Erol KATIRCIOĞLU
Hükümete yakın liberal yazarlar Demirtaş’tan ya da HDP’den sözederken “Kürt kimliğine” vurgu yapmadan edemiyorlar. Yani demek istiyorlar ki HDP’nin de Demirtaş’ın da sembolize ettiği siyaset özünde “Kürt siyasetidir”. Gerçekte bunda bir sıkıntı yok, çünkü kimlik üzerinden siyasetin de bir meşruiyeti vardır ve HDP de Demirtaş da böyle bir siyaset yapıyor olabilirler.
Sıkıntı yok, ama Demirtaş’ın adaylığı da HDP’nin varlığı da bir “Türkiyelileşme” kavramı üzerine oturtulmuşken, Demirtaş’ın etnik kökeninden ya da arkasındaki kitlelerin çoğunlukla Kürt olmasından giderek ısrarla temsil ettiği siyaseti de bir kimlik siyaseti olarak nitelemek kötü niyet değilse nedir ki?
Bu sütünlarda çok kez yazdığım gibi HDP’nin “Türkiyelileşme” kavramını, yine AKP’ye yakın yazarların, HDP’nin, Türkiyeli olmayan (anlaşılan Kürt demek istiyorlar), ama “Türkiyeli olan bir parti olmak” istemesi gibi okuma ısrarları da aynı kötü niyetin bir başka ifadesi değilse nedir ki?
Oysa “Türkiyelileşme” kavramı, farklı etnik ve inanç gruplarından oluşan bir toplumda, bu farklı etnik ve inanç gruplarının talepleri üzerinden yapılan ve özünde çatışmacı olan kimlik siyasetlerine karşı önerilen alternatif bir siyaset kavramıdır. Bir başka ifadeyle, Türkiyelileşme kavramı ve bu kavramın ima ettiği siyaset, topluma, “Ne olursan ol, yeter ki demokrat ol!” diyen ve toplumdaki farklı kimlikleri “demokratlık” paydasında birleştirmeyi öneren bir siyasettir.
Buradan bu siyasi yaklaşımı, siyasetler arasındaki farklılıklara kimi liberal düşünürün önerdiği gibi bir “büyük uzlaşma” öneren ve toplumun bu büyük uzlaşma temelinde yönetilmesini murad eden toptancı bir yaklaşım olarak anlamak doğru değildir. Demokrasi her zaman için farklı düşüncelerin karşılaştığı ve bu farklı düşünce taraftarlarının toplumu ikna etmek için çabaladıkları bir uğraştır. Ama Chantal Mouffe’un dediği gibi demokratik siyasette farklı fikirleri savunanlar birbirlerine “hasım”dırlar ama birbirlerinin “düşmanı” değildirler. Bu nedenle de “Türkiyelileşme” kavramından bir uzlaşma üretilecekse bu da ancak bu farklılık üzerinden bir uzlaşma olmalıdır.
Ama ne yazık ki Hükümete yakın liberal yazarlar işin bu tarafıyla hiç ilgili değiller. İlgili değiller çünkü Hükümetin benimsediği “İslami kimlik” üzerine oturmuş siyasetin çatışmacı ve düşmanlaştırıcı bir kimlik siyaseti olduğunun ya farkında değiller, ya da bunu, bu siyasetin belki büyüklüğü, belki başarısı ve belki de sağladığı imkanlar nedeniyle görmüyorlar. O yüzden de, son günlerde Başbakan’ın, HDP’nin Meclis’de dahi olmaması gereken bir parti olduğu yönündeki ifadelerinin, çağdaş demokrasilerde olmaması gereken “düşmanca” bir tavır olduğu konusunda tek bir kelime dahi etmediler.
Dolayısıyla, asıl “Türkiyelileşme”si gereken siyasetin AKP’nin “İslami kimlik siyaseti” olduğu gerçeğini görmeden HDP’nin siyasetini Kürt kimliği ile tanımlamak, HDP’nin Kürt kimliği üzerinden siyaset yaptığında ısrarcı olmak, Türkiye’de olan bitenleri ya anlamamak ya da anlamamaya karar vermiş olmak anlamına gelir. (Bu söylediğim “Türkiyelileşme” sorunu tabii ki CHP için de MHP için de geçerli ama burada konu iktidar partisi olduğundan bunun altı çizildi).
Hükümete yakın liberal yazarların inandığının tam aksine, HDP ve Demirtaş Kürt kimliği üzerinden bir kimlik siyaseti değil, çatışmacı ve enerji boşaltıcı kimlik siyasetlerine bir alternatif olmak üzere, çağdaş bir, “çok-kimlikli” ve “katılımcı” yeni bir “demokrat siyaset” önermekteler. Oysa ne Hükümete yakın yazarlar ve ne de AKP’liler, kendi siyasetlerinin, İslami kimlik üzerinden yürütülen yıkıcı bir kimlik siyaseti olduğunun henüz farkında bile değiller.
O nedenle de düzeyleri karıştırmamak gerekir: eğer dedikleri gibi AKP “yeni Türkiye’nin” partisi ise, HDP, “Yepyeni Türkiye’nin” partisidir.
Yazarlar
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025