Bülent KORUCU
Avukat Umut Kılıç, Adalet Bakanlığı’nda girdiği hâkimlik mülakatında heyetle girdiği tartışmadan dolayı tutuklandı. Gerekçe cumhurbaşkanına ve kamu görevi yapan kurula hakaret.
Kim olursa olsun hakareti savunmak mümkün değil. Milleti temsil eden en üst makam olan cumhurbaşkanlığı için kanunun gösterdiği fazladan hassasiyete de denilecek bir şey yok. Mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir siyasi parti lideri gibi her polemiğe karışması, siyasi ve sosyal bütün muhalefet girişimlerine hakaretamiz ifadelerle suçlaması da sonucu değiştirmiyor. Kanun ortada… Fakat kanunun uygulanmasında sorun var.
‘Hapishanelerde Erdoğan koğuşu kuruluyor’ iğnelemesini haklı çıkaracak ölçüde fazla soruşturma açılıyor. Daha da kötüsü neredeyse istisnasız tutuklu yargılama yoluna gidiliyor. Tutuklama, adı üstünde bir tedbir. Kaçma, delilleri karartma, mağduru veya sanıkları baskı altında tutma gibi somut gerekçelerle uygulanması gerekiyor. Bakan Bekir Bozdağ’a yumruk atan saldırgan salıverildiğinde kamuoyu şaşırmıştı. Bu fiilde bile tutuksuz yargılama için kanun çıkarılmıştı oysa. Kameraların önünde bakanı darp eden serbest ama kapalı mekânda beş kişinin önünde cumhurbaşkanına hakaret eden tutuklanıyor. Burada bir tuhaflık yok mu?
Avukat Kılıç örneği daha büyük endişelere sebep oluyor. Yargının üç temel ayağından birini oluşturan savunma son dönemlerde siyasi linçle karşı karşıya. Hâkim, savcı ve avukat yargının eşit ve olmazsa olmaz unsurları. Oysa son dönemde avukatlar ‘olağan şüpheli’ muamelesi görüyor. Savcı Mehmet Kiraz’ın adliyedeki odasında şehit edilmesinin faturası bile onlara kesilmeye çalışıldı. Bırakın sahte kimlikle girmeyi, avukat dahi olsalar ‘suçun şahsîliği’ prensibi doğrultusunda meslektaşlarını suçlama savunulamaz. Avukatlar üzerinde çıkan gürültü emniyet ve istihbarat zaaflarını örttü.
Konuşması ve muhalefet etmesi muhtemel toplum kesimleri iradi ve planlı bir susturma ve sindirme operasyonuna muhatap. Mesela gazeteciler… Siyasi baskılar sonucu, kaç yayın yönetmeni koltuğunu, kaç yazar köşesini kaybetti. Gazete patronlarının nasıl bir abluka altında olduğunu görüyoruz. Kamunun kontrol ettiği reklam bütçelerinin hiçbir rasyonel ve sektörel gerçekle uyuşmayan dağılımı yetmiyor. Reklam verene yapılan baskılarla cezalandırılan yayın organları hâlâ susmuyorsa, patronun diğer şirketlerine taciz başlıyor. Yine olmazsa adliye hazırda bekliyor. Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca beş yıl önceki bir dizi filmde geçen ve suç niteliği olmayan iki cümleden dolayı aylardır hapishanede. Gazeteci Mehmet Baransu, darbecilerin henüz çok gücünü koruduğu günlerde riske girerek AK Parti’yi hedef alan darbeleri deşifre eden gazeteci. O da iki aya yaklaşıyor aynı durumda. Hatta suçu daha büyükmüş ki tek başına hücrede. Akademik camianın durumunu anlamak için Çanakkale Üniversitesi’nde seçimi kazandığı halde atanmayan eski rektör Prof. Dr. Sedat Laçiner’e bakmak yeterli.
Avukatlar konuşmaya en yetkili ve en donanımlı kesim. Onları susturmayı başarırlarsa etrafımızı sarmaya başlayan korku duvarları iyice yükselecek. Düz vatandaşlar, ‘avukatlara bile bunu yapıyorlarsa’ diye düşünecek ve o duvarların içinde yaşamayı kabullenecek. Anlayacağınız, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kurulmadan önce müjdelediği ‘proje mahkemeler’ misyonlarını eda ediyor! Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun isyanı manidardı. Onun cümlelerinden sadece biri bile hukuksuzluğu sergilemeye yetiyor. Şöyle diyor Feyzioğlu: “Olayın tek delilinin tutanak olduğunu yazmışsın kararında; bu tutanak, dosyada değil mi? Nasıl oldu da tutuklanmazsa, delilleri karartabilir' diyebildin?”
Mantığın ve hukukun tüketilmeye çabalandığı noktadayız. Toplumu ‘öğrenilmiş çaresizlikle’ fanusun içinde yaşamaya mecbur etmeye çalışıyorlar. Ama o duvarların kâğıttan olduğunu bilmediğimizi sanıyorlar. Bir omuzluk işi var.
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016