Fehmi KORU
Sizin şimdi okuduğunuz bu satırları herhalde Türkiye’nin şimdiye kadar kaydettiği en kalabalık toplumsal olay olarak tarihimize geçecek ‘Demokrasi ve Şehitler Mitingi’ henüz yeni başlamışken yazıyorum.
Günlerden 7 Ağustos 2016 Pazar, saat 18.15.
Başından henüz üç hafta önce büyük bir sarsıntı geçmiş bir ülke Türkiye.
Türk Silâhlı Kuvvetleri (TSK) içerisinde yuvalanmış bir grup, demokratik yollardan seçilmiş meşru hükümeti devirme amacıyla harekete geçti, darbe yapmaya kalkıştı.
Mitingin adındaki ‘demokrasi’ sözcüğü buna işaret ediyor.
Demokrasiye kast eden askerler ile destekçileri, TSK’nın demokrasiye bağlı unsurlarının darbeyi bastırmakta tereddüt etmemesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine meydanlara dökülen halkın tankların önüne yatma pahasına demokrasiye sahip çıkması sonucu amaçlarına ulaşamadılar.
250’ye yakın insanımız 15 Temmuz gecesi o uğurda hayatını kaybetti.
Mitingin adındaki ‘Şehitler’ sözcüğü de buna işaret ediyor.
Siyaset bilimi gözüyle baktığımızda, ‘Demokrasi ve Şehitler’ sözcüklerinin yan yana gelmesi bir oksimorondur…
O sözcüklerin normal şartlarda yan yana kullanılması düşünülemez.
Bize ve bu olaya özgü bir durumu ifade ediyor ‘Demokrasi ve Şehitler’ sözcüklerinin birarada kullanılması…
Neden öyleyse…
Normalde herhangi bir ülkede ‘askeri darbe’ sahneye konulduğunda ya başarılı olur, ya da devletin başka birimleri duruma vaziyet eder ve başarıya o sebeple ulaşamaz.
Askeri darbenin halkın kendisini tanklara siper ederek, canını feda ederek bir askeri müdahaleyi boşa çıkardığı, demokrasi için şehit olmayı göze aldığı pek görülmemiştir.
‘Demokrasi ve Şehitler Mitingi’nin siyasi tarihimizin en büyük kalabalıklarını biraraya getirmesi de halkımızın kararlılığının bütün dünyaya ilânıdır.
Mitingin yalnızca iktidar partisi mensuplarının katılımıyla yapılmaması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daveti, bir eksiğiyle Meclis’te temsil edilen siyasi partilerin liderlerinin katılımı ve devleti oluşturan asker-sivil bürokrasinin en üst düzeyde yerlerini almasıyla bütün millete mal edilmesi önemlidir.
Bir yönüyle millet devletine sahip çıktı bu miting sayesinde…
Artık görülmeli…
Ülkemize dışarıdan bakanların şu gerçeği anlamaları şart: Türkiye halkı olgun bir demokratik yapıya sahip olmak arzusunda; bunun için en değerli varlığını, canını, bile feda etmeye hazır.
Dışarıdan veya içeriden müdahalelerle bu kararlılığının bozulmasını istemediği gibi, müdahale gördüğünde onu boşa çıkartmaktan da geri durmuyor.
Hadi yabancılar bunu anlamıyor, ama darbe yoluyla sonuç almaya kalkıştıklarına bakılırsa içimizden birileri de milletin bu özelliğini anlamaktan gâfil.
Milyonlarca insanın İstanbul’da ve Türkiye’nin hemen her köşesinde toplanmasının anlamını hiç değilse bugün idrak etmeliler.
İnsanlar biraz da bu gafleti tel’in ediyor meydanları doldurarak…
Gaflet içerisinde olanlar kendilerine dönük öfkenin yoğunluğundan şaşırmış olabilirler. Oysa, ‘din’ adına ortaya çıkmış olanlar dinin esaslarına herkesten fazla riayet etmek zorundalar.
Dini istismar ederek din-dışı sonuçlar almaya kalkışmak her şeyden önce dine aykırıdır.
Bu hassasiyete uymak yerine din tarafından reddedilmiş bir yola saptıklarında…
Devleti ele geçirmek gibi üzerlerine vazife olmayan bir yanlışlığa sürüklendiklerinde…
Bu hedefe varmak için çeteleştikleri ve kendileri dışındakilerin hak ve hukuklarına tecavüz etmeyi bile kendilerine reva gördüklerinde…
Milyonların öfkesinin hedefi haline gelirler…
Önceleri kendilerine hayırhah gözle bakanların bile öfkesine muhatap olmaya başlarlar.
Henüz siyasi konuşmalar yapılmaya başlamadan bu satırları kaleme alıyorum. Hiç kuşku duymuyorum, bu muazzam kalabalığa bakan siyasiler de, milletin beklediği mesajları verir ve meydanlara toplanan insanlarımızın ruh haline sahip çıkarlar.
Saat şu anda 19.00.
Yazarlar
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025