Hasan CEMAL
Tayyip Erdoğan ve AK Parti, 2000’li yıllarda ‘toplum mühendisliği’ne karşı mücadele verdi. Özellikle ‘askeri vesayet’i gerileterek demokrasiye açılan kanalları genişletti. Ama bir nokta geldi durdu. ‘Toplum mühendisliği’ne bu defa Erdoğan’ın kendisi sahip çıkmaya başladı. Nasıl bir toplum? Nasıl bir aile? Nasıl bir kadın-erkek ilişkisi? Nasıl bir ahlak anlayışı?..
“Türkiye yavaş yavaş değişiyor ama artık bir AK Parti 2.0 gerekiyor; AK Parti 1.0 iş gördü ama artık tıkanıyor” diyen de oldu, “Artık İslam içi siyaset olacak. Yani mukaddesatçı İslamcılığa karşı liberal Müslümanlık çıkacak” diyen de… Ve son olarak Bülent Arınç, siyaset meydanının yakın geleceği açısından büyük önem taşıyan o konuşmayı yaptı…
NEW YORK
Perşembe günü İstanbul’dan New York’a uçarken bazı birikmiş yazıları okuyordum. Çoğunluğu, Tayyip Erdoğan ve AK Parti’yle ilgiliydi.
Arada notlar alıyordum.
Biri şöyle:
Türkiye ‘toplum mühendisliği’nden çok çekti. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren devlet eliyle, tepeden inmeci bir tarzda neyin, nasıl olması gerektiği konusunda topluma nizamatverilmek istendi.
Kılık kıyafet nasıl olacaktı?
Hangi müzik dinlenecekti?
Herkes nasıl Türk olacaktı?
Herkes nasıl Müslüman olacaktı?
Kürtler nasıl Kürtlüklerini unutacaktı?
Aleviler nasıl Sünnileşecekti?
Ermeniler nasıl geçmişlerini unutacaklardı?
Bunun gibi birçok konuda Kemalist devlet, tepeden inmeci Jakoben devlet Batılılaşma, modernleşme adına tüm farklılıkları silmek isteyen bir ‘toplum mühendisliği’yle sahne almıştı.
Bu ‘mühendislik’ten muhafazakârlar, dindar Müslümanlar da yıllar yılı çok çekti. Devlet, onların inançlarına, ‘hayat tarzları’na yıllar yılı hoyratça karıştı.
Ayrıntıya girmek gereksiz.
Toplum mühendisliği yok olmuyor, el değiştiriyor
Tayyip Erdoğan ve AK Parti, 2000’li yıllarda bu ‘toplum mühendisliği’ne karşı mücadele verdi.
Bu açıdan özellikle ‘askeri vesayet’i gerileterek demokrasiye açılan kanalları genişletti.
Ama bir nokta geldi durdu.
Bir zamanlar çok çektiği ‘toplum mühendisliği’ne bu defa Tayyip Erdoğan’ın kendisi sahip çıkmaya başladı.
Nasıl bir toplum?
Nasıl bir aile?
Nasıl bir kadın-erkek ilişkisi?
Nasıl bir ahlak anlayışı?
Kız-erkek öğrenciler nasıl yaşayacaklar?
Meşru-gayrimeşru ne demek?
Tayyip Erdoğan buna benzer konularda, kendi muhafazakâr hayat tarzı anlayışını, devleti de kullanarak tepeden inmeci, Jakobenci bir raya oturmaya başladı.
Sorulabilir:
Laik Kemalist toplum mühendisliğinden dindar Kemalist toplum mühendisliğine doğru kayış mı?
Ya da Murat Belge’nin deyişiyle:
Askeri vesayetten sivil vesayete mi?..
‘AK Parti’ye yeni sürüm gerek’
Uçakta bu notları alırken iki tane de zihin açıcı konuşma okudum. İkisi de AK Parti’yle ilgiliydi ve AGOS’ta çıkmıştı.
Ve ikisi de, AK Parti’nin yakın gelecekte nasıl bir değişime uğrayabileceği konusunda ipuçları taşıyordu.
