Halil BERKTAY
[14 Ağustos 2019] Birinci Dünya Savaşının ardından demokrasinin önce yükseldiğini, ama hemen birkaç yıl sonra inişe geçtiğini söylemiştim. İkinci Dünya Savaşının ardından, kuşkusuz daha uzun bir demokrasi yükselişi yaşandı ve genel trend ile çakıştı; 50-60 yıl sürdü ve demokrasi “sistemini” de, “değerini” de (Amartya Sen) daha ileri noktalara ulaştırdı. Gelgelelim 2000’lerin, yani 21. yüzyılın hemen başlarından itibaren bu eğilim de tersine dönmüş bulunuyor.
Nedenleri çok çeşitli. İyi-kötü, haklı-haksız, doğru-yanlış gibi herhangi bir değer yargısında bulunmaksızın, olabildiğince kuru, objektivist bir dille anlatmaya çalışacağım. 1945-90 arasında belirli bir dünya düzeni vardı. İki süper devletin kendi nüfuz alanları üzerindeki denetimi nisbeten sıkıydı. Bu “informel imparatorluklar” dağıldı. Sovyetler toptan çöktü. ABD ise görece zayıfladı ve eskisi gibi yönetememeye başladı. Hem “sert güç”leri hem “yumuşak güç”leri inişe geçti. Sosyalizmin eski ideolojik şemsiyesi ve ikna gücü diye bir şey kalmadı. Karşılığında, “hür dünya” fikri de zamanaşımına uğradı. Komünizmin biricik alternatifi, zorunlu sığınma limanı vasfını yitirdi. Bağlayıcılığı kalmadı.
Buradan, uzunca bir yan piste giriyorum. Günümüzde imparatorluk ve emperyalizm (= imparatorlukçuluk) hemen tamamen olumsuz deyimler. Bu, çok büyük ölçüde modern emperyalizmden -- 1870-1914 arasının Yeni Emperyalizm’inin yaptıklarından ve karşılığında doğurduğu muazzam anti-emperyalist kalkışmadan kaynaklanıyor. Dolayısıyla biliyorum ki bu konuyu ahlâkî tepkiler uyandırmadan, normatif değil sırf pozitif bir çerçevede tartışmak çok zor. Gelgelelim madalyonun diğer yüzünde, eşitsiz gelişim (unequal development) yüzünden imparatorluklar insanlık tarihinin bir gerçeği. İleri ve geri, güçlü ve güçsüz, büyük ve küçük farklarının oluşması temelinde, bazı devletler ilk çekirdeklerinin ötesindeki daha geniş alanları ele geçirince birer imparatorluğa dönüşüyor. Bu işin kan ve savaş, ölüm ve zulüm boyutlarını şimdilik koyalım bir kenara. O yeni eyaletlerin halkını (tabandaki üretici köylüleri), üzerlerindeki yerel yöneticileri, onların da üzerindeki küçük bey, emir, raca veya kralları tamamen yok etmiyor, ya da belki sadece bir kısmını, direnenleri ve/ya kritik önemdekileri, gelecekte direniş odağı olabilecekleri ortadan kaldırıyor. Kalan çoğunluğun ise tepesine oturuyor ve kendi iktidarına bir ölçüde ortak edip, büyük alanlara ve kalabalık nüfuslara hükmetmede aracı olarak kullanıyor. Sonuçta, adına devlet dediğimiz teritoryal yönetim örgütlenmesi dünyanın sathına biraz daha yayılıyor; daha geniş araziler zaptürapt altına alınıyor, “kanun ve nizam” kapsamına giriyor. Ya da şöyle diyelim; birçok coğrafya, yeryüzünün çeşitli köşelerinde ilk beliren “birincil” (primary) uygarlık odaklarının (Aşağı Mezopotamya, Mısır, İndus vâdisi, Sarı Nehir vâdisi vb) yörüngesine kısmen ticaret, kısmen de fetih yoluyla çekilmiş oluyor.
Başka bir deyişle, modern emperyalizmin kolonilerini medenîleştirme iddiası (civilizing mission) tamamen boş değil aslında. Bir ölçüde yapıyorlar bunu; bütün imparatorluklar yapıyor, çevrelerine ya (henüz kabile toplumlarıysa) sıfırdan medeniyet götürüyor, ya da mevcut medeniyetlerinin üzerine kendi medeniyetlerini bindiriyor. Tabii bu amaçlakurmuyorlar imparatorluklarını; başka ve o kadar diğergâm olmayan nedenlerle emperyalistleşiyor, sonra da emperyalizmlerinin apolojisi için “uygarlık misyonu”na başvuruyorlar. Ama bu ideolojişk çarpıtma, düzgün bir tarihçilik adına gerçeğin bu boyutunu görmezden gelmemiz anlamına gelmemeli. Geçelim. İmparatorluklar er ya da geç yıkılıyor. İngiliz tarihsel sosyoloğu W. G. (Garry) Runciman çok iyi açıklıyor bunu. Tam bir “kendi mezar kazıcılarını yaratma” diyalektiği. Emperyalize edilen diyarlar, kavimler, daha aşağı düzeydeki savaş şefleri, han veya krallar… ister istemez öğreniyorlar, dahil edildikleri imparatorluktan. Bir yandan zenginleşiyor ve dolayısıyla sınıflaşıyor; diğer yandan, devlet (ordu ve bürokrasi) örgütleme ve yönetme tecrübesi kazanıyorlar. Kültürel bakımdan tamamen asimile edilmemişlerse, periferiden başkaldırıyor, belki gelip merkezi zaptediyor ve bu sefer kendi imparatorluklarını kuruyor, ya da mevcut imparatorluk bünyesinde yeni bir hanedan başlatıyorlar. (Bu da, modernite öncesi çağlarda onların “anti-emperyalizmi” diyelim.) Medlere karşı Persler; Roma’ya karşı Germenler; Bizans hanedanlarının birbirini izleyişi; Çin hanedanlarının birbirini izleyişi; Merovenjlerden sonra Karolenjler; Emevîlerden sonra Abbasîler; Bağdat Halifeliğinin zayıflamasıyla yükselen bölgesel emirlik veya sultanlıklar (bkz en tepedeki basit, hattâ biraz vülger harita: Buveyhîler, Hamdanîler, Tulunoğulları (sonra Fatımîler), Ağlabîler, Samanîler, Saffarîler (sonra Gazneliler) vb); bozkırda Kök Türükler ve Uygurlar ve Moğollar; Arap-İslâm imparatorluğunun üzerine (Türk-İslâm) Selçuklu imparatorluğunun binmesi; Bizans ile Rum Selçukluları arasındaki uç bölgesinden Osmanlı beyliğinin yükselmesi; nihayet 1945 sonrasında eski İngiliz, Fransız, İspanyol, Portekiz, Hollanda sömürgelerinin bağımsızlık atılımı… zamana göre değişen ideolojik kılıflar altında da olsa, tekrar tekrar bu örüntüyü doğruluyor.
Peki, istiklâl saf ve katıksız bir kutsanmışlık mı? O da kendi acılarıyla çıkagelmiyor mu? İmparatorluklar yıkılınca (ya da “informel imparatorluk”ların ideolojik kontrol mekanizmaları silinir gibi olunca), o zamana kadar yönetip bir arada tutabildikleri ülke veya toplumlara ne oluyor? Hepsi ve etrafları, ânında mutlu ve huzurlu yaşantılara mı kavuşuyor?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024