Fehmi KORU
Gençler nereden hatırlayacak? Eskiden gazeteler ve gazeteciler seçimler sonrasında ‘bakan toto’ oynarlardı… Hangi koltuğa kimin oturacağını öğrenip isimleri okurlarıyla paylaşma yarışıydı bu. Başbakan hükümetini sunmak üzere çıktığı Çankaya Köşkü’nden çıkarken kapıya yakın bir yerde durur, kameralar önünde, elindeki listeden isimleri tek tek okurdu.
Cumhurbaşkanı-başbakan görüşmesi beklenenden uzun sürmüşse, o arada bazı isimlerin veto yediği, listenin yeniden yazılması yüzünden sürenin uzadığı düşünülürdü.
O düşünce çoğu zaman doğru da olurdu.
Yarışa bazen hile de karışırdı. Gazeteler, günler öncesinde başlattıkları isimli haberlere kendilerine yakın gördükleri politikacıları ısrarla koyarlar, bu arada gazete yöneticileri başbakana ulaşıp o isimleri bakan olarak görmek istediklerini sözlü olarak da bildirirlerdi.
Sabah‘ın eski patronu Dinç Bilgin, bir ara, “Gazeteciler hadlerini aşarak hükümet kurmaya, bakan atamaya kalktılar” itirafında bulunmuştu.
Yeni hükümetin çatısı çatıldı, gazeteler tarafından…
Bu defa bunların hiçbirinin olması mümkün değil; ancak yine de eski alışkanlıklar bütünüyle ölmüyor. Gazetelerde, TV ekranlarında “Yeni kabine, yeni hesaplar” başlıklı haberler yine çıkıyor.
Gazetelerin birine göre, bakan adayları arasında üç müsteşar, bir vali, bir genel müdürün ismi geçiyormuş… Bir yazar da, görüştüğü AK Parti yöneticisine atıfta bulunarak, halen bakanlık koltuğunda oturan üç politikacının da bakan olarak atanabileceğini yazdı. Bakan olan milletvekili istifa etmek zorunda, ama üç milletvekili kaybı AK Parti’nin Meclis dengelerini etkilemiyormuş…
Eh, hükümette yalnızca 16 bakan bulunacağına göre yeni hükümetin yarı iskeletini kurulmuş sayabiliriz. Üç müsteşar, bir vali, bir genel müdür, üç de bakan bunu sağlıyor…
Halen ABD’nin itibarlı eğitim kurumu MIT’de profesör olan Daron Acemoğlu‘na ekonomi bakanlığı teklifi yapılacağını da bir başka gazetenin yazarından okuduk.
Acaba yeni sisteme uygun oluşacak hükümette yer alacak bakanlar nasıl insanlar olacak?
Külliye‘de bu soruya cevap teşkil etmesi için hummalı bir çalışma yapıldığını biliyorum. Bu çalışma sırasında ABD ve Fransa örneklerinin gözden geçirildiğinden de haberdarım. “Fransa’da Emmanuel Macron sonrası nasıl bir hükümet kuruldu?” ve “ABD’nin son üç başkanının hükümetleri nasıl oluştu?” sorularına cevap arandığını da öğrendim.
Raporda hangi bilgiler yer alıyor olabilir?
Fransa hükümetinde bakanlar
Fransa’nın yeni başkanı Emmanuel Macron sağ-sol ekseninin tam merkezinde yer alan biri. Fransa yarı-başkanlık sistemi ile yönetiliyor, yani bir başbakanı da var. Macron o makama aynı zamanda bir kentin (Le Havre’ın) belediye başkanı da olan muhafazakar milletvekili Edouard Philippe‘yi atadı. Macron-Phillippe tercihlerini yansıtan hükümette 22 bakan yer alıyor. Bunların yarısı kadın. Kilit bakanlıklara getirdikleri kişilerin yaşı 60’ın üzerinde. Aralarında iki de Macron‘a başkan seçiminde rakip olmuş politikacı var.