Mustafa Akyol’un şu sözleri ilginçti:
“Türkiye yavaş yavaş değişiyor ama artık bir AK Parti 2.0 gerekiyor. AK Parti 1.0 iş gördü ama artık tıkanıyor. Bugün Türkiye’nin ihtiyacı olan söylemi Cumhurbaşkanı Gül’de görüyorum. Gül’ün siyasi perspektifi Türkiye’nin önünü çok açar.” (11 Ekim 2013 tarihli AGOS’ta Emre Ertani’nin söyleşisinden)
‘Demokrasinin dindarları fethi tamamlanmadı’
Yine aynı gazetede (1 Kasım 2013) Mücahit Bilici’ye Ferda Balancar soruyor:
“Gezi sürecinde AK Parti’ye karşı mesafeli tutum takınan dindar kesimlerin başında Gülen cemaati geliyordu. Cemaatin yayın organlarında hükümetin ve Başbakan Erdoğan’ın tutumunu eleştiren haber ve yorumlar gözlemledik. Gezi’den önce ve sonra Gülen Cemaati ile AK Parti arasında bir gerilim olduğunu gözlemliyoruz. Neden böyle bir gerilim var?”
Taraf’ta da yazıları çıkan, New York Şehir Üniversitesi’nden Mücahit Bilici’nin düşündürücü yanıtı şöyle:
“AK Parti ve Gülen Cemaati arasındaki makas farkı açılırken, bunun bir kısmı Gezi’ye tesadüf etti ve orada ayrışma için somut bir dil görünür hale geldi. Aradaki ayrışma, MİT gibi kurumlar üzerindeki kavga olarak yaşansa da, temelde iki vizyonun çatışması diye görüyorum.
Sivilleşmiş siyasal İslam ile siyasallaşmış sivil İslam’ın Türkiye’de devrim yapan sinerjisi bozuldu. Bu iki gücün de birbirlerini dengelemeye, işbirliği yapmaya ve toplumun bütünüyle çalışma kıvamına gelmeye ihtiyacı var.
Bu kavga aslında Türkiye’de demokrasinin (laiklik duvarı yıkıldıktan sonraki) ikinci aşamasının başlangıcıdır.
Artık İslam içi siyaset olacak. Yani mukaddesatçı İslamcılığa karşı liberal Müslümanlıkçıkacak. Bunun siyasi somutlaşmasını henüz görmedik ama olacak diye düşünüyorum.”
Soru: AK Parti-Gülen Cemaati arasındaki gerilim ve mücadelenin ne tür sonuçları olabilir?
Mücahit Bilici: Birbirlerine ve ülkeye zarar vermeden ayrışma ve rekabet etme ustalığını gösterirlerse aslında herkes kazanacak. Bu demokrasinin dindarlar arası münasebete nüfuz etmesi anlamına gelecek. Yani bu tarz bir ayrışma kaçınılmazdı.
Kemalist duvar yıkıldıktan sonra dindarlar arası ayrımların siyasileşmesi ve partilerin çoklaşması gerekecekti. AK Parti iktidarı ve Kemalizm’in devrilmesi ile birlikte ‘tarihin sonu’na varmış değildik. Diyalektiği mümkün kılacak bir ayrışma, bir mücadele mutlaka olacaktı.”
Mücahit Bilici’nin altını özellikle çizdiğim cümlesine gelince:
“Cumhuriyetin dindarlarca fethi gerçekleşti. Demokrasinin dindarları fethi ise daha tamamlanmadı.”
Bilici’nin cümlesinden aklıma bir kez daha özellikle yandaş kalemleri ilgilendirebilecek şu söz düştü:
“Artık sadece Kemalizm eleştirisiyle demokrat olmak devri kapandı.”
Bülent Arınç vakası
Uçakta, notlarımın arasına şu cümleyi ekledim:
“Ak Parti, Erdoğan’ın malı değildir!”
Bu cümleyi özellikle ekledim, çünkü Tayyip Erdoğan’ın özellikle Gezi’yle birlikte, ama daha da öncesine giden üslup ve söyleminin AK Parti’nin tepelerinde, saflarında yaratmakta olduğu rahatsızlık sır değildi.
