Halil BERKTAY
Geçen Çarşamba’dan başlayarak, “Balyoz” kararları ve Türkiye’nin 2002-2007 arasında yaşadıklarının çeşitli boyutları hakkında ne düşündüğümü bir kere daha anlatıyorum. Ben “ama”sız memnunum’la, bir kere, bu cezaları neden haklı ve yerinde bulduğumu açıkladım. Sonra buna üç ek yapacağım dedim. (1) “Kin ve intikam” iddiasını eleştirdim. Ortada bir rövanşizm varsa, bunun, vesayet yanlılarının her göreli demokratikleşme adımından (ve bunların fikren önünü açan, bunları savunan ve destekleyen “liboş”lardan) intikam alma çabası olduğunu hatırlattım.
(2) 1960, 1971, 1980 ve “28 Şubat”tan sonra, (nasıl saydığınıza bağlı olarak) belki dördüncü belki beşinci bir darbe girişiminin neden hem akim kaldığını, hem de bu kadar çok yüksek rütbeli subayı suça bulaştırdığını, darbecilerin Lidersiz, cuntasız, kararsız, bir de geveze olmasından hareketle çözümlemeye çalıştım (Cumartesi, 28 Eylül). Amacım, bu işin gerçek militanları genelkurmay başkanını ikna edemeyince ve ancak onun başa geçmesinin sağlayabileceği bir konsensus kuramayınca, hangi sakatlıkların çığ gibi büyüdüğüne işaret etmekti. Hilmi Özkök’ün kendini ayırması, faraza Çetin Doğan’ın, “silâhlı kuvvetlerin olağan işleyişi” görüntüsü ardında yapmak istediği ve yapmaya da giriştiği “hazırlık”ları, böyle bir “sözümona yasallık” örtüsünden yoksun bıraktı. Bunun alternatifi olabilecek, yakalandıkları takdirde tartışmasız suç teşkil edeceği son derece açık, dar ve gizli bir cunta örgütlenmesine de her nedense giremediler. Sonuçta, ne yardan ne serden geçebildiler; iki arada bir derede kaldılar; o manevî otorite gene de var ve kimse bize dokunamaz sanıp, rastgele, hesapsızca genişlediler; ancak genelkurmay başkanı dahil bütün üst komuta heyeti birlik olduğu takdirde, icabında etrafına “oyundur” savunmasını örebilecekleri kaos planlarını gene de yaptılar ve her şey dışarıya sızınca (ki, birkaç yüz kişi söz konusu olunca mutlaka sızar), üstüne üstlük umulan o garanti, o geleneksel şemsiye de olmayınca (ki, Silivri aileleri Hilmi Özkök’ü bu alışılmış korumayı sunmadığı için yuhluyor), dımdızlak ortada kalıverdiler.
Fakat şimdi birileri, darbecilerin hangi zaaflar nedeniyle, kalabalık halde yakayı ele verdiklerine ilişkin bu analiz denememden, “darbe girişimi diye bir şeyin olmadığı” ve benim de bunu “kabul ettiğim” gibi bir sonuç çıkarmak isterse, eh, ya örtük Ergenekoncu ya da düpedüz ahmak olduğu veya belki hiç vakit geçirmeden psikiyatrik yardım alması gerektiği söylenebilir.
Bu kısa özet ve uyarıyla birlikte, son “ek”ime geliyorum : (3) Savcılık ve mahkeme, bu kadar açık bir durumu neden kamuoyuna doğru dürüst aktaramadı, gösteremedi ? Bu zaten hukukun işi değildir, diyeceksiniz. Ama bu sadece kısmen doğru. Anayasanın ve parlamenter düzenin üzerine titremek, özel bir ideolojik militanlık sorunu değil. Hukukçular da insan, vatandaş ve dolayısıyla onların da belirli birsivil demokrasi ve özgürlük vicdanı olabilir ve özellikle tarihin kritik anlarını böyle bir vicdan içinden idrak edebilir; salonda ve salon üzerinden kamuoyuyla, pekâlâ böyle bir vicdan içinden konuşabilir, böyle bir vicdanın gereğini yapabilirler.
Nitekim (geçmişte uzun uzadıya yazdım), 1970’lerin Watergate skandalı ve ona bağlı Beyaz Saray bant kayıtları skandalı sırasında, en kritik konumlardaki Amerikan yargıç ve savcılarının, örneğin bidayet mahkemesinin yargıcı John Sirica’nın ve özel savcı Archibald Cox’un tavrı hep böyle oldu. Sirica 1979’da yayınlanan anılarında, kamuoyunu ne kadar yakından izlediğini ve basında sorulan bütün sorulara şahsen ne kadar kafa yorduğunu çok net bir şekilde anlattı; hukukun (normatif değil ama pozitif bir gözlem anlamında) toplum ve kamuoyu ile fiilî ilişkisini apaçık ortaya koydu. Sirica ve Cox az konuştular, ama hep belirli bir gerçek ve demokrasi vicdanına hitap ederek konuştular ve toplumsal basireti yanlarına almayı başardılar (bkz üç buçuk yıl geride kalmış iki uzun yazı Halil Berktay, “Nixon teyplerinden Balbay günlüklerine”, HerTaraf, 24-25 Mart 2009).
Gelgelelim Türk yargısının benzer bir demokratik refleks, kamusal duyarlılık ve iletişim becerisi göstermesi çok zor; bir yığın faktör bunun aleyhine. Birincisi, onyıllar boyu Türkiye’de militarizm ve darbecilik normal, sözünü ettiğim türden demokratik vicdan ise anormal gösterildi. Ortalık “parlak, çakı gibi, yüksek tahsilli Türk subayları”na ağıtlardan geçilmezken, kimse demokratik değerlerden söz etmiyor. (Ne yani, Keitel, Jodl, Guderian, von Manstein, von Rundstedt, Hadler ve uzun süre Hitler’e kul köle olan, ancak bazıları ve ancak zamanla, yenilgilerle soğuyan diğer Nazi generalleri “parlak, çakı gibi ve yüksek tahsilli” değil miydi ?)
İkinci ve belki daha da büyük bir sorun, bizdeki yargı sürecinin daha baştan, felsefî temelleri itibariyle halka/kamuoyuna açık ve halkı, toplumu, genel kamuoyunu ikna gibi bir amacının olmaması. Hukuk düzeni ve mesleği ruhen buna yatkın değil. Yarın bununla devam edeceğim.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024