Hükümette sağdan da soldan da isimler bulunuyor, ama bakanların çoğu halkın yabancısı olmayan isimler…
Macron, aynen bizde de olduğu gibi, dışişleri bakanlığı ile Avrupa işleri bakanlığını birleştirdi; o bakanlığa önceki başkanın savunma bakanlığını yapmış, ama kendisini ilk destekleyenlerden olan Jean-Yves Le Drian‘ı getirdi. Adalet bakanı eski bir bakan ve başkan adayı olan Katolik politikacı François Bayrou. Çevre bakanı bu alanda yayınlarıyla kamuoyunun tanıdığı bir televizyon şahsiyeti: Nicolas Hulot. İçişleri bakanı Gerard CollombLyon’un belediye başkanı da olan bir sosyalist… Savunma bakanı 4 dil bilen, Avrupa Parlamentosu üyesi bir kadın: Sylvie Goulard…
Bizde Acemoğlu‘nun da düşünüldüğü iddia edilen ekonomi bakanlığına, Fransa’yı Almanya ile yaklaştırma politikasını yürütmesi için Almanca bilen muhafazakar Bruno Le Mariegetirildi.
Külliye tarafından hazırlanan ön çalışmada bu isimler, geçmişte yaptıkları ve tercih sebepleriyle yer alıyor olmalı.
Amerika’da başkanların bakan tercihleri
ABD’de durum daha da göz açıcı.
Tam başkanlık sistemiyle yönetilen ABD’de her yeni gelen başkan koltuklara oturtacağı kişileri serbestçe seçebiliyor. Bu durum da her başkanı kendi özelliklerini bakanlar kuruluna yansıtmaya sevk ediyor.
Dışişleri bakanlığına George W. Bush eski bir ünlü komutan olan Colin Powell‘i, Barack Obama da Hillary Clinton‘u getirmişti; Donald Trump‘ın ilk tercihi ise Exxon Mobil şirketinin yöneticisi Rex Tillerson oldu.
Hazine bakanlığına Bush Rand şirketinin başkanı Paul O’Neill‘i, Obama New York Reserve Bankası başkanı Timothy Geithner‘i, Trump ise Goldman Sachs’tan Steven Munchin‘i getirdi.
Savunma bakanı olarak Bush eski bir politikacıyı, Donald Rumsfeld‘i, Obama CIA başkanlığı da yapmış Robert Gates‘i, Trump ise eski bir asker ve General Dynamics yönetiminden James N. Mattis‘i uygun gördü.
Listede görevlerinden istifa ettirilerek bakan yapılmış milletvekili ve senatörler de, valiyken bakanlığa getirilmiş olanlar da, eski ve halen hizmette diplomatlar da, farklı partilerden politikacılar da bulunuyor.
Trump‘ın listesi eski askerlerle, Bush‘un ve Obama’nın listesi valilerle dolu diyebiliriz. Hepsinde çok sayıda iş dünyasından isim var.
Eğitimin başına Bush Teksas’ta bir üniversitenin eski rektörü olan Houston’un eğitim müdürünü, Obama Şikago’nun eğitim müdürünü, Trump ise okulları özelleştirme savunucusu bir iş kadınını getirdi.
[Trump’ın ilk bakanlar kurulu listesi yine Trump tarafından azledilenler yüzünden delik deşik oldu.]
Bizde ne olur? Tahmin sizin…
Pazartesi günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yemin edip görevine başlayacak ve ilk işi kendisinin tercihlerini yansıtacak başkanlık hükümetinin üyelerini açıklamak olacak.
Acaba bakan toto oynamaya kalksak koltuklara kimlerin geleceğini öngörebiliriz? Mevcut hükümetten ve bakanlardan nasıl farklılaşacak yeni sistemin bakanları? Yoksa fazla bir farkları olmayacak mı?
Benim merakım, “TV ekranlarından, gazete köşelerinden tanınan biri/lerini bakan olarak görecek miyiz?” sorusu üzerinde yoğunlaşıyor. Ben “Göreceğiz” görüşündeyim.
Siz ne dersiniz?
Yazarlar
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025