Bülent KORUCU
Türkiye yıllarca parçalı parlamento sebebiyle ‘yönetemeyen demokrasi’ tartışmalarına sahne oldu.
Benzeş olmayan partilerin kurduğu koalisyonlar aynı anda birden fazla hükümetin varlığını yaşattı. Zor kurulan, kolay yıkılan hükümetler ve hoş olmayan pazarlıklar sistemi yıprattı. Denetlemeden ziyade aba altından sopa gösterme, uzlaşma sağlanınca da aklama mekanizmasına dönen parlamento itibar kaybetti. Komisyonlar, yanına ‘matik’ takıları getirilerek alay konusu yapıldı. 2002’de halk bu komediye son verdi. Artık güçlü ve tek başına iktidarla ‘yöneten demokrasi’ye geçtik. Fakat denetim zafiyeti azalmadı. Adımız parlamenter sistem ama Meclis sistemin ana direği olma hüviyetini bir türlü kazanamıyor. Seçim sistemi ve Siyasi Partiler Kanunu gibi vekilleri budayıcı unsurlar da eklenince parlamento hepten etkisiz elemana dönüşüyor. Bu ortamda parlamenter sistemi tartışılmaz, dokunulmaz görenleri anlamakta zorlanıyorum. ‘Kontrol ve denge’ vazifesi yapabilecek, ayakları üzerinde durabilen parlamento için başkanlık sisteminin tartışılabileceğini daha önce de yazmıştım.
Parlamento’nun elini kolunu budadığımız yeni bir örnek olay bunları düşündürttü bana. Sayıştay’ın 2011 raporlarının kadükleştiği yani vergilerimizle finanse ettiğimiz devlet aygıtının denetimsiz kaldığı haberlerinden söz ediyorum. Önce 17 Eylül’de Zaman yazdı, ardından bu hafta Radikal iki gündür kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. Ancak ikrarı netice veren sukut duvarını aşamıyor. Parlamentoların en önemli görev ve yetkisi, bütçe yapmak. Bunun tabii sonucu da bütçelerin doğru ve öngörülen biçimde kamu yararı gözetilerek kullanıldığının denetlenmesi. Anayasa bu görevi Sayıştay’a vermiş. Meclis adına murakabe yapması gereken Sayıştay geçen yılı denetleyememiş olacak. Raporlar var ama Meclis’e sunulamadığı için yok hükmünde. Cihet-i askeriye kalın perdeler arkasında kontrol dışına çıkıyor diye hayıflanırken meğer devlet cihazı bütünüyle araziye uymuş!
2010 yılında çıkan Sayıştay Kanunu ‘reform’ olarak görülüp övgüler alırken 2012’deki kısmi değişiklik, kaosu tetikledi. “Kamu kaynaklarının etkin, ekonomik ve verimli olarak kullanılıp kullanılmadığının incelenmesini… ” bölümü çıkarılınca; denetim ‘idarelerce belirlenen hedef ve göstergeler’le sınırlandı. Etkinlik, verimlilik ve ekonomiklik açısından yapılmayan denetlemenin sıhhati tartışılır. Hatta tartışılmaz bile. Bu yetmezmiş gibi Dışişleri Bakanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, MİT, Milli Savunma Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı benzeri kurumlar “yükümlü oldukları hizmetlerin hassasiyeti” nedeniyle hedef ve göstergeden de muaf tutuluyor. Bazı kurumlara ‘parayı verin gerisine karışmayın’ deme hakkı tanınıyor. Ne anlama geldiğini şu misalle görebiliriz: Emniyet Genel Müdürlüğü muaf olmadığı için 28 sayfa bütçe sunumu veriyor; JGK ise sadece 2 sayfa.
Süreci tıkayan son darbe ise denetlenen kurumların itirazı üzerine yeniden komisyon kurulup raporların tekrar değerlendirilmesi. Komisyonda Sayıştay’dan üç, denetlenen kurumdan iki kişi yer alacak. Muhatap kurumu denetlemenin bir parçası haline getirmek eleştiriye çok açık. Ama daha önemlisi süreç başa sardığından raporların kanuni süre içinde yetişmesi imkânsız. Sayıştay da haklı olarak imkânsızı denemek yerine raporları arşive kaldırmayı tercih ediyor. Asıl önemlisi sonraki yıllarda bu kilitlenme nasıl çözülecek? Feda ettiğimiz bir yılla kalsa şükredeceğiz gibi…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Sansür VAR!
10.07.2016 - AYM kavgasının perde arkası
4.02.2016 - 28 Şubat'ın konuşulmayanları
1.02.2016 - 28 Şubat deyince kızmayın o halde!
23.02.2016 - Perinçek mutlu, ya AK Partililer?
5.02.2016 - Bülent Arınç'ın özgül ağırlığı var mı?
2.02.2016 - Paralel avcılarına bir öneri!
29.01.2016 - Küfürlü siyaset!
22.01.2016 - Güvenlik zafiyeti yoksa…
15.01.2016 - Anayasa değil baba yasa!
1.02.2016
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
hayri irdal
üstat bir şeyi yazmayı unutmuşsun. hrant dink olayında bahsettiğin suçları nedim şener bir kitap yazarak ayrıntılı olarak açıklamıştı (hani ahmet şık ile beraber tutuklanınca arkasından konuştuğun, hakkında saçma sapan suçlar ima ettiğin nedim şener var ya o).
hayri irdal
üstat bir şeyi yazmayı unutmuşsun. hrant dink olayında bahsettiğin suçları nedim şener bir kitap yazarak ayrıntılı olarak açıklamıştı (hani ahmet şık ile beraber tutuklanınca arkasından konuştuğun, hakkında saçma sapan suçlar ima ettiğin nedim şener var ya o).