu kazanmak için ekonomi potansiyelinin üzerinde büyütülmüş, “motor” ısınmıştı. Fren yapmak gerekiyordu. Yoksa ekonomi duvara çarpacaktı.
Fren yapmanın yolu faiz artırımından geçiyordu. Gelin görün ki, faiz artırmak mümkün değildi, çünkü 2018 Haziranında bu kez başkanlık seçimleri vardı.
Türkiye 2018’in ilk yarısında da hormonlu biçimde doludizgin büyümeye devam etti. Erdoğan başkanlık seçimini zorlanmadan kazandı ama Meclis çoğunluğu kıl payı elde edilebildi. Ekonomideki hormonlu büyüme olmasa belki de elde edilemeyecekti.
Korkulan oldu ve iki ay sonra ekonomi duvara çarptı: Ağustos ayında dolar bir gecede 7,26’ya çıktı.
Görüldüğü gibi dolardaki patlamanın suçlusu, “faiz lobisi”, “İngiliz derin devleti”, “İllüminati” filan değil, başkanlık sisteminde ısrardı.
Filmin devamı
Aynı film bu yıl tekrarlandı! Anketler AKP’nin oylarında büyük erimeye işaret ediyordu. AKP eski “Kızılderili taktiğine” başvurdu: Kredilere. Hormonlu büyümeye...
2020’nin ilk 7 ayında kredilerde rekor artış yaşandı. Kamu bankalarının kredileri bir önceki yıla göre yüzde 130’un üzerinde, bankacılık sisteminin kredileri yüzde 30’un üzerinde arttı. Faizler, kamu bankalarının zarar etmesi pahasına enflasyonun da altına çekilmiş, bunun etkisiyle konut satışları patlamıştı.
Ekonominin duvara çarpacağı yine belliydi. Pek çok kişi gibi ben de Ağustos başında “Böyle giderse ekonomi yine duvara çarpacak” diye uyarmıştım.
Korkulan yine oldu ve geçen ay dolar yine patladı, önce 7,40’a, sonra 7,50’ye dayandı.
Ortaya çıktı: Türkiye ekonomisi, yüzde 50+1’i zorunlu kılan başkanlık sistemini taşıyamıyor. Bu aslında 2017’de de belliydi; göremeyen siyasiler, siyaset bilimciler ve iktisatçıların bir özeleştiri borcu var ama bu ayrı yazının konusu.
Ekonomiyi kurtarmak için bir an önce parlamenter sisteme dönmek gerekiyor.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2022
11.05.2022
7.03.2022
17.02.2022
7.02.2022
18.11.2021
15.11.2021
8.11.2021
2.11.2021
25.10.2021