Bülent KORUCU

Açlık grevleri ve iktidar oyunu
20.11.2012
2706

 PKK’lıların cezaevlerindeki açlık grevi ölümle sonuçlanmadan bitirildiği için artık daha rahat konuşabiliriz.

 Bir kısım insanlar ölüm sınırına sürüklenirken haklarında konuşmak doğru olmazdı. Gözümüzün önünde insanların hayatları üzerinden Rus ruleti oynandı. Ölüm ve hayat üzerine müşterek bahisler yazıldı. Malzemesi can olan bir iktidar oyunu sahnelendi. KCK/PKK, gecekondusunun yıkımını önlemek için çocuğunun boğazına bıçak dayayan baba rolündeydi. Bir kısım liberal sol aydınlar, ‘yıkım ekiplerini caydırır, iyi bir ders olur’ mantığı ile babayı alkışlayan komşulardı. Hükümete yakın bazı gazeteciler ise intiharcıya ‘atla’ diye tempo tutan şüphecilerdi. Her şeye rağmen en doğru ve sağduyulu açıklama Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten’den geldi. Raportör, özetle şunları söyledi: “Açlık grevi demokrasilerde kabul edilemez bir yöntem. Öncelikle, yetkililerin ölüm yaşanmasını engellemelerini bekliyorum. İkinci olarak, bugün bir konuda baskı için açlık grevi yapılırken, gelecek hafta bir başka konuda olur. Demokrasilerde bu yöntemle baskı olmaz, bunu kabul etmiyorum.”

“Biz bu işi niye yaptık? Böylesine bir gerilimden elimize ne geçti?” diye sorduğumuzda karşımızdaki tablonun iç açıcı olduğunu söylemek zor. Somut sonuç, grevin izlerini taşımak zorunda kalacak PKK’lılar galiba. En kârlı çıkan ise örgüt üzerindeki hâkimiyeti tescillenen Abdullah Öcalan diyebiliriz. Öcalan’ı, müzakereler için tek makul adres olarak gören, tabir yerindeyse bahiste ona oynayanlar da kazandı. Fakat Öcalan hakkındaki ‘ikili oynuyor’ eleştirilerine tatmin edici cevaplar bulunabilmiş değil. Bir önceki müzakere ortamını kimin sabote ettiğine dair sağlam bilgiler de ortada yok. Ülkedeki kan ve ateşi çoğaltan ‘Devrimci Halk Savaşı’nı İmralı mı başlattı, onu ters köşeye yatıran Kandil mi? Hâlâ aydınlanmadı. “Öcalan, tavşana ayrı tazıya ayrı konuşarak ikili mi oynuyor? Yoksa örgüt üzerindeki hâkimiyetini kaybetmiş ama belli etmemeye mi çalışıyor?” gibi sorular cevapsız. Şayet ikinci doğru ise tolere edilebilir bir kusur; zaten açlık grevini bitirerek patronluğunu ispatladı denilebilir. Ancak birinci şık doğru ise yani Öcalan devlete ayrı, örgüte ayrı konuşuyorsa durum vahim. O zaman güvendiğiniz dağa, pardon adaya kar yağıyor demektir. Başarılı bir ‘iyi polis, kötü polis’ makasına kurban gidebiliriz anlamı taşır. AK Parti’nin en savunmasız anında seçim sath-ı mailinde Oslo görüşmelerini sızdıran Kandil’in ikili oynadığı zaten müsellem. Habur’u göstere göstere sabote edenler de biliniyor. Yeni müzakere sürecine, bütün muhatapları doğru yerlere oturtarak başlamakta fayda var. Aksi halde meselenin yeni Habur bozgunlarına tahammülü kalmadı.

Bu arada Habur, Kürtçe televizyon ve benzeri örnekler KCK/PKK yöneticilerinin birer ‘Nevzat Tandoğan’ olduğunu gösterdi. Açlık grevi gerekçelerini de bu minvalde sayabiliriz. Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin son kongresinde 63 maddelik paket açıkladı. Bütün dünyanın takip ettiği konuşmayla anadilde eğitim ve savunma ile ilgili irade beyanında bulundu. Örgüt aynı gerekçelerle cezaevlerinde açlık grevi başlattı. Herhalde şöyle diyorlar: “Kürtlere özgürlük, demokrasi ve bir kısım haklar lazımsa onu da biz getiririz.” Söke söke almadıkları hiçbir hakkı saymıyor; verilenler ve ihtimal dâhilinde olanlar için acilen maraza çıkarıyorlar. Stratejik aklın daha fazla ön planda bulunacağı yeni bir döneme giriyoruz. Allah sonumuzu hayır etsin.

http://www.zaman.com.tr/aclik-grevleri-ve-iktidar-oyunu/2018043.html
Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar