Bülent KORUCU
Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan, Hizmet Hareketi'ne yönelik savaşında son noktaya geldi: Ya itaat ya yok oluş. Kuveyt gezisi dönüşünde ‘uçak gazetecisi' gruba söylediği “Ya devleti tanıyacaklar ya yok olacaklar” cümlesi angaje medyanın manşetlerine taşındı.
Bu cümle öncelikle hukuksuzluk itirafı: itaat edince her şey bitecekse ortada bir suç yok demektir. Hukuku biz de kenara bırakalım işin sosyolojisine bakalım. Söz konusu tehdidi yalnızca bir gruba yönelik sananlar Erdoğan'ı tanımıyor olabilirler mi? Veya başını kuma gömmenin kendilerini koruyacağını mı düşünüyorlar? Cumhurbaşkanı bütün topluma sesleniyor: Diz çökmemenin cezası yok olmak. Bu kadar açık ve net!
Erdoğan ‘tek adam' rejiminin taşlarını AK Parti'den başlayarak döşedi. Özgül ağırlık taşıyan ve kurucu baba sıfatıyla partiye eşit oranda katkı yapan isimleri birer birer eledi. Mesela Bülent Arınç; her vesile ile tahkir edilerek hem partidekilere gözdağı verildi hem de Arınç etkisi yok edildi. Abdullah Gül'ün durumu da farklı değil. Bakmayın Katar gazetelerine yaptığı ‘partinin asıl kurucusu benim' açıklamalarına… Partiye dönmesin diye olağanüstü kurultayın tarihi bile değiştirildi. Cumhurbaşkanı koltuğunda otururken dahi en küçük inisiyatif alma girişimlerinde kamuoyu önünde ‘Devlette çift başlılık olmaz' diye hırpalandı. O ve Arınç alttan alıp sineye çektikçe zemin kaybetti. Şimdi isteseler de partide yaprak kımıldatamıyorlar.
Aynı taktik her alanda uygulanıyor. Mahallenin abisi herkesin gözü önünde pataklanarak kalanlar hizaya getiriliyor. Aydın Doğan'ın yaşadığı süreç, Koç Grubu'na karşı sürdürülen kontrollü gerginlik, TÜSİAD ve başkanlarının başına gelenler hep aynı stratejinin gereği. Hizmet Hareketi'ne uygulanan ‘cadı avı' son düzlüğe geldiğimizi gösteriyor. Böylece korku, bütün topluma yayılsın isteniyor. ‘En güçlü bildiğiniz insanlara yaptıklarımız size ders olsun' mesajı veriliyor. İsnatların mantıklı olması da aranmıyor. Kimse Yok mu Derneği'nin yurtdışında kestiği kurbanlara ‘terör' damgası vurulabiliyor. Yine Manisa Emniyet Müdürü Erdal Ceren, henüz iddianameye bile dönüşmeyen savcılık evrakını kesinleşmiş yargı kararı gibi sunuyor. Burs ve kurban bağışlayanları terör örgütü muamelesine tabi tutacağını açıklıyor.
Uluslararası camiadaki imajın kötüleşmesini de umursamıyorlar. Kâr-zarar hesabı sonrasında kazançların kayıplara değer olduğu savı ile gerilim yükseltiliyor. Zaman Gazetesi'ni basarak Ekrem Dumanlı'yı karakola götürmenin veya Hidayet Karaca'yı delilsiz suçlamayla hapse atmanın faturasının elbette farkındalar. Sedef Kabaş'ı bir tweetten dolayı ağır cezada yargılanmanın, Mehmet Baransu'yu hücrede tutmanın izah edilemez olduğunu biliyorlar. Ama bunu bütün gazetecilere “hiçbiriniz güvende değilsiniz” mesajı vermek adına göze alıyorlar. Japonya'da iş bulmasına rağmen ‘kaçtı' demesinler diye geri dönen Hasan Palaz'ın tutuklanması da böyle. Bürokrat ve bilim adamı kimliği ile mevcut yönetimin imajına darbe vurduğunu inkâr etmezler. Lakin bütün bürokrasiye ‘sonunuz böyle olur' demenin en kısa yoluydu onu hapse atmak. Tahliye kararları veren ve tutuklama talimatlarını yerine getirmeyen savcıların linç edilmesi de projenin parçası. Yargı camiası da susturulursa bir sonraki aşamaya geçilecek. Yargıçların, seçimin adil, dürüst ve güvenli icrasından sorumlu olduğunu düşündüğümüzde tehlikenin boyutu ortaya çıkıyor.
Erdoğan'ın tehditlerin dozunu artırmak zorunda kalması sanıldığının aksine kötü değil iyi haber. Başta Hizmet Hareketi olmak üzere toplumda istediği etkiyi oluşturamadığını o da görüyor. Mehmet Baransu da geri adım atmıyor, Sedef Kabaş da. Onca gözdağına rağmen Hasan Palaz Japonya'dan geri geliyor. Her şeyi göze alıp ‘hukuk' diyebilen yargıçlar var. Görevden uzaklaştırılan yayın yönetmenleri deposuna dönüşen medya ortamına rağmen Cüneyt Özdemir baskılara isyan ediyor. Toplum giderek artan bir tonda cevabını veriyor: Tek yol demokrasi, hukuk ve özgürlük; bunun ‘ya da'sı yok.
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016