Ve New York’ta sabahın köründe telefonum çaldı. T24 beni Bülent Arınç olayı konusunda uyarıyordu.
Haklıydılar.
Bülent Arınç, AK Parti’nin Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’la birlikte ‘kurucu babalar’ından biridir. Partinin az sayıdaki ağır toplarından sayılır.
Arınç’ın son zamanlarda Erdoğan’la ilgili bazı huzursuzlukları su yüzüne vurmuştu. ÖnceGezi, sonra öğrenci evleri konuları, anlaşılan o ki, suyu taşıran damlalar oldu.
Bugüne kadar tepkilerini daha çok kapalı kapılar arkasında vermiş olan Bülent Arınç’ın kamuoyu önündeki şu sözleri, AK Parti’nin ve siyaset meydanının yakın geleceği açısından büyük önem taşıyor:
“Pek çok insan ‘Başbakan'ın beni hiçe saydığını’ ileri sürdü. Başbakan'ın sözlerinden ben sorumlu değilim. Kendi düşünür.”
“Birlikteliğimizin bazen zor günler geçirdiğini biliyorum, bazen münakaşa ettiğimiz oluyor.
Biz dava arkadaşıyız. Kader birliği yapıyoruz. Hükümetteki sorumluluğum sadece bakan olduğum anlamına gelmez. Futbol sadece futbol değildir diye bir kitap var.
Ben de sadece bakan değilim. Meclis Başkanlığı yapmışım, demokrasi yolunda gençliğimi, ailemi, siyasi hayatımı feda etmişim.
Ben çok şeyi temsil ediyorum. Benim yıpranmamam, hiçe sayılmamam lazım.
Başbakanımız buna dikkat eder.
Ama zaman zaman hepimiz hata yapabiliyoruz.”
“Benim saçlarımı beyazlatan, belimi büken ne biliyor musunuz? Başbakan'ı 24 saat takip ederim ben. Onun da böyle bir görevi olmalı, Hükümet Sözcüsü’nü açmaza düşürmemeli. (…) Birilerinin kum torbası haline getirilmek istemem.”
“Başbakan’ımıza dost, kardeş olarak seslenmek isterim, Başbakan ile Hükümet Sözcüsü arasındaki çelişkinin sorumlusu ben değilim. Bu çelişkinin izah edilmesi dün, bugün, yarın kendisinden beklenir.”
“Üç dönem engeli var bizim düzenlememizde. Ben ne vekillik, ne belediye başkanlığı istemiyorum dedim daha önce. Başkası bir şey demiyor, ona da saygı duyarım.
Anadolu'da insanlar siz giderseniz ne olacak bu parti diyor, ben daha güçlüleri gelecek merak etmeyin diyorum. Çok sevgi, saygı duyduğum insanlar bu kararı nasıl verirsiniz diyor.
Eğer Sayın Başbakan izin verir, bu kararıma saygı gösterirse ben hiç aday değilim.
Manisa'dan aday olmuştum. Burada siyasete başladım ve burada bitireceğim dedim. Listeler ilan edildi, çok haklı çok yerinde gerekçeler söyledi Sayın Başbakan.
Bursa'dan milletvekili olduk.
Eşyanın da tabiatın da bir sınırı var.
Benim 19 yaşında başladığım siyaseti sürekli sürdüreceğim diye bir şeyim yok. Meclis Başkanlığı'na veda ettiğim gün 2007'de siyaseti de bırakayım istedim.
Ama bu milletin içinden, benim inancıma, davama layık birini Cumhurbaşkanı seçtiremedim. Ben tekrar ‘Böyle bir cumhurbaşkanı seçilmesine en azından bir oyumla katkı sağlamalıyım’ dedim ve aday oldum. Bundan sonra kimse bana güvenip siyasete yön vermeye çalışmasın.”
Sayın Arınç her zaman - bazen uzun da olsa - noktasıyla virgülüyle konuşur ve boş konuşmaz.
Yineliyorum:
AK Parti, Erdoğan’ın malı değildir!
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024